7 Eylül 2024 - 3 Rebiü'l-Evvel 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 5. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Femâ kâne da’vâhum iż câehum be/sunâ illâ en kâlû innâ kunnâ zâlimîn(e)

Azabımız geldiği zaman ancak, biz zulmetmiştik diye niyaz edebildiler.

Zorlu azabımız onlara geldiğinde (aciz ve çaresiz biçimde dua edip) yalvararak: "Biz gerçekten zulme sapanlardandık" demelerinden başka (itirafları) olmadı. (Ve bu son pişmanlıkları bir yarar da sağlamadı.)

Ve cezamız başlarına koptuğu zaman, kendi kendilerine “Vah bize, biz gerçekten yaratılış gayesine aykırı hareket edenlerdendik” demekten başka, söyleyecek sözleri olmamıştır.

Azâbımız onlara geldiğinde:
“Biz gerçekten Allah'a şirk koşan, rasullerini yalanlayan, inkârda, isyanda ısrar eden zâlim kimseleriz" diyerek itiraftan başka bir savunmaları olmadı.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 21/11-15.

Kendilerine azabımız geldiğinde: "Şüphesiz biz zalim kimselerdik" demekten başka savunmaları olmadı.

Zorlu azabımız onlara gelince yakarışları: 'Biz gerçekten zulme sapanlardandık' demelerinden başka olmadı.

Azabımız kendilerine geldiği zaman, yalvarış ve itirafları ancak şu olmuştu: “- Gerçekten bizler zalimlerdeniz.”

Azabımız onlara geldiği zaman, “gerçekten bizler zalimler idik” demekten başka bir şey dava edemediler.

Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, “Biz gerçekten zâlim kişilermişiz” demelerinden başka bir şey olmadı.

Azabımız onlara gelip çattığı zaman, ancak çağrıları: «Biz zalimiz!» demekten başka bir şey olmadı

Baskınımız başlarına geldiği zaman, çağırışları: “Biz gerçekten (haddi aşan) zalimlerdendik” demekten başka bir şey olmadı.

Bizim gazâbımıza uğradıkları vakit "Evet biz zâlim idik" diyü bağırdılar.

Baskınımıza uğradıklarında, sözleri, "Gerçekten biz haksızdık" demekten ibaret kalmıştır.

Azabımız kendilerine geldiğinde, “(Biz bunu hak ettik.) Gerçekten biz zalimler olmuştuk” demekten başka söyleyecekleri kalmamıştı.

Azabımız onlara gelip çattığında, “Biz gerçekten zalim kişilermişiz!” diye yakınmaktan başka söyleyecekleri söz kalmadı.

Azabımız onlara geldiğinde çağırışları, «Biz gerçekten zalim kişilermişiz» demelerinden başka bir şey olmadı.

Kendilerine azabımız geldiği vakit, "Gerçekten bizler zalimler imişiz," demekten başka sözleri olmadı.

Azabımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zalimlermişiz!" demelerinden başka yalvarışları kalmadı.

Azâbımız kendilerine geldiği vakıt da «bizler hakıkaten zalimler idik» demekten başka da'vaları olmadı

Kendilerine azabımız geldiği vakit, “Gerçekten bizler zâlimlermişiz!” demekten başka bir sözleri olmadı.

Azabımız onlara geldiğinde tek feryatları, “Biz gerçekten zalimlermişiz.” demelerinden başka bir şey olmadı.

Kendilerine azabımız geldiği zaman çağrışları «Biz hakîkaten zaalimlerdendik» demelerinden başka (bir şey) olmadı.

Azâbımız onlara geldiğinde: “Gerçekten biz zâlimlerdik!” demelerinden başka çağırışları (ve yalvarışları) da olmadı.

O zorlu baskınımız (azabımız) başlarına geldiğinde son söz ve çığlıkları ancak, “Biz, gerçekten (haddi aşıp azgınlaşan) zalimlerdik!” demek oldu. *

(*) Allah Teâlâ, müşriklerin yalanlama, karalama, alay etme gibi tepkilerine rağmen, kararlılıkla kitabı tebliğ etmesi gerektiğini peygamberine bildir... Devamı..

Azap onların üzerine çöktüğünde, söyleyebildikleri tek söz “Eyvah biz kendimize yazık edenlerden olmuşuz” demektir.

Azabımız kendilerine erişince de çağrıları yalnız şu oldu. "Gerçekten biz kıyıcı kimselerdik."

Azabımız onlara gelip çattığı zaman onların niyazları «— Biz, zalim kimseleriz» demekten ibaret olmuştu.

Gazabımız onlara geldiğinde onların yakarışları, “Biz gerçekten zalimlermişiz!” demekten başka bir şey değildi.

Azabımız kendilerine geldiğinde, “Bizler, gerçekten zalimlerdik!” demekten başka bir yakarışları olmadı.

Ve azâbımız gelip çattığı zaman, “Eyvah! Meğer biz ne kadar zâlimmişiz!” diye feryat etmekten başka bir şey yapamamışlardı. Fakat son pişmanlık fayda vermemişti. Ama iş bununla da bitmeyecek, öyle bir gün gelecek ki:

Onlara sıkıntı azabımız geldiği anda onların dâvâları / feryatları:
“Biz, Zâlimler’dik” demekten başkası olmadı.

Kendilerine Felaket geldiğinde yaptıkları son dua hep: " kendimiz ettik kendimiz bulduk. " demek olmuştur.

Azabımız onlara gelince; “Biz gerçekten zalimlermişiz!” dediler.

Azabımız kendilerine geldiğinde “Biz zalimlermişiz!” diye sızlanıp yalvarmaktan başka sözleri kalmamıştı.

Azabımız onlara gelince onlar: “gerçekten biz zâlimlerden olduk.” demekten başka bir şey söyleyemediler.

Ve cezamız başlarında koptuğu zaman, kendi kendilerine, “vah bize! Biz gerçekten zalim kimselerdik!” demekten başka söyleyecek sözleri olmamıştır. ⁵

5 Lafzen, “... demekten başka dâvâları, savunmaları yoktu”.

Azabımız onları yakaladığı vakit, feryatları: “Biz, gerçekten azabı hak eden zalimlerden olmuştuk” demekten başka bir şey olmadı. 6/40- 43- 47, 13/31, 16/45, 29/53

Kahredici gazabımız kendilerine gelip çatınca, “Kesinlikle bizdik haksız olan, evet biz!” itirafından başka bir savunmaları olmayacaktır.

Azabımız çattığında ise (suçlarını kabul etmek zorunda kaldılar ve son) sözleri ancak Biz gerçekten zalim kimseler idik" demekten ibaret oldu. (Bu, onların başına dünyadayken çatan azaptır, kıyamet gününde ise)

Azâbımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zâlimlermişiz!" demelerinden başka yalvarılan kalmadı.

Onlara azabımız geldiği zaman ise onların sözleri, «Biz hakikaten zalim kimseler olmuş idik» demekten başka olmamıştır.

Azabımız gelip çattığında da itiraf ve yalvarmaları: “Biz gerçekten zalim adamlarmışız! ” demekten başka bir şey olmadı. [21, 11-15]

Azabımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zalimlermişiz!" demelerinden başka yalvarıları kalmadı.

'Azâbımız geldiği zamân sözleri ve iddi'âları "Biz zâlimlerden idik" dimek oldı. (İ'tirâf itdiler.)

Baskınımız gelince şundan başka bir haykırışları olmamıştır: “Biz, yanlışlar içindeydik!”

Azabımız onlara geldiği vakit, feryatları “Biz, gerçekten zalimler idik!” demekten başka bir şey olmadı.

Kendilerine azabımız geldiği zaman onların “Biz gerçekten zalimmişiz” sözünden başka bir diyecekleri yoktu.

Azabımız onlara gelip çattığında, yaptıkları, şu çığlığı yükseltmekten başka bir şey olmamıştır: Biz gerçekten zalimlerdik.

pes olmadı anlaruñ du'āsı ol vaķt kim geldi anlara 'aźābumuz illā kim eyittiler “bayıķ biz olduġ-dı žālimler.”

Pes degül‐idi anlaruñ du‘āları, geldükde bizüm ‘aẕābumuz illā eyitdiler kitaḥḳīḳ biz ẓālimler‐idük.

Əzabımıza düçar olduqları zaman onların: “Biz həqiqətən, zalım olmuşuq!” – deməkdən başqa heç bir sözləri olmamışdır.

No plea had they, when Our terror came unto them, save that they said: Lo! We were wrongdoers.

When (thus) Our punishment took them, no cry did they utter but this: "Indeed we did wrong."(992)

992 The spiritual story of man begins with a prelude. Think of the towns and nations ruined by their iniquity. Allah gave them many opportunities, and... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.