İnnâ ḣalaknâ-l-insâne min nutfetin emşâcin nebtelîhi fece’alnâhu semî’an basîrâ(n)
Şüphe yok ki biz insanı, bir katre sudan, erkeklik suyuyla kadınlık suyunun rahimde birleşmesinden yarattık sınamak için, derken onu, duyar, görür bir hale getirdik.
Şüphesiz Biz insanı, (içeriği çok harika bir karışım olan) karmaşık bir damla sudan (nutfeden) halk ettik. Onu deneyip imtihan etmekteyiz. Bundan dolayı onu işitir ve görür hale getirdik.
Gerçekten biz insan soyunu erkek ve dişi sularıyla birleşik bir damla sudan yarattık ve onu imtihan etmekteyiz. Biz onu işitme ve görme duyularıyla donatılmış bir varlık kıldık.
Biz insanı, sorumluluklar yükleyerek imtihan etmek, hayra ve şerre karşı tutumunu denemek için, muhtelif kanallardan dökülen sıvılarla karışık bir katre spermin, eşinin yumurtasıyla uyum halinde birleşmesinden yarattık. Sonra onu işiten, gören ve düşünen bir varlık haline getirdik.
Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan etmekteyiz. Bu yüzden onu işitici ve görücü kıldık.
Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören (biri) kıldık.
Çünkü biz, insanı, (erkek ve dişi suları ile) karışık bir nutfeden yarattık; (üzerine mükellefiyyet yükliyerek) onu deneyeceğiz. Bunun için onu duygu ve görgü sahibi kıldık.
Gerçekten Biz, insanı karışık bir meniden (hücreden) yarattık. Onu geliştiriyorduk. (Yani) onu işiten ve gören bir hale getirdik.
Doğrusu biz, insanı imtihan etmek için, döllenmiş yumurtadan yarattık ve onu işiten ve gören bir varlık yaptık.
Biz insanı, karışık bir belsuyundan yaratmışızdır; kulak verdik, göz verdik, onu sınarız
Biz insânı erkek ve dişiyi hâvî bir meniden tecrübe içün yaratdık, âna kuvve-i bâsıra ve kuvve-i sâmi’a virdik.
Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır.
Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.
Hakikatte biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; imtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık.
Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
Biz insanı bir sıvı karışımdan yarattık ki onu sınayalım. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık.
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
Çünkü biz yarattık o insanı bir takım katgılarla mezcedilmiş (emşac) bir nutfeden, evire çevire mübtelâ kılmak üzerede onu bir semî' basîr yaptık
Şüphesiz biz insanı imtihân etmek üzere, karışık bir nutfeden yarattık. Onu işiten ve gören (bir varlık) yaptık.
İnsanı karışık bir nutfeden¹ yarattık. Onu sınava tabi tutacağız; bu nedenle onu duyan ve gören bir varlık yaptık.
Hakıykat, biz insanı birbiriyle karışık bir damla sudan yaratdık. Onu imtihan ediyoruz. Bu sebeble onu işidici, görücü yapdık.
Muhakkak ki biz, insanı karışık bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan) yarattık; onu imtihân ediyoruz. Onun için kendisini işitici ve görücü kıldık.
Biz insanı katışık bir nutfeden (döllenmiş yumurtadan) yarattık; sınava tabi tutmayı (diledik) ve ardından onu (özgür bir iradeyle donatarak) işitir ve görür hâle getirdik. *
Biz insanı atılmış bir sudan yarattık. Onu deniyoruz. Sonra insanı işiten ve gören bir varlık yaptık.
Gerçekten Biz insanı katışık bir atmık damlasından yarattık. Biz onu sınıyoruz. Onun için ona, işitme, görme gücü verdik.
Biz insanı teklifle denemek üzere ana ve babasının sularından karışmış dökülmüş sudan yarattık. Onu işitici ve görücü kıldık.
Muhakkak ki Biz insanı, katışık [emşâc]² bir nutfeden/ spermatozoid’den yarattık; onu şekilden şekle sokarak³ sonunda onu işiten ve gören kıldık.
Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu halden hale (o su damlasından, kan pıhtısına, o kan pıhtısından da bir çiğnem et parçasına) aktarıp durduk. Sonra da onu işitici ve görücü kıldık.
Doğrusu Biz insanı, erkek ve kadından gelen bileşik bir tohumdan yarattık ve onu bu dünya hayatında sınavdan geçirip yükseltmek için işitme, görme ve düşünme yeteneğine sahip akıllı, üstün ve becerikli bir varlık kıldık.
Biz, İnsan’ı karışmış nutfe’den (damla’dan) yarattık. Onu deniyoruz; derken onu bir gören işiten kıldık.
Biz insanı, erkek dişi karışımı bir damladan yarattık. Maksadımız onu denemekti. Bu yüzden onu duyarlı ve akıllı yarattık.
İnsanı karışım halindeki az bir sudan yarattık! Verdiği söz dolasıyla dünya hayatıyla insanı imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu; işiten, gören, düşünen, akıl eden kıldık.
Gerçek şu ki biz insanı katışık (döllenmiş) bir [nutfe]den (zigottan) yarattık. Onu imtihan edeceğiz; (bu yüzden) onu duyar ve görür kıldık.
Şüphesiz Biz, insanı karmaşık bir damla sudan yarattık. İmtihan etmek için de onu, işiten ve gören kıldık.
Biz, insanı katışık bir damladan/spermden yarattık. Onu sınava tabi tutmayı diledik ve onu hakkı duyabilen, görebilen ve anlayabilen bir varlık yaptık. 16/4, 22/5, 67/23
İnsanoğlunu katmerli bir karışım olan hayat tohumundan Biz yarattık;[⁵⁴⁶²] sınava tâbi tutmayı (diledik)[⁵⁴⁶³] ve ardından ona işitme ve görme yeteneği verdik.[⁵⁴⁶⁴]
Şüphe yok ki biz insanı karışık bir nutfeden, (ana ile babasının döl hücrelerinin birleşmesinden meydana gelen "Fekonde hücre" den) yarattık ve onu imtihan etmek için ona (hayvanlardan olmayan manevi) işitme ve görme yeteneği verdik (şu halde bu yeteneklerini körelten ve Rablerine karşı görevlerini yapmayan kimseler insan unvanına layık değildirler.)
Şüphesiz biz insanı, imtihan etmek için tohumlu bir nutfeden yarattık da onu işiten ve basiretli/görebilen kıldık
Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık.
Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz; bu sebeple de kendisini işiten ve gören bir varlık yaptık. [67, 2; 18, 7]
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
Biz insânı karışık nutfeden (erkek ve kadın nutfelerinin ihtilâtından) yaratdık ve onı işidir ve görir kıldık.
Biz insanı, çok bileşenli döllenmiş yumurtadan[1] yarattık. Yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; o nedenle onu dinleyen ve gören[2] bir varlık haline getirdik.
Biz, insanı katışık bir damladan yarattık. Onu imtihan edelim diye onun işitmesini ve görmesini sağladık.
Biz insanı karışık bir nutfeden(2) yarattık; sınamak için de onu işitir ve görür hale getirdik.
Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık.
bayıķ biz yarat(t)uķ ādemį bil śuyından ķarışmış śınaruz anı pes ķılduķ anı işidici görici.
Biz yaratduḳ ādem oġlını biri birine ḳarışmış nuṭfeden anı ṣınamaġ‐ıçun.Pes anı işidici ve görici yaratduḳ.
Həqiqətən, Biz insanı (sonrakı mərhələdə ata-anasının toxumundan ibarət) qarışıq bir nütfədən yaratdıq. Biz onu (dünyada özünü necə aparacağı, hər şeyin xaliqi olan Allaha itaət edib-etməyəcəyi ilə) imtahana çəkəcəyik. Biz onu eşidən, görən yaratdıq.
Lo! We create man from a drop of thickened fluid to test him; so We make him hearing, knowing.
Verily We created Man from a drop of mingled sperm,(5832) in order to try him: So We gave him (the gifts), of Hearing and Sight.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |