Ve-iżâ raeyte śemme raeyte na’îmen ve mulken kebîrâ(n)
Ne yana baksan nimetler görürsün, ne yana baksan, pek büyük ve zevalsiz bir saltanat ve devletler.
(Ve zaten cennette) Her nereye baksan, (güzellik ve özellikleri üstün) bir nimet ve büyük bir mülk (saltanat) görürsün (hayret ve hayranlık duyarsın).
Orada nereye baksan hep nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
Her nereye baksan bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.
Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.
Orada her nereye baksan, bir nimet ve pek büyük bir mülk (saltanat) görürsün.
Orada nereye baksan, bol bir nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
Orada nereye bakarsan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
Her neye bakarsan, nimet görürsün, büyük de bark görürsün
Orada her nereye baksan, bir nimet ve pek büyük bir mülk (saltanat) görürsün.
O cennete nazar ider isen orada vasf idilemez ni’metler ve vâsi’ ikâmetgâhlar görirsin.
Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
Orada, görünce (sonsuz) nimetler ve büyük bir mülk (hükümranlık) görürsün.
Orada etrafa göz gezdirdiğinde benzersiz nimetler ve muhteşem bir saltanat ¬görürsün.
Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.
Nereye baksan nimetler ve büyük bir yönetim görürsün.
Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.
Ve gördüğün zaman orada bir na'îm ve pek büyük bir mülk görürsün
Orada her nereye baksan, nimet ve büyük bir mülk (saltanat) görürsün.
Nereye baksan orada nimetler, büyük bir mülk ve saltanat görürsün.
Orada herhangi bir yeri gördüğün zaman (büyük) bir ni'met, bol bir (ihtişam ve) saltanat görürsün.
(Orada) nereyi görsen, (ta'rîfi mümkün olmayan) bir ni'met ve büyük bir mülk görürsün!
Ve orada ne tarafa baksan (hayale gelmez) nimetler, (ihtişam ve) büyük bir saltanat görürsün.
Gördüğünde, orada nimetler ve büyük bir mülk görürsün.
Nereye baksan orada bir dirlik, büyük bir egelik görürsün.
Herhangi tarafa baksan orada dille târif olunmaz nimet, büyük bir saltanat göreceksin.
Gördüğün zaman, (onların) hep büyük bir nimet ve büyük bir saltanat olduğunu anlarsın.
Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.
Her nereye baksan, muhteşem güzellikte nîmetler ve muazzam bir kudret, zenginlik ve saltanat göreceksin.
Gördüğün zaman, her yerde bol nimetler ve büyük mülk gördün.
Nereye bakarsan bak, bolluk ve mükemmel bir düzenleme görürsün.
Orada sonsuz nimetler ve büyük bir mülk görürsün.
(Cennette) her nereye bakarsan, (pek çok) nimet ve büyük bir otorite görürsün.
O (cennette) her nereye bakarsan bak, bir nîmet ve yüce bir saltanat, görürsün.
ve [nereye] baksan, [yalnız] kutsanmışlık ve aşkın bir düzen göreceksin.
Cennette nereye baksan, hep nimet ve görkemli bir saltanat görürsün. 9/72, 39/20
Nereye bakacak olsan, orada, eşsiz bir nimet ve saltanat görürsün,
Orada, görünce sonra yine bakınca büyük bir nimet mülkünü görürsün.
Ve orada göreceğin zaman, bir nîmet ve bir büyük mülk görmüş olursun.
Hangi tarafa baksan hep nimet, servet, ihtişam, büyük bir saltanat görürsün.
Orada nereye baksan, bir ni'met ve büyük bir mülk görürsün.
Her ne tarafa baksan orada bol ni'metler ve ve büyük mülk görirsin.
Orayı gördüğünde nimetleri ve büyük bir saltanatı da görmüş olursun.
Nereye baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
Nereye baksan bir dolu nimet ve bir büyük saltanat görürsün.
Oraya baktığında, nereye göz atsan büyük bir nimet, büyük bir mülk ve yönetim görürsün.
daħı ķaçan göresin anda göresin diñlenmek daħı pādişāhlıķ ulu.
Daḫı ḳaçan baḳsañ görürsin dürlü ni‘metler, daḫı ulu mülk görürsin.
(Orada) hara baxsan, ne’mət və böyük bir mülk görərsən.
When thou seest, thou wilt see there bliss and high estate.
And when thou lookest, it is there thou wilt see a Bliss and a Realm Magnificent.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |