Veumlî lehum(c) inne keydî metîn(un)
Ve ben onlara mühlet veririm, şüphe yok ki azabım pek şiddetlidir.
Ben onlara (şahsi ikbal ve ihtirasları için dine ve davaya hıyanete kalkışanlara, bunların gerçek ayarları ortaya çıksın diye) belirli bir süre (mühlet ve fırsat) veriyor (yularlarını uzatıyorum. Ancak) Benim "keyd"im (planım ve tuzağım) sapasağlamdır. (Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır.)
Onları bir süre kendi hallerine bıraksam da bilin ki, onlarla ilgili düzenim çok sağlamdır.
Onlara mühlet de vermiş olabilirim. Unutmayın ki, benim, sizin tahmin edemeyeceğiniz helâk etme planımdan kurtuluş yoktur.
Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım çok sağlamdır.
Onlara bir süre tanıyorum. Hiç şüphesiz benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır.
Bir de ben, onlara mühlet veririm, (istedikleri gibi yaşarlar). Fakat ihsan görünüşünde, helâk ve perişan edişim pek çetindir.
Onlara mühlet vereceğim. Şüphesiz Benim (azap) düzenime yakalananların hali pek çetindir!
Onlara mühlet veriyorum; cezalandırmam çok çetindir.
Ben onlara zaman veririm, benim hilem sağlamdır
Ânların ezvâkını temdîd ideceğim çünki benim hud’alarım metîndir.
Onlara mahsustan mühlet veririm, çünkü Benim düzenim çetindir.
Onlara mühlet veriyorum. (Ama) bilin ki cezalandırmam çok çetindir!
Onlara mühlet veririm; (ama) benim cezam çetindir.
Hatta onlara umut veririm. Planım çetindir.
Ayrıca ben onlara mühlet de veririm. Fakat benim tuzak kurup helâk edişim pek çetindir.
Ve ben onların ipini uzatırım, çünkü keydim pek metîndir
Onlara mühlet veririm (diledikleri gibi yaşarlar). Şüphesiz benim azabım (hakkı inkâr edenler için) çok sağlamdır (çok şiddetlidir).
Onlara süre veriyorum, ancak planım çok sağlamdır.
Ben onlara mühlet veririm. (Onların iplerini uzatıveririm!) Benim lütuf yüzünden kahrım (tahammül edilemeyecek kadar) çetindir.
Oysa (akıllarını başlarına alıp dönüş yapsınlar diye) onlara süre veriyorum (hemen ceza vermiyorum), şüphesiz ki (her zaman) benim planım sağlamdır.
Onlara mühlet veriyorum, çünkü benim pek sağlam planlarım var.
Gününü geciktiririm, ancak Benim düzenleyişim sağlam olur.
Ben onlara mühlet veririm, şüphe yok ki benim onların hakkındaki gizli muamelem takat getirilemeyecek kadar ağırdır.
Onlara mühlet veriyorum. Muhakkak ki Ben’im tuzağım/planım sağlamdır.
Onlara mühlet veririm; (ama) benim düzenim çetindir.
Şimdilikonlara, akıllarını başlarına almaları için birazcık mühlet veriyorum fakat unutmayın ki, benim plânım çok sağlamdır.
O hâlde, Allah’ın ayetlerini inkâr edenler, bu mühleti fırsat bilsinler de, bir düşünsünler:
Onlara süre veriyorum. Benim tuzağım, çok yamandır.
Onları bir süre serbest bırakıyorum. Çünkü, nasıl olsa benim düzeneğim sağlamdır.
Onlara gerçeklerimizi düşünüp öğüt alsınlar, kendilerini düzeltsinler diye süre veririm. Verilen süreyi değerlendirip yola gelirlerse ne ala, eğer yola gelmezlerse cezam çetindir.
çünkü onları bir süre kendi hallerine bıraksam bile, bilin ki Benim ince tertibim çok sağlamdır!
Ama onlara mühlet veriyorum, fakat vakti geldiğinde cezalandırmam çok çetin olacak. 16/61, 18/58- 59, 35/45
Onları bir süre kendi hâllerine bıraksam bile, unutmayın ki onların entrikalarını başlarına geçiren düzenim[¹³⁰⁴] çok sağlamdır.[¹³⁰⁵]
Ben onlara mühlet de veririm, (ömürlerini uzatırım ki, küfür ve günah işlemekte devam edip dursunlar azabı hak etsinler) Şüphe yok ki benim yakalayıp ceza vermem çok çetindir!
Onlara mühlet veriyorum, şüphesiz benim tuzağım sağlamdır.
Ve ben onlara mühlet veririm. Şüphe yok ki, benim yakalamam pek şedittir.
Ben onlara mühlet veririm; fakat vakti gelince Benim cezalandırmam pek kesin ve şiddetlidir.
Onlara mühlet veriyorum, çünkü benim tuzağım sağlamdır.
Ve onlara dünyâda mühlet viririz ('azâblarını imhâl iyleriz). Benim keydim metîndir (pek sağlamdır.)
Onlara süre tanırım. Benim düzenim sağlamdır.
Onlara süre veriyorum. Fakat benim tuzağım çetindir.
Ben mühlet veririm; tuzağım ise pek çetindir.(27)
Süre tanıyorum onlara. Çünkü benim tuzağım pek yamandır.
daħı mühlet vireven bayıķ meķrüm ķavįdur.
Mühlet virür‐men anlara, taḥḳīḳ menüm mekrüm muḥkemdür.
Mən onlara möhlət verirəm. Lakin dolaşdırıb bəla toruna salmağım da (naz-ne’mət içində yaşadıqları halda gözlənilmədən onları əzabla yaxalamağım da), sözsüz ki, çox ağırdır!
I give them rein (for) lo! My scheme is strong.
Respite will I grant unto them: for My scheme is strong (and unfailing).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |