Ve sâhibetihi ve eḣîh(i)
Eşini de, kardeşini de.
Kendi eşini ve kardeşini (feda etmeye kalkışacaktır),
eşini ve kardeşini de
Eşini ve kardeşini fidye olarak vermek isteyecek.
Eşini ve kardeşini de.
Kendi eşini ve kardeşini,
Karısını, kardeşini,
Hanımını, kardeşini,
11,12,13,14. Onlar birbirlerine gösterilecekler. Günahkâr, o günün azabından kurtulmak için çocuklarını fidye vermeyi temenni edecek. Eşini ve kardeşini, mensubu olduğu aşiretini, yeryüzündeki herkesi verip sonunda kendini kurtarmak ister.
11,12,13,14. Onlar, birbirine gösterirler, günahlı bulunanlar, kurtulmak dileğiyle oğullarını, eşlerini, kardeşini, barındığı oymağını, yeryüzünde bulunanı hep vermek istiyecek, böylecene, kurtulmayı umacak
11-12-13-14. Onlar birbirlerine gösterilecekler (fakat birbirlerinden yararlanamayacaklar). Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini himaye etmiş olan bütün akrabalarını ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmak isteyecek.
8-14. Semânın erimiş tunç gibi ve dağların kırmızıya boyanmış yün parçaları gibi olacağı gün akrabâ karşulaşdırıldıkları halde biri birine hiç bir suâl sormayacakdır. O vakit mücrim ’azâbdan kurtulmak içün çocuklarını, zevcesini, birâderini, kendini seven akrabâsını, dünyâda bulunan bütün mahlûkâtı fedâ itmek isteyecekdir.
11,12,13,14. Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülalesini ve yeryüzünde bulunan herkesi feda etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.
11,12,13,14. Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
11-14. Halbuki birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kişi, o günün azabı karşısında ister ki oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran bütün ailesini ve yeryüzünde kim varsa herkesi fidye olarak versin de kendisini kurtarsın!
11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.
Eşini, kardeşini,
Eşini ve kardeşini,
Ve refikasını ve biraderini
11-12-13-14. (O hesap gününde, akrabalar, dostlar) birbirlerine gösterilirler. (Fakat o gün, herkes kendi derdindedir.) Suçlu (kâfir), o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini, kardeşini, kendisini koruyup barındıran bütün akrabalarını ve (hatta imkânı olsa) yeryüzündeki herkesi fidye verip, kendisini kurtarmak isteyecek.
Eşini ve kardeşini,
karısını, biraderini,
12,13. Ve karısını, kardeşini! Ve kendisini barındıran aşîretini!
11,12,13,14. Oysa (o gün) onlar (dünyadaki dost ve akrabalar) birbirlerine de gösterilirler. Her mücrim (suçlu) o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan neslini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.
Eşini, kardeşini.
karısını, kardeşini,
Karısını, kardeşini,
Hayat arkadaşını, kardeşini,
Kendi eşini ve kardeşini.
Ya da, bir ömür boyu aynı yastığa baş koyduğu hayat arkadaşını ve öz kardeşini,
Karısını ve kardeşini!
11,12. O gün yakınlarını uzaktan süzen bir suçlu, bu felaketten kurtulmak için kendi çocuklarını feda edecek, // eşini ve kardeşini de,
Veya eşlerini veya kardeşlerini,
11,12,13,14. Birbirlerine gösterileceklerdir. [*] O suçlu kişi, o günün azabından (kurtulmak için) oğlunu (çocuğunu), hanımını (eşini), kardeşini, kendisini koruyup barındıran yakınlarını ve yeryüzünde kim varsa hepsini kendisini (azaptan) kurtarması için fidye vermek isteyecektir. [*]
11,12,13. Onlar (kıyamet günü) ancak (kendi) kendilerine gösterilecekler.¹ (İşte o gün) her bir günâhkâr, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, eşini, kardeşini ve kendisini barındıran sülâlesini, fidye olarak vermek ister.
ve eşini ve kardeşini,
Eşini ve kardeşini. 80/33...37
eşini, kardeşini,
11-14. Eşini, kardeşini, kendisini barındırmış olan aile efrâdını ve hatta yeryüzünde bulunan herkesi fedâ eder, yeter ki kendini kurtarabilsin!
Ve segilisini ve kardeşini,
Ve refikasını ve kardeşini feda etsin.
10, 11, 12, 13, 14. Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun hâlini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister. [31, 33; 40, 18; 23, 101; 80, 34-37]
Eşini ve kardeşini,
zevcesini, kardaşını
Karısını, kardeşini,
Eşini ve kardeşini...
Daha da eşini ve kardeşini,
Eşini, kardeşini,
11-14. görür eylenileler anları ya'nį ħıśm hıśmı göre. sever yazuķlu ya'nį kāfir eger śatun ala-dı ya'nį gendüzini 'aźābından ol günüñ oġlanları-y-ıla daħı 'avratı-y-ıla daħı ķarındaşı-y-ıla daħı ķabįlesi-y-ile ol kim yir virür aña daħı anuñ-ile kim yirdedür dükeli andan ķurtara-dı anı.
ve ‘avratı‐y‐la, daḫı ḳardaşı‐y‐la,
Övrətini və qardaşını;
And his spouse and his brother
His wife and his brother,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |