İnnâ erselnâ nûhan ilâ kavmihi en enżir kavmeke min kabli en ye/tiyehum ‘ażâbun elîm(un)
Şüphe yok ki biz, onlara elemli bir azap gelmeden korkut kavmini diye göndermiştik Nuh'u, kavmine.
Gerçekten Biz Nuh’u; "onlara acı bir azap gelmeden evvel kavmini uyar" diye kendi halkına (peygamber olarak) göndermiştik.
Biz Nuh'u kendi toplumuna göndererek, başlarına şiddetli biz azap gelmeden halkını uyar diye emretmiştik.
Nûh'u, kavmine peygamberlik göreviyle özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik.
“Kendilerine can yakıp inleten müthiş bir azap gelmeden önce, kavmini uyar.” dedik.
Doğrusu biz Nuh'u: "Kavmini, kendilerine acıklı azap gelmeden önce uyar" diye kavmine gönderdik.
Şüphesiz, biz Nuh'u; 'Kavmini, onlara acı bir azab gelmeden evvel uyar' diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Gerçekten biz, Nûh'u kavmine gönderdik: “-Kavmine acıklı bir azab gelmezden önce onları korkut” diye...
Elem verici bir azap kendilerine gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh’u peygamber olarak kavmine gönderdik.
Şüphesiz biz Nûh'u, kendilerine acıklı bir azap gelmeden önce toplumunu uyarması için toplumuna peygamber olarak gönderdik. [678][679]
«Kendilerine, ağır bir azap gelmeden önce, ulusunu koçundur» diyerek, ulusuna Nuh'u göndermiş idik
Nûh’ı kavmine gönderdik ve âna " ’Azâb-ı elîm gelmeden evvel kavmine ihtâr it" didik.
"Milletine can yakıcı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye Nuh'u milletine gönderdik.
Şüphesiz biz Nûh’u, kavmine, “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.
Biz Nûh’u, “Kendilerine can yakıcı bir azap gelmeden önce halkını uyar” diyerek kavmine gönderdik.
Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.
"Kendilerine acı azap gelmezden önce halkını uyar," diye Nuh'u halkına gönderdik.
Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye.
Haberiniz olsun ki biz Nuhu kavmına gönderdik, kavmını inzar et diye, gelmezden evvel onlara bir azâbı elîm
Şüphesiz biz Nûh’u, kavmine, “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.
Biz Nûh'u halkına, kendilerine acı veren bir azap gelmezden önce onları uyarması için gönderdik.
Hakıykat, biz Nuuhu kavmine gönderdik. «Kendilerine elem verici bir azâb gelmezden evvel kavmini (onunla) korkut» diye.
Şübhesiz ki biz Nûh'u kavmine: “Kendilerine çok elemli bir azab gelmeden önce, kavmini korkut!” diye gönderdik.
Şüphesiz biz, acıklı bir azap (felaket) gelmeden önce kavmini uyar diye, Nûh’u kendi toplumuna (elçi olarak) gönderdik. *
Acıklı bir azap gelmeden önce kavmini uyar diye, Nuh’u kendi toplumuna elçi olarak göndermişdik.
Gerçekten Biz Nuh’u, kendilerini acıklı bir azap çarpmadan önce ulusunu uyar diye gönderdik.
Hiç şüphesiz biz Nuh'u, “Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyarıp korkut” diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Ey insanlar! Gerçekten Biz Nûh’u, “Can yakıcı bir azap başlarına çökmeden önce, halkını bu korkunç âkıbete karşı uyar!” diye kavmine Elçi olarak gönderdik.
“Onlara acıveren bir azap gelmeden önce kavmini uyar!” diye biz, NÛH’u kavmine gönderdik.
Biz Nûh'u kendi halkına elçi olarak görevlendirdik. Kıvrandıran acılar gelmeden halkını uyar dedik.
Kendilerine yakıcı azap gelmeden önce kavmini uyarması için Nuh’u elçimiz olarak görevlendirdik.
Kendilerine elem verici bir azap gelmeden önce kavmini uyar(sın) diye Nuh’u kendi kavmine göndermiştik.
Şüphesiz Biz Nûh’u, toplumuna;¹ “Kendilerine acı bir azap² gelmeden önce kavmini uyar!” diye (Peygamber olarak) gönderdik.
BİZ Nûh’u kendi toplumuna göndererek “Başlarına şiddetli bir azap gelmeden halkını uyar!” diye [emrettik].
Biz Nuh’u kavmine, başlarına acıklı bir azap gelmeden önce uyarması için elçi olarak göndermiştik 4/165, 6/48, 39/71
Biz Nûh’u; “Başlarına elim bir azap gelmezden önce halkını uyar!” diyerek,[⁵³²⁴] kendi halkına gönderdik.
Gerçekten biz Nuh'u kavmine, -çok çetin bir azap gelmeden önce, onları uyarsın diye, gönderdik.
Şüphesiz biz Nûh’u, kavmine, "Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar" diye elçi olarak gönderdik.
Muhakkak ki, Nûh'u kavmine gönderdik, kendilerine bir elîm azap gelmeden evvel kavmini korkut diye.
Biz Nûh'u kendi milletine peygamber olarak gönderip: “Gayet acı bir azap başlarına gelip çatmadan önce halkını uyar! ” dedik.
Biz Nuh'u kavmine gönderdik: "Onlara acı bir azab gelmezden önce kavmini uyar," diye.
Biz Nûh'ı risâletle kavmine gönderdik. Ve ona kavmini, onlara elemli 'azâb gelmezden evvel "Korkut ve inzâr it" didik.
Biz Nuh’u kendi halkına (elçi) gönderdik; “Acıklı bir azap gelmeden halkını uyar!” dedik.
Kendilerine acı bir azap gelmeden önce kavmini uyar diye Nuh'u kavmine göndermiştik.
“Başlarına acı bir azap gelmeden önce onları uyar” diye, Biz Nuh'u kavmine gönderdik.
Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik.
bayıķ biz viribidük nūḥ’ı ķavmına kim “ķorķıt ķavmuñı andan ilerü kim gele anlara 'aźāb aġrıdıcı.”
Biz viribidük Nūḥ peyġamberi ḳavmine ki ögütle ḳavmüñi, andanburun ki gele özlerine ulu ‘aẕāb.
Həqiqətən, Biz Nuhu: “Qövmünə şiddətli bir əzab gəlməmişdən əvəl onları (Allahın əzabı ilə) qorxut!” – deyə öz tayfasına peyğəmbər göndərdik.
Lo! We sent Noah unto his people (saying): Warn thy people ere the painful doom come unto them.
We sent Noah(5705) to his People (with the Command): "Do thou warn thy People before there comes to them a grievous Penalty."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |