9 Ekim 2024 - 6 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Müddessir Suresi 56. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemâ yeżkurûne illâ en yeşâa(A)llâh(u)(c) huve ehlu-ttakvâ ve ehlu-lmaġfira(ti)

Ve Allah'ın dilediğinden başkası öğüt alamaz; odur çekinilmeye değer ve yarlıgayıp suçları örter.

(Ve tabi insanlar hidayete ve istikamete yönelmedikçe ve) Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; (oysa) takvanın sahibi (korkulmaya layık ve ehil olan) O’dur, mağfiretin sahibi (insanı bağışlamaya ehil ve yetkin olan da) O’dur.

Ama öteki dünyaya inanmayanlar, Allah dilemedikçe O Kur'ân'dan ders alamazlar. O Allah, azabından korkulup korunulacak olan, ve kendi kitabıyla yol bulunandır. Bağışlamaya ehil olan da yalnızca O'dur.

Allah'ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde onlar da öğüt alabilirler. Allah, Kur’an esaslarını, korunma esaslarını ortaya koyan, takvaya dayalı düzeni insanlara benimsetip yeryüzüne hakim olan salih kullarına dahil ederek Allah’ın emirlerine muhalefetten korunmalarını sağlayan, insanları bağışlayan , koruma kalkanına alan kudret ve hükümranlık sahibi tek yüce varlıktr.

Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. Kendisinden sakınılmaya lâyık olan O'dur, bağışlamaya yetkili (ehil) olan da O'dur.

Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O'dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.

Bununla beraber Allah dilemeyince öğüd almazlar; koruyacak da O'dur, bağışlayacak da O...

Fakat Allah dilemedikçe (onlar hak etmedikçe,) onu idrak edemezler. O Allah, takva ve bağışlanma ehlidir. (Korunmak ve sakınmak isteyenleri bağışlar.)

Böylece zaten onlar Allah'ın dilediğini ancak öğüt almış olurlar. Çünkü saygı duyulması gereken O'dur. Bağışlayacak olan da O'dur.[694]

[694] Dileyenin öğüt alacağı hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XX, 156-158.Müddessir sûresinden çıkarılacak genel ilkeler için bk. Bay... Devamı..

Allahın, dilediği kimsedir ancak öğüt alanlar, sakınmaya, bağışa ancak o kimsedir yaraşan

(Ne var ki) Allah dilemedikçe (kendileri de istemedikçe) ondan ders almazlar. Saygıyla direktiflerine itaat edilmeye layık olan ancak O'dur, affetmeye ehil/yetkili olan da O'dur. 

Bkz. 76/30 ve dipnotu, 81/29

Ancak Allâh’ın istediği kimseler ihtârâtını dinlerler ancak ânlar mağfirete müstehakdırlar.(*)

(*) Âyet numaralandırmada 53 ve 54. âyetlere birlikte meal virilmiş, dolayısıyla son âyetle birlikte sure, 56 ayet olması gerekirken iki baskıda da 55... Devamı..

Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.*

Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.

Ve Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O’dur, mağfiret sahibi de O’dur.

Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur.

ALLAH dilemezse onlar öğüt alamazlar. O, erdemli davranmanın kaynağıdır; bağışlamanın kaynağıdır.

Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.

Maamafih Allah dilemeyince düşünmezler, koruyacak da odur, mağfiret edecek de

(Ve lâkin şu hakikati asla unutmayın ki,) Allah (insanların öğüt almasını) dilemedikçe (irâdesi/yaratması olmadıkça), onlar (asla) öğüt alamazlar. Allah (azabından) sakınılmaya lâyık olandır, (tövbe edildiği takdirde, günahları) bağışlayacak olan da O’dur!

Kul, kendi fiilinin yaratıcısı değildir. Fiili yaratan Allah Teâlâ, cüzî irâdesi ile kesbeden ise insandır. Allah Teâlâ’nın irâdesi ve yaratması olmad... Devamı..

Allah dilemedikçe¹ onlar öğüt almazlar. O, takvaya ehildir² ve bağışlamaya ehildir.

1- Zorla yaptırmadıkça. 2- Allah, koyduğu kurallarla, kötü ve zararlı şeylere karşı korumada ve bağışlamada yetkin ve yeterlidir.

Bununla beraber Allahın dileyeceğinden başkaları o öğüdü almazlar ki (Onun azabından) korunmıya ehil olan da odur, yarlığanmıya ehil olan da o.

Bununla berâber, Allah (hikmetine binâen kendi lütfundan) dilemedikçe nasîhat almazlar! (Kendisinden) sakınılmaya lâyık olan da, bağışlamaya ehil olan da O'dur!

Hâlbuki onlar (o inkâra direnenler kendi iradeleriyle şu an) öğüt almıyorlar. Ancak Allah (özgür iradelerini ellerinden almak suretiyle buna zorlamak) isterse o başka. O Allah, saygıyla direktiflerine itaat edilmeye layık olandır ve (kullarını) bağışlamaya ehil olan da yine odur. *

(*) Mezkür cümle anlaşılmaya çalışılırken, öncelikle; (ومايذكرون) ifadesinin “ fiil-i muzarî nefy-i hâl” olduğuna dikkat edilmelidir. Sarf/Sentax ile ... Devamı..

Allah’ın dilediklerinden başkası öğüt almaz. O (öğüt alanlar ise), korunan ve bağışlamasını bilenlerdir.

Ancak, bu öğüdü Allah’ın dilediği kimseden başkası alamaz. Sakınırlığı olan da o kimsedir, yarlıganmıya elverişli olan da o kimsedir.

Ancak Allah/ın dilediği kimse öğüt alır, işte o kimse Hûda/ya muhalefetten sakınmaya ve yarlıganmaya sezâdır.

Zaten onlar, ancak Allah dilerse öğüt alırlar. O, kendisine karşı sorumluluk duyulmaya ve bağışlamaya en ehil olandır.

Allah dilemeksizin hatırlayıp kendilerine gelemezler. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.

Fakat şunu asla unutmayın ki, Allah insanların öğüt almasına izin vermediği takdirde, onlar asla öğüt alamazlar! Eğer insanlar özgür irâdelerini kullanarak birtakım tercihlerde bulunabiliyorlarsa, bu Rabb’inin lütuf ve kereminden dolayıdır. O hâlde, her türlü kötülükten, günahtan kurtulup gerçek anlamda dürüst ve erdemli olabilmek için O’na yönelsinler. Çünkü O,kendisinden sakınılmaya lâyık olan biricik otorite, biricik yargı makâmıdır ve çünkü O, her türlü affın, bağışlamanın kaynağıdır!

Allah’ın dilemesi dışında öğüt almıyorlar. O, Takva ehlidir ve Mağfiret ehlidir.

Ama dersi, sadece Allah'ın ders almaya müsait kıldığı kimseler alır. Çünkü koruma ve af yetkisi onun elindedir.

Rabbiniz onları öğüt almaya zorlamayacaktır. Dileseydik onları zorla hidayete ulaştırırdık. O zaman kendiliğinden öğüt alanlara zulmetmiş olurduk. Biz öğüt almayı özgürlüklerine bıraktık ki kendiliğinden öğüt alanlarla almayanlar belli olsun. İnkâr edenler hidayeti talep etmedikçe Rabbin onları hidayete ulaştırmaz. Rabbinin hidayete ulaştırmadığını kim hidayete ulaştırabilir? Ey insanlar! İyi bilin ki hesabından sakınılacak bir makam varsa o makamın sahibi Allah’tır. Suç işleyenleri dilerse af edecek olan da Allah’tır. Allah’tan başka kimsenin bunlara gücü yetmez.

(Bunu yapanlar), Allah’ın istediğinden başkasını hatırlamamış olurlar. [*] [Takvâ]ya (duyarlı olmaya) layık olan da bağışlayan da O’dur.

Benzer mesajlar: İnsân 76:30; Tekvîr 81:29. Yüce Allah’ın dilediği şey ise Zümer 39:7 gereği kullarının şükür ehli (mümin) olmalarıdır.... Devamı..

Allah dilemedikçe, o (kâfirler ondan) öğüt almazlar. Gerçekten, sakınılmaya lâyık olan da bağışlamaya ehil olan da Odur.

