Ve ennâ zanennâ en len tekûle-l-insu velcinnu ‘ala(A)llâhi keżibâ(n)
Ve bizse şüphe yok ki ne insanlar, ne de cinler, Allah hakkında yalan şeyler söylemez sanıyorduk.
"Oysa hakikaten biz, insanların ve cinnlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini zannetmiştik."
Ve gerçekten biz insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.
“Biz, insanların ve cinlerin Allah adına asla yalan uydurmayacağını, Allah'a iftira etmeyeceğini biliyorduk.”
Oysa biz insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.
'Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemiyeceklerini sanmıştık.'
Hakikaten biz, insan ile cin, Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
“Ve insanlar ile cinlerin, Allah namına yalan uydurmayacaklarını sanıyorduk.”
“Biz, insanları ve cinleri Allah hakkında asla yalan söylemezler sanmıştık.”
Biz sanırdık ki, gerek in'den, gerek cin'den Allaha karşı kimse hiç yalan uydurmaya!»
“Biz ise, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.”
"Biz gerek insânlardan ve gerek cinlerden kimse Allâh hakkında kizb söylemez zan ider idik."
"Doğrusu insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık."
“Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.”
Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla gerçek dışı şeyler söylemeyeceklerini ¬sanırdık.
Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık.
"İnsanların ve cinlerin ALLAH'a karşı yalan uyduramıyacaklarını sanmıştık."
Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
Ve doğrusu biz, İns ü Cinn Allaha karşı asla yalan söylemez sanmışız
«Gerçek biz de insan (olsun), cin (olsun) Allaha karşı (hiçbiri) asla yalan söylemez, sanmıştık.»
“Hâlbuki biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında aslâ yalan söylemeyeceklerini sanmıştık!”
“Biz tanıdığımız (ins) ve tanımadığımız yabancı (cinlerin) kimselerin Allah adına, kesinlikle yalan söylemeyeceklerini zannediyorduk.”
Doğrusu, şimdiye kadar biz, insanlar olsun, cinler olsun, Allah’a karşı h,iç yalan söylemezler sanıyorduk.
«— Biz insanlardan, perilerden hiçbir kimse Allah namına yalan söz söyleyemeyecek, zannediyordun da onlara uymuştun.»;
“Muhakkak ki biz, insanların da cinlerin de Allah’a karşı yalan söyleyemeyeceklerini zannediyorduk.”
“Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.”
“Ey halkımız! Doğrusu, insanların ve cinlerin Allah’a karşı bu kadar pervasızca ve bile bile yalan söyleyecekleri, aklımızın ucundan bile geçmezdi.”
“Biz, zannettik ki; Cinnler ve İnsanlar Allah’a yalan söylemeyecekler”.
hattâ iblisin yanlış bilgilendirmesi yüzünden biz, 'ins ve cin, Allah'a yalan söyleyemez' diye biliyormuşuz.
“Biz temiz bir insanız. Saf düşüncelere sahibiz. İnançlarımız net arı duru! Bu nedenle insanların bize yalan söylemeyeceklerini düşünüyorduk. Allah hakkında bizi kandırmayacaklarını sanıyorduk. Bu inancımız sadece bildiğimiz tanıdığımız insanlar için değildi. Biz bilmediğimiz tanımadığımız bütün insanların da aynı şekilde, insanları kandırmayacaklarına inanıyorduk. Bu nedenle insanlara güvendik. Onların sözlerine uyarak peşlerinden gitmiştik. Hâlbuki onlar bize yalan söylemişler.”
Biz hiçbir insan ve cinin Allah hakkında yalan söylemeyeceğini sanmıştık.
“Biz de; insanların ve cinlerin, Allah’a karşı kesinlikle yalan söylemeyeceklerini sanırdık.
ve ne insanın ne de [hiçbir] görünmez gücün Allah hakkında yalan uydurmayacağını ³ düşün[mekte yanılmış]tık.
– Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asılsız şeyler söylemeyeceklerini zannederdik. 2/78, 11/18-19
«Ve doğrusu biz sanmış idik ki, insan ve cin, Allah'a karşı bir yalan söyler değildir.»
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7. De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kur'ân'ı dinledikten sonra şöyle dediler: “Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur'ân dinledik. Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız. Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir. Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız! Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah'ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler. [37, 1;46, 29-33]
Biz insanların ve cinlerin, Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık (onun için o beyinsizin sözüne uymuştuk),
"Ve biz zan iderdik ki insânlardan ve cinlerden hiç biri Cenâb-ı Hak üzerine yalan söylemez" didiler.
Biz sanıyorduk ki insanlar ve cinler, Allah’a karşı yalan söyleyemezler.
Biz de, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalan söylemeyeceklerini zannederdik.
“Oysa biz ne insanların, ne de cinlerin Allah hakkında yalan söylemeyeceklerini sanırdık.
"Biz sanmıştık ki, ne insanlar ne de cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler."
“daħı bayıķ śanduġ-ıdı kim hergiz söylemeye ādemį daħı perrį Tañrı üzere yalan.”
Daḫı biz ṣanurduk ki eyitmez ins ve cin Tañrı Ta‘ālā ḥaḳḳına yalansöz.
Biz elə güman edirdik ki, nə insan, nə də cin tayfası Allah barəsində yalan danışmaz.
And lo! we had supposed that humankind and jinn would not speak a lie concerning Allah
´But we do think that no man or spirit should say aught that untrue against Allah.(5731)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |