Mutteki-îne fîhâ ‘alâ-l-erâ-ik(i)(s) lâ yeravne fîhâ şemsen velâ zemherîrâ(n)
Yaslanırlar orada tahtlara, orada ne güneş görürler, ne zemheri.
Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmış vaziyettedirler. Orada ne (yakıcı) bir Güneş ve ne de üşütüp sıkıcı bir soğuk göreceklerdir.
Orada sedirlere yaslanıp uzanacaklar ve ne yakıcı bir güneş ve ne de şiddetli bir soğuk görecekler.
Cennet'te işlemeli, süslü, tahtlara yaslanırlar. Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de, şiddetli soğuk hissederler.
Orada koltuklara dayanırlar. Ne (yakıcı) güneş ne de dondurucu soğuk görürler.
Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne dondurucu bir soğuk görürler.
Orada koltuklar üzerine dayanmış bir haldedirler. Orada ne bir güneş (rahatsızlığı) görürler, ne de soğuk...
Orada koltuklara yaslanırlar. Ne çok sıcak görürler ne de çok soğuk.
Orada koltuklara yaslanacaklar ve ne sıcak ne de soğuk göreceklerdir.
yaslanırlar tahtlara, ne sıcak görürler, ne dahi soğuk
Orada sedirlere uzanırlar ve ne (yakıcı bir) güneş, ne de şiddetli bir soğuk görürler.
İpek elbise ile sedirlere ittikâ idecekler ve ne güneşden ve ne soukdan müteessir olmayacaklardır.
Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler.
Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk.
Orada koltuklara kurulurlar. Ne yakıcı güneş görürler orada ne de dondurucu soğuk.
Orada koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; ne yakıcı sıcak görülür orada, ne de dondurucu soğuk.
Orada koltuklara yaslanırlar; orada ne (yakıcı) güneş ne de dondurucu soğuk görürler.
Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.
Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne Güneş görürler onlarda ne de zemherîr
Orada (cennette) tahtlar üzerinde, yaslanmış bir vaziyette otururlar. Orada ne (yakıcı bir) sıcak ne de (dondurucu bir) soğuk görürler.
Orada, tahtlara kurulacaklar. Orada ne şiddetli bir sıcak ne de dondurucu bir soğuk görecekler.
(Oraya girin) hepiniz, içinde tahtlar üzerine yaslanıcı (bahtiyarlar) olarak, orada ne bir güneş, ne de bir zemheri görmeyerek,
Orada tahtlar üzerine kurulmuşlardır. Orada ne yakıcı bir güneş ne de dondurucu bir soğuk görürler.
Orada tahtlar üzerinde oturup yaslanan kimseler olarak! Orada ne bir güneş (sıcağı), ne de bir zemherir (soğuğu) görürler!
Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar! Orada ne bir güneş (sıcağı), ne de bir zemherir (soğuğu) görürler!
O cennette koltukların üzerine uzanmışlar, orada ne yakıcı bir güneş, nede dondurucu soğuk görürler.
Onlar orada sedirlere yaslanacaklar, ne sıcak, ne de soğuk yüzü görmiyeceklerdir.
12, 18. Sabırlarına karşı mükâfat olmak üzere onlara Cennet, ipekli elbise verdi. Onlar orada tahtlar üzerinde yan gelecekler, ne güneş ne de sert soğuk görmeyecekler [³]. Onun ağaçları onlara yakından gölge salacak, meyveleri de kolay kolay toplanacaktır. Onlara gümüşten billûr gibi şeffaf kaplar, sürahilerle her nevi içki dolaştırılacak, gümüşten olan o şeffaf kapları onlara, arzu ettikleri [⁴] kadar verecekler. Onlara zencefil [⁵] katılmış şarap içirilecek. Zencefil tadında olan o içki Cennette öyle bir kaynaktır ki kolay içilmekte ona Selsebil adı verilir [⁶].
Orada, tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Onlar, orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.
Orada, altın işlemeli koltuklara yaslanıp sonsuz mutluluğu tadacaklar ve ne yakıcı bir Güneş görecekler orada, ne Ay; ne sıcak ve ne de dondurucu bir soğuk!
Orada Erîkeler / Tahtlar / Koltuklar üzerine kurulmuşlardır. Orada ne bir güneş sıcaklığı görürler, ne bir dondurucu soğuk!
Divanlara yaslanaraktan, güneş ve soğuk yüzü görmeden.
Koltuklar üzerine kurulurlar. Orada yakıcı güneş ve dondurucu soğuklar yoktur. Cennet yaşamı onlar için tahmin edemeyecekleri kadar güzeldir.
Orada koltuklara kurulmuş olacaklar; yakıcı sıcak da dondurucu soğuk da görmeyeceklerdir.
Onlar, o (cennette) tahtlar üzerine kurulup oturacaklar, orada asla (yakıcı) bir güneş ve dondurucu bir soğuk da görmeyecekler.
Orada sedirlere uzanacaklar ve ne [yakıcı bir] güneş, ne de şiddetli bir soğuk görmeyecekler,
Onlar orada tahtlarına kurulmuş olacaklar, orada onlar ne yakıcı bir sıcak ne de dondurucu bir soğuk görecekler. 4/57, 36/55...58
Orada divanlara[⁵⁴⁷⁶] sere serpe uzanacaklar; ne sıcağa ne soğuğa maruz kalacaklar;[⁵⁴⁷⁷]
Orada sedirler üzerine yaslanırlar, ne yakıcı sıcak, ne de dondurucu soğuk görürler!
Orada tahtlar üzerine yaslanırlar, orada ne bir güneş ve ne de bir şiddetli soğuk görürler.
Koltuklarında diledikleri gibi dinlenir, orada ne güneş sıcağı görürler, ne de dondurucu soğuklara uğrarlar.
Orada divanlar üzerinde yastıklara dayanırlar. Orada ne (yakıcı) güneş görürler, ne de dondurucu soğuk.
Onlar cennetde tahtlar üzerine yaslanmış istirahat iderler. Orada ne güneş harâreti ve ne de kış burûdeti görirler.
Orada koltuklara kurulurlar; güneşin yakan sıcaklığını da dondurucu soğuğu da görmezler.
Orada tahtlarına kurulmuşlar, ne yakıcı güneş, ne de dondurucu soğuk görürler.
Orada koltuklara kurulmuşlardır; ne güneş sıcağı görürler orada, ne zemherir soğuğu.
Koltuklar üzerine yaslanarak otururlar orada. Ne bir güneş görürler orada ne de kavurucu bir soğuk...
Ular u joyda so‘rilarga yastangan hollarida o‘tiradilar. U joyda quyosh haroratini ham, zamharir sovug‘ini ham ko‘rmaydilar.
tekye urıcılarken anuñ içinde taħtlar üzere. görmezler anuñ içinde güneş ne daħı ķatı śovuķ.
Ṭayanurlar anda taḫtlar üstinde, anuñ içinde ay, güneş issi ve ṣovuḳ gör‐mezler.
Onlar orada (o cənnətlərdə) taxtlara söykənəcək, orada nə günəş (qızmar isti), nə də sərt soyuq görəcəklər.
Reclining therein upon couches, they will find there neither (heat of) a sun nor bitter cold.
Reclining in the (Garden) on raised thrones,(5844) they will see there neither the sun´s (excessive heat) nor (the moon´s) excessive cold.(5845)
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |