29 Nisan 2025 - 1 Zi'l-ka'de 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 165. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ nesû mâ żukkirû bihi enceynâ-lleżîne yenhevne ‘ani-ssû-i veeḣażnâ-lleżîne zalemû bi’ażâbin be-îsin bimâ kânû yefsukûn(e)

Öğütçülerin öğütlerini unuttukları zaman biz de, onları kötülükten nehyedenleri kurtardık, zulmedenleriyse, emirden çıktıkları için pek şiddetli bir azaba uğrattık.

Vaktâki onlar kendilerine hatırlatılan uyarıları unuttuklarında ise, Biz de (içlerinden) kötülükten sakındıranları (nehy-i ani’l münker yapanları) kurtarmış, zulmedenleri ise yaptıkları fısk-u fücur (günah ve azgınlıkları) dolayısıyla pek zorlu bir azap ile yakalayıvermiştik.

Böylece o günahkarlar, kendilerine yapılan bütün uyarıları unutup, bir kenara atınca, biz de kötü eylemleri önlemeye çalışan bu kimseleri kurtardık. Varoluş gayesine aykırı hareket edenleri, yapmakta oldukları kötülüklerden dolayı şiddetli bir azap ile yakaladık.

Onlar kendilerine yapılan bunca tebliği, nasihati unutunca, biz de akıllarını kullanıp kötülüğü, suçu, bunların sözcülüğünü, savunuculuğunu önleyip yasaklayarak kamu düzenini, kamu güvenliğini sağlayan yöneticileri sorumluluktan kurtardık. Zulmedenleri, haksızlık edenleri de Hak dinin kurallarının dışına çıkmaları, doğru ve mantıklı düşünmeyi terketmeleri, işlemekte oldukları günah ve isyanları dolayısıyla şiddetli bir azâba uğrattık.

Onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında kötülükten sakındıranları kurtardık; zulmedenleri de yoldan çıkmalarına karşılık çok çetin bir azap ile yakaladık.

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azab ile yakaladık.

Artık o avcılar, edilen nasihatleri unutunca, biz de kötülükten alıkoyanları kurtardık, zulmedenleri ise, çıkardıkları fesadlar yüzünden şiddetli bir azab ile yakaladık.

Aldıkları mesajları unuttukları zaman, kötülüklerden sakındıranları kurtardık. (Kendilerine) zulmedenleri de sert bir azap ile yakaladık; fasık oldukları (kanunları çiğnedikleri) için!

Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden dolayı şiddetli bir azap ile cezalandırdık.

Onlar unutunca öğüdü, kötülükten kaçınan kimseleri kurtarıp, «Buyrum tutmadıklarından, katı azap verdik zulmedenlere»

Onlar, kendilerine yapılan uyarıları unutunca; kötülükten sakındıranları kurtardık ve zalimleri, yoldan çıkmaları yüzünden ağır bir azap ile yakaladık.

Bu nasîhatleri unutdukları vakit nasîhat idenleri ve sû-i harekâtdan ictinâb idenleri kurtardık ve zâlimleri büyük ’azâb ile mahv iyledik, fısklarının mücâzâtını gördiler.

Kendilerine yapılan öğütleri unutunca, Biz fenalıktan menedenleri kurtardık ve zalimleri, Allah'a karşı gelmelerinden ötürü şiddetli azaba uğrattık.

Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca, biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık. Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle, şiddetli bir azapla yakaladık.

İşte böylece onlar kendilerine yapılan uyarıları göz ardı edince biz de kötülüğü önlemeye çalışanları kurtardık, haksızlığa sapanları da yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü dehşetli bir azap ile cezalandırdık.

Onlar kendilerine yapılan uyarıları unutunca, biz de kötülükten men edenleri kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık.

Kendilerine hatırlatılanları önemsemeyip unutunca, kötülüklerle mücadele edenleri kurtardık; haksızlık edenleri de yoldan çıkmalarına karşılık olarak feci bir azap ile yakaladık.

Onlar yapılan bunca nasihatı unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık.

Vaktaki artık edilen nasıhatleri unuttular, o kötülükten nehy edenleri necata çıkarıb o zulm edenleri yaptıkları fısıklar sebebiyle şiddetli bir azâba giriftar ettik

Onlar kendilerine yapılan uyarıları umursamadılar, biz de (yasağı çiğneyenlere öğüt vererek) kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık, zulmedenleri de yapmakta oldukları kötülüklerden ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık.

Ne zaman ki onlar, yapılan öğüdü umursamadılar, Biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık, zulmedenleri, fasıklık¹ yapmaları nedeniyle çetin bir azapla cezalandırdık.

1- Vahyin belirlediği sınırların dışına çıkan. İyi, doğru, temiz ve güzel şeylerden uzak kalan.

Vaktaki onlar artık edilen va'zları unutdular: Biz de kötülükden vaz geçirmekde sebat edenleri selâmete çıkardık. Zulmedenleri ise yapmakda oldukları fısklar yüzünden şiddetli bir azâb ile yakaladık.

Artık ne zaman ki (onlar) kendilerine yapılan nasîhatleri unuttular, (biz de)kötülükten yasaklayanları kurtardık; zulmedenleri de isyân etmekte olduklarından dolayı şiddetli bir azâb ile yakaladık!

Ne zaman ki onlar (o zalimler), kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları (göz ardı edip) unuttular, biz de kötülüklerden menetmeye çalışanları (doğruları anlatmaya devam edenleri) kurtardık; zulmetmiş olanları da, yoldan çıkmaları yüzünden çetin bir azap ile yakaladık.

O toplum, ne zamanki öğüt aldıkları şeyleri unuttular, bizde o topluma kötülükleri yasaklayanları kurtardıktan sonra, yoldan çıkmaları sebebiyle zulmedenleri kötü bir azapla yakaladık.

Onlar kendilerine verilen öğüdü unutunca, Biz de onları kötülükten alıkoyanları kurtardık. Kıyıcıları da karıştırıcılıklarından ötürü azapların en zorlusuyla çarptık.

Onlar kendilerine verilen nasihati unutunca biz de kötülükten alıkoyanları kurtardık, isyan ederek zulmeyleyenleri de fısklarından dolayı şiddetli azaba giriftar ettik.

Ne zaman ki onlar kendilerine hatırlatılanı/öğüdü unuttular, Biz de onlardan kötülükten menedenleri kurtardık; zulmedenleri de yoldan çıkmalarından ötürü kahredici [be’îs] bir azapla yakaladık.

Kendilerine yapılan öğütleri unutunca, biz kötülükten men edenleri kurtardık ve zalimleri, yoldan çıkmalarından ötürü şiddetli bir azap ile yakaladık.

Derken o zâlimler, kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları göz ardı edip unutunca, kötülükleri engellemeye çalışanları, bütün toplumu saran o büyük azaptan kurtardık; zulmetmekte direnenleri ve onları uyarma görevini terk ederek bu zulme seyirci kalanları ise, işledikleri günahlardan dolayı, şiddetli bir azap ile cezalandırdık! Şöyle ki:

Onunla kendilerine hatırlatılmış şeyleri unuttuklarında, Kötülük’ten nehy edenleri kurtardık. Zulmetmiş olanları, yoldan çıkıp sapıyor oldukları sebebiyle kötü bir azapla yakaladık.

Zamanla yapılan uyarıları unuttular. Biz de kötülüğe engel olanları kurtardık. Saygısızları ise, fena hırpaladık. Çünkü isyankâr davranışlarıyla bu cezayı hak etmişlerdi.

Uyarılanlar emirlerimize uymayınca biz de uyaranları kurtardık! Böylece ayetlerimizi insanlara açıklayanların boşu boşuna yapmadıklarını gösterdik! Ayetlerime karşı gelerek yasalarımıza uymayanları yaptıkları kötülüklerden dolayı cezalandırdık!

Kendilerine yapılan uyarıları unutunca, kötülükten engelleyenleri kurtarmış, haksızlık edenleri de yapmakta oldukları kötülükler nedeniyle çok kötü bir azaba çarptırmıştık.

Onlar kendilerine yapılan nasihatleri unutunca o (insanları) kötülükten sakındıranları kurtardık, o zâlimleri de yoldan çıkmaları sebebiyle şiddetli bir azapla helâk ettik.¹

1 164. âyetteki iyiler, mükâfatla ödüllendirilmiş, kötüler de helâkle cezâlandırılmışlardır. Ancak ortada kalanların durumundan hiç bahsedilmemiş veya... Devamı..

Ve böylece, o [günahkarlar] kendilerine yapılan bütün uyarıları bir kenara atınca, Biz de, kötü eylemleri önlemeye çalışan (bu) kimseleri ¹³² kurtardık; kötülük yapmaya eğilimli olanları yaptıkları bütün o uygunsuz işlerden ötürü çok ağır bir azapla tepeledik;

132 Lafzen, “kötülüğü yasaklayanları”.

Ve onlar kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları umursamayınca biz de kötülüğe engel olmaya çalışanları kurtardık ve yasağı çiğneyen o zalimleri de yoldan çıkmalarından dolayı çok kötü bir şekilde cezalandırdık. 40/44, 103, 28/47

Ve o (sapkınlar) kendilerine yapılan tüm uyarıları kulak ardı edince, Biz de kötülüğe engel olmaya çalışan (bu) kimseleri kurtardık; ve kendilerine kötülük eden kimseleri yoldan çıkmalarından dolayı kahredici[¹²⁸¹] bir azabın pençesine mahkûm ettik.

[1281] Beîs: Bu formuyla Kur’an’da geçtiği tek yer burasıdır. Kelimenin türetildiği be’s, “Muhatabını hüzün ve zilletten kahreden belâ” anlamına gelir... Devamı..

Ne zaman ki onlar (o isyankar topluluk) kendilerine yapılan bu uyarıları da umursamadılar (Rablerinin yasağını) unuttular, (suç işlemekte devam ettiler) Biz de onları kötülükten vaz geçirmeye çalışanları (onlara öğüt verenleri) selamete çıkardık, o zalimleri ise, -yapmakta oldukları kötülükler yüzünden- şiddetli bir azap ile yakaladık! (ki)

Ne zaman ki onlar, kendilerine hatırlatılanı unuttular, biz de kötülükten menedenleri kurtardık; zulmedenleri de, yoldan çıkmaları yüzünden çetin bir azâb ile yakaladık.

Vaktâ ki onlar hatırlandırıldıklarını unuttular, kötülükten nehyedenleri necâta nâil ettik ve zulmedenleri de yapar oldukları fısklar sebebiyle şiddetli bir azap ile yakaladık.

165, 166. Kendilerine verilen öğütleri ve uyarıları kulak ardı edip onları bir tarafa bırakınca, içlerinden kötülükleri önlemeye çalışanları kurtarıp o zalimleri fâsıklıkları yüzünden şiddetli bir azaba uğrattık. Şöyle ki: Onlar serkeşlik edip yasakları çiğnemekte ısrar edince onlara: “Hor ve hakir maymunlar haline gelin! ” diye emrettik.

Şiddetli azabın, maymuna çevirme olduğu, yani bunun daha önceki cümleyi tekid ettiği söylenmiştir. Meal buna göredir.

Ne zaman ki onlar, kendilerine hatırlatılanı unuttular, biz de kötülükten menedenleri kurtardık; zulmedenleri de, yoldan çıkmaları yüzünden çetin bir azab ile yakaladık.

Onlar (Cum'airtesine tecâvüz iyleyenler) kendilerine olunan nasîhati kabûl itmediklerinden nehy idenlere necât virerek nefislerine zulüm idenleri, Allâh'ın emrinden çıkdıkları sebebiyle şiddetli ve çirkin 'azâb ile kahr itdik.

Ne zaman ki kendilerine verilen öğüdü dikkate almadılar, kötülüğe karşı mücadele verenleri kurtardık. O yanlışı yapanları da yoldan çıkmalarına karşılık kötü bir azaba çarptırdık.

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, kötülükten men edenleri kurtarıp, zalimleri fasıklık yapmaları sebebiyle çok kötü bir ceza ile yakaladık.

Onlar kendilerine verilen öğütü unuttuklarında, Biz de kötülükten sakındıranları kurtardık; zulmedenleri ise, yoldan çıkmaktaki ısrarları yüzünden, şiddetli bir azapla yakaladık.(21)

(21) O kavim içinde üç grup insan bulunduğu anlaşılıyor: kötülüğü işleyenler, kötülükten sakındıranlar, kötülüğü bizzat işlemedikleri halde ona seyirc... Devamı..

Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.

pes ol vaķt kim ķodılar [86a] anı kim ögüt virinildiler anuñ-ile ķurtarduķ anları kim yıġarlar-ıdı yavuzlıķdan daħı duttuķ anları kim žulm eylediler 'aźāb-ıla ķatı andan kim oldılar ŧa'atdan çıķarlar

Ḳaçan ki unutdılar naṣīḥat olan nesneyi. Ḳurtarduḳ ol kişileri ki nehy ider‐lerdi yamanlıḳdan, daḫı alduḳ ol kişileri ki ẓulm eylediler ḳatı yaman‘aẕāb‐ıla fısḳları sebebi‐y‐ile.

Onlar (balıq ovlayanlar) özlərinə verilən öyüdü unutduqları zaman Biz də (onları) pislikdən çəkindirinlərə nicat verdik, zülm edənləri isə itaətdən çıxdıqları, günah içlədikləri üçün şiddətli bir əzabla məhv etdik.

And when they forgot that whereof they had been reminded, We rescued those who forbade wrong, and visited those who did wrong with dreadful punishment because they were evil livers.

When they disregarded the warnings that had been given them, We rescued those who forbade Evil; but We visited the wrong-doers with a grievous punishment because they were given to transgression.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.