Vekatta’nâhum fî-l-ardi umemâ(en)(s) minhumu-ssâlihûne veminhum dûne żâlik(e)(s) vebelevnâhum bilhasenâti ve-sseyyi-âti le’allehum yerci’ûn(e)
Onları, yeryüzünde takımtakım topluluklar haline getirdik, dağıttık. İçlerinde iyileri var, onlardan daha aşağı derecede bulunanları var. Belki Tanrıya dönerler, itaate girerler diye de onları iyiliklerle, kötülüklerle sınadık.
Onları (İsrailoğullarını hile ve hıyanetleri, isyan ve fitneleri sebebiyle) yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar halinde paramparça edip (farklı bölgelere) dağıttık. (Bunların) Kimileri salih (davranışlar içerisindedir, ama genellikle) onların dışında kalanlar aşağılık kimselerdir. Olur ki dönerler (ve tevbe ederler) diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Ve onları ayrı ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık, onlardan bir kısmı dürüst ve erdemli kimselerdi, bazıları ise böyle değildi. Onları hem iyi, hem de fena hallerle sınadık ki, belki doğru yola dönerler diye.
Yahudileri tutkun, yetişmiş, organize cemaatler halinde yeryüzüne, değişik ülkelere dağıttık. Onlar arasında iyi kimseler de vardı. İçlerinden bazıları daha aşağı durumdaydılar. İsyandan, Hak yoldan sapmaktan, küfürden belki vazgeçerler diye, onları refah, güvenlik ve nimetlerle, sıkıntı, korku ve felâketlerle imtihan ettik.
Onları yeryüzünde değişik toplumlara ayırdık. Onların içinde salih olanlar da vardır aşağı derecelerde olanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.
Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.
O Yahudî'leri yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık; içlerinde sâlihleri (iyileri) de vardı, bunlardan aşağı (küfürde) olanlar da. Onları hem nimetle, hem de musibetle imtihan ettik ki, gerçeğe dönsünler.
Onları yeryüzünde topluluklar halinde dağıttık. Onlardan iyiler olduğu gibi onlardan bundan aşağı olanlar da vardır. Onları güzel ve kötü durumlar ile denedik. Belki dönüş yaparlar diye.
Onları yeryüzünde birçok topluluğa böldük. İçlerinden bazıları iyi kimselerdi; bazıları ise böyle değildi. İyi olmayanları, yanlışlarından belki dönerler diye, iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Biz onları, yeryüzünde bölük bölük dağıttık, onlardan onatlar da var, başka türlüsü de bulunur, dönebilmeleri için onları iyilikle, kötülükle sınadık
(Daha sonra) onları gruplara ayırarak yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler de vardır, aksine (inkârda ve isyanda) olanları da vardır. (Biz) belki (doğru yola) dönerler diye onları hem iyiliklerle hem de (kıtlık ve sıkıntı gibi) kötülüklerle imtihan ettik.
Biz ânları arz üzerine taksîm itdik. Muhtelif fırkalar teşkîl iyledik ba’zıları sâlih oldılar, ba’zıları olmadı biz ânları hasenât ve seyyiât ile tecziye iyledik tâ ki küfürden rücû’ itsünler.
Biz onları yeryüzünde iyiler ve aşağılıklar olarak bölük bölük ayırdık; iyiliğe dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle sınadık.
Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.
Onları grup grup yeryüzüne dağıttık. İçlerinden bazıları iyi kimselerdir, bazıları da böyle değildir. Bu sonuncuları, belki dönüş yaparlar diye, iyi durumlarla da kötü durumlarla da imtihan ettik.
Onları (yahudileri) gurup gurup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. (Kötülüklerinden) belki dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere ayırdık. İçlerinde iyi olanları da vardı, olmayanları da. Onları biz, bazan nimetlerle, bazan da musibetlerle imtihana çektik. Sonunda belki hakka dönerler diye.
Ve onları yer yüzünde bir çok ümmetlere parçaladık, içlerinden salihleri de vardı, beri benzerleri de. Ve onları kâh ni'met ve kâh musibet ile imtihan da ettik ki rücu' ederler
Onları (yahûdîleri) yeryüzünde, ayrı ayrı topluluklara ayırdık. Onların içinde iyi kimseler de vardır aşağı derecelerde olanlar da. Onları (bolluk ve afiyet gibi) iyiliklerle ve (kıtlık gibi) kötü şeylerle imtihân ettik. Ta ki onlar (hakkı inkâr etmekten ve isyanlarından) dönsünler.
Onları — kimi salâh erbabı, kimi bu (salâhdan) aşağı ümmetler olmak üzere — perişan bir suretde yer yüzüne dağıtdık. Onları hem iyi, hem fena hallerle imtihaana çekdik ki (gözlerini açıb iyiliğe) dönsünler.
Onları (o yahudileri) ise yeryüzünde parça parça topluluklar hâlinde böldük. Onlardan bir kısmı sâlih kimselerdir, bir kısmı da bundan aşağıdır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihân ettik; tâ ki (kötülüklerden) dönsünler.
Ve onları (İsrailoğullarını hile ve hıyanetleri, isyan, azgınlık ve fitneleri sebebiyle) topluluklar hâlinde yeryüzüne dağıttık, onlardan bir kısmı dürüst ve erdemli kimselerdi, bazıları ise böyle değildi. Ve onları (bu sonrakileri) hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.
Onları yeryüzünde farklı topluluklara ayırdık. İçlerinde doğru işler yapanlar olduğu gibi, yanlış şeyler yapanlarda vardı. Belki doğru yola dönerler diye, bizde onları hem iyiliklerle, hem de kötülüklerle imtihan ettik.
Biz onları bölük bölük edip herbirini bir yere dağıttık. İçlerinde iyi olanlar da vardı. Aşağılık olanlar da. Biz onları hem iyilikle hem de kötülükle sınadık, Bize dönsünler diye.
Onları yeryüzünde cemaat cemaat ayırdık [²], içlerinden bir kısmı salih kimselerdir. Bir kısmı ise bunlardan başka olup kâfir ve fasık kimselerdir. Onları ta/ata dönebilmeleri için, birtakım iyiliklerle, kötülüklerle [³] denedik.
Onları yeryüzünde topluluklara [umem] ayırdık; onlardan kimisi iyi ve yararlı işler yapanlar [sâlihûn] kimisi de onların aşağısında idiler. Belki dönüş yaparlar diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık.
Onları (Yahudileri) grup grup yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır, yine onlardan bundan aşağıda olanları da vardır. Belki (kötülüklerinden) dönerler diye onları iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Daha sonra onları, parçalanmış topluluklar hâlinde yeryüzüne dağıttık; içlerinde iyileri de vardır, kötüleri de. Onları, belki doğru yola dönerler diye kimi zaman çeşitli nîmet ve güzellikler bahşederek, bazen de belâ ve musîbetler vererek sürekli imtihân ettik.
Yeryüzü’nde onları ümmetlere ayırdık. Onlardan Salihler de vardır; bundan başkası da vardır. Onları İyilikler ve Kötülükler ile denedik. Umulur ki dönerler.
Yahudileri yeryüzüne parça parça dağıttık. Bunlar içerisinde iyiler de var; kötüler de. Kendi özlerine dönerler ümidiyle onları iyilikler ve kötülükler ile denedik durduk.
Musa’ya inananları guruplar halinde yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi kimseler vardır. Onlardan iyi olmayan kötülük yapanlar da vardır. Belki düşünürler, belki gerçekleri görürler diye onları iyilik ve kötülükle imtihan ettik. Onlardan çok azı gerçekleri görüp Rabbine yönelerek kurtuldu.
Ve Biz onları yeryüzünde içlerinden iyileri de iyi olmayanları da bulunan gruplara ayırdık. Dosdoğru yola dönerler diye onları, iyiliklerle de kötülükler de imtihan ettik.
Biz İsrailoğullarını paramparça ederek gruplar halinde yeryüzüne dağıttık. Gerçi onlardan erdemli ve dürüst olanlar da vardır, böyle olmayanlar da. Onları belki dönerler diye bolluk ve sıkıntılarla sınadık. 3/113, 21/35, 43/48, 46/27
Ve onları gurup gurup yeryüzünün her tarafına dağıttık; onların aralarında dürüst ve erdemli kimseler olduğu gibi, böyle olmayanlar da var.[¹²⁸⁵] Bu sonuncuları belki kendilerine dönerler umuduyla, hem bağış ve bollukla hem sıkıntı ve darlıkla sınadık.
Biz onları (İsrailoğullarını) yeryüzünde parça parça eyledik, (bir çok ümmetlere cemaatlere ayırdık, yeryüzünün her yanına perişan bir surette dağıldılar ve artık bir güç toplayamaz oldular. Bu dağılan gurupların içlerinden bazıları iyi insanlar idiler, bazıları da daha aşağı durumda idiler. Derece derece, tâ alt basamaklara kadar alçalmış olan kimseler idiler ki,) Biz onları kötü huylarından, belki vazgeçerler diye, hem nimetler, hem de musibetler ile imtihandan geçirdik. (İçlerinden Allah'a yönelenler olduysa da, pek çoğu dönmediler)
Onları yeryüzünde topluluklara parçaladık. Onlardan kimi iyi kimi de değildi! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.
Ve onları yeryüzünde parça parça ümmetler kıldık. Onlardan sâlih kimseler vardır. Ve onlardan onun dûnunda kimseler de vardır. Ve onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, tâ ki (fenalıklarından) dönüversinler.
Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da. Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gâh nimetler, gâh musîbetlerle imtihan ettik.
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi kişilerdi, kimi de alçak! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.
Ve onları (Yahûdîleri) parça parça ümetlere ayırdık. Onlardan sâlihler oldığı gibi bunun gayrı da olanlar vardır. Belki bu sû-i hallerinden vaz geçerler diye onları eyilik ve fenâlık ile imtihân itdik.
Onları yeryüzünde her biri ayrı bir toplum (ümmet) olacak şekilde böldük. İçlerinde iyi olanlar olduğu gibi bu durumdan daha aşağıda kalanlar da vardır. Belki dönerler diye onları hem o iyilikler hem o sıkıntılarla[*] imtihanlardan geçirdik.
Onları yeryüzünde topluluklara böldük. Salih olanları da vardır; olmayanları da! Onları belki dönerler diye iyilik ve kötülükle deneriz.
Onları bölük bölük yeryüzüne dağıttık. Onlardan iyi ve hayırlı olanlar da vardır, olmayanlar da. İsyanlarından dönsünler diye, Biz onları iyilikle de, kötülükle de sınadık.
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.
daħı bölük eyledük anları yirde bölükler bir nicesi anlaruñ śāliḥlerdür daħı bir nicesi anlaruñ ayruķdur şundan. daħı śınaduķ anları eyü işler-ile daħı yavuz işler-ile ya'nį ķız- lıķ śayrulıķ anuñ-içün kim anlar döneler.
Tefrīḳ eyledük anları yir yüzinde, ümmet eyledük anlaruñ niçelerini,ṣāliḥler eyledük, daḫı niçelerini kāfirler ve fāsıḳlar eyledük. Daḫı ṣınaduḳ anla‐rı ni‘metler‐ile ve naḳmetler bile. Ola kim anlar ḫayr işe döneler didük.
(Yəhudiləri) yer üzündə (ayrı-ayrı) dəstələrə parçaladıq. İçərilərində əməlisaleh olanlar da, olmayanlar da var idi. Onları yaxşı-yamanla imtahan etdik ki, bəlkə, (haqq yola) dönsünlər.
And We have sundered them in the earth as (separate) nations. Some of them are righteous, and some far from that. And We have tried them with good things and evil things that haply they might return.
We broke them up into sections on this earth.(1141) There are among them some that are the righteous, and some that are the opposite. We have tried them with both prosperity and adversity: In order that they might turn (to us).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |