25 Eylül 2023 - 10 Rebiü'l-Evvel 1445 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 42. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ulâ-ike ashâbu-lcenne(ti)(s) hum fîhâ ḣâlidûn(e)

İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince; hiç kimseye takatinden aşırı bir teklifte bulunmayız, onlardır cennet ehli ve orada ebedi kalır onlar.

(Buna karşılık) İman edenler ve (hayırlı, yararlı) salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Orada sonsuz olarak kalacaklar (ve kusursuz mutluluğa ulaşacaklar)dır.

Ama iman edip, doğru ve yararlı işler yapan kimseler ki, şüphesiz biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz. İşte ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olanlar bunlardır.

İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, -ki biz hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği hükümlerle mükellef tutmayız- işte onlar cennet ehlidir. Ve orada ebedî yaşayacaklar.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/286.

İman edip iyi işler işleyenler ise -ki biz hiçbir canı yapabileceğinden fazlasıyla yükümlü tutmayız- işte onlar cennete girecek olanlardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyizonlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.

İman edip salih amel işleyenler (var ya) - ki biz herkese ancak gücünün yettiğini teklif ederiz- işte onlar, cennetliktirler, onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.

İman edip de salih ameller yapanlar –ki Biz hiçbir nefse, kapasitesinden fazlasını yüklemeyiz- işte onlar, Cennetin ehlidirler ve onlar orada ebedidirler.

Hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yapmasını önermediğimiz halde inanıp iyi işler yapanlar cennetliktirler, onlar orada süreli kalacaklardır.

Onlar ki inanarak, yararlı iş görürler — yükletmeyiz kişinin gücünün yetmediğin— işte onlar cennetliktir, orda sonsuz kalırlar

İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince -ki biz, hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemeyiz- işte onlar, cennet halkıdır ki onlar orada kalacaklardır.

orada kalacaklardır

Îmân idenlere ve a’mâl-i sâlihada bulunanlara vüs’atlerinin fevkinde yük tahmîl itmiyeceğiz ehl-i cennetden olacaklar ve ilelebed orada kalacaklardır.

İnanan ve yararlı iş işleyenler ki kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz işte cennetlikler onlardır, orada temelli kalacaklardır.

İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.

İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar cennetliklerdir. Orada onlar ebedî kalıcıdırlar.

İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.

 Âyet-i kerimede Yüce Allah’ın emir ve yasaklarının insan gücü üstünde ve yapılamayacak bir şey olmadığı açıkça ifade edilmekte ve salih amel işleyenl... Devamı..

İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.

İman edenler ve iyi amellerde bulunanlarki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.

İyman edib iyi iyi işler yapan kimseler -ki bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz- bunlar işte eshabı Cennettirler ve hep onda muhalleddirler

Îmân edip de sâlih ameller işleyenlere gelince… Ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz, işte onlar, cennet ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklar.

İman edip sâlihâtı¹ yapanlar- ki hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemeyiz- Cennet halkıdırlar. Onlar, orada sürekli kalacaklardır.

1- Bozuk olan şeyi düzeltmeye çalışmak, düzeltici olmak, yapıcı olmak, iyi olmak, düzeltmeye teşvik etmek, iyiye yönlendirmek.

Îman edip de güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince:) — ki biz hiç bir kimseye gücü yeteceğinden başkasını yüklemeyiz— onlar cennetin yaranıdırlar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar.

Îmân edip sâlih ameller işleyenler, ki (biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği (bir şey)ile mükellef tutmayız, işte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.(2)

(2)“Bu âlemin mutasarrıfının (idârecisinin) mâdem nihâyetsiz böyle bir keremi (ikrâm ediciliği), nihâyetsiz böyle bir rahmeti, nihâyetsiz öyle bir cel... Devamı..

İman edip, doğru işler (salih amel) yapanlar ki, biz hiçbir nefse yapamayacağı şeyleri asla teklif etmeyiz. Onlar cennete girecek olanlar olup ve orada sürekli kalacaklardır.

O kimseler ki inandılar, iyilikler işlediler, herkese ancak gücü yettiği kadar yüklenir, işte onlar cennetliktirler. Onlar hep orada kalacaklardır.

Onlar ki iman getirip iyi amelde bulunurlar. —Biz onlardan hiçbir kimseye elinden gelenden başka bir şey teklif etmeyiz. — İşte onlar Cennetliktir, orada daim kalacaklardır.

İnanıp iyi ve yararlı işler [sâlihât] yapanlara gelince -ki Biz kimseye gücünün üstünde yük yüklemeyiz- işte onlar cennet ehlidirler, orada devamlı kalıcıdırlar.

İman edip iyi amellerde bulunanlara gelince; biz hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemeyiz. İşte onlar cennet ehlidir. Orada onlar temelli kalıcılardır.

İman eden ve bu imanın gereği olarak güzel işler yapanlara gelince, —ki Biz hiç kimseye, gücünün yetmeyeceği bir görev yüklemeyiz— işte onlar da cennet halkıdırlar ve sonsuza dek orada kalacaklardır!

İman eden ve Salih Ameller işleyenlere gelince; -bir kimseyi gücü (kapasitesi)nden başka yükümlü tutmayız- işte onlar Cennet arkadaşlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır.

Tarafımızdan herhangi bir zorlamaya maruz kalmadan inancı doğrultusunda yararlı faaliyetlerde bulunanlar ise, sonsuza kadar cennette kalacaklardır.

İnanıp da iyi işler yapanlara gelince işte onlar cennet ehlidir. Orada ebedî kalacaklardır. Unutmayın ki siz yeryüzünde yaşarken hiç kimseye gücünün üstünde bir görev yüklemedik. Yasalarımızda belirtilenler her insanın yapabileceği şeylerdi. Onlar yasalarımızdan bir tanesi için bile biz bunu yapamayız, bu emredilen yasa gücümüzün üzerindedir diyemezler. Zaten sakatlık, hastalık, zorluk nedeniyle yasamızı uygulayamayacaklar varsa onlara ruhsat verdik.

İman edip iyi işler yapanlara gelince –ki kimseye gücünün üzerinde bir görev yüklemeyiz–, [*] işte onlar da cennet halkıdır; orada [ebedî] kalacaklardır.

Benzer mesajlar: Bakara 2:233, 286; Nisâ 4:84; Mâide 5:48; En‘âm 6:152, 165; Mü’minûn 23:62; Talâk 65:7.

(Allah’ın istediği gibi) îman edip, (inandığı) iyi işleri yaşayanlara gelince -ki Biz kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemeyiz- işte onlar cennetliklerdir ve onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır.

Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler -[ki] şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır;

Ama İman eden iyi ve güzel işler yapanlar ise ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz, işte bunlar da cennet halkıdır ve onlar, orada kalıcıdırlar. 4/57, 18/30, 10/9, 29/7

Fakat kim imana erer ve imanıyla uyumlu işler yaparsa -ki Biz hiç kimseye taşıyacağından fazlasını yüklemeyiz- işte, içinde ebedî kalmak üzere cennete girecek olan da bunlardır.

İman edip salih ameller işleyenlere gelince ki, biz hiçbir kimseye gücü yeteceğinden başkasını yüklemeyiz! (Onların hepsine akıl ve hür irade verdik, onlara hem hidayet, hem de sapıklık yollarını gösterdik, indirmiş olduğumuz her kitapta -bu yola gelirseniz sonunuz cennet olur, dedik. İman edip salih ameller işleyenler bu yolu takip ettiler) İşte onlar cennetliklerdir ki, orada sonsuza dek kalacaklardır.

İman edip salih ameller işleyenlere gelinceki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yüklerizişte onlar cennetliklerdir. Onlar orada sürekli kalıcıdırlar.

O kimseler ki imân ettiler ve iyi amellerde bulundular. Biz ise hiçbir nefsi, iktidarının fevkinde birşey ile mükellef kılmayız. İşte onlar cennet sahipleridir. Onlar orada ebedî kalıcılardır.

İman edip makbul ve güzel işler yapanlar ise -ki hiç kimseye Biz gücünün yetmeyeceği yük yüklemeyiz- cennetlik olup, orada ebedî kalacaklardır. [2, 286]

İnanıp iyi işler yapanlar, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- İşte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.

Şunlar ki îmân idüb eyi işler işlediler, biz bir nefse vüs' ve tâkatinden ziyâde teklîf itmeyiz. (Tâkatleri derecesinde a'mâl-i sâliha işlediler) Onlar ehl-i cennet olub orada ebedî olarak kalırlar.

İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlara gelince ki biz kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz; böyleleri cennet ahalisidir; onlar da orada ölümsüzdürler.

İman eden ve doğruları yapanlar ise -ki biz kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz.- bunlar da cennetliklerdir. Onlar, orada ebedidirler.

İman edip güzel işler yapanlara gelince: Biz kimseye gücünden fazla birşey yüklemeyiz. Onlar Cennet ehlidir; orada ebediyen kalacaklardır.

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.

daħı anlar kim įmān getürıdiler daħı işlediler eyü işler yükletmezüz hįç nefse illā güci yittügin şunlar uçmaķ isleridür anlar anuñ içinde ebed ķalıcılardur.

Anlar kim īmān getürdiler daḫı işlediler eyü işler. Biz buyurmazuz birnefse illā güci yitdükce. Anlardur uçmaḳ eyeleri, anlar anuñ içinde hemīşeḳalurlar.

İman gətirib yaxşı işlər görənlər isə - Biz heç kəsi qüvvəsi yetdiyindən artıq yükləmərik – cənnətlikdirlər, onlar orada əbədi qalacaqlar!

But (as for) those who believe and do good works We tax not any soul beyond its scope. Such are rightful owners of the Garden. They abide therein.

But those who believe and work righteousness,- no burden do We place on any soul, but that which it can bear,- they will be Companions of the Garden, therein to dwell (for ever).


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.