8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 93. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fetevellâ ‘anhum vekâle yâ kavmi lekad eblaġtukum risâlâti rabbî venesahtu lekum(s) fekeyfe âsâ ‘alâ kavmin kâfirîn(e)

Şuayb, onlardan yüz çevirdi de ey kavmim dedi, andolsun ki ben size Rabbimin bildirdiği haberleri tebliğ ettim ve öğüt verdim. Artık kafir bir kavme nasıl acıklanabilirim?

O da onlardan ayrılıp yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kavmim! Andolsun, size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Şimdi ben, (bile bile) inkâra sapan (ve İslam’la savaşan) bir topluluğa nasıl üzülebilirim?" (Çünkü herkesin hak ettiği akıbete uğraması gerekir.)

Sonunda Şuayb onların yanından dönüp giderken: “Ey kavmim!” dedi “Gerçek şu ki, ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim ve güzelce öğüt verdim. Artık ben sizin gibi gerçekleri örtbas eden kâfir bir topluluk için üzülmem nasıl olabilir?” dedi.

Bu durumda, Şuayb onlardan uzaklaştı. Ve :
“Ey kavmim, ben, Rabbimin bana vahyettiklerini size tebliğ ettim. Size öğüt verdim. Artık bundan sonra, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas eden inkârcı, küfre saplanmış bir kavme, nankör bir topluma nasıl acırım." dedi.

(Şu'ayb da) onlardan yüz çevirip şöyle dedi: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin bildirdiklerini ulaştırdım ve size öğüt verdim. Artık inkarcılar topluluğuna nasıl üzülürüm?"

O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: 'Ey kavmim andolsun, size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Şimdi ben, inkâra sapan bir topluluğa nasıl üzülebilirim?'

Şuayb helâk olan kavminden yüz çevirip dedi ki; “- Ey kavmim, doğrusu ben size Rabbimin gönderdiği emirleri tebliğ ettim ve iyiliğinizi istedim. Şimdi kâfir olan bir topluluğa nasıl acırım?”

Şuayb, onları öyle bıraktı. Ve: “Ey kavmim! Şüphesiz ben Rabbimin mesajlarını size ilettim, size samimiyetle öğüt verdim. Artık kâfir olan bir topluma nasıl üzüleyim.” dedi.

Şu‘ayb, onlardan ayrıldı ve “Ey kavmim!” dedi, “Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim, artık kâfir bir kavme nasıl acırım?”

O, onlardan yüz çevirdi, de.di ki: «Ey ulusum! Ben sizlere Tanrının buyrumların eriştirdim, size öğüt de verdim, kâfir olan bir ulusa ben nice acıyayım?»

(Ve nihayet Şuayb onların düştüğü bu felaketi görünce) yanlarından dönüp giderken şöyle dedi: “Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim ve size nasihat de ettim (ama fayda vermedi). Nankörlük etmiş bir topluluk için nasıl acıyabilirim?”

Demek Hz. Şuayb, kavminin bu durumuna önce üzülmüş fakat onların yaptıklarını hatırlayınca üzülmesine gerek kalmadığını ve Allah’ın gazabına layık old... Devamı..

Şu’ayb ânlardan uzaklaşdı ve didi ki: "Ey kavmim ben size rabbin gönderdiklerini tebliğ idiyor idim ve size nasîhat idiyor idim fakat niçün kâfir kavmin ’âkıbetine teessüf ideyim."

Şuayb onlardan döndü de, "Ey milletim! And olsun ki, Rabbimin sözlerini size bildirdim, öğüt verdim; inkarcı millet için niçin üzüleyim?" dedi.*

(Şu’ayb) onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: “Ey kavmim! Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini ulaştırdım. Size nasihat de ettim. Şimdi ben, inkârcı bir topluluğa nasıl üzülürüm?”

Şuayb onlardan ayrıldı ve (bu arada) “Ey kavmim!” dedi, “Ben size rabbimizin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim. Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!”

(Şuayb), onlardan yüz çevirdi ve (içinden) dedi ki: «Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim. Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!»

Onlardan yüz çevirdi ve "Ey halkım, size Rabbimin mesajını ilettim, öğüt verdim. İnkarcı bir topluluğa nasıl acırım?"

(Şu'ayb) onlardan öteye döndü de: "Ey kavmim! dedi, ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim, artık kâfir bir kavme nasıl acırım?"

Döndü de onlardan, ey kavmim! dedi: Alim Allah size rabbımın risaletlerini iblâğ eyledim, size nasîhatte ettim, şimdi kâfir bir kavme nasıl acırım

Şuayb, helâk olan kavminden yüz çevirip dedi ki: “Ey kavmim! Doğrusu ben size Rabbimin gönderdiği emirleri tebliğ ettim ve iyiliğinizi istedim. Şimdi ben (ısrarla hakkı inkâr ederek, azaba müstahak olmuş olan) kâfir bir kavme ne diye üzüleyim”

Onlardan yüz çevirdi ve “Ey halkım.” dedi: “Ben, size Rabb'imin mesajını tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Artık gerçeği yalanlayan nankör bir topluma nasıl olur da üzülebilirim?”

Bunun üzerine (Şuayb) onlardan yüz çevirib (kendi kendine) dedi ki: «Andolsun, ey kavmim, ben size Rabbimin gönderdiği (hükümleri) ulaşdırdım, sizin iyiliğinizi istedim. Şimdi ben o kâfirler güruhuna karşı nasıl tasalanırım»?

(Şuayb) artık onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: “Ey kavmim! Yemîn olsun ki size Rabbimin (vahiy ile) gönderdiklerini teblîğ ettim ve size nasîhat ettim. Artık (sizin gibi)kâfirler gürûhuna nasıl üzülürüm?”(1)

(1)“Bir hadîsin ma‘nâsındaki:اَلرَّاض۪ي بِالضَّرَرِ لاَ يُنْظَرُلَهُ [Zarara kendi râzı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz] kāide-i esâs... Devamı..

Ve (Şuayb) onları ardında bırakırken (onların bu durumuna üzülerek içinden) dedi ki: Ey kavmim!" Doğrusu ben size Rabbimin mesajlarını tebliğ etmiştim ve size öğüt vermiştim (ama dinlemedinz). Artık böyle nankör (böyle hakkı inkâr eden zalim) bir toplum için ne diye üzülüp kendimi harap edeyim!"

Şuayb onlardan vaz geçip ayrılırken “Ey kavmim! Ben size Rabbimin mesajlarını tebliğ ettim ve öğüt verdim. Ben gerçekleri kabul etmeyen bir topluluğa niçin üzüleyim” dedi.

Bunun üzerine Şuayb onlardan ayrıldı da dedi ki: "Ey ulusum! Doğrusu, ben size çalabımın gönderdiklerini eriştirdi.size öğüt de verdim. Artık ben sizin gibi tanımazlar takımı için ne diye üzüntü çekeyim?"

Şuayb onlardan yüz çevirdi de dedi ki: «— Ey kavmim! Size Rabbimin ahkâmına ait haberleri eriştirdim, size hayırhahlıkta bulundum. Artık kâfirlere nasıl acırım» l.

[1] Bu sözleri tesliye tarikiyle kendi kendine demiştir.

(Şuayb) onlardan yüz çevirdi. “Ey kavmim! Andolsun ben size Rabbimin mesajlarını tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Artık kâfir olmuş bir topluluğa [kavm] nasıl üzülürüm” dedi.

Şuayb (azap indikten sonra cansız bedenlerini görünce) onlardan yüz çevirdi ve “Ey kavmim! Hiç şüphesiz Rabbimin sözlerini size bildirdim ve iyiliğinizi dileyerek sizlere öğüt verdim. Kâfir topluluk için niçin üzüleyim?” dedi.

Bunun üzerine Şuayb, yüzünü öteye çevirerek, “Ey benim isyankâr halkım!” dedi, “Ne olurdu, sözümü dinleyip zulmünüzden vazgeçseydiniz! Oysa ben size Rabb’imin mesajını iletmiş ve bu korkunç âkıbetten kurtarmak için içtenlikleöğüt vermiştim! Fakat böylesine azgın ve inkârcı bir toplum için artık nasıl üzülebilirim?”

Onlardan yüz çevirdi:
“Ey kavmim! Gerçekten rabbimin risaletlerini size tebliğ ettim. Size nasihat ettim. Artık kâfir bir kavme nasıl üzülürüm?” dedi.

Şuayb onlardan uzaklaşırken kendi kendine: " A kardeşlerim! diyordu. Ben size Rabb'imin emirlerini okudum, nasihatler ettim. Şimdi ben, nankör bir millet için nasıl bir yas tutayım ? "

Şuayp onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum! Size öğüt verdim! Artık inkârcı bir kavme nasıl acırım?”

(Şuayb) onlardan yüz çevirmiş ve şöyle demişti: “Ey kavmim! Ben size Rabbimin mesajlarını duyurmuş ve size öğüt de vermiştim. Artık kâfir bir kavme nasıl acırım!”

(Şu’ayb) da: “Ey kavmim! And olsun ki ben, size Rabbimin gönderdiği (gerçekleri) duyurdum ve öğüt verdim, artık kâfir bir kavme nasıl acırım?”¹ diyerek, dönüp gitti.

1 Yani evvel emirde Şuayb (a.s) kavminin helâkinden bir hüzün duydu. Fakat onların teessüfe lâyık olmadıklarını ve küfürleriyle azabı hak ettiklerini ... Devamı..

Ve sonunda Şuayb, onların yanından dönüp giderken: “Ey kavmim!” dedi, “gerçek şu ki, ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim ve güzelce öğüt verdim: artık ben nasıl (sizin gibi) hakkı inkar eden bir topluluk için yas tutup kederleneyim?”

Ve (Şuayb) onları ardına bırakıp giderken dedi ki: - Ey kavmim ben size Rabbimin mesajlarını tebliğ etmiş ve size öğüt vermiştim. Şimdi ben kâfir bir toplumun akıbetine nasıl üzüleyim. 11/91...95

Ve (Şuayb) onları ardında bırakırken “Ey kavmim!” diye mırıldanmıştı, “Doğrusu ben size Rabbimin mesajlarını tebliğ etmiştim ve size karşı samimi davranmıştım. Şimdi ben, (sizin gibi) nankör bir kavim için nasıl gam çekeyim!?”[¹²²⁷]

[1227] Buradaki “nankörlük”, içerisinde ısrarlı inkârı barındıran bir nankörlüktür. Bu ifade, kavmi topluca helâk olan bir rasulün iç dünyasını ele ve... Devamı..

Bunun üzerine Şuayb onlara arkasını döndü ve (kendi kendine) "Ey kavmim andolsun ki, ben size Rabbimin gönderdiği hükümleri ulaştırdım, sizin hayrınıza öğütlerde bulundum, (siz ise beni yalancı saydınız şirk ve küfürde direndiniz, bizleri yurdumuzdan zorla çıkarmaya da yeltendiniz) Ben artık böyle kafirler topluluğunun başına gelenlerden dolayı onlara nasıl acırım" dedi.

(Şu’ayb) onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim! Ben size Rabbimin vahyettiklerini ulaştırdım. Size nasihat de ettim. Şimdi ben, inkârcı bir topluluğa nasıl üzülürüm?"

İmdi, onlardan döndü de dedi ki: «Ey kavmim! Ben Rabbimin risâletlerini muhakkak ki size ulaştırdım ve sizin için nasihatta bulundum. Artık kâfirler olan bir kavme karşı nasıl fazlaca mahzun olurum?»

Gördüğü müthiş manzara karşısında Şuayb, yüzünü üzüntü ile öteye çevirip: “Zavallı halkım! ” dedi, “ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ etmiştim, sizin iyiliğinize çalışmıştım, size öğütler vermiştim! Artık böyle nankör, böyle kâfir bir toplum için ne diye üzülüp kendimi harap edeyim! ”

(Şu'ayb), onlardan öteye döndü de: "Ey kavmim dedi, ben size Rabbimin mesajlarını duyurdum ve size öğüt verdim, artık kafir bir kavme nasıl acırım?"

(Şu'ayb onların helâklerinden sonra) onlardan döndi ve (bırakub giderken) "Ey Kavmim! Ben size rabbimin risâletlerini teblîğ itdim ve size nasîhat iyledim. (Siz dinlemediniz helâk oldınız) İmdi ben kâfir olan kavim üzerine nasıl teessüf iderim" didi. [¹]

[1] Şu'ayb kavminin helâki vak'asına dâir ileride tafsîlât gelecekdir.

Şuayb onlardan ayrıldı ve şöyle dedi: “Ey halkım! Rabbimin sözlerini size ulaştırmış ve iyiliğiniz için çaba göstermiştim. Şimdi ayetleri görmezden gelenler (kâfirler) topluluğunun etkisiz hale getirilmesine nasıl üzüleyim!”

-Ey kavmim, size Rabbimin gönderdiklerini açıklamış ve size öğüt vermiştim. Şimdi kafir bir kavme karşı nasıl üzülebilirim.

Şuayb yüzünü onlardan çevirdi, “Ey kavmim, ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim ve size nasihat de ettim,” dedi. “Nankörlük etmiş bir kavme ne diye acıyayım?”

Şuayb onlardan yüzünü döndürdü de şöyle dedi: "Yemin olsun, ben size Rabbimin gönderdiklerini ilettim. Size öğüt verdim. Artık küfre batmış bir topluluğa nasıl acırım?"

pes yüz döndürdi anlardan daħı eyıtti “iy ķavmum! bayıķ degürdüm size çalabum yalavaçlıķlarını daħı eyü diledüm size pes nite ķayġuram bir ķavm üzere kim kāfirlerdür.”

Yüz dönderdi Şu‘ayb anlardan ve eyitdi: İy ḳavmüm, taḥḳīḳ ben irişdürdümsize Tañrı Ta‘ālānuñ risāletini, daḫı ögüt virdüm size. Niçün ḳayurur‐menbir ḳavm ki kāfirlerdür.

(Şüeyb) onlardan üz döndərib dedi: “Ey camaatım! Mən sizə Rəbbimin əmrlərini təbliğ etdim və öyüd-nəsihət verdim. İndi kafir bir tayfadan ötrü necə yas tutum?”

So he turned from them and said: O my people! I delivered my Lord's messages unto you and gave you good advice; then how can I sorrow for a people that rejected (truth)?

So Shu´aib left them, saying: "O my people! I did indeed convey to you the messages for which I was sent by my Lord: I gave you good counsel, but how shall I lament over a people who refuse to believe!"(1064)

1064 Can we get any idea of the chronological place of the destruction of the Midianites? In n. 1053 (7:85) we have discussed the geographical aspects... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.