Vemâ yeżkurûne illâ en yeşâa(A)llâh(u)(c) huve ehlu-ttakvâ ve ehlu-lmaġfira(ti)
Ve Allah'ın dilediğinden başkası öğüt alamaz; odur çekinilmeye değer ve yarlıgayıp suçları örter.
(Ve tabi insanlar hidayete ve istikamete yönelmedikçe ve) Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; (oysa) takvanın sahibi (korkulmaya layık ve ehil olan) O’dur, mağfiretin sahibi (insanı bağışlamaya ehil ve yetkin olan da) O’dur.
Ama öteki dünyaya inanmayanlar, Allah dilemedikçe O Kur'ân'dan ders alamazlar. O Allah, azabından korkulup korunulacak olan, ve kendi kitabıyla yol bulunandır. Bağışlamaya ehil olan da yalnızca O'dur.
Allah'ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde onlar da öğüt alabilirler. Allah, Kur’an esaslarını, korunma esaslarını ortaya koyan, takvaya dayalı düzeni insanlara benimsetip yeryüzüne hakim olan salih kullarına dahil ederek Allah’ın emirlerine muhalefetten korunmalarını sağlayan, insanları bağışlayan , koruma kalkanına alan kudret ve hükümranlık sahibi tek yüce varlıktr.
Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. Kendisinden sakınılmaya lâyık olan O'dur, bağışlamaya yetkili (ehil) olan da O'dur.
Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O'dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.
Bununla beraber Allah dilemeyince öğüd almazlar; koruyacak da O'dur, bağışlayacak da O...
Fakat Allah dilemedikçe (onlar hak etmedikçe,) onu idrak edemezler. O Allah, takva ve bağışlanma ehlidir. (Korunmak ve sakınmak isteyenleri bağışlar.)
Böylece zaten onlar Allah'ın dilediğini ancak öğüt almış olurlar. Çünkü saygı duyulması gereken O'dur. Bağışlayacak olan da O'dur.[694]
Allahın, dilediği kimsedir ancak öğüt alanlar, sakınmaya, bağışa ancak o kimsedir yaraşan
Ancak Allâh’ın istediği kimseler ihtârâtını dinlerler ancak ânlar mağfirete müstehakdırlar.(*)
Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.*
Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.
Ve Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O’dur, mağfiret sahibi de O’dur.
Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur.
ALLAH dilemezse onlar öğüt alamazlar. O, erdemli davranmanın kaynağıdır; bağışlamanın kaynağıdır.
Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.
Maamafih Allah dilemeyince düşünmezler, koruyacak da odur, mağfiret edecek de
(Ve lâkin şu hakikati asla unutmayın ki,) Allah (insanların öğüt almasını) dilemedikçe (irâdesi/yaratması olmadıkça), onlar (asla) öğüt alamazlar. Allah (azabından) sakınılmaya lâyık olandır, (tövbe edildiği takdirde, günahları) bağışlayacak olan da O’dur!
Bununla beraber Allahın dileyeceğinden başkaları o öğüdü almazlar ki (Onun azabından) korunmıya ehil olan da odur, yarlığanmıya ehil olan da o.
Bununla berâber, Allah (hikmetine binâen kendi lütfundan) dilemedikçe nasîhat almazlar! (Kendisinden) sakınılmaya lâyık olan da, bağışlamaya ehil olan da O'dur!
Hâlbuki onlar (o inkâra direnenler kendi iradeleriyle şu an) öğüt almıyorlar. Ancak Allah (özgür iradelerini ellerinden almak suretiyle buna zorlamak) isterse o başka. O Allah, saygıyla direktiflerine itaat edilmeye layık olandır ve (kullarını) bağışlamaya ehil olan da yine odur. *
Allah’ın dilediklerinden başkası öğüt almaz. O (öğüt alanlar ise), korunan ve bağışlamasını bilenlerdir.
Ancak, bu öğüdü Allah’ın dilediği kimseden başkası alamaz. Sakınırlığı olan da o kimsedir, yarlıganmıya elverişli olan da o kimsedir.
Ancak Allah/ın dilediği kimse öğüt alır, işte o kimse Hûda/ya muhalefetten sakınmaya ve yarlıganmaya sezâdır.
Zaten onlar, ancak Allah dilerse öğüt alırlar. O, kendisine karşı sorumluluk duyulmaya ve bağışlamaya en ehil olandır.
Allah dilemeksizin hatırlayıp kendilerine gelemezler. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.
Fakat şunu asla unutmayın ki, Allah insanların öğüt almasına izin vermediği takdirde, onlar asla öğüt alamazlar! Eğer insanlar özgür irâdelerini kullanarak birtakım tercihlerde bulunabiliyorlarsa, bu Rabb’inin lütuf ve kereminden dolayıdır. O hâlde, her türlü kötülükten, günahtan kurtulup gerçek anlamda dürüst ve erdemli olabilmek için O’na yönelsinler. Çünkü O,kendisinden sakınılmaya lâyık olan biricik otorite, biricik yargı makâmıdır ve çünkü O, her türlü affın, bağışlamanın kaynağıdır!
Allah’ın dilemesi dışında öğüt almıyorlar. O, Takva ehlidir ve Mağfiret ehlidir.
Ama dersi, sadece Allah'ın ders almaya müsait kıldığı kimseler alır. Çünkü koruma ve af yetkisi onun elindedir.
Rabbiniz onları öğüt almaya zorlamayacaktır. Dileseydik onları zorla hidayete ulaştırırdık. O zaman kendiliğinden öğüt alanlara zulmetmiş olurduk. Biz öğüt almayı özgürlüklerine bıraktık ki kendiliğinden öğüt alanlarla almayanlar belli olsun. İnkâr edenler hidayeti talep etmedikçe Rabbin onları hidayete ulaştırmaz. Rabbinin hidayete ulaştırmadığını kim hidayete ulaştırabilir? Ey insanlar! İyi bilin ki hesabından sakınılacak bir makam varsa o makamın sahibi Allah’tır. Suç işleyenleri dilerse af edecek olan da Allah’tır. Allah’tan başka kimsenin bunlara gücü yetmez.
(Bunu yapanlar), Allah’ın istediğinden başkasını hatırlamamış olurlar. [*] [Takvâ]ya (duyarlı olmaya) layık olan da bağışlayan da O’dur.
Allah dilemedikçe, o (kâfirler ondan) öğüt almazlar. Gerçekten, sakınılmaya lâyık olan da bağışlamaya ehil olan da Odur.
Ama o [öteki dünyaya inanmaya]nlar, Allah dilemedikçe ³⁰ ondan ders almazlar: çünkü O, Allah’a karşı sorumluluk bilincinin ve mağfiretin Kaynağıdır.
Allah dilemiş bu Kuran’ı indirmiş öğüt alasınız diye. Çünkü sorumluluğunu yerine getiren de uyarı için vahiy indiren de O’dur, bağışlamaya en ehil olan da O’dur. 4/165, 6/156-157, 20/133-134
zaten onlar ancak Allah’ın istemesi durumunda öğüt alabilirler:[⁵⁴⁴¹] O, kendisine karşı sorumluluk duyulmaya ve bağışlamaya en ehil olandır.
Bununla beraber Allah’ın dileyeceğinden başkaları o öğüdü alamazlar! (O’nun azabından) korunmaya ehil olan da. (Rableri tarafından) bağışlanmaya layık olan da ancak böyle (takva sahibi) kullardır!..
Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.
Maamafih düşünüp tefekkür edemezler, meğer ki Allah dilesin, kendisinden korkulacak olan ve mağfiret buyurmaya ehl olan da ancak O'(Hâlık-i Kerîm) dur.
Ama Allah dilemedikçe onlar ders alamazlar. Saygı duyulup cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız O'dur.
Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takva ve mağfiret ehli O'dur (kendisinden korunmağa, cezasından kaçınmağa layık olan ve günahları bağışlayan yalnız O'dur).
Onunla ancak Allâh'ın istedikleri mütenebbih olurlar. Allâh ehl-i takvâ ve ehl-i mağfiretdir. (Muhâlefetden hazr olunmağa lâyık ve 'ibâdını mağfirete ehildir.)
Allah dilemedikçe öğüt almazlar. Kendisinden korkulmaya layık olan O'dur, bağış sahibi O'dur.
Ancak Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar.(8) Korkulmaya lâyık olan da Odur, günahları bağışlayacak olan da.(9)
Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.
daħı añmazlar illā kim dileye Tañrı. ol lāyıķdur ķorķmaġa ya'nį andan daħı lāyıķdur yarlıġamaġa.
Daḫı ögütlenmezler, illā Tañrı diledügi kimseler. Ol taḳvā ehlidür, daḫımaġfiret ehlidür.
Bununla belə, Allah istəməsə, onlar əsla öyüd ala bilməzlər. Qorxub çəkinməyə də, bağışlamağa da layiq olan ancaq Odur!
And they will not heed unless Allah willeth (it). He is the fount of fear. He is the fount of Mercy.
But none will keep it in remembrance except as Allah wills: He(5808) is the Lord of Righteousness, and the Lord of Forgiveness.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |