11 Kasım 2024 - 9 Cemaziye'l-Evvel 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 98. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Eve emine ehlu-lkurâ en ye/tiyehum be/sunâ duhan vehum yel’abûn(e)

Yahut memleketlerdeki halk, kuşluk çağı oynayıp dururken azabımızın birdenbire gelmeyeceğinden emin mi?

Ya da o ülkelerin halkı (ve bu çağın insanları), kuşluk vakti (işe güce ve) eğlenceye dalmışken, onlara zorlu azabımızın (tekrar) gelmeyeceğinden nasıl emindiler?

Ya da azabımızın güpegündüz onlar dünyada oyun ve eğlencede oyalanıp dururken, onlara gelip çatmasından korkmayıp emin mi oldular?

Yoksa o ülkelerin halkı, ileri gelenleri, idarecileri kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azâbımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Yahut kasabaların halkı, eğlenmekte oldukları bir kuşluk vaktinde kendilerine şiddetli azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?

Ya da o ülkeler halkı, kuşluk vakti eğlenceye dalmışken, onlara zorlu-azabımızın gelmeyeceğinden güvende miydiler?

Yine o memleketlerin halkı, gündüz ortasında oynayıp eğlenirlerken, azabımızın gelip çatmasından emin mi oldular.

Yoksa kuşluk vakti onlar oynarken, azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden mi emindiler?

Ya da o ülke halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Şehirlerde bulunanlar, kuşluk vakti oynarlarken azabımızın, gelip çatmıyacağından emniyette imiydiler?

Yahut hangi memleketin halkı, (işleyecekleri kötü fiillerden dolayı) azabımızın, güpegündüz onlar oyalanıp dururken başlarına gelmeyeceğinden emin olabilir?

Karyeler ehli emin mi idiler ki bizim gazabımız gündüz vakti eğlendikleri esnâda ânlara irişmiyecek?

Yahut kentlerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?

Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?

Veya o ülkenin halkının güpegündüz eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceği konusunda güvenceleri mi vardı?

Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Ülkelerin halkları, azabımızın gündüzün onlar oynarlarken kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler?

Yine o köy kasaba ahâlisi kuşluk vakti oynayıb eğlenib dururlarken kendilerine azâbımızın gelivermiyeceğinden emin mi oldular?

Ya da o memleketin halkı (ndan, kâfir olanlar) kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden mi emin oldular?

Ya da o beldelerin halkı, gündüzün serin vaktinde dünya işleriyle oyalanırlarken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin mi oldular?

Yoksa o memleketlerin ehâlîsi, kendileri güpegündüz oynarlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından mı (korkmayıb) emîn oldu (lar)?

Veya o şehirlerin halkı, kendileri eğlenirlerken, azâbımızın kendilerine kuşluk vakti(güpegündüz) gelmesinden mi emîn oldular?

Yahut (inkâr, zulüm vb. kötü davranışlarda bulunan) ülkelerin halkı bir kuşluk vaktinde (güpegündüz dünyayla) oyalanıp dururken kendilerine, azabımızın ansızın gelip çatmayacağından emin mi oldular?

Yoksa o kasaba halkı gündüz vakti oynarlarken azabımızın gelmeyeceğinden güven içinde midirler?

Ya da il kişileri ne biliyorlar ki azabımız onları gündüzün oyalanıp dururlarken gelip çarpmıyacak?

Yahut onlar oynarlarken [¹] kuşluk vaktinde kendilerine azabımızın gelmesinden mi emin oldular?

[1] Pek ziyade gafletlerinden dolayı kendilerine yaramayan şeylerle uğraşırlarken.

Veyahut o beldelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin midirler?

Yahut kasabaların halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende midirler?

Veya bu dünya toplumları, gündüz vakti dünyanın zevk ve nîmetlerine dalmış oyalanıp dururlarken, azâbımızın gelip çatmayacağından nasıl emîn olabiliyorlar?

Yahut Şehirler’in ahâlisi oynamaktayken kuşluk vakti onlara azabımızın gelmesinden güvende mi oldu?

Peki, şehir halkları, dalöğlen, tam da iş güç zamanı, bizim felaketlerimize karşı güvenceli mi?

Ya da kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımız gelmeyecek mi sandılar?

Veya o şehirlerin halkı, eğlenirlerken kuşluk vakti kendilerine azabımızın gelmesinden güvende miydi!

Veya (helâk edilen) bu ülkelerin halkları, güpegündüz oyalanıp duruyorlarken kendilerine helâkin gelmesinden hiç emin olabilirler mi?

Yahut, artık hangi toplumun insanları, azabımızın, güpegündüz onlar [dünyayla] oyalanıp dururken başlarına kopmayacağından emin olabilirler? ⁷⁸

78 Yani onlar, rahatlık gevşeklik içinde, kendilerinden emin ve başlarına gelebilecek felaketten habersiz yaşayıp giderken (karş. bu surenin 4. ayeti)... Devamı..

Ya da o ülkelerin halkı gündüzün eğlenirken azabımızın kendilerine ansızın gelip çatmayacağından emin midirler? 67/20

Ya da, (sözkonusu) ülkelerin insanları azabımızın gündüz gözüyle onlar (hayat) oyununu oynarken gelip çatmayacağından emin miydiler?[¹²³²]

[1232] 97 ve 98. âyetler sûrenin başındaki 4. âyetin açılımı niteliğindedir.

Ya da azabımızın -gündüzün gaflet içinde oynayıp dururlarken- ansızın başlarına inmeyeceğinden mi emin oldular?

Ya da (o) beldenin halkı, güpe gündüz ve de eğlenirlerken azâbımızın onlara gelmeyeceğinden emin mi oldular ?

Ya o beldeler ahalisi, Bizim azabımızın onlara gündüzün oynar dururlarken geleceğinden emin mi bulundular?

Yoksa onlar güpegündüz eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?

Ya da (o) ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin midirler?

Karyeler ahâlîsi, sabah vakti oyunla meşgûller iken şiddetli 'azâbımızın gelmesinden nice emîn olurlar?

Yoksa böyle kentlerin ahalisinin, gündüzün[*] oyalanırken baskınımıza uğramayacaklarına güvenleri mi var?

[*] Duha kelimesi, günün bir bölümüne karşılık kullanıldığında kuşluk vakti (Ta-ha 20/59)'da olduğu gibi), yani güneşin yükselmeye başladığı vakit; ge... Devamı..

97,98,99. -Ülkelerin halkı, azabımızın geceleyin, onlar uykuda iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Ya da ülkelerin halkı azabımızın güpegündüz onlar eğlencede iken başlarına gelmeyeceğinden emin midir? Allah'ın tuzağından emin midirler? Allah'ın tuzağından mahvolmuş toplumdan başkası asla emin olmaz.

Veya o beldelerin ahalisi, onlar gündüz vakti oyalanırken azabımızın gelmeyeceğinden de mi emin oldular?

Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı?

daħı imin oldı mı köyler ķavmı kim gele anlara 'aźābumuz ķuştuķ anlar oynar- iken.

Yā imin mi oldı şehrler ḳavmi özlerine bizüm ‘aẕābumuz gelmekden ḳuşluġınanlar oynarlarken?

Və ya o məmləkətlərin əhalisi əzabımızın onlara gündüz oynayıb əylənərkən gəlməyəcəyinə arxayın idilərmi?

Or are the people of the townships then secure from the coming of Our wrath upon them in the daytime while they play?

Or else did they feel secure against its coming in broad daylight while they played about (care-free)?


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.