8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 89. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kadi-fteraynâ ‘ala(A)llâhi keżiben in ‘udnâ fî milletikum ba’de iż neccâna(A)llâhu minhâ(c) vemâ yekûnu lenâ en ne’ûde fîhâ illâ en yeşâa(A)llâhu rabbunâ(c) vesi’a rabbunâ kulle şey-in ‘ilmâ(en)(c) ‘ala(A)llâhi tevekkelnâ(c) rabbenâ-fteh beynenâ vebeyne kavminâ bilhakki veente ḣayru-lfâtihîn(e)

Fakat Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tutar da tekrar sizin dininize dönersek yalan yere Allah'a iftira etmiş oluruz. Artık o dine dönmemize imkan yok, meğer ki Rabbimiz olan Allah dileye. Rabbimizin bilgisi her şeye yeter, her şeyi şamildir. Allah'a dayandık biz. Rabbimiz, sen bizimle kavmimizin arasında gerçek olanı hükmet ve sen, hükmedenlerin en hayırlısısın.

"Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan (bâtıldan çıkarıp Hakka ulaştırdıktan) sonra, bizim tekrar sizin (bâtıl ve bozuk) dininize dönmemiz; Allah’a karşı yalan yere iftira atmamız (ve isyana kalkışmamız) demektir. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi (şayet hak edersek bizleri kahretmesi) dışında, ona (küfür nizamına) geri dönmemiz bizim için asla olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından her şeyi kuşatıvermiştir. Biz sadece Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizimle (bizi yalanlayan) toplumumuzun arasında(ki davayı ve ihtilafı) hakkıyla açığa çıkarıp (adaletini ve fethini gerçekleştir). Muhakkak Sen (zafer kapılarını) açanların (ve hükmünü uygulayanların) en hayırlısısın." (diye yalvarıp yakarmıştı.)

“Öyle ama, Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, yine sizin dininize dönecek olursak, herhalde Allah'a karşı yalan ve iftira etmiş oluruz. O'na dönmemiz, bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz Allah, bunu bizden istemediği sürece, bizim sizin yolunuza dönmemiz asla doğru olmaz. Rabbimiz, sınırsız bilgisiyle herşeyi kuşatmıştır. Biz de Allah'a güvenmişiz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçek olan neyse onu ortaya çıkar. Çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı sensin.”

“Allah'ın bizi küfürden kurtarmasından sonra, tekrar sizin geleneksel düzeninize, hayat tarzınıza dönersek Allah adına yalan uydurduğumuzu kabullenmiş oluruz. Rabbimiz Allah'ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması dışında, geri dönmemiz olacak şey değildir. Her şey, Rabbimizin ilmi, iradesi, planı içinde gerçekleşmektedir. Allah'a, sadece Allah'a dayanıp güvendik, işlerimizi ona havale ettik. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında adâletle, hakkı ölçü alarak durumumuzu açıklığa kavuşturacak bir hüküm ver, . Sen, açık hükümle sonuca varanların en hayırlısısın." dedi.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 26/118.

Allah bizi ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönersek Allah'a iftirada bulunmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe de zaten sizin dininize dönmemiz söz konusu olamaz. Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak üzere aç (aramızda hak üzere hükmet). Sen açanların (hükmedenlerin) en hayırlısısın."

'Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın.'

Doğrusu Allah bizi dininizden kurtarmışken, sizin milletinize (dininize) dönecek olursak, bir yalan uydurarak Allah'a iftira etmişiz demektir. Dininize dönmemiz, bizim için mümkün değil, meğer ki Rabbimiz olan Allah dilemiş olsun. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnız Allah'a güvenmişiz. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak olanı hükmet. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”

Allah, bizi milliyetinizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, şüphesiz Allah’a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi hariç, biz bir daha o dine dönemeyiz. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizim ile kavmimiz arasında hak ile hükmünü ver. Şüphesiz sen, hükmedenlerin en hayırlısısın.” dedi.

“Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer tekrar ona dönersek, Allah hakkında yalan söylemiş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikten sonra, sizin dininize dönmemiz bizim için olur şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasındaki işi gerçekle açığa çıkar. Muhakkak ki sen gerçekleri açığa çıkaranların en üstünüsün!”

Allah bizi dininizden, kurtardıktan sonra, biz eğer ona dönersek, yalan yere Allaha iftiracı oluruz, Tanrımız bulunan Allah dilemez ise, bizim için ona dönmek yok, Tanrımızın bilgisi, her şeyi kaplamıştır, Tanrımıza dayandık, ey Tanrımız! Bizimle ulusumuz arasını hakla yargıla! Şensin hayırlısı yargıcıların

“Allah, bizi ondan (sizin bâtıl dininizden) kurtardıktan sonra yine ona dönecek olursak, doğrusu Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi olmadıkça, sizin inancınıza dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin (sonsuz) ilmi her şeyi kuşatmıştır. Ancak Allah'a dayanıp güvendik biz. Ey Rabbimiz! Kavmimizle bizim aramızda sen, hak ile hüküm ver. Sen, hüküm verenlerin en hayırlısısın.”

Son cümleden anlaşılıyor ki Hz. Şuayb, taammüden Hakk’ın karşısında olan bu ısrarcı kâfirlerin imana geleceğinden iyice ümidini kesmiş, Hz. Nuh’un, Hz... Devamı..

"Bizi sizin dîninizden Allâh halâs itdikden sonra tekrâr ’avdet ider isek Allâh hakkında yalanlar uydurmuş olmakla mücrim oluruz Allâh’ın ilmî her şeyi ihâta itdiği halde ânın irâdesinden gayrı bir sûretde nasıl sizin rabbinize ’avdet idebiliriz? Biz Allâh’a tevekkül itdik Yâ rabbi bizim ile kavmimiz beynindeki da’vâyı fasl it çünki sen hâkimlerin en hayırlısısın."

88,89. Milletinin büyüklük taslayan ileri gelenleri, "Ey Şuayb! Ya dinimize dönersiniz ya da, and olsun ki seni ve inananları seninle beraber kentimizden çıkarırız" dediler. Şuayb, onlara: "İstemezsek de mi? Allah bizi dininizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimizin dilemesi bir yana, dininize dönmek bize yakışmaz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a güvendik. Rabbimiz! Bizimle milletimiz arasında hak ile Sen hüküm ver, Sen hükmedenlerin en hayırlısısın" dedi.

“Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”

“Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah hakkında yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a dayanırız. Ey rabbimiz! Kavmimizle bizim aramızda adaletli hükmünü ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”

Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.  

 Bu âyette Şuayb (a.s.) kavminin dinlerine geri dönme teklifini reddetmekte, fakat bu işte Allah’ın dilemesini istisna etmektedir. Onun bu tutumu, All... Devamı..

"ALLAH bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra ona dönersek ALLAH'a yalan yakıştırmış oluruz. Rabbimiz ALLAH dilemedikçe ona tekrar dönmemiz söz konusu olamaz. Rabbimiz her şeyi bilgisiyle kuşatmıştır. Biz yalnız ALLAH'a güvendik. Bizimle halkımızın arasını hak ile aç ey Rabbimiz. Sen açığa çıkaranların en hayırlısısın.

(Andolsun ki), Allah bizi ondan (kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek, Allah'a karşı iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi hali müstesna geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.

Doğrusu Allah bizi kurtarmış iken sizin milletinize dönecek olur isek bir yalan söyliyerek Allâha iftira etmiş imişiz demek olur, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir, meğer ki rabbımız Allah dilemiş olsun, rabbımız her şeyi ılmiyle kuşatmış, biz Allaha dayanmışız, ey bizim rabbımız kavmimizle bizim aramızı hakk ile fetih buyur, sen fatihlerin en hayırlısısın

(Şuayb, kendi şahsı için değil de kavmi adına, kâfirlere hitaben şöyle dedi:) “Allah bizi, (o bâtıl inancınıza inanmaktan) kurtardıktan sonra, eğer sizin (bâtıl) inancınıza dönersek, Allah hakkında yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi (şayet müstahak olursak, bizleri helâk etmesi) dışında, ona (sizin bâtıl inancınıza) dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz ancak Allah’a güvendik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hakkı ortaya çıkar. Sen, hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısısın.”

O, bizi ondan kurtardıktan sonra, eğer tekrar sizin milletinize¹ dönersek, Allah'a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabb'imiz Allah dilemedikçe² bizim ona dönmemiz olacak şey değildir. Rabb'imizin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnızca Allah'a tevekkül³ ettik. Ey Rabb'imiz! Bizimle halkımız arasında gerçeği ortaya çıkar. Sen, gerçeği ortaya çıkaranların en hayırlısısın.

1- Yol, sünnet, inanç sistemi, uygarlık, yaşam biçimi. 2. Allah, bizi zorla ona döndürmedikçe. 3- Allah\a güvenme, O\na dayanma; her türlü çabayı gö... Devamı..

«(Öyle amma) Allah bizi ondan kurtardıkdan sonra yine sizin dîninize dönersek Allaha karşı muhakkak yalan düşmüş, iftira etmişizdir (demekdir). Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir, Meğer ki Rabbimiz olan Allah dileye. Rabbimizin ilmi her şey'i kaplamışdır. Biz ancak Allaha güvenib dayandık. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasında Sen hak olanı hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın».

“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra eğer (tekrar) sizin dîninize dönersek, şübhesiz ki Allah'a karşı, yalan iftirâ etmiş oluruz! Hem Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi müstesnâ, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz, herşeyi ilmen kuşatmıştır (bizim hâlimizi de bilir). Ancak Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak ile aç (hüküm ver); çünki sen (en müşkil şeyleri dahi) açanların(hüküm verenlerin) en hayırlısısın!”

(Şuayb,) Allah, bizi ondan (sizin dininizden) kurtardıktan sonra yine sizin dininize dönecek olursak; doğrusu Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Ancak Allah’a dayanıp güvendik biz. Rabbimiz! Bizimle (inanmayan ve memleketimizden bizi sürmekle tehdit eden) kavmimiz arasını hak (adalet) ile ayır, (oysa) sen doğru ile yanlışı ayıranların en hayırlısısın”(dedi.)

“Allah bizi sapıklıktan kurtardıktan sonra, eğer sizin dininize dönersek, Allah adına yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe, bizim için sizin batıl dininize dönmemiz mümkün değil. Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a güvendik. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasını hak (adalet) ile ayır, sen doğru ile yanlışı ayıranların en hayırlısısın” dedi.

Doğrusu Allah bizi bir defa ondan kurtardıktan sonra biz yine sizin dininize dönecek olursak Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Allah bunu dilemedikçe biz nasıl olurda Ona dönebiliriz? Bizim çalabımız bilgisiyle her nesneyi kaplayıcıdır. Biz kendimizi çalabımıza ısmarladık. Ey çalabımız! Bizimle ulusumuz arasında olanı Sen doğrulukla yargıla. Sen ki açıklayıcıların yey olanısın."

Allah bizi milletinizden kurtardıktan sonra yine o millete dönersek Allah/a kendiliğimizden iftira etmiş oluruz. Allah dilemedikçe bizim için O/na dönmek yoktur. Rabbimizin ilmi her şeyi kaplamıştır. Biz ancak Allah/a mütevekkil olduk. Ey Rabbimiz! Bizim ile kavmimiz arasında doğrulukla hükmet, sen hâkimlerin hayırlısısın».

“Allah bizi sizin dininizden [milletikum] kurtardıktan sonra tekrar ona dönersek, Allah üzerine yalan atmış oluruz. Rabbimiz olan Allah, dilemedikten sonra (dininize) dönmemiz, bizim için söz konusu değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır [vesi’a]. Biz sadece Allah’a güvenip dayanırız [tevekkelnâ]. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında hak ile hükmünü ver. Sen hükmedenlerin/ fethedenlerin [feth] en hayırlısısın!”²⁸ dedi.

28 Feth kelimesi Kureyş lehçesinde açmak, fethetmek, Yemen lehçesinde ise karar vermek, hüküm vermek anlamındadır. Kur’an yeri geldikçe her iki anlamı... Devamı..

“Allah bizi dininizden kurtardıktan sonra ona dönecek olursak, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimizin dilemesi bir yana, dininize dönmek bize yakışmaz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz yalnız Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında sen hak ile hüküm ver, sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”

“Allah bizi sizin şu bâtıl dininizden kurtardıktan sonra, eğer yeniden ona dönecek olursak, gerçekten doğru ile yanlışı birbirine karıştırmış ve açıkça Allah’a iftira etmiş oluruz. Oysa Rabb’imiz Allah sizin dininize dönmemizi dilemedikçe —ki O inkâra dönmemizi dilemez— ona dönmemiz asla söz konusu olamaz. İnsanoğlunun bilgisi sınırlıdır, fakat Rabb’imizin sonsuz ilmi her şeyi kuşatmıştır. Bu yüzden biz, yalnızca O’na güveniriz.”
Şuayb Peygamber hakîkati bile bile reddeden bu inatçı kâfirlerin imana geleceğinden iyice ümit kesince, Allah’a el açıp yalvarmaya başladı:
“Ey Rabb’imiz, artık bizimle şu zâlim halkımız arasında hükmünü ver! Kuşkusuz Sen, hüküm verenlerin en hayırlısısın!”

Allah bizi ondan kurtardığı andan sonra milletinize (dininize) dönersek, kesinlikle Allah’a yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi dışında tekrar buna dönmemiz mümkün değildir. Bizim rabbimiz bilgi bakımından her şeyi kapsamıştır. Sadece Allah’a tevekkül ettik.
Rabbimiz! Kavmimiz ile bizim aramızı Hakk ile aç! Sen Açanlar’ın en hayırlısısın”.

Olamaz! Allah bizi, kula kul eden bir dinden kurtarmış iken tekrar ona dönersek Allah’ı kandırmış oluruz. Gerçek sahibimiz olan Allah istemedikçe asla. Her şey Allah'ın bilgi kapsamındadır. Artık işimiz Allah'a kaldı dedi ve &8207;öyle yalvardı: Allah’ım! öyle bir çare bul ki aramızdaki buzlar erisin. Çünkü gönül kapılarını sadece sen aralarsın.”

“Doğrusu Allah bizi sizin düzeninizden kurtardıktan sonra, tekrar sizin düzeninize dönersek, Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Çünkü sizler Allah’ın yasalarını bırakıp, kendi uydurduğunuz yasalara göre yaşıyorsunuz. İnsanları kandırarak haklarını yiyorsunuz. Eğer bizim sizin düzeninize tekrar dönmemizi Allah dilemiş olsa, belki döneriz. Ancak böyle bir şey mümkün değil. Bizler Allah istemedikçe asla sizin düzeninize dönmeyiz. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a güvenir, O’na göre hareket ederiz” dedi. Sonra Rabbine dönerek: “Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın!” Diye dilekte bulundu.

Allah bizi o (yanlış inanış)tan kurtardıktan sonra sizin dininize dönersek Allah’a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi hariç, ona (Medyenlilerin dinine) dönmemiz mümkün değildir. Rabbimiz ilim bakımından her şeyi kapsamıştır. Biz yalnızca Allah’a güvendik! Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmü sen ver! Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”

(Ve devamla): “Doğrusu Allah bizi o (kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek, Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Allah dilemedikçe bizim o (küfre) geri dönmemiz mümkün değildir. Çünkü Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a güveniriz. Ey Rabbimiz! Toplumumuzla aramızdaki (anlaşmazlığı) hak olan kurallarınla çöz. Çünkü anlaşmazlıkları en iyi çözüme bağlayan sensin.” dedi.

“Çünkü, bakın, kalkıp yeniden sizin yolunuza dönecek olsaydık -hem de Allah bizi ondan kurtardıktan sonra- o zaman, Allah’a düpedüz yalan yakıştırmış olurduk. ⁷⁰ Rabbimiz Allah bunu bizden istemediği sürece, ⁷¹ bizim sizin yolunuza dönmemiz asla doğru olmaz. Rabbimiz sınırsız bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır; biz de güvenimizi Allah’a bağlamışız. Ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında hak neyse, ortaya çıkar; çünkü hakkı ortaya çıkaranların en hayırlısı Sensin!” ⁷²

70 Lafzen, “Allah hakkında bir yalan uydurmuş oluruz”.71 Bu, bir tevazu ve boyun eğme tavrını ifade ediyor; yoksa, Allah’ın onlardan küfre dönmeyi “is... Devamı..

- Allah bizi, ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönecek olursak, o zaman Allah’a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe sizin inancınıza dönmemiz mümkün değildir, zira Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnızca Allah’a dayandık. Rabbimiz! Bizim ile kavmimiz arasındaki engelleri kaldır, zira sen gönülleri fethedenlerin en hayırlısısın! 11/88

Hem Allah bizi ondan kurtardıktan sonra kalkıp sizin inanç sisteminize dönecek olursak, uydurduğumuz yalanı Allah’a isnat etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece inancınıza dönmemiz asla mümkün değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır (ve) biz Allah’a güvenmişizdir: Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasındaki engelleri kaldır![¹²²³] Çünkü Sen, engel kaldıranların en hayırlısısın!”

[1223] İbn Abbas kaynaklı bir rivayete göre bu ibare şöyle de okunabilir: “Bizimle kavmimiz arasında hüküm ver, çünkü Sen hüküm verenlerin en hayırlıs... Devamı..

(Çünkü) Allah bizi ondan (o batıl dinden) kurtardıktan sonra şayet tekrar (küfre) dönecek olursak, muhakkak Allah'a karşı yalan söylemiş oluruz. (Biliniz ki, küfre) Geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir, meğer ki Rabbimiz olan Allah dilemiş ola! (İçimizden canı tehlikeye düşüp de imanını kalbine gömmek zorunda kalanlar olursa umulur ki, Rabbimiz onları bağışlar, çünkü) Rabbimiz, ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. (Kullarının niyetlerini bilir) Biz ancak Allah'a güvenip dayandık, ey Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet, Sen hükmedenlerin en hayırlısısın "diyerek dua ve niyazda bulundu.

"Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın. "

Eğer Allah Teâlâ bizi ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek muhakkak Allah'a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Bizim için onda dönmek olamaz. Meğer ki, Rabbim olan Allah Teâlâ dileyecek olsun. Rabbimiz her şeyi ilmen muhîttir. Allah Teâlâa tevekkül etmişizdir. «Ey Rabbimiz! Bizim aramızla kavmimizin arasını hak ile feth-et, ve Sen fatih olanların hayırlısısın.»

“Allah bizi sizin o batıl dininizden kurtardıktan sonra kalkıp tekrar dininize dönecek olursak Allah'a büyük bir iftira atmış oluruz. Allah göstermesin, sizin inancınıza dönmemiz kesinlikle mümkün değil! Rabbimizin ilmi her şeyi kapsar. Biz yalnız Allah'a dayanırız. Ey bizim Rabbimiz! Bizimle şu halkımız arasında Sen âdil hükmünü ver, haklı haksız açığa çıksın. Sen elbette hüküm verenlerin en iyisisin! ” [26, 118]

Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer tekrar ona dönersek, Allah'ın üzerine yalan atmış oluruz. Rabbimiz Allah, dilemedikten sonra o(sizin dediğiniz di)ne dönmemiz, bizim için olur şey değildir. Rabbimiz, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a dayanmışız. (Ey) Rabbimiz, bizimle kavmimizin arasın(daki iş)i gerçekle aç(ığa çıkar). Muhakkak ki sen (gerçekleri) aç(ığa çıkar)anlanın en iyisisin!"

"Allâh bizi ondan (dîninizden) kurtardıkdan sonra eğer milletinize döner isek Allâh'a yalan ile iftirâ itmiş oluruz. Rabbimiz olan Allâh murâd itmedikce bizim sizin dîninize 'avdetimiz mümkün değildir. Rabbimiz 'ilmiyle her şeyi ihâta itmişdir (bilir). Biz Allâh'a tevekkül itdik. Yâ Rabbî! Bizimle kavmimizin arasını hak ile hüküm it ve (sâdıkı kâzibden) ayır ve sen hüküm iden ve ayıranların hayırlısısın" didi.

“Allah’ın bizi kurtarmasından sonra tutar sizin düzeninize dönersek Allah’a karşı tam bir yalan uydurmuş oluruz. Düzeninize dönmemiz olacak şey değildir; Rabbimiz olan Allah döndürürse başka. Rabbimiz bilgisiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a güvenip dayandık. Ey Rabbimiz! Bizi halkımızdan en doğru bir biçimde ayır. Ayırmayı en iyi yapan sensin.”

Allah bizi, ondan kurtardıktan sonra dininize dönersek, Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Bizim için, Rabbimiz Allah dilemedikçe tekrar ona dönmemiz imkansızdır. Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz, Allah'a bağlandık. Rabbimiz, bizim ile kavmimiz arasında hak ile hükmet. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın!

“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra biz sizin dininize dönersek, Allah adına yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe sizin dininize dönmemiz olacak şey değildir. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz, Sen bizimle kavmimiz arasında hükmünü ver. Hüküm verenlerin en hayırlısı Sensin.”

"Allah bizi, milletinizden kurtardıktan sonra tekrar o millete dönersek yalan düzüp Allah'a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah istemediği sürece, sizin milletinize dönmemiz söz konusu edilemez. Rabbimiz, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Allah'a dayanıp güvendik biz! Ey Rabbimiz! Toplumumuzla bizim aramızda hak ile hükmet. Sen, çözüm getirenlerin en hayırlısısın."

“bayıķ yalan baġladuķ biz Tañrı üzere yalan eger dönersevüz dįnüñüz içine ol vaķtdan śoñra kim ķurtardı bizi Tañrı andan. daħı olmaya bize [81a] kim dönevüz anuñ içine illā kim dileye Tañrı çalabumuz. ķapladı çalabumuz her neşeneyi bilmekdin yaña. Tañrı üzere tevekkül eyledük. iy çalabumuz! hükm eyle aramuzda daħı ķavmumuz arasında ḥaķk-ıla daħı sen yigregisin hükm eyleyicilerüñ.”

Taḥḳīḳ iftirā eylemiş olursız Allāh ḥaḳḳına yalanları eger biz dönsevüz sizüñ dīnüñüze. Bizi ḳurtarduḳdan ṣoñra Tañrı Ta‘ālā, andan yoḳdur bize añadönmek, illā Tañrı Ta‘ālā dilese. Ḳaplamışdur Çalabumuz her nesneyi ‘il‐mi‐y‐ile. Tañrı Ta‘ālāya ṣıgınduḳ. İy Çalabumuz ḥükm eyle bizümle ḳav‐mümüz ortasında ḥaḳ bile. Daḫı sen ḥükm eyleyiciler ḫayrlu[sı]sın.

Allah bizi sizin (batil) dininizdən xilas etdikdən sonra biz sizin dininizə dönsək, (sizin bütpərəst dininizin haqq olduğunu e’tiraf etməklə) Allaha qarşı yalan uydurmuş olarıq. Rəbbimiz Allah istəməsə, biz əsla sizin dininizə dönə bilmərik. Rəbbimiz elm ilə (Öz əzəli elmi ilə) hər şeyi ehtiva etmişdir. Biz yalnız Allaha təvəkkül emişik. Ey Rəbbimiz! Bizimlə tayfamız arasında ədalətlə hökm et. Axı Sən hökm verənlərin ən yaxşısısan!”

We should have invented a lie against Allah if we returned to your religion after Allah hath rescued us from it. It is not for us to return to it unless Allah should (so) will. Our Lord comprehendeth all things in knowledge. In Allah do we put our trust. Our Lord! Decide with truth between us and our folk, for Thou art the best of those who make decision.

"We should indeed invent(1059) a lie against Allah, if we returned to your ways after Allah hath rescued us therefrom; nor could we by any manner of means return thereto unless it be as in the will and plan of Allah,(1060) Our Lord. Our Lord can reach out to the utmost recesses of things by His knowledge. In the Allah is our trust. our Lord! Decide thou(1061) between us and our people in truth, for Thou art the best to decide."

1059 The answer of the righteous is threefold. (1) "Coming back is all very well. But do you mean that we should practise the vices we detest?" (2) '... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.