Ama o [öteki dünyaya inanmaya]nlar, Allah dilemedikçe ³⁰ ondan ders almazlar: çünkü O, Allah’a karşı sorumluluk bilincinin ve mağfiretin Kaynağıdır.

30 Yani, Allah rahmetiyle onları -kendi içlerinden gelerek- doğru seçimde bulunabilmeleri için kalplerini ve zihinlerini hakikati kabule açık kılmadık... Devamı..

Allah dilemiş bu Kuran’ı indirmiş öğüt alasınız diye. Çünkü sorumluluğunu yerine getiren de uyarı için vahiy indiren de O’dur, bağışlamaya en ehil olan da O’dur. 4/165, 6/156-157, 20/133-134

zaten onlar ancak Allah’ın istemesi durumunda öğüt alabilirler:[⁵⁴⁴¹] O, kendisine karşı sorumluluk duyulmaya ve bağışlamaya en ehil olandır.

[5441] Zımnen: Böylece Allah da insanın öğüt almasını dilediğine göre, artık kimse “Eğer Allah isteseydi, ne biz ne de atalarımız asla şirk koşmazdık”... Devamı..

Bununla beraber Allah’ın dileyeceğinden başkaları o öğüdü alamazlar! (O’nun azabından) korunmaya ehil olan da. (Rableri tarafından) bağışlanmaya layık olan da ancak böyle (takva sahibi) kullardır!..

Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.

Maamafih düşünüp tefekkür edemezler, meğer ki Allah dilesin, kendisinden korkulacak olan ve mağfiret buyurmaya ehl olan da ancak O'(Hâlık-i Kerîm) dur.

Ama Allah dilemedikçe onlar ders alamazlar. Saygı duyulup cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız O'dur.

Hidâyete gelmek, kişinin kendi elinde değildir. İradesini hidâyet yönünde kullanması neticesinde Cenab-ı Hakkın ona hidâyeti nasib etmesi, hidayeti ka... Devamı..

Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takva ve mağfiret ehli O'dur (kendisinden korunmağa, cezasından kaçınmağa layık olan ve günahları bağışlayan yalnız O'dur).

Onunla ancak Allâh'ın istedikleri mütenebbih olurlar. Allâh ehl-i takvâ ve ehl-i mağfiretdir. (Muhâlefetden hazr olunmağa lâyık ve 'ibâdını mağfirete ehildir.)

O bilgiyi aklından çıkarmayanlar, tercihlerinin doğruluğunu Allah’ın onayladıklarıdır[*]. Böylesi, Allah’tan çekinip korunan ve affedilmeyi hak eden kişidir.

[*] Bkz İnsan 76/29-31 ve Tekvir 81/27-29

Allah dilemedikçe öğüt almazlar. Kendisinden korkulmaya layık olan O'dur, bağış sahibi O'dur.

Ancak Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar.(8) Korkulmaya lâyık olan da Odur, günahları bağışlayacak olan da.(9)

(8) 7:174-175 ve 76:30’un açıklamalarına bakınız.(9) Bu âyeti açıklayan bir hadis-i kudsî şöyledir: “Yüce Allah buyuruyor ki: Korkulmaya lâyık olan Be... Devamı..

Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.

daħı añmazlar illā kim dileye Tañrı. ol lāyıķdur ķorķmaġa ya'nį andan daħı lāyıķdur yarlıġamaġa.

Daḫı ögütlenmezler, illā Tañrı diledügi kimseler. Ol taḳvā ehlidür, daḫımaġfiret ehlidür.

Bununla belə, Allah istəməsə, onlar əsla öyüd ala bilməzlər. Qorxub çəkinməyə də, bağışlamağa da layiq olan ancaq Odur!

And they will not heed unless Allah willeth (it). He is the fount of fear. He is the fount of Mercy.

But none will keep it in remembrance except as Allah wills: He(5808) is the Lord of Righteousness, and the Lord of Forgiveness.

5808 Righteousness as well as Forgiveness have their source in Allah's Will. Man's Righteousness has no meaning except in relation to the Universal Wi... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.