İnne hâulâ-i yuhibbûne-l’âcilete ve yeżerûne verâehum yevmen śekîlâ(n)
Şüphe yok ki bunlar çabucak gelipgeçeni severler de o ağır günü artlarına atar, bırakırgiderler.
Gerçek şu ki bunlar (müşrikler ve münafıklar), çarçabuk geçmekte olanı (dünya çıkarlarını, haram ve haksız yollarla elde ettikleri imkânları) sevip hoşlanmaktadırlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü (ahiret hazırlığını ise geri) bırakmaktadırlar.
Gerçekten bu inkârcılar o çabucak geçen dünyayı severler ve önlerinde gelecek olan son derece ağır günü ihmal edip bırakıp giderler.
Onlar dünya hayatını, günlük geçici kazancı seviyorlar. Sorumluluğu ağır bir günü arkalarına atıyorlar.
Şüphesiz bunlar peşin olanı (dünyayı) seviyor, önlerindeki ağır bir günü bırakıyorlar.
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.
Çünkü bunlar (Mekke kâfirleri), peşin dünyayı severler ve önlerindeki (şiddeti) ağır bir günü bırakırlar. (Ahiretin azabından korkub da imana gelmezler).
Gerçekten bu kâfirler, acil olan dünyayı istiyorlar. Ve önlerinde olan ağır bir günü ihmal ediyorlar.
Şüphesiz şu insanlar dünyayı severler, ağır bir günü kulak ardı ederler.
Onlar sever peşini, arkaya atarlar o ağır günü
Doğrusu onlar, şu geçici dünyayı severler ve önlerindeki o zorlu günü gözardı ederler.
Kâfirler sür’atle mürûr iden dünyâ hayâtını severler ve âhiretin müşkil gününi ihmâl iderler.
Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar.
Şunlar (inanmayanlar) dünyayı tercih ediyorlar ve çetin bir günü arkalarına atıyorlar.
Şu insanlar, geçici dünyayı seviyorlar, ileride kendilerini bekleyen zor günü ise umursamıyorlar,
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Bunlar şu geçici (dünya hayatını) seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü ise önemsemiyorlar.
Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.
Çünkü onlar pîşini severler ve önlerindeki ağır bir günü bırakırlar
Şüphesiz bunlar (müşrikler), peşin olanı (dünyayı) seviyor, önlerindeki ağır bir günü (âhireti inkâr ederek) bırakıyorlar.
Onlar çabuk geçen dünyayı seviyorlar, zor günü umursamıyorlar.
Hakıykat, bunlar o çabucak geçen (dünyâyi) severler, önlerindeki o çetin günü bırakırlar.
Şübhe yok ki şunlar (kâfirler), âcil olanı (çabuk geçen dünya hayâtını) seviyorlar da, önlerindeki ağır bir günü (kıyâmeti) bırakıyorlar.
Doğrusu şunlar (inkârcılar), çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
Onlar gerçekten dünyayı çok seviyorlar ve ağır bir günü de (hesap gününü) arkalarına atıyorlar.
Gerçekten bu kimseler dünya yaşayışını severler de önlerindeki o çetin güne hiç aldırmazlar.
Bu kâfirler, acele geçici dünyayı severler, o giran olan kıyamet gününü arkalarında bırakırlar.
Şüphesiz onlar (günahkâr ve kâfir olanlar) çabucak geçeni severler de o ağır (çetin) günü arkalarına bırakırlar.
Çünkü onlar, şu peşin —ama gelip geçici— dünya nîmetlerini her şeyden daha çok seviyor, sonsuz nîmet ve azâbın bulunduğu asıl önemli Günü ise tamamen ihmal ediyorlar.
Onlar, Acele’yi seviyorlar; çok ağır bir günü göz ardı ediyorlar.
Aslında insanlar, dünyayı seviyor, daha zorlu bir hayatı gözardı ediyorlar.
Rabbinin gerçeklerini inkâr edenler dünyayı tercih ediyorlar. Böylece yaşadıkları hayatın hesabını vermeyeceğini zannediyorlar. Hesap gününü hatırlamak istemiyorlar. İnkâr edip keyiflerine göre yaşamak istiyorlar.
Bakın, [Allah’ı umursamayan] şu adamlar bu gelip geçici dünyayı severler, ama ızdırap dolu bir Günü [düşünmeyi] ihmal ederler.
Oysa şu nankörler bu dünyayı çok seviyorlar da zor bir günü gündemlerine almayı erteliyorlar. 11/15, 14/2-3, 42/20
Kuşkusuz müşrikler peşin olanı (çabucak geçen dünyayı) severler de, önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmâl ederler.
Şüphe yok ki onlar, peşin olanı severler ve önlerindeki pek ağır bir günü bırakırlar.
Şu insanlar bu peşin dünya hayatını arzulayıp, önlerinde kendilerini bekleyen o ağır günü ihmal ediyorlar.
Bunlar, şu çabuk(geçen dünyay)ı seviyorlar da ötelerindeki ağır bir günü bırakıyorlar.
Bu müşrikler dünyâyı severler. Ağır ve güç güni (kıyâmeti) arkalarına atub bırakırlar. (Onı tasdîk itmezler)
Onlar, acele olanı istiyorlar, arkalarındaki ağır bir günü arkalarında bırakıyorlar.
Şunlar pek ağır bir günü bırakıyorlar da önlerindeki peşin dünyaya bağlanıyorlar.
Bunlar, hemen gelecek olanı seviyorlar da ötelerindeki zorlu bir günü ihmal ediyorlar.
Albatta, ana u kofirlar naqd dunyoni yaxshi ko‘radilar va og‘ir kunni esa ortlariga tashlaydilar.
bayıķ şunlar severler iviciyi ya'nį dünyeyi daħı ķorlar ileylerinde bir gün aġır.
Taḥḳīḳ bunlar dünyāyı severler ve ḳoyarlar ardlarında bir aġır güni.
Həqiqətən, bunlar (Məkkə müşrikləri) tez keçib gedəni (fani dünyanı) sevər, ağır günə (qiyamət gününə) dal çevirərlər.
Lo! these love fleeting life, and put behind them (the remembrance of) a grievous day.
As to these, they love the fleeting life, and put away behind them(5858) a Day (that will be) hard.
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |