Huve-lleżî ḣalekakum min nefsin vâhidetin vece’ale minhâ zevcehâ liyeskune ileyhâ(s) felemmâ teġaşşâhâ hamelet hamlen ḣafîfen femerrat bih(i)(s) felemmâ eśkalet de’ava(A)llâhe rabbehumâ le-in âteytenâ sâlihan lenekûnenne mine-şşâkirîn(e)
Öyle bir mabuttur ki sizi tek bir kişiden yarattı, ülfet ve ünsiyet etmesi için ondan da eşini halketti. Derken erkek eşine yaklaşınca eşi, hafif bir yük taşımıya ve onunla gidip gelmeye başladı. O yük ağırlaşınca ikisi de, bize azası tam ve iyi birevlat verirsen şüphe yok ki biz de şükredenlerden oluruz diye Rablerine dua ettiler.
O, (Allah ki;) sizi tek bir nefisten (Hz. Adem’den ve aynı cinsten) yaratıvermiş ve kendisiyle durulup-yatışması (sükûnet ve huzur bulması) için ondan da (bedeni ve ruhi yoldaşı olsun diye) eşini var etmiştir. (Yani erkek ve kadın eşitlikten de öte, bir tek bedenin iki bütünleyici parçaları gibidir.) Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, (birleşince) o da hafif bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim (Havva’nın gebeliği) ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a: "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edip yakarıvermişlerdi.
O'dur sizi tek bir candan yaratan, gönlü ısınsın ve sevgiyle ona meyletsin diye ondan da eşini var eden. Eşiyle sarmaş dolaş olup onunla birleşince, eşi önce hafif bir yük yüklenir ve bir süre taşır o yükü. Sonra kadın, gün gelip çocuğun yüküyle iyice ağırlaşınca her ikisi birden, yani ana ve baba Allah'a, Rablerine yalvarırlar: “Bize gerçekten kusursuz bir çocuk bahşedersen, muhakkak ki sana şükredenlerden olacağız” diye.
O sizi bir nefisten yaratan, yanında sükûnet ve huzur bulsun diye, kendisinden eşini var edendir. O eşini koynuna alınca, eşi hafif bir yük yüklenir. Bir müddet böyle geçer, derken yükü ağırlaşır. O vakit ikisi birden Rableri Allah'a:
“Eğer bize sağlıklı, dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi, müslüman sâlih bir evlat verirsen mutlaka şükredenlerden oluruz" diye dua ederler.
O sizi tek bir candan yarattı; ondan kendisiyle huzur bulması için eşini var etti. Eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklendi ve onu gezdirdi. Yükü, ağırlaşınca Rabbleri Allah'a: "Eğer bize sağlıklı (bir çocuk) verirsen sana şükredenlerden olacağız" diye dua ettiler.
O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah'a dua ettiler: 'Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.'
Sizi bir nefisten (Âdem'den) yaratan ve bu nefisten de, gönlü kendisine meyledip rahat etsin diye zevcesini (Havva'yı) yaratan O'dur. Âdem, eşiyle münasebette bulununca, zevcesi hafif bir yük yüklendi (hâmile oldu). Bir müddet bu hafiflikle geçti. Nihayet gebeliği ağırlaşınca, her ikisi Rableri Allah'a şöyle dua ettiler; “-Eğer bize salih bir çocuk (teşekkülü tam olarak) verirsen yemin ederiz ki, şükreden kimselerden olacağız.
O Alladır ki; sizi tek bir nefisten yarattı. Onunla sükûnete ersin diye, eşini de onun cinsinden yarattı… Eşini sarıp ona yaklaşınca hafif bir hamilelik gerçekleşti. Bir müddet o hamilelikle öyle devam etti. Kadın ağırlaşınca, karı koca Allah’a dua ettiler ki; “Eğer bize yararlı bir evlat verirsen, andolsun, şükredenlerden oluruz.”
Sizi tek bir cevherden yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de o cevherden var eden, Allah'tır. Eşine sarılınca, eşi hamile kaldı ve onu bir müddet taşıdı. Gebeliği ağırlaşınca, karı koca, Rableri Allah'a, “Bize kusursuz bir çocuk verirsen andolsun, şükredenlerden olacağız” diye yalvardılar.
Sizi bir kişiden yaratıp, kendisiyle huzur için, eş dahi veren odur, eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük alıp, dolaşmaya koyulur, yükü ağırlaşınca: «Bize bir onat çocuk verirsen şükrederiz!» diyerekten Tanrılarına yalvarırlar
Sizi tek bir candan yaratan, (sevgiyle) kadına meyletsin diye ona kendi özünden/cinsinden eşini var eden O'dur. Öyle ki, o eşini kucaklayınca, eşi (ilkin) hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve bir müddet onu (karnında) taşır. Sonra (kadının) gebeliği ağırlaşınca, her ikisi birden Rableri Allah'a: “Bize gerçekten kusursuz bir (çocuk) bahşedersen, muhakkak ki sana şükreden kimselerden olacağız!” diye dua ederler.
Sizi bir tek âdemden hâsıl iden Allâh, âdemin vücûdundan berâber otursunlar diyü zevcesini yaratdı. Zevcesi hâmile kaldı. Evvelâ yükü hafif idi ve zahmetsiz yürüyordı sonra yükü ağırlaşdığı vakit her ikisi de Allâh’a yalvardılar "Eğer sıhhati tam bir oğul virir isen müteşekkir oluruz" didiler.
Sizi bir nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan var eden Allah'tır. Eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve bu halde bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, karı-koca, Rableri olan Allah'a: "Bize kusursuz bir çocuk verirsen, and olsun ki şükredenlerden oluruz" diye yalvardılar.
Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan[238] var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.[239]
Sizi bir tek candan yaratan, kendisiyle mutlu olsun diye ondan da eşini yaratan O’dur. Erkek eşiyle beraber olunca kadın hafif bir yük yüklenir, onu bir süre taşır; hamileliği ağırlaşınca rableri olan Allah’a şu sözlerle yakarırlar: “Andolsun, bize kusursuz bir çocuk verirsen kesinlikle şükredenlerden olacağız!”
Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.
O sizi bir tek nefisten (aynı genetik özellikten) yarattı. Ondan da eşini yarattı ki dinginlik bulsun. Eşine yaklaşınca, hafif bir yükle yüklendi ve onunla gezindi. Yükü ağırlaşınca her ikisi Rab'leri ALLAH'a: "Bize kusursuz bir çocuk verirsen şükredenlerden olacağız," diye yalvardılar.
Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah'tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca (ona yaklaşınca), eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah'a şöyle dua ettiler: "Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız."
O odur ki sizi bir tek nefisten yarattı, eşini de ondan yaptı ki gönlü buna ısınsın, onun için vaktaki bunu derâğûş eyledi, bu hafifçe bir hamlin hâmili oldu, bir müddet bununla geçti, derken ağırlaştı, o vakıt ikisi bir kendilerini yetiştiren Allaha şöyle dua ettiler: bize yaraşıklı bir çocuk ihsan edersen yemin ederiz ki elbet şükreden kullarından oluruz
189-190. Sizi tek bir candan (Âdem’den) yaratan, ondan da gönlü huzur bulsun diye zevcesini (Havvâ’yı) yaratan O’dur. (İnsan) zevcesiyle birleşince, zevcesi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Nihâyet yükü (gebeliği) ağırlaşınca, Rableri olan Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler. Fakat Allah onlara sağlıklı bir çocuk verince, kendilerine verdiği şey (çocuk) hususunda (Allah’a şükretmeleri gerekirken, onlar kalkıp putları) O’na ortaklar koşarlar (ilâh edindikleri putların kulu olduğunu ifade eden Abdullât, Abduluzzâ gibi uydurdukları kelimeleri, çocuklarına isim olarak verirler). Allah onların ortak koştuklarından (münezzehtir, O’nun şanı) çok yücedir.
O, sizi bir tek nefisten¹ yarattı ve kendisi ile sükûnet bulsun diye ondan² eşini var etti. Eşini sarıp örtünce, eşi hafif bir yük yüklendi. Bir müddet böyle geçti. Yükü ağırlaşınca her ikisi de Rabb'leri olan Allah'a: “Eğer bize salih³ bir evlat verirsen elbette Sana şükredenlerden olacağız.” diye dua ettiler.
O, sizi bir candan (Âdemden) yaratan, bundan da, (gönlü) kendisine (yatıb) ısınsın diye, eşini yapan Odur (Allahdır). Vaktâ ki o, (eşini) örtüb bürüdü, o da hafif bir yük yüklendi de (bir müddet) bununla gidip geldi. Nihayet (gebeliği) ağırlaşıncâ ikisi de Rablerine şöyle düâ etdiler: «Eğer bize düzgün (hilkati tam) bir çocuk verirsen andolsun ki her halde şükredenlerden olacağız».
Sizi tek bir nefisten (Âdem'den) yaratan ve ondan da gönlü ona ısınsın diye(2)eşini (Havvâ'yı) yaratan O'dur. İşte ne zaman ki (o) onu örtüp bürüdü, (eşi) hafif bir yük yüklendi de onu (bir müddet) gezdirdi. Nihâyet (yükü) ağırlaşınca Rablerine şöyle duâ ettiler: “Yemîn olsun ki, eğer bize kusursuz bir çocuk verirsen, elbette (bu ni'metine de)şükredenlerden oluruz!”
O (Allah) ki, sizi (insan türünü) bir tek nefisten (nefsi vahide denilen bir hücreden) yaratmış ve kendisiyle durulup-yatışması için eşini de ondan (onun yaratıldığı özden, aynı madde ve aynı türden) kılmıştır. (Böylece her iki hücreden meydana gelen bu beşer türünden) erkek onu (eşini) sarınca (onunla bir araya gelip birleşince kadın belli belirsiz) hafif bir yük yüklenir ve onu bir zaman (karnında) taşır. Nihayet taşıdığı yük ağırlaşınca, (sağlıklı bir çocuğa sahip olmaları için) her ikisi birden Rableri olan Allah’a (yönelme gereği duyar ve) “Eğer bize salih (sağlıklı) bir (çocuk) verirsen, elbette (buna karşılık) sana şükredenlerden olacağız” diye yalvarıp dururlar.*
O Allah ki sizi tek bir nefisten yaratmış ve aynı nefisten de, onda sükûnet ve huzur bulduğu eşini var etmiştir. Erkek eşi ile birleştiğinde, önce hafif bir yük yüklenip karnındaki yüküyle (bebekle) gezinmiş, dolaşmış, sonra yükü ağırlaşınca, karı koca her ikisi birlikte Allah’a “Eğer eli ayağı düzgün sağlıklı bir çocuk verirsen sana şükredenlerden olacağız” diye dua etmişlerdi.
O Allah ki sizi bir tek özden yarattı. Dölensin diye ondan eşini de varetti. Sonra o bunu sarınca bu da yeğni bir yük yüklendi. Onunla gezip dolaştı. Yükü ağırlaşınca ikisi birden çalaplarına yalvardılar: "Eğer Sen bize iyi bir çocuk verecek olursan, biz de, besbelli ki Sana şükredeceğiz."
Sizi bir tek şahıstan yaratıp onunla ülfet etmek için kendisinden eşini yapan odur. Vaktaki o, eşine büründü [³], eşi hafif bir yük yüklendi [⁴], o yüküyle gider gelirdi [⁵]. Fakat yükü ağırlaşınca her ikisi Rablerine niyaz ettiler: «— Bize düzgün [⁶] bir çocuk verirsen biz, mutlak şükür edenlerden oluruz».
O, sizi tek bir candan/aynı cevherden [nefs vâhide] yaratan⁶⁶ ve kendisiyle huzur bulsun diye eşini de ondan/ aynı cevherden ⁶⁷var edendir. Eşini sarıp örtünce/onunla birleşince, eşi hafif bir yük yüklendi/hamile kaldı ve onu taşıdı. Yükü ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı/kusursuz [sâlihan] bir çocuk verirsen elbette biz Sana şükredenlerden olacağız!” (diye dua ettiler).
O sizi bir nefisten yaratan ve ondan da yanında huzur bulsun diye eşini var edendir. (İnsanoğlu) Eşine yaklaşınca, eşi hafif bir yük yüklendi ve (bir süre) bununla gezindi. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri olan Allah'a, “Bize salih bir çocuk verirsen, şüphesiz şükredenlerden oluruz” diye yalvardılar.
O Allah ki, sizi başlangıçta bir tek candan yani Âdem’den yarattı ve yanında huzur ve sukun bulsun diye, onunla aynı özden, aynı unsurdan Havvâ adındaki eşini yarattı. Ve insan nesli, bu ikisinden türeyip çoğalarak, bugüne kadar sürüp geldi:
Böylece, erkek eşini sarıp kucaklayınca, kadın hafif küçücük bir yük yüklenir ve onukarnında taşımaya başlar. Nihâyet hamilelik iyice ağırlaşıp doğum vakti yaklaşınca, ikisi de Rab’lerine el açıp, “Ey yüce Rabb’imiz!Eğer bize sağlıklı bir çocuk lütfedersen, kesinlikle sana şükreden kullar olacağız!” diye yalvarırlar.
O’dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, onunla huzur bulması için ondan eşini yaptı. İnsan eşini sardığında / bürüdüğünde hafif bir yük yüklendi. Onunla bir süre geçti. Ağırlaştığında, rabb’leri Allah’a:
“Eğer bize bir salih (iyi çocuk) verirsen, sana Şükredenler’den oluruz” diye dua ettiler.
Allah sizi ilk ve tek insan olan Adem'den yarattı, nitekim Adem'in huzur kaynağı olan eşi Havva'yı da ondan çoğaltmıştı. Adem, eşiyle birlikte yatınca, Havva hafif bir yük yüklendi, bu yükü bir süre taşıdı. Yükü ağırlaşınca, ikisi bir olup sahipleri olan Allah'a yalvardılar: " bize sağlıklı bir evlat verirsen sana minnettar kalırız " dediler.
Ey insanlar! Sizi önce tek bir nefisten yaratan Rabbinizdir. Rabbiniz sizi yarattığı yasaya göre eşinizi de yarattı. Böylece insan olarak yaratılana, insanın dişisi eş olarak verildi. İnsana başka varlıklardan eş yaratılmadı. Böyle yaptık ki eşinizle uyum sağlayın! İnsan eşiyle birleşince eşi hamile kalarak hafif bir yük yüklendi. Yüklendiğini bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca: "Şüphesiz ki bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız." diye dua ettiler. Böyle bir yolla nesillerini devam ettirdik.
Sizi tek bir [nefis]ten [*] (candan/cevherden) yaratan, (yine) ondan kendisiyle huzur bulsun diye eşini yaratan O’dur. Eşini kucaklayınca (eşi ile birleşince) eşi hafif bir yük yüklenir (hamile kalır) ve onu bir süre taşır. (Yük) ağırlaşınca “Bize iyi (sağlıklı) bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden olacağız.” diye Rableri Allah’a dua ederler.
Sizi tek bir nefisten¹ yaratan, sonra da onun eşini, sükûnet bulsun diye² kendi cinsinden kılan,³ Allah’tır. O nefis eşine sarılıp ve eşi hafif bir yük yüklenip,⁴ onu bir süre taşıdıktan sonra, yükü ağırlaşınca ikisi birlikte: “Ey Rabbimiz! Eğer bize sağlıklı bir çocuk verirsen, kesinlikle Sana şükredenlerden olacağız.” diye, Allah’a duâ ederler.
SİZİ [hepinizi] bir tek candan yaratan, Ve [sevgiyle] kadına meyletsin diye ¹⁵⁵ ona kendi özünden eş var edip çıkaran O’dur. Öyle ki, o eşini kucaklayınca, eşi [ilkin] hafif bir yük yüklenir ve bir süre taşır o yükü. Sonra [kadın] gün gelip [çocuğun yüküyle] iyice ağırlaşınca, her ikisi birden Allah’a, Rablerine yalvarırlar: “Bize gerçekten kusursuz bir [çocuk] bahşedersen, muhakkak ki sana şükreden kimselerden olacağız!”
O, sizi tek bir özden/candan yarattı, onun teskin olup huzur bulması için aynı özden/candan eşini var etti. Erkek eşine sarılınca kadın hafif bir yük yüklendi ve o yükü belirli bir süre taşıdı nihayet yükü ağırlaşınca her ikisi de Allah’a ‘Eğer bize sağlıklı bir evlat verirsen kesinlikle şükredenlerden olacağız’ diye dua ettiler. 4/1, 30/21, 29/8, 39/6, 46/15
O’DUR sizi bir tek candan yaratan ve onda huzur bulsun diye kendi cinsinden eşini var eden. Erkek eşini sarıp sarmalar, (başta) eş hafif bir yük yüklenerek hamile kalır ve o yükü bir süre taşır.[¹³¹⁰] Ardından yük ağırlaşınca eşler Rableri olan Allah’a: “Eğer bize eli ayağı düzgün, kusursuz bir çocuk bahşedersen; söz, Sana şükreden kimselerden olacağız!” diye yakarırlar.
(Ey insanlar) Sizi bir tek nefisten (Adem’den) yaratan, ondan da gönlü kendisine ısınsın diye eşini (Havva'yı) var eden O'dur. Eşini örtüp bürüyünce (Adem, Havva ile çiftleşince) eşi hafif bir yük yüklendi, (hamile kaldı) bir müddet (bebeğini karnında) taşıdı, hamileliği ağırlaşınca (eşinin karnı büyüyüp de, çocuklarının olacağını anladıklarında) ikisi beraber, Rableri olan Allah'a "Eğer bize salih (hilkati tam) bir çocuk verirsen, Andolsun ki, şükredenlerden olacağız" diye dua ettiler.
’ Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve onunla gelir gider. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, "Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız" diye dua ederler.
O, o (Zât-ı Ecell-i Âlâ)dır ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve eşini ondan yapmıştır ki onunla ünsiyette buluna. Vaktâ ki ona mukarenette bulundu, hafif bir yük yüklendi. Bir müddet bununla gidip geldi. O zaman ki, ağırlaştı. Allah Teâlâ'ya, Rablerine dua ettiler ki eğer bize bir sâlih çocuk verir isen andolsunki, biz elbette şakirlerden oluruz.
O'dur ki sizi bir tek candan yarattı ve bundan da, gönlü kendisine ısınsın diye eşini inşa etti. Erkek eşini sarıp bürüdü, o da hafif bir yük yüklendi, hamile kaldı. Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca her ikisi de Rab'leri olan Allah'a yönelip “Eğer bize sağlıklı, kusursuz bir evlat verirsen mutlaka Sana şükreden kullarından oluruz” diye yalvardılar. [4, 1; 49, 13; 30, 21] {KM, Tekvin 2, 21-22}
O'dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, gönlü ısınsın diye ondan eşini var eti; eşini sarıp örtünce (eşiyle birleşince) eşi, hafif bir yük yüklendi, onu gezdirdi. (Yükü) ağırlaşınca ikisi beraber Rableri Allah'a du'a ettiler: "Eğer bize iyi, güzel bir çocuk verirsen elbette şükredenlerden oluruz!" (dediler).
O Allâh Te'âlâ'dır ki sizi bir nefisden (tek Âdem'den) halk itdi ve zevcesini de onunla ülfet ve ünsiyet itmesi içün, ⁰ndan (Âdem'in kaburga kemiğinden) yaratdı. Âdem zevcesini örtdükde (onunla halvet oldukda) o, (Havvâ) hafif bir yük yüklendi, yürüyor ve geziyordı. O yük ağırlaşdığı zamân rableri olan Allâh'a: "Eğer bize tâmmu'l a'zâ bir evlâd virir isen sana şükür idenlerden oluruz" diye du'â itdiler.
Sizleri bir tek nefisten (döllenmiş yumurtadan) yaratan O’dur. Eşini de o nefisten yarattı ki biri diğerinin yanında rahat etsin. Erkek onu sarınca hafif bir yük yüklenir. Onunla gezip dolaşır. Yükü ağırlaşınca ikisi de Rableri olan Allah’a yalvarır; “Bize iyi bir evlat verirsen, görevlerini yerine getirenlerden olacağız” derler.
Sizi tek bir kişiden yaratan ve kendisiyle huzur bulması için ondan eşini var eden O'dur. İnsan, eşini bürüdüğü zaman hafif bir yük yüklenir. Onunla bir süre geçer. Yükü ağırlaşınca Rab'leri olan Allah'a dua ederek: -Eğer bize sağlam bir çocuk verirsen sana şükredenlerden oluruz, derler.
Sizi tek bir candan yaratan, gönlünün ısınacağı eşini de aynı şeyden yaratan Odur. Nihayet o eşine sarıldığında, eşi hafif bir yük yüklendi ve onu beraberinde taşımaya başladı. Yükü ağırlaştığında, ikisi de Rablerine “Bize eli yüzü düzgün bir çocuk verirsen biz şükredenlerden oluruz” diye yalvardılar.
O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki, gönlü buna ısınsın. Eşini sarıp kucaklayınca o, hafif bir yük yüklendi de bir süre onu gezdirdi. Ağırlaştığında ikisi birden Rableri Allah'a şöyle dua ettiler: "Bize iyi huylu, yakışıklı bir çocuk verirsen yemin ederiz, şükredenlerden olacağız."
ol oldur kim yarattı sizi bir nefsden daħı eyledi andan 'avratını ya'nį ḥavvā'yı tā dölene aña. pes ol vaķt kim yaķınlıķ eyledi aña yüklendi yük yiyni pes geçdi anuñ-ile ya'nį yüridi oturdı durdı yiyniliginden ötürü. pes ol vaķt kim aġır oldı oķıdılar ya'nį ādem ḥavvā Tañrı’yı çalabuñ “eger vireseñ bize eyü olavuz şükr eyleyicilerden.”
Ol Tañrı Ta‘ālā sizi yaratdı bir nefsden ki Ādemdür. Daḫı yaratdı özinden‘avratını ki Ḥavvādur aña sākin olmaġ‐ıçun. Ol vaḳt ki cimā‘ eyledi,aña yüklü oldı, ḫafīf yüklü olmaḳ. Gitdi geldi anuñla, ḳaçan ki aġırlandı,du‘ā eyledi ikisi Tañrı Ta‘ālāya. Eger bize virseñ ṣāliḥ oġul didiler olur‐bizşākirlerden.
Sizi tək bir nəfərdən (Adəmdən) xəlq edən və onunla ünsiyyət etmək (sakit, rahat olmaq) üçün özündən (qabırğasından) zövcəsini (Həvvanı) yaradan Odur. (Adəm) zövcəsi ilə yaxınlıq etdikdə o, (Həvva) yüngül bir yüklə yükləndi (hamilə oldu) və (bir müddət həmin yükü) daşıdı (onunla oturub-durdu). (Həvva) ağırlaşdığı vaxt onların hər ikisi Allaha dua edib: “Əgər bizə saleh (sağlam, ağıllı, hər şeyi yerli-yerində) bir uşaq versən, (bu ne’mətə görə Sənə) şükür edənlərdən olarıq!” – dedi.
He it is who did create you from a single soul, and therefrom did make his mate that he might take rest in her. And when he covered her she bore a light burden, and she passed (unnoticed) with it, but when it became heavy they cried unto Allah, their Lord, saying: If thou givest unto us aright we shall be of the thankful.
It is He Who created you from a single person, and made his mate of like nature,(1162) in order that he might dwell with her (in love). When they are united, she bears a light burden and carries it about (unnoticed). When she grows heavy, they both pray(1163) to Allah their Lord, (saying): "If Thou givest us a goodly child,(1164) we vow we shall (ever) be grateful."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |