24 Ocak 2025 - 24 Receb 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 30. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ferîkan hedâ ve ferîkan hakka ‘aleyhimu-ddalâle(tu)(k) innehumu-tteḣażû-şşeyâtîne evliyâe min dûni(A)llâhi veyahsebûne ennehum muhtedûn(e)

Halkın bir bölüğünü doğru yola sevketmiştir, bir bölüğüyse sapıklığı haketti. Zanneder misiniz Allah'ı bırakıp da Şeytanları dost edinenler doğru yolu bulmuşlardır?

(Allah) Kimine (feraset ve istikamet ehline) hidayet verdi, kimi (kötü niyet ve şeytani gayret sahipleri) de sapkınlığı hak etti. Çünkü bunlar, Allah’ı bırakıp şeytanları (kâfir ve zalimleri dost tutan insanları) veliler edinmişlerdi ve onlar hâlâ kendilerinin gerçekten, hidayet üzere olduklarını zannetmektelerdi.

O sizden bazılarını, doğru yola yönelterek onurlandıracak; ama bazılarınız için de doğru yoldan sapmak kaçınılmaz olacak. Çünkü bakın, onlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinecekler, hem de böylelikle doğru yolu bulmuş olduklarını sanarak.

Allah bir kısmına hak yolu aydınlatıcı bilgiler verip doğruyu buldurarak, huzuruna getirecek. Bir kısmı da, hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, peygamberlere ve kutsal kitaplara itibar etmedikleri için, hak ederek, hak yoldan uzak bir hayat içinde, helâke maruz durumda, huzura gelecekler. Bunlar Allah'ın dışında, kulları durumundaki şeytanları, şeytanî güçleri dost, velî, otorite edinmişlerdi. Bir de, doğru yolu bulduklarını zannediyorlardı.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 18/104.

(Allah) bir grubu doğru yola yöneltti, bir grup için de sapıklık hak oldu. Onlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmekte ve kendilerinin doğru yol üzere olduklarını sanmaktadırlar.

Kimine hidayet verdi, kimi de sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar.

Allah bir kısmına hidayet verdi ve bir kısmına da sapıklık inip yerleşti. Çünkü, Allah'ı bırakıp şeytanları dostlar edindiler. Bir de zannederler ki, kendileri hidayettedirler.

(Allah, bu dünyada yarattığı insanlardan) bir grubu doğru yola yöneltti, bir grubunu da saptırdı, sapıklık onlara hak oldu. Çünkü onlar doğru yolda olduklarını sanırlarken Allah’ın yerine şeytanları dostlar ve sahipler edindiler.

Allah, bir grubu doğru yola iletti, bir gruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

Bir bölüğü doğru yola götürdü, bir bölüğe sapmaklık hak oldu, Allahı bırakarak, şeytanlarla dost olanlar, doğru yolu tuttuk sanmaktadırlar

Allah (insanların) bir kısmını (iyi niyet ve eyleminden dolayı) doğru yola yönelterek onurlandırdı, bir kısmına da (kötü niyet ve eyleminden dolayı) doğru yoldan sapmak kaçınılmaz oldu. Çünkü onlar; Allah'a inanmakla beraber şeytanları kendilerine evliya edindiler. Ve onlar, kendilerinin (hâlâ) doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

Bkz. 16/36“Şeytanları kendilerine evliya edindiler” cümlesindeki “evliya” kelimesini sadece yalın anlamıyla “dostlar” olarak almak yerine “onları kend... Devamı..

Ba’zılarınızı hidâyete sevk ider ba’zılarınızı dalâletde bırakır, dalâletde kalanlar Allâh’ın yerine şeytânın ’avenesini evliyâ ’add iderler ve kendilerini tarîk-i müstakîmde zann iderler.

Allah insanlardan bir takımını doğru yola eriştirdi, fakat bir takımı da sapıklığı haketti, çünkü bunlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmiş ve kendilerini doğru yolda sanmışlardı.

Allah, bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık lâyık oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.

O, bir grubu doğru yola iletti, bir grup da sapkınlığa müstahak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.  

 Allah Teâlâ bir gurup insanı hidayete erdirmiştir; bunlar Allah’ın gösterdiği doğru yoldan ayrılmazlar. Fakat bir gurup insan da vardır ki, doğru yol... Devamı..

Bir grubu doğru yola iletti, bir grup da sapıklığı hakketti. Onlar, şeytanları ALLAH'tan başka dostlar edindiler ama kendilerini doğru yolda sanıyorlar.

(O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

Bir kısmına hidayet buyurdu, bir kısmına da dalalet hakkoldu, çünkü bunlar, Allahı bırakıb Şeytanları evliya ittihâz ettiler, bir de kendilerini hidâyette zannederler

(Allah), insanların bir kısmını, (hidâyete ulaşmak üzere, gayret sarf etmelerinden dolayı,) doğru yola iletti, bir kısmını da (hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmedikleri ve ısrarla hakkı inkâr ettikleri için cüz’î irâdeleri ile kendilerinin tercih etmiş olduğu) sapkınlık üzere bıraktı. Zira onlar Allah’ı (n emirlerine itaati) bırakıp, (telkinlerine itaat etmek sûretiyle) şeytanları dostlar edindiler. Ve (üstelik bu sapkın halleriyle de) kendilerinin hidâyet üzere olduklarını sanıyorlar.

Bir kısmını¹ hidayete² iletti. Bir kısmı da dalâleti hak etti. Zira onlar, Allah'ın yanı sıra şeytanları evliya³ edindiler. Ve kendilerini de hidayette sanıyorlar!

1- Hidayeti hak edenleri. 2- Doğru yola. 3- Koruyucular, yardımcılar, gözeticiler, destekleyiciler, yandaşlar.

(Allah) bir kısmına hidâyet verdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü bunlar Allâhı bırakıb şeytanları kendilerine dostlar ve âmirler edindiler, öyle sanıyorlar ki onlar hakıykaten doğru yolu bulmuşlardır.

(Kullarının) bir kısmına (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyet verdi, bir kısmına da (küfür ve isyanlarına binâen) dalâlet hak oldu. Çünki onlar Allah'ı bırakıp şeytanları dostlar edindiler; (böyle iken) bir de gerçekten kendilerinin hidâyete ermiş kimseler olduklarını zannederler.

(Allah, insanlardan) bir grubu (iman edip hidayeti tercih ettiklerinden dolayı) doğru yola iletmiş, bir gruba da sapıklık hak olmuştur. Çünkü onlar Allah’ın yanı sıra, şeytanları (insanları saptıran şeytanî güçleri) veliler (rehber, yönetici, koruyucu, yoldaş ve işlerine vekil) edinmişlerdi. Bir de, doğru yolu bulduklarını zannediyorlardı.*

(*) “Veli” yönetici, lider, önder anlamlarına geldiği gibi, her türlü durumundan sorumlu olan kimseye ya da velayet hakkına sahip olan kimseye de denm... Devamı..

(İnsanlardan) Bir gurup var, doğru yol üzerinde, bir gurup da var ki (inançları, yaptıkları ve davranışlarından dolayı) sapıklık onların üzerinde hak olmuştur. Çünkü şeytanları, Allah’dan başka koruyucu ve yandaş edinmişler ve bu davranışları ile de doğru yolda olduklarını zannediyorlar.

Allah bir takımını doğru yola iletti. Bir takımı için de sapkınlığa düşmek gerekti. Çünkü bunlar Allah’ı bırakıp da şeytanları kendilerine koruyucu yaptılar. Üstelik bir de kendilerini doğru yolu tutmuş sandılar.

O, bir fırkayı doğru yola erdirdi, diğer bir fırkada da sapıklık sabit oldu [⁷]. Çünkü onlar Allah/ı bırakarak şeytanları ahbap edinmişlerdi, doğru yola erdiklerini zannediyorlardı.

[7] Veya lâyık oldu.

O, belli bir grubu [ferîkan] doğru yola iletti. Belli bir grubun da sapması üzerlerine hak oldu. Şüphesiz onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

Allah insanlardan bir takımını hidayete erdirdi, fakat bir takımı da sapıklığı hak etti; çünkü bunlar Allah'ı bırakıp şeytanları veliler edindiler ve de (buna rağmen) hidayete ermiş olduklarını sanıyorlar.

Bu uyarılar karşısında, insanlar farklı tavırlar gösterdiler. Allah da onlardan bir kısmını doğru yola iletti, bir kısmı ise sapıklığı hak etti. Çünkü onlar, Allah’tan başka, cinlerden ve insanlardan birtakım şeytanları kendilerine rehber, yönetici ve dost edindiler. Üstelik, bu hâlleriyle doğru yolda olduklarını sanıyorlar!

Bir fırkaya yol gösterdi; bir fırkaya da Sapkınlık hak oldu. Onlar, Allah’ı bırakıp Şeytanlar’ı veliyyler edindiler. Bir de kendilerini hidayete ermiş / doğru yolda sayıyorlar.

Ah şu insanlar! kimileri düze çıktı, kimileri dışlanıp yalnızlığa mahkum edildi. Çünkü Allah’ı bırakıp, şeytana yâr oldular, Çünkü kendilerini hep, doğru yolda sandılar...

Bir topluluğa talep ettikleri için doğru yol gösterildi. Bir topluluğa yaptıkları nedeniyle sapıklık hükmü verildi. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler. Sapıklıkta iken kendilerini doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.

Bir kısmı(nız)ı doğru yola ulaştırmış olarak, bir kısmı(nız) hakkında da sapkınlık gerçekleşmiş olarak (O’na döneceksiniz). Şüphesiz ki onlar, kendilerinin doğru yolda olduğunu sanarak Allah’ın peşi sıra şeytanları kendilerine dostlar edinmişlerdi. [*]

Bu ayet Kehf 18:104 ve Zuhruf 43:37. ayetlerle birlikte okunmalıdır.

29,30. Ve onlara: “Rabbim bana adaletli olmayı emretti. Her secde ettiğinizde¹ yüzlerinizi sadece Ona çevirin ve dini sadece Allah’a has kılarak yalvarın. İlkin O sizi nasıl yarattıysa sonunda; ya (Allah’ın) dosdoğru yola ilettiği bir topluluk olarak ya da; Allah’ı bırakıp da şeytanları dost edinmeleri ve kendilerinin doğru yolda olduklarını zannetmeleri sebebiyle sapkınlığı hak eden bir topluluk olarak, yine Ona öyle döneceksiniz.” de.²

1 Mescid kelimesi; “secde, secde zamanı ve secde edilen yer” anlamlarına geldiği için her üç anlamı birden anlamak, daha doğru olur.2 Yani Allahu Teâl... Devamı..

O, [sizden] bazılarını doğru yola yönelterek onurlandıracak; ama bazıları[nız] için de doğru yoldan sapmak kaçınılmaz olacak: ²² Çünkü, bakın, onlar Allah’ı bırakıp [kendi] kötü dürtülerini kendilerine dost edinecekler, hem de böylelikle doğru yolu bulmuş olduklarını sanarak!”

22 Lafzen, “onlar için kaçınılmaz olacak” (hakka ‘aleyhim); bununla, yoldan sapmanın onların kendi yapıp-etmelerinin, kendi tutumlarının kaçınılmaz bi... Devamı..

İnsanların bir bölümü doğru yolu buldu, bir bölümüne ise sapıklık kaçınılmaz oldu; çünkü onlar, Allah’tan önce şeytanları veliler olarak benimsediler de kendilerini hala doğru yolda zannediyorlar. 4/119, 16/63, 43/36- 37

O, bazılarını doğru yola sevk edecek; fakat bazıları için de doğru yoldan sapmak kaçınılmaz hâle gelecek: Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytan(î duyguların)ın hâkimiyetine girecek; üstelik doğru yolu bulduklarını sanarak…

(Allah, insanlardan) Bir gurubu doğru yola iletti, diğer bir gurup ise sapıklığı hak etti. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp, kendilerine şeytanları dost edindiler, böyle iken (sapıklık bataklığında bocalarken yine de) kendilerinin doğru yolda olduğunu sandılar! (Bu batıl zanna kapılmasalardı, sapıklık üzerlerine hak olmaz, hidayete gelmeleri mümkün olurdu.)

Allah, bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.

Bir cemaate hidâyet etti, bir cemaatin üzerlerine de dalâlet hak oldu. Çünkü onlar Allah Teâlâ'yı (O'na ubûdiyeti) bırakıp şeytanları dostlar ittihaz ettiler. Ve zannederler ki, onlar hidâyete ermişlerdir.

Bir kısmına hidâyet buyurdu, bir kısmına da dalâlet müstehak oldu; çünkü bunlar Allah'tan başka şeytanları dost edindiler. Bir de kendilerini doğru yolda zannediyorlar! [18, 104]

Allah itidali, yani ifrat ve tefritten uzak durup ölçülü olmayı emreder. (Bkz. 1,4)

(O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.

Allâh Te'âlâ bir fırkaya (îmânı ihsân ile) hidâyet buyurdı ve bir fırka üzerine de dalâlet hak oldı. Çünki onlar Allâh'dan başka şeytânları dost ittihâz itdiler ve doğrı yolı bulduk zan iylediler.

Allah bir kesimin doğru yolda olduğunu onaylar. Bir kesim de sapık sayılmayı hak eder. Onlar şeytanları Allah’tan yakın[*] konumda tutar, üstelik doğru yolda olduklarını sanırlar.

[*] Ayette geçen evliyâ أَوْلِيَاء , velinin çoğuludur. Burada veli, bir çocuğa veli olmak veya bir ile vali olmak gibi başkasını bağlayıcı söz söylem... Devamı..

O, (insanların) bir bölümünü hidayete ulaştırdı, bir bölümüne ise sapıklık hak oldu; çünkü onlar, Allah'ı bırakıp, şeytanları veliler olarak benimsediler. Kendilerini de hidayette sanırlar.

O sizin bir kısmınıza hidayet nasip etti; bir kısmınız ise sapıklığı kendileri hak etti. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdir; hâlâ da kendilerini doğru yolda sanırlar.

Bir kısmını iyiye ve güzele kılavuzladı, bir kısmının üzerine de sapıklık hak oldu. Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar.

bir bölüge ŧoġru yol gösterdi daħı bir bölük vācib oldı anlaruñ üzere azġunlıķ. bayıķ anlar duttılar şeyŧānları dostlar Tañrı’dan ayruķ daħı śanurlar kim bayıķ anlar ŧoġru yol duttıcılardur.

Bir ṭāyifeye doġru yol gösterdi, daḫı bir ṭāyifeye vācib oldı üstlerine azġun‐luḳ. Taḥḳīḳ anlar idindiler İblīsleri dostlar Tañrı Ta‘ālādan özge. Daḫıṣanurlar anlar kendülerini doġru yol üstinedür.

(Allah) insanların bir qismini doğru yola yönəltdi, onların bir qismi isə (haqq yoldan) azmağa layiq görüldü. Çünki onlar Allahı qoyub şeytanları özlərinə havadar tutmuşdular və özlərinin doğru yolda olduqlarını güman edirlər.

A party hath He led aright, while error hath just hold over (another) party, for lo! they choose the devils for protecting friends instead of Allah and deem that they are rightly guided.

Some He hath guided: Others have (by their choice) deserved the loss of their way;(1012) in that they took the evil ones, in preference to Allah, for their friends and protectors, and think that they receive guidance.

1012 Guidance is for all. But in some it takes effect; in others the doors are closed against it, because they have taken Evil for their friend. If th... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.