‘Aynen yeşrabu bihâ ‘ibâdu(A)llâhi yufeccirûnehâ tefcîrâ(n)
Allah'ın has kullarının içtiği bu şarap, bir kaynaktan çıkar ki onlar, diledikleri gibi, diledikleri yerlerde, onu akıtıp fışkırtırlar.
(Onun çıktığı öyle bir pınardır ki) Allah’ın (mü’min) kullarının kendisinden içtikleri bir kaynaktır; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtarak (zevkü sefa süreceklerdir).
Allah'ın has kullarının içtikleri bu has meşrubat öyle bir kaynaktan çıkar ki, o kullar onu istedikleri zaman ve zeminde emirleri altında bulundurup içebilirler.
Allah'ın has kullarının içtiği, faydalandığı kaynaktan içerler, kaynakları istedikleri yerde çıkarıp diledikleriyle karıştırırlar.
Bir kaynaktır ki, Allah'ın kulları ondan içer; onu (istedikleri yere) fışkırtarak akıtırlar.
Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynak; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtırlar.
(O şarabın katığı olan Kâfur) bir kaynaktır ki, ondan Allah'ın kulları içerler. İstedikleri yere onu kolayca akıtırlar.
Bir çeşme ki Allah’ın kulları ondan içerler ve istedikleri her yerde onu akıtırlar.
Bu, Allah'ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır.
Bu bir pınardır ki, Allahın kulları ondan içerler, bol bol onu akıtırlar!
(O cennet şarabı öyle) bir pınardır ki Allah'ın iyi kulları ondan içerler ve istedikleri tarafa onu akıtırlar.
O kâfûr Allâh’ın has kullarının içecekleri ve istedikleri yerlere muhteviyâtını nakl idebilecekleri bir çeşmedir.
Bu ancak Allah'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınardır.
Bir pınar ki Allah’ın kulları ondan içer, onu (istedikleri şekilde) fışkırtıp akıtırlar.
Bir su kaynağı ki Allah’ın has kulları istedikleri yerlere akıtarak ondan bol bol içerler.
(Bu,) Allah'ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır.
ALLAH'ın kullarının taşıra taşıra içtikleri bir kaynak...
Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.
Bir çeşme, ondan Allahın kulları içer, güzel, yollar açarak akıtırlar onu akıtırlar
(O,) Allah’ın (iyi) kullarının kendisinden içtikleri ve diledikleri gibi akıttıkları bir pınardır.
Allah'ın kullarının, içtikleri ve diledikleri kadar yararlandıkları bir kaynak.
(O kâfuur) bir pınardır ki onu (ancak) Allahın (velî) kulları içerler. Onu (nereye isterlerse kolayca) akıtırlar, fışkırtırlar.
Aktıkça akan, Allah’ın kullarının içtikleri bir kaynak...
(Bu kâfûr) bir pınardır ki, Allah'ın (makbûl) kulları ondan içer, onu (istedikleri yerde kolayca) akıttıkça akıtırlar.
(Onun çıktığı öyle) bir pınar ki Allah’ın (iyi) kulları gürül gürül akıtarak (ondan) içerler. *
(Cennetteki) Allah’ın kulları öyle bir kaynaktan içerler ki, kesinlikle bitip tükenmeyen akıttıkça akan bir kaynak.
Bu, öyle bir pınardır ki ondan yalnız Allah’ın öz kulları içebilirler, onu akıttıkça da akıtırlar.
Bu şarap öyle bir pınarın şarabıdır ki Allah/ın has kulları ondan içerler, onu diledikleri yere kolayca akıtırlar.
O (öyle) bir pınar ki, Allah’ın kulları ondan içerler ve onu diledikleri gibi bol bol akıtırlar.
Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynaktan, onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtırlar.
Bu içecek, Allah’ın kullarının diledikleri gibi akıtarak kana kana içtikleritatlı ve serin bir kaynaktır.
Peki, kimlerdir bu bahtiyâr kullar?
Aktıkça akan, Allah’ın kullarının içeceği bir pınar olarak!
seçkin kulların köpürte köpürte doldurup içtiği kaynak sularından.
Bir pınar ki; Allah’ın kulları ondan içer. İçeceklerini pınardan diledikleri gibi alırlar.
([Kâfûr]), Allah’ın iyi kullarının içecekleri ve akıttıkça akıtacakları bir kaynaktır.
(O kâfur) Allah’ın has kullarının, kendisinden diledikleri gibi kana kana içtikleri bir kaynaktır.
Bu öyle bir kaynaktır ki Allah’ın has kulları ondan kana kana içerler. 52/23-24, 56/18-19
(bunların doldurulduğu) öyle bir göze var ki, Allah’ın has kulları gürül gürül çıkartacakları bu kaynaktan içecekler.
(Bu şurup) Ancak Allah’ın has kullarının kana kana içtikleri bir pınardan gelir.
Bir çeşmedir ki ondan Allah'ın muttakî kulları içer, onu akıtmakla akıtıverirler.
Bu, Allah'ın has kullarının içip, istedikleri yere akıttıkları bir kaynaktır.
Bir kaynak ki Allah'ın kulları ondan içerler, (istedikleri yere de) fışkırtarak akıtırlar.
Ve kâfûr bir punardır ki Allâh'ın kulları şarâbı onunla karışdırub içerler ve o punarın suyunı istedikleri yere akıdırlar.
Bir pınardan ki ondan, Allah’ın kulları içer, o kaynağı istedikleri yerden fışkırtırlar.
Allah'ın kullarının taşıra taşıra içeceği bir pınardır.
O bir pınardır ki, Allah'ın kulları ondan içer ve onu diledikleri tarafa akıtırlar.
Bir kaynak ki, Allah'ın kulları ondan içerler ve onu fışkırtarak akıtırlar.
Allohning bandalari ichadigan bu chashmani o‘zlari xohlagan joydan chiqarib oladilar.
çeşme içer anuñ-ile Tañrı ķulları aķıdurlar anı aķıtmaķ.
Bir bıñardur ki içer andan Tañrı ḳulları. Aḳıdurlar anı istedükleri yire.
O (kafur) elə bir çeşmədir ki, Allahın bəndələri ondan içəcək və onu (istədikləri yerə) asanlıqla axıdacaqlar.
A spring wherefrom the slaves of Allah drink, making it gush forth abundantly,
A Fountain where the Devotees of Allah do drink, making it flow in unstinted abundance.
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |