18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 92. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Elleżîne keżżebû şu’ayben keen lem yaġnev fîhâ(c) elleżîne keżżebû şu’ayben kânû humu-lḣâsirîn(e)

Şuayb'i yalanlayanlar, sanki oralarda hiç oturmamışlar, hiç yaşamamışlardı, Şuayb'i yalanlayanlar, asıl zarara uğramışlardı.

(Sonunda) Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki ’hiç orada oturmamış ve refah içinde yaşamamışlar’ gibi (yıkılıp yok) oldular; (böylece) Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl (büyük) hüsrana uğradılar.

Onlar ki, Şuayb'ı yalanlayan kimselerdi; sanki orada hiç şen şakrak yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuayb'ı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi, sonunda kendileri kaybedenlerden oldular.

Şuayb'i yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç yaşamamış, hiç güzel gün görmemiş gibiydiler. Şuayb'i yalanlayanlar, işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.

Şu'ayb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Asıl zarara uğrayanlar Şu'ayb'ı yalanlayanlar oldu.

Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada 'hiç refah içinde yaşamamışlar' gibi oldular: Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar.

Şuayb'ı tekzip edenler, sanki evlerinde bir şenlik tutmamışlardı. Şuayb'ı yalanlıyanlardır ki, onlar ziyan görenler olmuşlardır.

Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki o memlekette hiç yaşamamış gibi oldular. Asıl zararlı çıkanlar, onu yalanlayanlar oldu.

Şu‘ayb'ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Böylece Şu‘ayb'ı yalanlayanlar; işte asıl ziyana uğrayanlar onlar oldular!

Şuayb'ı yalanlamış olanlar, orda oturmamış gibi oldular, Şuayb'a inanmayanlar ziyan ettiler

Şuayb'ı yalanlayanlar, (öyle bir azaba uğradılar ki) sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi (kendileri yalan) oldular. Evet, Şuayb'ı yalanlayanlar, hüsrana uğrayanlar işte onlar oldular.

Bkz. 11/95

Şu’ayb’i yalancılıkla ithâm idenler hiç o memleketlerde yaşamamış gibi gâib oldılar, Şu’ayb’i yalancılıkla ithâm idenler mahv oldılar.

Şuayb'ı yalanlayanlar, yurtlarında sanki hiç yaşamamışlar gibi oldular, izleri bile kalmadı. Mahvolanlar, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu.

Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu.

Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yurt tutmamış gibi oldular. Böylece asıl hüsrana uğrayanlar, Şuayb’ı yalanlayanlar oldu.

Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir.

Şuayb'ı yalanlayanlar sanki hiç orada yaşamamışlar gibi yok oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl kaybedenler onlar oldular.

Şu'ayb'ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç şenlik tutmamış gibi oldular. Şu'ayb'ı yalanlayanlar var ya işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.

Şuaybı tekzib edenler sanki orada bir şenlik tutmamışlardı, Şuaybı tekzib edenler, husrane düşenler onlar olmuşlardı

Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu.

Şu'ayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamışlar gibi yok oldular. Asıl kaybedenler Şu'ayb'ı yalanlayanlar oldu.

Şuaybı yalanlayanlar zâten (yurdlarında) oturmuşlar gibi oldular. Şuaybı yalanlayanlardır ki en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.

Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç oturmamışlardı! (Evet!) Şuayb'ı yalanlayanlar, kendileri hüsrâna uğrayanlar oldular.

Şuayb’ı yalanlayanların yalanlamaları kendilerine hiçbir yarar sağlamadığı gibi, Şuayb’ı yalanlayanlar kaybedenlerden oldular.

Şuayb’ı yalan sayanlar sanki yurtlarında barınmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalan sayanlar kendilerine yazık etmiş oldular.

91, 92. Bunun üzerine onlar dehşetli bir sarsılmaya tutuldular. Hemen oldukları yerde diz çöktüler. Şuayb/ı yalancı çıkaranlar yerlerinde asla bulunmamış gibi oldular. Şuayb/ı yalancı çıkaranlar ziyankâr oldular.

Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada yaşamamış gibiydiler. Şuayb’ı yalanlayanlar zarara uğrayanlardan oldular.³⁰

30 Krş. Hûd, 11/68

Şuayb'ı yalanlamakta olanlar, sanki orada hiç yaşamamışlar gibi oldular. Şuayb'ı yalanlamakta olanlar, asıl büyük hüsrana uğrayanlar oldular.

Şuayb’ı yalancılıkla suçlayanlar... Onlar değildi sanki, düne kadar yurtlarında şen şakrak dolaşanlar! Evet, Şuayb’ı yalanlayanlar... Asıl kendileri olmuştu korkunç felâkete uğrayanlar!

Orada Şuayb’ı yalanlayanlar sanki yaşamadı.
Hüsrana Düşenler sadece Şuayb’ı yalanlayanlar oldular.

Şuayb’i yalanlayanlar, sanki orada hiç varlık sürmemişçesine yok olup gittiler. Şuayb’i yalanladılar ve kaybettiler.

Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç yaşamamış gibiydiler. Böylece asıl ziyana uğrayanlar Şuayb’ı yalanlayanlar oldu.

Şuayb’ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç kalmamış gibiydiler; [*] Şuayb’ı yalanlayanlar kaybedenlerin ta kendileridir.

Benzer mesajlar: Hûd 11:94-95; ‘Ankebût 29:37.

Şuayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Ve yine Şuayb’ı yalanlayanlar ancak kendileri perişan oldular.¹

1 90. âyette “perişan olacaklarını” söyledikleri Müslümanlar değil de esas kendileri perişan oldular.

Onlar ki Şuayb’ı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi: Sanki orada hiç yaşamamış gibi oldular. Onlar ki, Şuayb’ı yalancı çıkarmak isteyen kimselerdi: Kendileri kaybeden kimseler oldular!

Şuayb’i yalancılıkla suçlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Sonunda asıl kaybedenler Şuayb’i yalanlayanlar oldu.

Onlar ki Şuayb’ı yalanlıyorlardı, kendileri yalan oldular…[¹²²⁵] Onlar ki Şuayb’ı yalancı çıkarıyorlardı,[¹²²⁶] kaybeden yine onlar oldu…

[1225] Lafzen: “hiç yaşamamış gibi oldular”. Bu ifade, kinaye olarak “yalan oldular” sözünü çağrıştırmaktadır. [1226] Kezzebû âyette iki kez gelse ... Devamı..

Şuayb'ı yalancı sayanlar sanki yurtlarında hiç (bir gün bile) kalmamış oldular. (Şuayb’a inananlar değil, asıl) Şuayb'ı yalancı sayanlar en büyük zarara uğrayanlardan oldular.

Şu’ayb’ı yalanlayanları hiç bir şey kurtarmadı. Şu’ayb’ı yalanlayanlar ise, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu.

Şuayb'ı tekzîp edenler, sanki orada hiç kalmamışlar gibi oldular. Şuayb'i yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır.

Şuayb'ı yalancı sayanlar. . . onlar değildi sanki vatanlarında, şen şakrak dolaşanlar! Şuayb'ı yalancı sayıp perişan etmek isteyenler. . . asıl perişan olanlar, işte onlar oldular.

Şu'ayb'i yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç oturmamış gibi oldular. Şu'ayb'i yalanlayanlar... işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular.

Şu'ayb'ı tekzîb idenler güyâ hiç dünyâya gelmemiş gibi oldılar. Şu'ayb'ı tekzîb idenler dîn ve dünyâda ziyân itdiler.

Şuayb’ı yalan sayanlar orada hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb’ı yalan sayanlar asıl kaybedenler oldular.

91,92. -Onları dehşetli bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde çöküp kaldılar. Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orda hiç yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanların asıl kendileri mahvoldu.

Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibiydi. Asıl ziyan edenler, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu.

Şuaybı yalanlayanlar sanki o yerde hiç şenlik kurmamışlardı. Şuayb'ı yalanlayanlar hüsrana saplananların ta kendileriydi.

anlar kim yalan duttılar şu'ayb’ı taman muķım olmadılar gibi anuñ içinde. anlar kim yalan duttılar şu'ayb’ı oldılar anlar ziyānlular.

Ol kişiler ki Şu‘aybı yalanladılar, ṣanasın ol şehrde mevcūd olmadılar‐ıdı. Olkişiler ki Şu‘aybı yalanladılar, anlar dünyā ve āḫireti ziyān itdiler.

Şüeybi yalançı adlandıranlar, sanki orada (evlərində) heç bir şənlik (ne’mət) içində yaşamamışdılar. Şüeybi təkzib edənlərin özləri ziyana uğrayanlar oldular.

Those who denied Shueyb became as though they had not dwelt there. Those who denied Shueyb, they were the losers.

The men who reject Shu´aib became as if they had never been in the homes where they had flourished: the men who rejected Shu´aib - it was they who were ruined!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.