9 Ekim 2024 - 6 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 57. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vehuve-lleżî yursilu-rriyâha buşran beyne yedey rahmetih(i)(s) hattâ iżâ ekallet sehâben śikâlen suknâhu libeledin meyyitin feenzelnâ bihi-lmâe feaḣracnâ bihi min kulli-śśemerât(i)(c) keżâlike nuḣricu-lmevtâ le’allekum teżekkerûn(e)

Öyle bir mabuttur ki rahmetinden önce müjdeci olarak rüzgarları yollar. Sonucu rüzgarlar, ağır yağmur bulutlarını yüklenince onları ölmüş bir ülkeye sevk ederiz, oraya böylece yağmur yağdırırız da her çeşit meyveler yetiştiririz. Düşünün de ibret almaya bakın, çünkü biz, ölüyü de işte böyle diriltiriz.

(Yağmur) Rahmetinin öncesinde rüzgârları bir müjdeci olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp (tonlarca su buharı) yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir yerleşim bölgesine sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de, böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte Biz, ölüleri de (ahirette aynen) böyle diriltip-çıkarırız (ve mahşere toplarız). Herhalde düşünüp ibret alırsınız (diye bunları anlatmaktayız.)

Yaklaşan rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. Yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip, bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de, işte böyle dirilteceğiz. Belki düşünür ders alırsınız.

Allah, rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak estirendir. Belli bir süre sonra, rüzgârlar yüklü ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiği zaman, biz onları ölü bir beldeye hayat vermek için sevkederiz, sürükleriz. O suyu, o beldeye indiririz. O su ile her türlü meyveyı o beldede üretiriz. Biz su ile genetik şifrelerini harekete geçirerek bitkilere hayat verdiğimiz gibi ölüleri de kabirlerden dirilterek çıkarırız. Herhalde düşünür, bundan ibret alırsınız.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 22/5-6; 30/19, 50; 35/9; 42/28.

Rüzgarları rahmeti öncesinde müjdeci olarak gönderen O'dur. Nitekim bunlar ağır bulutları taşıdıklarında, onları ölü bir beldeye iletiriz. Onlardan su indirir ve onunla her tür ürün çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkarırız. Umulur ki öğüt alırsınız.

Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleriz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip-çıkarırız. Ki ibret alasınız.

Yağmur rahmetinin önünde, rüzgârları müjdeci olarak gönderen O Allah'dır. Nihayet bu rüzgârlar buhar ile yüklü ağır ağır bulutları kaldırıp yüklendiği zaman, bakarsın ki, biz onları ölmüş (kurumuş) memleketlere sevketmişizdir. Böylece, o bulutla, o yere su indiririz de, o su ile her çeşit meyveleri çıkarırız. İşte bu ölü araziden bitkileri (nebâtâtı) çıkardığımız gibi, ölüleri de böyle çıkaracağız (dirilteceğiz). Gerektir ki, düşünür ve ibret alırsınız.

O Allah’tır ki, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeleyiciler olarak salıverir. Nihayet o rüzgârlar ağır bulutları yüklenince, o bulutları ölü bir şehir için sevk ederiz. Onunla su indiririz. O su ile bütün ürünlerden ortaya çıkarırız. Ölüleri de bunun gibi (yerden) çıkarırız. (Düşünün!) Belki ibret alırsınız.

Rüzgârları rahmetinin önünden müjdeci olarak gönderen O'dur. Nihayet rüzgârlar, ağır bulutları yüklenince onu ölü bir beldeye göndeririz; orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Umulur ki düşünüp ders alırsınız.[136]

[136] Rîh/rüzgar hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VII, 177-179.

Önceden, yağmurun müjdecisi bulunan, yelleri gönderen o, bunlar ağır bulutları yüklendiğinde, kurak olan bir yeri, onunla sularız, bulutlardan su indiririz, onunla her türlü yemişleri bitiririz, ölmüş bulunanları işte böyle diriltiriz, umulur ki anlıyasız

Rahmetinin önünde (yağmurla gelecek bereketleri) müjdeleyici olarak rüzgârları gönderen O'dur. Nihayet o rüzgârlar, topladığı (yağmur dolu) ağır bulutları yüklendiğinde; biz, onu ölü bir bölgeye göndeririz; derken onunla su indirir ve o su ile de türlü türlü mahsuller yetiştiririz. İşte ölüleri de böyle (diriltip) çıkarırız. Umulur ki iyice düşünüp ibret alırsınız.

Yağmurun yağması için rüzgârın aşılayıcı bir görevi olduğu bilimsel araştırmalar ile ortaya konmuştur. Bu konuda Hicr suresi 15/22. âyetin açıklama kı... Devamı..

Yağmurun mukaddimesi olan rüzgârları Allâh te’âlâ gönderir, yağmurla dolu bulutlardan su indiririz ve tekmîl meyveleri öylece yetişdiriyoruz işte ölüleri de mezarlarından öylece çıkarırız, belki mülâhaza idersiniz.

Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız.

O, rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz.

Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O’dur. Nihayet o rüzgârlar ağır bir bulut yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Herhalde bundan ibret alırsınız.

Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.

O, rahmetinin bir ön müjdesi olarak rüzgarları gönderendir. Toplanıp yüklendikten sonra ağır bulutları ölü bir toprağa süreriz. Onunla su indirir ve onunla her çeşit ürünü çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkarırız. Belki bundan bir öğüt alırsınız.

Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu kurak bir memlekete gönderir, sonra onunla yağmur yağdırır ve onunla her çeşit ürünü yetiştiririz. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltiriz. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız.

Ve o, o Allahdır ki rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci yollar, nihayet bunlar o ağır ağır bulutlârı hafif bir şey gibi kaldırıb yüklendiklerinde bakarsın biz onları ölmüş bir memlekete sevketmişizdir derken ona su indirmişizdir de orada her türlüsünden semereler çıkarmışızdır, işte ölüleri böyle çıkaracağız, gerektir ki düşünür ıbret alırsınız

O (Allah) ki, rüzgârları rahmetinin önünden, (yağmurun) müjdeci (si) olarak gönderendir. Nihâyet (o rüzgârlar) ağır (yağmur) bulutlar (ını) yüklendiği zaman, onu ölü (kurak) bir memlekete sevk ederiz, böylece oraya (bulutlar vasıtasıyla) su indiririz de onunla her çeşit meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri (de kabirlerinden) böyle (diriltip) çıkarırız. Artık bunları düşünüp ibret alırsınız.

Rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen O'dur. Rüzgârlar, ağır bulutları yüklenince, onları ölü bir beldeye sevk ederiz. Böylece onunla indirdiğimiz suyla, orada her türlü ürünü çıkarırız. İşte Biz ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Umulur ki düşünüp öğüt alırsınız.

O, rahmetinin önünden rüzgârı müjdeci gönderendir. Nihayet bunlar (su ile yüklü) ağır ağır bulutları kaldırıb yüklendiği zaman (görürsün ki) biz on (lar) ı ölmüş bir memlekete sevketmişizdir. Derken ona su indirmişizdir de orada her (türlüsünden) meyveler (mahsuller) çıkarmışızdır. İşte ölüleri de (diriltib kabirlerinden) böyle çıkaracağız biz. Gerek ki (bunları) iyi düşünüb ibret alasınız.

Hem O, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderendir. Nihâyet (o rüzgarlar,) ağır (yağmur) bulutlar(ını) yüklendiği zaman, onu ölü bir memlekete sevk ederiz; böylece oraya su indiririz de onunla her çeşit meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri (dekabirlerinden) böyle çıkarırız; tâ ki ibret alasınız!

Ve rahmetinin (yağmurun) önünde, rüzgârları müjdeci olarak gönderen O’dur (Allah’tır). Nihâyet o rüzgârlar (buhar) yüklü ağır ağır bulutları (su buharı) kaldırıp yüklendiği zaman, (bakarsın ki,) biz onları (o bulutları rüzgârlar vasıtasıyla kuraklıktan adeta) ölmüş memleketlere sevk etmişizdir. Böylece, onunla (bulutla), o yere su indiririz de, onunla her çeşit ürünleri çıkarırız. İşte (diriliş günü) biz (ölülerin genetik şifrelerini harekete geçirerek bitkiler gibi) ölüleri de (diriltip yeniden bedensel hayata) böyle çıkarırız ki, düşünür, ibret alırsınız.*

(*) İşte Hz. peygambere dayandırılan’’Bulutları sevk eden melekler olduğunu’’şeklindeki rivayetin Kur’ar’n’ın bu vb. ayetlerine ne kadar ters düştüğün... Devamı..

Yağmurların (rahmetinin) öncesinde, müjdeci olarak rüzgârları gönderen O dur. Su ile yüklenmiş bulutlar iyice ağırlaşınca, o bulutları ile ölü bir belde üzerine sevk ederiz. Suyu indiren de ve o suyla her türlü ürünleri çıkaran da biziz. Ölüleri de böyle çıkaracağız, belki düşünürsünüz.

Esirgeyiciliğinin öncüleri olarak yelleri müjdeleyici gönderen Odur. Sonunda bu yeller yağmurla yüklü olan bulutları kaldırırlar. Biz onları kuraktan ölmüş bir ülkeye süreriz. Derken o bulutlardan su indirir,ondan da her türlü ürünü çıkarırız. Ölüleri de böyle diriltiriz, öğütlenesiniz diye.

Rüzgârları, rahmeti olan yağmurun önünde müjdeci gönderen O/dur. Nihayet rüzgârlar yağmurlu bulutları yüklenince biz onu kurak bir yere süreriz, oraya su indiririz, onunla her nevi meyvaları çıkartırız. Siz hatırlayasınız diye ölüleri kabirlerinden böyle çıkarırız.

Rahmetinin önünde, bir müjde olarak rüzgârları gönderen O’dur. Onlar, yağmur yüklü/ağırlıklı bulutları yüklenince onu ölü/çorak bir beldeye yollar ve oraya su indiririz ve onunla her türlü ürünleri çıkarırız. İşte ölüleri de böylece çıkarırız. Belki düşünür ibret alırsınız!

Rahmetinin önünde rüzgârları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar yüklü bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir beldeye sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylece onunla bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız; umulur ki kendinize gelirsiniz.

Engin lütuf ve rahmetinin önünde, yağmurla gelecek nîmet ve bereketleri müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen O’dur. Nihâyet bu rüzgarlar, su taneciklerinden oluşan ve kendisinden çok daha ağır olan yağmur yüklü bulutları yüklenip kaldırınca, onu susuzluktan toprağı çatlamış, bitki örtüsü kurumuş ölü bir bölgeye sürükleriz ve onunla, o çorak topraklara hayat veren yağmurlar yağdırır, peşinden de orada çeşit çeşit ürünler yeşertiriz. İşte biz, aynı hayat verici kudretimizle ölüleri de Kıyâmet Günü böyle diriltip çıkaracağız. Böyle canlı ve anlaşılır misâllerle hakkı ortaya koyuyoruz ki, düşünüp ibret alasınız!
İşte Kur’an ayetleri de, tıpkı rahmet yağmurları gibi ölü kalplere hayat verir. Fakat gönlünü hakîkate kapamış, kibir ve bencilliğin kölesi olmuş insanlar, bu rahmet hazinesinden bir şey alamazlar. Nitekim:

Rahmetinin önünde bir müjde olarak Rüzgârlar’ı gönderen O’dur. Sonunda yağmur yüklü yoğun bulutları yüklendiği zaman onu ölü bir beldeye sevk ettik. Su’yu onunla indirdik. Onunla bütün Ürünler’den çıkardık. Ölüler’i de böyle çıkarırız. Umulur ki düşünüp öğüt alırsınız.

Kullarına sevgisinin bir ifadesi olarak bulutları serbest bırakan da Allah'tır. Zamanı gelince rüzgâr, ağır bulutları kaldırır, biz de onu ölü topraklara doğru sevk ederiz. Bulut vasıtasıyla suyu indirir, bu suyla her çeşit ürünü yetiştiririz. Ölüleri de aynı şekilde diriltiriz. Herhalde olup bitenler üzerinde düşünürsünüz.

Yeryüzündeki yaşama iyice bakın! Doğa her an Allah’ın koyduğu yasaya göre hareket ediyor. Unutmayın! Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen Rabbinizdir. Rüzgârlar bulutları sırtına yükler. Kurak yerlere götürür. Oralara suyu indirir. Sulanan yerlerden türlü türlü meyveler çıkarır. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. İnananları, yasalarımıza göre yaşayanları mükâfatlandırmak, inkâr eden, yasalarımıza aykırı davrananları cezalandırmak için öldükten sonra diriltiriz. İsteriz ki hiçbir haksızlık olmasın! Keyfine göre yiyip içen, keyfine göre yaşayan ile yasalarımıza göre yiyip içen, yasalarımıza göre yaşayanların farkı olsun! Allah için fedakârlık yapıp yasalarına uyanlarla, çıkarlarına göre hayatı yaşayıp yasamızı tanımayanlar ayrılsın! Hiç kimse biz yaptık oldubitti demesin. Hiç kimse dünya hayatı bitince her şey bitecek diye sorumsuzca davranmasın! İşte biz gerçekleri böyle açıklarız. Belki düşünür, belki öğüt alırsınız.

Rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen O’dur. Sonunda (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu (bulutu) ölü (kurak) bir şehre sevk ederiz. Böylece onun sayesinde (bulut sebebiyle oraya) suyu indirir ve bütün meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri de (topraktan) böyle çıkaracağız. [*] Umulur ki (gerçeği) hatırlarsınız. [*]

Benzer mesajlar: Tâhâ 20:53; Nûr 24:43; Furkân 25:48-49; Neml 27:63; Rûm 30:48; Fâtır 35:9.,Doğadaki bu dönüşüm, diriltilmenin delilidir.

Rüzgârları rahmetinin önünde bir müjdeci olarak gönderen (de) O (Allah)’tır. O rüzgârlar yoğunluğu kendilerinden daha ağır olan bulutu yüklenince, onu ölü bir memlekete gönderir,¹ sonra onunla yağmur yağdırarak her çeşit ürünü yine onunla yetiştiririz. İşte Biz ölüleri de (kabirlerinden) böyle çıkartırız. Umulur ki düşünüp öğüt alırsınız.

1 Burada: “Peygamberlerin,” Allah’ın rahmetinin müjdecisi olarak rüzgârlara, “getirdikleri emir ve yasakların” tertemiz sularla dolu ağır bulutlara, “... Devamı..

Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O’dur; yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız. ⁴⁴

44 Bu, 57-58. ayetlerde irad edilen teşbîh ya da mesel’in anahtar cümlesidir. Allah ekinleri yeşertirken tecellisini gördüğümüz aynı hayat verici, dir... Devamı..

Rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen Allah’tır. Rüzgâr, ağır ağır yağmur yüklü bulutları bir araya topladığında biz, onu ölü bir toprağa yönlendirir bu yolla su indiririz ve onunla her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlarız. İşte ölüleri de böyle dirilteceğiz. Belki düşünüp, ibret alırsınız. 25/48, 30/48, 35/9, 22/5, 29/63, 30/19- 50, 41/39, 43/11

O’dur rüzgârları rahmetinin önüne katıp müjdeci[¹¹⁹⁸] olarak gönderen; nihayet bunlar yağmur yüklü bulutları taşıyınca,[¹¹⁹⁹] onu ölü toprağa[¹²⁰⁰] doğru sevkedip bu yolla su indiririz ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlarız. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz: belki düşünür de ibret alırsınız.[¹²⁰¹]

[1198] Buşran kelimesi neşran ve daha başka şekilde de okunmuştur (Zeccâc). Bu durumda “yayan, dağıtan” anlamını alır. Anlamın özüne ilişkin olmayan b... Devamı..

Rüzgarları rahmetinin (yağmurun) önünden müjdeci olarak gönderen O'dur, sonunda (o rüzgarlar) ağır ağır bulutları kaldrıp (su ile) yüklenince onu ölü (toprağı kuraklıktan çatlamış) bir beldeye sevk ederiz. (Bunun gibi Cenab-ı Hak, elçi meleklerine ve Peygamberlerine yüklediği rahmetini -ayetlerini, hüküm ve emirlerini- manen ölü, şirk ve küfürde direnen bir belde halkına gönderir) Derken (gökten) yağmur indirir de o belde de türlü türlü (tatlı acı) meyveler çıkarırız.(*) İşte ölüleri de (diriltip, kabirlerinden) böyle çıkaracağız. (Ey müşrikler) umulur ki (bu uyarılardan) düşünüp ibret alırsınız! (Ey Muhammed; kavminin ileri gelenleri hak davetinden yüz çevirdiler diye üzülme)

(Yağmur suyu aynı su olduğu halde, topraktaki tanelerden çıkan bitkilerin kimi şifalı olur, kimisi de zehirli. Tanelerin ne vereceği ise ancak, toprak... Devamı..

O ki rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci gönderir. ta ki ağır yağmur yüklü bulutları azaldığında(ümitler kesildiğinde) O rahhmetiyle ölü bir beldeye su indirir ve oradan türlü türlü meyvalar çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Herhalde bundan ibret alırsınız.

Ve O, bir Hâlık-i Zîşan'dır ki, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderir. Nihâyet rüzgârları ağır ağır bulutları yüklenince Biz onu bir ölmüş ülkeye sevketmiş oluruz. Derken onunla su indirmiş, sonra da onunla her çeşit meyveleri meydana çıkarmış oluruz. İşte böylece ölüleri de çıkarırız. Gerektir ki, siz düşünüp ibret alasınız.

O'dur ki, rahmeti olan (yağmurun) önünden müjdeci olarak rüzgârlar gönderir. Nihayet bu rüzgârlar o ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiklerinde, bakarsın Biz onları, ekinleri ölmüş bir ülkeye sevk eder, derken oraya su indiririz de orada her türlüsünden meyveler, ürünler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Gerekir ki düşünür ve ibret alırsınız. [22, 5-6; 30, 19. 50; 35, 9; 42, 28]

Havanın, sırf hareketten aldığı kuvvetle su taneciklerinin toplanmasından ibaret olan o ağır bulut kütlelerini kaldırıp yüklenmesi, bir harikadır. Zir... Devamı..

O ki rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderir. Nihayet onlar, ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir ülkeye yollarız; onunla su indirir ve türlü türlü meyvalar çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Herhalde bundan ibret alırsınız.

Ve rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgârları gönderen odur. O rüzgârlar yağmurla yükli ağır bulutları kaldırırlar. O bulutları ölü (kuru) olan zemîne sevk ideriz. Ve onlardan oraya su indidir ve ölü zemînden dürlü dürlü meyveler ve mahsûller çıkarırız. Bunun gibi kıyâmet gününde mevtâları mezarlarından ihrâc iyleriz. (Bunları beyân idişimiz) tezekkür idüb düşünesiniz içündir.

İkramından önce rüzgârları müjdeci olarak gönderen O’dur[*]. Rüzgârlar yağmur yüklü bulutları taşıyınca ölü toprağa sürer, o buluttan su indirir, onunla her türlü ürünü çıkarırız. İşte ölüleri de böyle diriltiriz, belki bilgilerinizi kullanırsınız...

[*] Yağmurun yağması için rüzgarın aşılayıcı bir görevi olduğu bilimsel araştırmalar ile bulunmuştur. (Hicr 15/22)

Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. Rüzgarlar, ağır ağır yağmur yüklü bulutları yüklendiği zaman; biz, onu ölü bir bölgeye gönderir ve su indiririz. Onunla her türlü ürün çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkaracağız. Belki düşünüp, ibret alırsınız.

Rüzgârı rahmetinin önünde müjdeci gönderen de Odur. Nihayet o rüzgâr ağır bulutları yüklendiğinde,(13) Biz onu ölü beldelere gönderir, sonra ondan suyu indirir, o suyla da yerden her türlü ürünü çıkarırız. Ölüleri de kabirlerinden Biz böyle çıkaracağız. Umulur ki düşünür ve ibret alırsınız.

(13) Burada havanın, özellikle hava akımının kaldırma kuvvetine bir işaret vardır. Bulutların ağırlığı hakkında fikir vermek için, yağmur sırasında ye... Devamı..

Rüzgârları, rahmetinin önünden müjdeci gönderen O'dur. Nihayet onlar, yüklerle ağırlaşmış bulutları yüklenince onu ölü bir beldeye göndeririz; onunla su indiririz de o suyla her türlü meyveyi çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle çıkarırız. Düşünüp ibret almanız umuluyor.

daħı ol oldur kim viribir yilleri muştılayıcılarken raḥmetinüñ ileyinde ya'nį yaġmur Tañrı raḥmeti götürdi bulıdları aġırlar sürdük anı bir il içün ölü pes indürdük anuñ-ile şuyı pes çıķarduķ anuñ-ile her yimişlerden. andaķ çıķaruruz ölüleri anuñ-içün kim siz anasız.

Daḫı Tañrı oldur kim gönderür yilleri uçmaġ‐ıçun bulıtları, raḥmeti ileyin‐de, daḫı ol vaḳt ki getüre bulıtlar, aġırlar sürer‐biz anı ölmiş yirlere. Pes in‐dürür anuñla ṣuları, pes çıḳaruruz ol ṣu‐y‐ıla barça yemişlerden. Anuñ gibi çıḳarur ölüleri. Ola kim ẕikr ü fikr eyleyesiz.

Küləkləri Öz mərhəməti önündə (yağışdan qabaq) müjdəçi olaraq göndərən Odur. Belə ki, küləklər (yağmur yüklü) ağır buludları hərəkətə gətirdiyi (daşıdığı) zaman Biz onları (buludları) ölü (qurumuş) bir məmləkətə tərəf qovur, ora yağmur endirir və onunla hər cür meyvə yetişdiririk. Biz ölüləri də (dirildib qəbirlərindən) belə çıxaracağıq. Bəlkə, düşünüb ibrət alasınız!

And He it is Who sendeth the winds as tidings heralding His mercy, till, when they bear a cloud heavy (with rain), We lead it to a dead land, and then cause water to descend thereon, and thereby bring forth fruits of every kind. Thus bring We forth the dead. Haply ye may remember.

It is He Who sendeth the winds like heralds of glad tidings, going before(1036) His mercy: when they have carried the heavy-laden clouds, We drive them to a land that is dead, make rain to descend thereon, and produce every kind of harvest therewith: thus shall We raise up the dead: perchance ye may remember.

1036 The Parable is complete in its triple significance. (1) In the physical world the winds go like heralds of glad tidings; they are the advance gua... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.