Yaġfir lekum min żunûbikum veyu-aḣḣirkum ilâ ecelin musemmâ(n)(c) inne ecela(A)llâhi iżâ câe lâ yu-aḣḣar(u)(s) lev kuntum ta’lemûn(e)
Suçlarınızı yarlıgasın ve sizi, muayyen bir vaktedek geciktirsin. Şüphe yok ki Allah'ın takdir ettiği vakit geldi mi gecikmesine imkan yoktur eğer biliyorsanız.
"Ki böylece (O da) günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele (belirlenmiş bir süreye) kadar erteleyip (yaşatsın). Elbette Allah’ın (takdir ettiği) eceli (ölüm vaktiniz) geldiği zaman, o (asla) ertelenmeyecektir. (Keşke) Bir bilmiş olsaydınız (ve düşünseydiniz!)"
Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve size bir ömür vererek ölümünüze kadar size zaman tanısın. Şüphe yok ki Allah'ın size takdir ettiği ölüm vakti geldi mi gecikmesine imkan yoktur. Keşke bu gerçeği bilmiş olsaydınız.”
“Allah da sizin günahlarınızın bir kısmını bağışlasın. Belirli vakte kadar size mühlet versin. Allah'ın tayin ettiği ecel geldiği zaman ertelenmez. Keşke bilebilseydiniz!”
Ki, (Allah) günâhlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi belirli bir süreye kadar geciktirsin. Şüphesiz Allah'ın süresi geldiğinde geciktirilmez. Keşke bilseydiniz."
'Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız.'
(Bu takdirde Allah) günahlarınızdan size bağışlar ve sizi muayyen bir vakte kadar (azab çektirmeksizin ölüm anına dek) geri bırakır. Şüphe yok ki, Allah'ın takdir ettiği ecel (ölüm) gelince geri bırakılmaz; eğer bilseydiniz, (iman eder de azabdan kurtulurdunuz.)
Allah, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar, sizi belli bir süreye kadar erteler (yaşatır.) şüphesiz Allah’ın tayin ettiği ecel geldiği zaman, artık ertelenmez. Keşke bilmiş olsanız!”
2,3,4. Nûh, onlara şöyle demişti: “Ey kavmim! Ben size gönderilen apaçık bir uyarıcıyım. Allah'a kulluk ediniz. Onun emirlerine karşı gelmekten sakınınız ve bana itaat ediniz ki, Allah günahlarınızı affetsin ve size belli bir zamana kadar süre tanısın. Şüphesiz, Allah'ın belirlediği süre dolunca ertelenmez. Keşke bunu bilseydiniz!”[680]
Yarlıgaya sizin günahlarınızı, adanmış bulunan bir güne değin, sizi bıraka, eğer siz bilirseniz, Allahın gösterdiği vakit gelince, geciktirilmez!»
(Allah) Günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın. Çünkü Allah'ın takdir ettiği ecel (ölüm) gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bilseniz (de imam etseniz)!”
2,3,4. Nûh kavmine: "Yâ kavmim ben size ihtârâtda bulunmağa me’mûr hakîki bir peygamberim, Allâh’a ’ibâdet idiniz, Allâh’dan korkunuz, bana itâ’at idiniz, Allâh sizin günâhlarınızı ’afv ider, sizi vakt-i mu’ayyene kadar yaşatır çünki Allâh’ın ta’yîn iylediği vakt-i mu’ayyen geldiği zamân kimse ânı te’hîr idemez, anlayabilecek misiniz?" didi.
3,4. "Allah'a kulluk edin; O'ndan sakının ve bana itaat edin ki Allah günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin; doğrusu Allah'ın belirttiği süre gelince geri bırakılamaz; keşke bilseniz!"
3,4. “Allah’a ibadet edin. O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. Şüphesiz, Allah’ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.”
Ki Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve size belirli bir vadeye kadar süre tanısın. Şüphesiz Allah’ın belirlediği vade geldiğinde artık ertelenmez. Keşke ¬bilseydiniz!”
2, 3, 4. Nuh şöyle dedi: Ey kavmim! Şüpheniz olmasın ki, ben sizi, «Allah'a kulluk edin; O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vâdeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yaşatsın)» diyerek apaçık uyaran bir kimseyim. Bilinmeli ki Allah'ın tayin ettiği vâde gelince, artık o ertelenmez. Keşke bilseydiniz!
"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz, ALLAH'ın verdiği süre gelince ertelenmez; bir bilseydiniz.
"Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." (inanırdınız).
Günahlarınızdan size mağfiret buyursun ve sizi müsemma bir ecele kadar te'hîr eylesin, muhakkak ki Allahın takdir eylediği ecel gelince te'hîr olunmaz eğer bilseidiniz!
3-4. (Ey kavmim! Tevhid üzere) Allah’a kulluk edin. O’na karşı gelmekten sakının ve (tebliğim hususunda) bana itaat edin ki, (Allah,) günahlarınızın bir kısmını bağışlasın ve sizi, (hakkınızda takdir edilmiş olan) belli bir vakte kadar (refah içerisinde) yaşatsın. Şüphesiz ki, Allah’ın takdir ettiği vakit, (eceliniz) gelince (o asla) ertelenmez. (Bu hakikatleri) bir bilseydiniz.
Ki Allah, suçlarınızı bağışlasın ve size belirlenmiş bir sürenin sonuna kadar zaman versin. Kuşkusuz Allah'ın belirlediği süre dolunca, ertelenmez. Keşke bilenlerden olsaydınız.
«Tâki (Allah) sizin günâhlarınızdan bir kısmını yarlığasın, sizi (azâbsız olarak) mukadder bir müddete kadar gecikdirsin. Şübhe yok ki Allahın (ta'yîn etdiği) müddet gelince geri bırakılmaz. Eğer bilseydiniz..».
3,4. “Şöyle ki: Allah'a kulluk edin, O'ndan sakının ve bana itâat edin. (Tâ ki Allah,)günahlarınızdan bir kısmını size bağışlasın ve sizi(n ecelinizi) belirli bir vakte kadar ertelesin! Şübhe yok ki Allah'ın (size takdîr ettiği) eceli geldiği zaman, ertelenmez! Eğer biliyor olsaydınız!”
’Ki böylece (o da) bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi (helâk olmaktan kurtarıp) belirli bir vakte kadar (huzur ve esenlik içinde) yaşatsın. (Unutmayın); Allah’ın belirlediği süre (ölüm vaktiniz) geldiği zaman (asla) ertelenemez. Eğer (bunun böyle olduğunu) bilseydiniz (Rabbinize kulluk eder ve kötü işleri yapmaktan sakınırdınız)."*
“Allah kötülüklerinizi size bağışlasın ve size belli bir zamana kadar mühlet versin. Şunu iyi bilmiş olun ki, Allah’ın belirlediği azabın vakti geldiğinde, asla tehir edilmez” demişti.
Böylelikle Allah da sizin günahlarınızı yarlıgasın, sizi belirli bir süre için sağ bıraksın diye. Çünkü Allah’ın suresi sona erince artık o geri bırakılmaz. Bunu bir bilseniz."
Allah günahlarınızı yarlıgasın. Sizi muayyen bir vakte kadar hayatta bıraksın. Allah/ın takdir ettiği o muayyen zaman, gelince geriye kalmaz, bilseydiniz iman ederdiniz.
“Günahlarınızı bağışlasın, sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Muhakkak ki Allah’ın belirlediği süre gelince ertelenmez. Keşke bilseydiniz.”
“Böylece bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Keşke bilmiş olsaydınız!
“Ki böylece Allah günahlarınızı bağışlasın ve sizi helâk olmaktan kurtarıp belirli bir vakte kadar huzur ve esenlik içinde yaşatsın. Unutmayın; Allah’ın belirlediği süre, gelip çattığı zaman asla ertelenemez; keşke bunu bilseydiniz.”
“Size günahlarınızdan bir kısmını bağışlar; sizi belli bir süreye kadar erteler. Allah’ın belirlediği süre, geldiği zaman artık ertelenmez. Keşke biliyor olsaydınız!”.
Allah, günahlarınızı bağışlayıp cezanızı belki bir süre daha erteleyebilir. Allah'ın verdiği süre bir daha ertelenmez. Ah bunun anlamını bir bilebilseniz. "
“Bilin ki Allah’ın hesap günü gelince geriye dönülmez. Onun için Allah’ın sizin için belirlediği ecel vakti gelinceye kadar yaptığınız yanlışlardan tövbe ederek dönün ki; hesap günü keşke demeyesiniz! Sanmayın ki Allah’ın sizi ecel vaktinize kadar yaşatması sizin için Allah’ın yasalarına karşı çıkma bahanesidir. Tam tersine, ecel vaktine kadar Allah’ın sizi yaşatması, size verilen Allah’ın yoluna gelme şansıdır! Onun için şansınızı iyi kullanın!"
(Böylece Allah) da günahlarınızı bağışlasın ve sizi, belirli bir süreye kadar ertelesin (yaşatsın)!” Allah’ın (belirlediği) süresi gelince (o artık) ertelenmez. [*] Keşke bilseydiniz!
“(Allah) günâhlarınızdan bir kısmını bağışlasın¹ ve size (belirlediği) süreye kadar ömür versin.² Eğer bilirseniz, Allah’ın belirlediği süre, kesinlikle ertelenmez.”³ dedi.
ki Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve [yalnız O’na] malum olan bir zamana kadar ¹ size mühlet tanısın; ama bilin ki Allah’ın belirlediği vade gelip çattığında hiçbir şekilde ertelenemez. Keşke bunu bilseydiniz!”
Allah da günahlarınızı bağışlasın ve belirlenmiş süreye kadar sizi ertelesin. Zira Allah’ın belirlediği süre gelince asla ertelenmez, keşke bunu bilmiş olsanız. 20/82, 25/68...71, 39/53
Allah, günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi (azapsız olarak) ecelinize kadar ertelesin, kuşkusuz Allah’ın takdir ettiği ecel gelince asla geri bırakılmaz" diyerek onları uyardı.(*) Eğer (bu imkanın değerini) bilmiş olsaydınız (hemen imana gelirdiniz) diyerek uyarısını tamamladı.(**)
Günâhlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi ecelin müsemmene (tayin edilen son süre) ertelesin. Zira Allâh’ın süresi (son ecelden önce ölme) geldiği zaman ertelenmez. Şayet bilir olsaydınız
«Sizin için günahlarınızı bağışlasın ve sizi mukadder müddete kadar tehir etsin. Muhakkak ki, Allah'ın takdir ettiği vakit gelince sonraya bırakılamaz, eğer bilir kimseler oldu iseniz.»
2, 3, 4. O da: “Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın. Çünkü Allah'ın takdir ettiği vâde gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!
Ki (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Zira Allah'ın süresi geldiği zaman ertelenmez. Bilir(kişiler) olsaydınız (bunu anlardınız).
"Günâhlarınızdan ba'zısını size 'afv ide ve müsemmâ eceliniz gelinceye kadar sizi dünyâda bırakub yaşada. Ve Allâh'ın eceli geldikde te'hîr olunmaz. Bunı bilüb îmân iderseniz (hayırlıdır)" didi.
O, sizin günahlarınızı bağışlasın ve belli bir süreye kadar sizi ertelesin. Allah'ın belirlediği süre gelince artık o geri bırakılmaz, eğer bilmiş olursanız...
“Tâ ki Allah da bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve belirlenmiş bir vakte kadar sizi geciktirsin. Allah'ın takdir ettiği ecel gelecek olursa asla ertelenmez. Keşke bunu bilseniz.”
Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!"
“yarlıġaya size yazuķlaruñuzuñ bir nicesin daħı śoña ķoya sizi adanılmış zamāna degin. bayıķ Tañrı zamānı ķaçan geldi mühlet virinilmeye eger bilür olduñuzsa...”
Baġışlar size günāhlaruñuzı ve sizi te’ḫīr ider ecel gelince Tañrı Ta‘ālā.Eceli gelicek te’ḫīr olmaz, eger siz bilürseñüz.
(Əgər belə etsəniz) O sizin günahlarınızdan keçər, sizə müəyyən vaxtadək (əcəliniz çatana qədər) möhlət verər (cəzanızı dünyada verməyib axirətə saxlayar). Allahın (əzəldən lövhi-məhfuzda) müəyyən etdiyi əcəl (ölüm) gəlib çatdıqda isə, o əsla tə’xirə salınmaz. Kaş biləydiniz!”
That He may forgive you somewhat of your sins and respite you to an appointed term. Lo! the term of Allah, when it cometh, cannot be delayed, if ye but knew.
"So He may forgive you your sins and give you respite for a stated Term: for when the Term given by Allah is accomplished, it cannot be put forward:(5708) if ye only knew."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |