‘Âlimu-lġaybi felâ yuzhiru ‘alâ ġaybihi ehadâ(n)
Gizliyi bilen odur, gizlediği şey de hiçbir kimseye açılmaz.
O, (bütün) gaybı (geleceği ve gizli şeyleri detaylarıyla) Bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açıp göstermez. (Allah gaybi sırlarını gizli tutmaktadır.)
Yaratılmışların akıl ve duyularıyla kavramaktan aciz oldukları şeyleri ancak O bilir. Erişilmez derinlikteki sırlarını kimseye açmaz.”
O, duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini bilir. Sırlarına hiç kimseyi vâkıf etmez.
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını kimseye açmaz.
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)
O, bütün gaybi bilendir; gaybe dair ilmini ise, hiç kimseye açmaz.
Rabbim, gayb âlemini bilendir. Gizli bilgilerini hiç kimseye göstermez.
Allah bütün gaybı bilir. Sırlarını kimseye açıklamaz.
26,27,28. Bilen O'dur göze görünmiyeni, hoşnut bulunduğu bir peygamberden başkasını, kendi sırrına kimseyi bilirli kılmaz, Tanrının elçiliklerin eriştirdiğin bilmeklik için, onun önünde, ardında bekçiler koyduk, her hallerin bilir, her nesnenin sayısını saymıştır»
Gaybı (yaratılmışların kavrayış sınırlarının ötesindekini) sadece O bilir. Erişilmez derinlikteki sırlarını hiç kimseye açmaz.
’Âlem-i gaybı yalnız Allâh bilür ve kimseye beyân itmez.
Görülmeyeni bilen Allah, görülmeyene kimseyi muttali kılmaz.
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
Gaybı O bilir, gizlisini kimseye açmaz;
O bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz;
O geleceği bilendir; ve O sırrını hiç kimseye göstermez.
O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz.
O bütün gaybi bilir, fakat gaybına kimseyi ap açık agâh etmez
26-27-28. O, (Allah ki mutlak) gaybı bilendir. (Allah) hiç kimseye (mutlak) gaybı bildirmez. Ancak, Allah, razı olup seçtiği elçilerine bazı gayb bilgilerini vahyederek bildirir. Allah, (gaybî bilgileri bildirme esnasında o bilginin şeytanlar tarafından çalınmaması için, şeytanları kovan,) Peygamber’in önünden ve ardından (muhafızlık yapan) gözcüler (melekler) tayin eder ki böylece Peygamber, meleklerin Rablerinin vahyini kendisine, dosdoğru ve eksiksiz bir şekilde ulaştırdığını (kat’î sûretle) bilsin. Allah, onların her hâlini ilmiyle kuşatmış, her şeyi bir bir kaydetmiştir.
O, gaybı bilendir. Ve O, gaybını hiç kimseye bildirmez;
(O bütün) ğaybı bilendir. Öyle ki gaybına kimseyi muttali etmez O.
(Bütün) gaybı hakkıyla bilen (O')dur; hem gaybına hiç kimseyi muttali' kılmaz.
Gaybı (yaratılmışların kavrayış sınırlarının ötesindekini) sadece O (Rabbim) bilir, O, gaybına kimseyi muttali kılmaz. *
Allah bilinmeyenleri (gaybı) bilendir. O gayb bilgisini hiçbir kimseye açıklamaz.
Bütün bilinmiyeni bilen yalnız Odur. O, bilinmiyeni hiç bir kimseye açıklamaz.
Gaybi bilen O/dur. O, gaybine kimseyi muttali etmez.
O, gaybi bilendir. Kendi gaybına hiç kimseyi egemen kılmaz.
Çünkü evrende Allah’ın rıza ve gazab yollarını, yani gaybı bilen yalnızca O’dur fakat hiç kimseye gaybını açıklamaz!
“Gayb’ın bileni, kendi gaybını kimseye izhar etmez / açıklamaz / göstermez”.
çünkü gaybı bilen Tanrım, onun esrarını kimselere açmaz.
"Rabbim bilinmeyenleri bilendir. Bilinmeyeni de kimseye bildirmez!"
[Gayb]ı (bilinemeyeni) bilen (Allah) [gayb]ını (bilinemeyeni) kimseye açmaz.
26,27. Çünkü ğaybı ancak O, bilir ve Peygamberlerinden seçtikleri dışında, ğay-bını kimseye açıklamaz.¹ Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına koruyucular koyar.
[Yalnız] O bilir yaratılmışların kavrayış sınırlarının ötesindekini ve hiç kimseye açmaz Kendi erişilmez derinlikteki sırlarını, ²⁰
– Çünkü geçmişi, geleceği yalnızca Allah bilir ve o gayb bilgisini kimseye bildirmez. 2/255, 53/32
(Çünkü) Gaybı sırf O bilir, gaybını ise kimseye açıklamaz.
Gaybı bilen odur. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
O, gaybı bilendir, fakat gaybı üzerine bir kimseyi apaçık haberdar etmez.
26, 27, 28. O bütün gaybı bilir. Fakat gayplarını kimseye açmaz. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda (mesajı korumak için) o elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler yerleştirir. Böylece (Allah) elçilerinin, Rab'lerinin mesajlarını gereğince tebliğ ettiklerini bilmek (yani fiilen görmek) ister. Doğrusu Allah, kullarının nezdinde ne var, ne yoksa her şeyi ilmiyle ihata etmiş, her şeyi bir bir kaydetmiştir. [2, 255]
Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez.
" 'Âlimu'l gayb O'dur. Ve gaybını kimseye izhâr itmez. "
Bütün gizli bilgileri (gaybı) bilen O’dur. O, gaybını kimseye açmaz;
26,27. -Gaybı bilen, gaybını elçisinden razı olduğu dışında hiç kimseye açıklamaz. Çünkü o, onun önünden ve arkasından gözcüler koyar.
Gaybı bilen Odur; hiç kimseye gayb bilgisini açık bir şekilde bildirmez.
Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor.
bilici ġaybı pes muŧŧalį eylemeye ġaybı üzere kimseyi ya'nį bildürmeye.
‘Ālimü’l‐ġaybdur, ġaybını kimseye bildürmez,
Qeybi bilən ancaq Odur və Öz qeybini heç kəsə əyan etməz;
(He is) the knower of the Unseen, and He revealeth unto none His secret,
"He (alone) knows the Unseen, nor does He make any one acquainted with His Mysteries,-(5749)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |