18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Me’âric Suresi 14. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemen fî-l-ardi cemî’an śümme yuncîh(i)

Ve kim varsa yeryüzünde hepsini de feda etmek ve sonra da kendini kurtarmak ister.

(Elinde olsa) Yeryüzündekilerin hepsini; kurtulmak için (vermeye çalışacaktır).

ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.

Yeryüzünde bulunan herkesi fidye olarak vermek isteyecek. Tek kendini kurtarabilsin.

bk. Kur’an-ı Kerim, 23/101; 31/33; 40/18; 80/34-37.

Yeryüzünde olanların hepsini de. Sonra (ister ki) kendini kurtarsın.

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa.

Yeryüzünde bulunanların hepsini de, sonra kendini kurtarsa...

Ve yeryüzündeki herkesi feda etmek ister. Tek kendini kurtarmak ister.

11,12,13,14. Onlar birbirlerine gösterilecekler. Günahkâr, o günün azabından kurtulmak için çocuklarını fidye vermeyi temenni edecek. Eşini ve kardeşini, mensubu olduğu aşiretini, yeryüzündeki herkesi verip sonunda kendini kurtarmak ister.

11,12,13,14. Onlar, birbirine gösterirler, günahlı bulunanlar, kurtulmak dileğiyle oğullarını, eşlerini, kardeşini, barındığı oymağını, yeryüzünde bulunanı hep vermek istiyecek, böylecene, kurtulmayı umacak

11-12-13-14. Onlar birbirlerine gösterilecekler (fakat birbirlerinden yararlanamayacaklar). Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini himaye etmiş olan bütün akrabalarını ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmak isteyecek.

8-14. Semânın erimiş tunç gibi ve dağların kırmızıya boyanmış yün parçaları gibi olacağı gün akrabâ karşulaşdırıldıkları halde biri birine hiç bir suâl sormayacakdır. O vakit mücrim ’azâbdan kurtulmak içün çocuklarını, zevcesini, birâderini, kendini seven akrabâsını, dünyâda bulunan bütün mahlûkâtı fedâ itmek isteyecekdir.

11,12,13,14. Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.

11,12,13,14. Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

11-14. Halbuki birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kişi, o günün azabı karşısında ister ki oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran bütün ailesini ve yeryüzünde kim varsa herkesi fidye olarak versin de kendisini kurtarsın!

11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.

Ve yeryüzünde bulunan herkesi, ki kurtulsun.

Ve yeryüzünde bulunanların hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.

Ve Arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa

11-12-13-14. (O hesap gününde, akrabalar, dostlar) birbirlerine gösterilirler. (Fakat o gün, herkes kendi derdindedir.) Suçlu (kâfir), o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini koruyup barındıran bütün akrabalarını ve (hatta imkânı olsa) yeryüzündeki herkesi fidye verip, kendisini kurtarmak isteyecek.

Yeryüzünde kimi varsa tamamını verip kendisini kurtulmak ister.

ve yer (yüzün) de kim varsa hepsini. Ki nihayet (bu fedâkârlığı) kendisini (Allahın azabından) kurtarsın.

Ve (öyle ki) yeryüzünde kim varsa hepsini (fedâ etsin de) sonra (bu diyet) onu (o azabdan) kurtarsın!

Yeryüzünde olan kim varsa feda etmek ister ki, sonrasında yeter ki o kurtulsun.

bütün yeryüzünde olanları gözden çıkarıp sonunda da bunun kendisini kurtarmasını isteyecek.

Yeryüzünde bulunan bütün mahlûkatı feda etmeyi, sonra da kurtulmasını özleyecek, (fakat kurtulması ne uzak!)

Yeryüzünde bulunan herkesi fidye verip kendini kurtarsın.⁴

4 Krş. Abese, 80/34-36

Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de), sonra bir kurtulsa!

Ve hattâyeryüzünde bulunan herkesi fedâ edip cehenneme yollamak isteyecek; ta ki, kendisini azaptan kurtarabilsin.

Topluca Yeryüzü’ndeki kimseleri!
Sonra onu kurtarsın!

hattâ tüm dünyayı verip kurtulmak isteyecek:

Yeryüzünde varlık edindikleri her şeyi fidye olarak vermek isterler ki cezadan kurtulsunlar!

11,12,13,14. Birbirlerine gösterileceklerdir. [*] O suçlu kişi, o günün azabından (kurtulmak için) oğlunu (çocuğunu), hanımını (eşini), kardeşini, kendisini koruyup barındıran yakınlarını ve yeryüzünde kim varsa hepsini kendisini (azaptan) kurtarması için fidye vermek isteyecektir. [*]

Bu ayetler ‘Abese 80:34-37 ile birlikte okunmalıdır.,Benzer mesajlar: Bakara 2:48, 123; Âl-i İmrân 3:91; Mâide 5:36; En‘âm 6:70; Yûnus 10:54; Ra‘d 13:... Devamı..

Hattâ yeryüzündekilerin tümünü (versin) de tek kendisini kurtarsın (ister.)

ve yeryüzünde yaşayan [başka] herkesi, onların tümünü; böylece yalnız kendini kurtarabilsin diye.

Hatta yeryüzünde bulunan herkesi fidye vermek isteyecek ki kendisi kurtulabilsin. 16/111

dahası yeryüzünde yaşayan herkesi (fidye vermek isteyecek), tâ ki kendisi kurtulabilsin.[⁵³⁰³]

[5303] Zımnen: İnkârcı kişi kendi kurtuluşu için en yakınları da dahil tüm dostlarını hatta tüm insanlığı satışa çıkaracak.

11-14. Eşini, kardeşini, kendisini barındırmış olan aile efrâdını ve hatta yeryüzünde bulunan herkesi fedâ eder, yeter ki kendini kurtarabilsin!

Ve yeryüzünde kimi varsa hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.

Ve yeryüzünde kim var ise, cümlesini fidye-i necât olarak versin de (sonra) bu fedakarlığı kendisini kurtarsın.

10, 11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31, 33; 40, 18; 23, 101; 80, 34-37]

Ve yeryüzünde bulunanların hepsini (versin) de tek kendisini kurtarsın.

13,14. sevdiği ve istinâd iylediği akrabâ ve 'aşîretini ve yeryüzünde olan her şeyi fedâ idüb kendini kurtarmağı ister.

yeryüzünde olan herkesi fidye olarak verip canını kurtarmayı çok ister.

Ve yeryüzünde bulunan herkesi... Sonra kendisini kurtarabilsin..

Yeryüzünde kim varsa hepsini feda edip kurtulmak ister.

Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.

11-14. görür eylenileler anları ya'nį ħıśm hıśmı göre. sever yazuķlu ya'nį kāfir eger śatun ala-dı ya'nį gendüzini 'aźābından ol günüñ oġlanları-y-ıla daħı 'avratı-y-ıla daħı ķarındaşı-y-ıla daħı ķabįlesi-y-ile ol kim yir virür aña daħı anuñ-ile kim yirdedür dükeli andan ķurtara-dı anı.

daḫı yir yüzinde olanlaruñ barçasıyla. Andan ṣoñra özi[ni] ḳurtara.

Və yer üzündə olanların hamısını – təki özünü (Allahın əzabından) qurtarsın!

And all that are in the earth, if then it might deliver him.

And all, all that is on earth,- so it could deliver him:(5685)

5685 What would not the sinner give for his own deliverance! But nothing could save him. The Fire of Hell would be roaring for him!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.