Ve ennâ lâ nedrî eşerrun urîde bimen fî-l-ardi em erâde bihim rabbuhum raşedâ(n)
"Doğrusu (hikmetini) bilmiyoruz; (cinnlerin bazı kader bilgilerini çalmaktan kovulmaları suretiyle) yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi (bunu tam seçemiyoruz) ?"
Ve gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük gelmesi mi isteniyor, yoksa Rabbleri, onlara doğru yolu buldurmayı mı diledi?
Gökyüzünün bekçi ve alevlerle dolmasıyla biz; yeryüzündeki kişilere fenalık erişmesi mi istenildi, yoksa Rableri onlara doğru yolu buldurmayı mı diledi bilmiyoruz.
“Yeryüzündeki akıllı ve sorumlu varlıklara kötülük mü yapılmak isteniyor, yoksa Rableri onlara huzurlu, aydınlık bir hayat mı diledi, bilemiyoruz.”
Bilmiyoruz, acaba yeryüzünde olanlar için bir kötülük mü istendi yoksa Rableri onlar için bir hayır mı diledi?
'Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?'
Doğrusu biz bilmeyiz; o arzdaki kimselere bir fenalık mı istenmiştir; yoksa Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir?
“Biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük mü dilenmiş, yoksa Rableri olan Allah onlar hakkında doğru bir iş mi dilemiş?
“Yeryüzündekilere kötülük mü yapılmak istendiğini, yoksa Rablerinin onlara bir iyilik mi yapmak istediğini biz bilemeyiz.”
Biz bilmeliyiz yeryüzünde olanı, kötülük mü istenmiş? Yoksa, Tanrıları doğru yolu göstermek mi dilemiş?
“Biz kesinlikle bilmiyoruz, yeryüzündekiler hakkında şer mi murat edilmiş yoksa Rableri onları doğru yol bilincine ulaştırmayı mı murat ediyor? (Bunu tam kavrayamadık)*
"Yeryüzünde olanlara kötülük mü murad edildi, yahut Rableri onlara bir iyilik mi dilemiştir, doğrusu biz bilemeyiz."
“Hakikaten biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”
Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?
"Yerdekiler için bir kötülük mü planlanmıştır, yoksa Rab'leri onlar için bir iyilik mi dilemiştir, bilmiyoruz."
"Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"
Ve doğrusu biz bilmeyiz o Arzdaki kimselere bir şer mi irade edilmiştir, yoksa rabları onlara bir hayır mı murad etmiştir
“Gerçekten bilmiyoruz. Yeryüzünde olan kimselere kötülük mü istendi yoksa Rabb'leri onlara bir iyilik mi istedi bilmiyoruz.”
«Doğrusu biz yerdeki kişilere şer mi murad ediliyor, yoksa Rableri onlar için bir hayır mı irâde ediyor, bilmiyormuşuz».
“Ve gerçekten biz bilmiyoruz, (bununla) yeryüzünde bulunan kimselere bir kötülük mü (yapılmak) istenildi, yoksa Rableri onlara bir iyilik mi diledi?”
Şurası bir gerçektir ki, yeryüzünde olanlar için bir şer mi? dilendi, yoksa Rableri onlara doğru yolu mu? Göstermeyi diledi, biz bilmeyiz.
«— Bilmiyoruz ki bu yolda gözetilmekle acaba yerde olan insanlara fenalık mı istendi? Yoksa Rableri onlara doğruluk ve iyilik mi istedi [⁷]?»;*
“Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa rableri kendileri için bir hayır mı diledi?”
“Bunun sebebini bilemiyoruz; acaba gökyüzünün böyle sıkı denetim altına alınmasıyla yeryüzünde yaşayanlara bir ceza mı verilmek istendi, yoksa Rab’leri onlara doğru yolu göstermeyi mi diledi.”
“Bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rableri, onları en doğruya iletmek mi diledi, bilmiyoruz?”
Ve [şimdi anladık ki] biz [yaratılmış varlıklar,] yeryüzünde yaşayanlar için kötü bir akibetin hazırlanıp hazırlanmadığını, yahut Rablerinin onları doğru ile eğriyi ayırd etme bilinciyle donatmak isteyip istemediğini 10 bilmiyoruz
– Doğrusu yeryüzündekiler hakkında şer mi murat edilmiş yoksa Rabbleri onları doğru yol bilincine ulaştırmayı mı murat ediyor? Biz bilmiyoruz. 6/188, 27/65
Ve anladık ki, gerçekte biz (gaybı) bilmiyormuşuz; (mesela) şu yerdekilere şer mi murad edilmiş, yoksa Rableri onları doğru bir bilince ulaştırmayı mı murad etmiş?[5355]*
«Ve doğrusu biz bilmiyoruz ki, yerde bulunanlar için bir şer mi murad edilmiştir, yoksa onlar için Rableri bir doğruluk mu irâde buyurmuştur?»
“Doğrusu, iyi anlayamadık: Yerde oturanlara fenalık mı irade edildi, yoksa Rab'leri onlar hakkında hayır ve hidâyet mi diledi, bilemiyoruz. ”
Bilmiyoruz bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rabbleri onları doğruya mı iletmek diledi.
Yeryüzündekilere bir kötülük mü isteniyor, yoksa Rableri onları olgunlaştırmak mı istiyor; bir türlü anlayamıyorduk[*].*
Gerçekten de bilmiyoruz, yeryüzündekilere bir kötülük mü isteniyor; yoksa, Rab'leri onlara doğru yolu göstermek mi istedi?
“Bununla yeryüzü ahalisi için bir kötülük mü kastedilmiştir, yoksa Rableri onlar için iyilik mi dilemiştir; onu biz bilemeyiz.
"Doğrusu, bilmiyoruz, yeryüzündeki şuurlulara şer mi istendi, yoksa Rableri onlar için doğru ve güzel olanı mı istemiştir."
“daħı bayıķ biz bilmezüz şer mi dilenildi yirdegiye yā diledi mi anlara çalabı’ları ŧoġru yol bulmaķ.”
Biz bilmirik ki, (göyün gözətçi mələklərlə, axan ulduzlarla doldurulması və mələklərin söhbətinə qulaq asmağın bizə qadağan edilməsi ilə) yerdə olanlara bir pislik etmək istənilmişdir, yoxsa Rəbbi onlara bir xeyir diləmişdir.
And we know not whether harm is boded unto all who are in the earth, or whether their Lord intendeth guidance for them.
´And we understand not whether ill is intended to those on earth,(5735) or whether their Lord (really) intends to guide them to right conduct.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |