13 Ekim 2024 - 10 Rebiü'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Cin Suresi 8. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve ennâ lemesnâ-ssemâe fevecednâhâ muli-et harasen şedîden ve şuhubâ(n)

Ve gerçekten de biz, göğü yokladık da orasını, kuvvetli bekçilerle ve şihaplarla dolu bulduk.

"(Kader programının günlük görev taksimatı sırasında bilgi hırsızlığı yapmak ve gelip insanları azdırmak için) Doğrusu biz (cinnler, Hz. Muhammed geldikten sonra yine) göğü (dokunup) yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla (ateş alevleri olan kovalayıcı toplarla) kaplı (doldurulmuş) bulduk."

Cinler devamla: “Gerçekten biz gök yüzünü yokladık ama onu güçlü muhafızlar ve alevlerle dolu bulduk.

“- Doğrusu biz göğü yokladık. Fakat onu güçlü koruyucular ve kor halinde akan alev yalımlarıyla dolu gördük.”

Doğrusu biz göğü yokladık da onu güçlü bekçiler ve parlak ateşlerle doldurulmuş bulduk.

'Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk.'

Doğrusu biz (cinler topluluğu, meleklerin sözünü dinlemek için) semayı yokladık da, onu (meleklerden ibaret) çok kuvvetli bekçiler ve şihaplarla (akan yakıcı yıldızlarla) doldurulmuş bulduk.

Ve (bana bildirildi ki: Onlar şöyle demişler.) “Gerçekten biz göğü yokladık, baktık, şiddetli nöbetçilerle ve ışık saçan yıldızlarla (ateş mermileri ile) doldurulmuştur.”

“Doğrusu biz cinler, göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev hüzmeleri ile doldurulmuş bulduk.”

«Biz göğe dokunmuştuk, onu sert bekçilerle, akan yıldızlarla dopdolu bulduk!

“Doğrusu biz (cinler topluluğu, meleklerin sözünü dinlemek için) semayı yokladık. Fakat onu güçlü/çetin bekçilerle ve yakıcı ışınlarla dolu bulduk.” 

Bkz. 37/7-10

"Göğe temâs itmek istediğimiz vakit orasını kuvvetli muhâfızlar ve âteşden şihâblar ile dolmuş bulduk. "

"Doğrusu biz göğü yokladık; onu sert bekçiler ve kayan ateşlerle (ışınlarla) doldurulmuş bulduk."

“Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.”

Hakikaten biz (cinler) göğü yokladık, onu güçlü muhafızlar ve alev toplarıyla doldurulmuş bulduk.

Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

"Biz göğe dokunduk ve onu güçlü bekçilerle ve ateş toplarıyla korunmuş bulduk."

(Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

Ve doğrusu biz o Semayı yokladık da onu öyle bulduk ki şiddetli muhafızlar ve şihablarla doldurulmuş

(Cinler dediler ki:) “Doğrusu biz (cinler topluluğu, meleklerin sözünü dinlemek için) semâyı yokladık da onu (meleklerden ibaret) çok kuvvetli bekçiler ve şihâblarla (yıldızlardan kopan alev toplarıyla) doldurulmuş bulduk.

“Gerçekten de biz göğe erişmek istedik, fakat onun zorlu bekçiler ve ışınlarla doldurulmuş olduğunu gördük.”

(Cin devamla:) «Biz ciddî bir suretde göğe erişmek istedik. Fakat onu sert bekçilerle ve (yakıcı) şihablarla doldurulmuş bulduk».

“Doğrusu biz, (melâikeleri dinlemek için) göğe dokunduk (orayı yokladık) da onu(artık), kuvvetli bekçiler ve alevli yıldızlarla doldurulmuş bulduk.”

Ve (yine cinler şöyle dediler): Doğrusu biz (duyum almak için) semayı (fezayı) yokladık (kolaçan ettik). Ama onu (meleklerden ibaret) çetin muhafızlarla ve (yakıcı) ışınlarla dolu bulduk.

Biz göğe yöneldiğimizde, gökyüzünü çok güçlü bekçiler ve ateş parçaları ile doldurulmuş bulduk.

Gerçekten biz göğü bir yoklamak istedik de onu sert koruyucularla, ateş parçalarıyla dolu bulduk.

«— Biz göğü yokladık, onu sert bekçiler ve ateş şu/leleriyle dolu bulduk» [⁵];

[5] Veya şirkte yücelik, büyüklük istediğimizde vahdet oklarıyle dolu bulduk. Artık şirkten kaçmak lâzım geliyor.

“Gerçekten biz gökyüzünü (bilgi çalmak için) yokladık/ dinlemek istedik. Onu güçlü bekçiler ve alev saçan ateş topları ile dolu bulduk.”⁴

4 Krş. Sâffât, 37/7-10

“Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve akanyıldızlarla doldurulmuş bulduk.”

Zatengöğü gezip yokladığımızda gördük ki, bütün gökyüzü, uzayda gezip dolaşmayı bizim için neredeyse imkânsız hâle getiren güçlü bekçilerle ve ateş toplarıyla doldurulmuş. İşte bunu görünce, tarihin akışını değiştiren çok önemli bir olayın gerçekleştiğini anladık.

“Biz, Göğü yokladık; onu şiddetli bir koruma ve ışık hüzmeleri halinde dolmuş bulduk”.

Duyduğumuza göre, biz cinler, vaktiyle fezayı kolaçan ederken, oraları güçlü bekçiler ve parlak gök taşlarıyla dopdolu görmüşüz,

“İnsanlardan bazıları göklerden bilgi alabileceklerine inanıyor. Bu tür palavralarla insanları kandırıyorlardı. Onlara bakarak biz de göklerden bilgi almak için uğraştık. Gördük ki göklerden bilgi almak mümkün değil. Çünkü göklerin kuvvetli bekçileri var. Gökyüzü alevlerle doldurulmuş. Oraya ulaşmamız mümkün değil. Gökler Rabbimiz tarafından koruma altına alınmış.”

Biz göğü de yokladık fakat onu güçlü koruyucularla, ışık hüzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

“Doğrusu biz (cinler) göğü yokladık, fakat onu güçlü koruyucular ve parlak bir ateşle doldurulmuş bulduk.”

Ve [zaman oldu] biz göğe uzandık: ⁶ ama onu güçlü muhafızlar ve alevlerle dolu bulduk, ⁷

6 Bu, yalnızca, küstah ve kibirli Yahudilerin kendilerini “Allah’ın seçilmiş toplumu” olarak görmelerine mecazî bir atıf değil, aynı zamanda, pratik h... Devamı..

– Biz, bilgi çalmak için göklere erişmek istedik fakat onun, güçlü bekçiler ve alev toplarıyla donatılmış olduğunu gördük. 15/16-17, 21/32

(Yine cinler şöyle dediler): “Gerçek şu ki biz göğü yokladık, ama onu tam donanımlı bir koruma ordusu ve tarifsiz bir göktaşı sağanağıyla dopdolu bulduk;[⁵³⁵²]

[5352] Krş: 15:17-18. Yahudi Kabbalizmine dayalı astrolojik çabalarla gaybî bilgiye ulaşmanın imkânsızlığı, dolayısıyla vahyin kaynağını bulandırma ça... Devamı..

(Şimdi anlıyoruz ki bu doğru değildir, çünkü Hz. Muhammed'in gelişinden sonra) Biz göğe erişmek istedik de onu, sert bekçiler (melekler) ve alevlerle doldurulmuş bulduk.

Biz göğe yokladık, onu şedid bekçiler ve (yakıcı) ışınlarla doldurulmuş bulduk.

«Ve muhakkak ki, biz göze dokundukta hemen onu şiddetli bekçiler ile ve şihaplar ile doldurulmuş bulduk.»

“Biz göğe çıkmak istedik: Bir de ne görelim: orası sert ve kuvvetli bekçiler, şihablar, alevler, (roket gibi mermiler)le dolu!

Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçilerle ve ışınlarla doldurulmuş bulduk.

Yine cinler: "Semâya temâs itmek istediğimiz zamân onı şiddetli bekçiler ve şihâblar ile dolı bulduk."

Bir gün göğe[*] vardık; orayı koruyucularla ve ateş parçalarıyla doldurulmuş bulduk.

[*] ٍİnsanlar ve cinler, gerekli güce ulaşırlarsa yedinci kat semaya kadar cikabilirler. Bkz.( Rahman 55/33) Ancak cin şeytanları, birinci kat semaya ... Devamı..

-Biz, göğü yokladık ve onun şiddetli bir koruma ve alevle dolu bulduk.

“Biz göğü yokladık; fakat onu güçlü bekçiler ve alevlerle(2) dolu bulduk.

(2) 15:18 ve 67:5’in açıklamalarına bakınız.

"Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk."

“daħı bayıķ biz istedük gögi pes bulduķ anı ŧoldurılmış śaķlayıcılar ķatı daħı od yılduzlar.”

Daḫı göge yitişmek ṭaleb itdük. Pes anı ṭapduḳ ṭolmış, muḥkem ḳuvvetlüḥārisler‐ile ve ılduzlar‐ıla.

Biz (cinlər yuxarı aləm əhlinin söhbətinə oğrun-oğrun qulaq asmaq üçün) göyə qalxmaq istədik (səmanı yoxladıq), amma onun (mələklərdən ibarət) güclü gözətçilər və yandırıb-yaxan (axan) ulduzlarla dolu olduğunu gördük.

And (the Jinn who had listened to the Qur’an said): We had sought the heaven but had found it filled with strong warders and meteors.

´And we pried into the secrets of heaven; but we found it filled with stern guards and flaming fires.(5733)

5733 See notes 1951, 1953, and 1954 to 15:17-18. See also n. 5562 to 67:5. The speakers here have repented of sin and evil; but they recognise that th... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.