8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 161. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iż kîle lehumu-skunû hâżihi-lkaryete vekulû minhâ hayśu şi/tum vekûlû hittatun vedḣulû-lbâbe succeden naġfir lekum ḣatî-âtikum(c) senezîdu-lmuhsinîn(e)

Hani o zaman onlara, bu şehirde yerleşin ve dilediğiniz yerde dilediğiniz şeyi yiyin ve bu makam, suçların döküldüğü makamdır deyin, kapıdan yerlere kapanırcasına eğilerek girin de suçlarınızı örtelim, iyi hareket edenlerin mükafatını daha da fazlasıyla verelim denmişti.

(Hatta) O vakit onlara: "Şu şehirde yerleşip oturun, ondan istediğiniz yerden (helâl ve meşru şekilde kazanıp) yiyin, (ve sadece; Rabbimiz Senden) ’dileğimiz bağışlanmadır’ (diye dua edin) ve kapısından (şükür) secde(si) ederek (hürmetle eğilerek) girin, ki (Biz de) hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyilik yapanların (ve muhsin kulların sevaplarını) artıracağız" denildiğinde (bu teklifi bile kötüye kullanmışlardı).

Ey İsrailoğulları! Hani size şöyle dendiği zamanı hatırlayın: “Bu ülkede yerleşin ve oranın tüm ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanın ve bunu yaparken: Bizden günahlarımızın yükünü kaldır, diye niyaz edin; ve alçak gönüllü olarak şehrin kapısından girin ki, böylelikle sizin günahlarınızı bağışlayalım ve iyilik yapanları kat kat ödüllendirelim.”

Hani onlara:
"Şu şehre, Kudüs'e yerleşin. Orada Allah'ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun iradesinin tecellisi içinde, tercihinizi isabetli kullanarak dilediğiniz yerlerde yiyin. Kelime-i tevhidi ikrar edin, doğruları söyleyin, ya Rabbi bizi affet deyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından saygıyla birlikte secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan mü'minlere nimetlerimizi daha da artıracağız." denilmişti.

Onlara: "Şu şehirde oturun, orada istediğiniz yerden yiyin, 'bağışlanma diliyoruz (:hitta)' deyin ve secde ederek kapıdan girin ki biz de hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha fazlasını vereceğiz" denilmişti.

Onlara: 'Bu şehirde oturun, ondan istediğiniz yerden yeyin, 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin ve kapısından secde ederek girin, (biz de) hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanların (armağanlarını) arttıracağız' denildiğinde,

O vakit onlara (İsrailoğullarına) şöyle denilmişti; “- Şu şehirde (Beytü'l-Makdis'de) yerleşin ve onun mahsüllerinden dilediğinizi yeyin; günahlarımızı bağışla, diye dua edin. O şehrin kapısından, Allah'a şükr için secde ederek girin ki, size suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ileride ziyadesini vereceğiz.”

Ve hatırlayın ki; onlara: “Bu şehre girin, ondan istediğiniz yerden yiyin, Allah’tan mağfiret dileyin, şehrin kapısından secde ederek girin, günahlarınızı bağışlarız; iyilik yapanlara, güzel davrananlara da (bu nimetimizi) artıracağız.” denildi.

Hani onlara denildi ki: “Bu ülkede yerleşiniz ve oranın ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanınız ve bunu yaparken ‘Bizden günahlarımızın yükünü kaldır' diye niyaz ediniz! Saygıda bulunarak kapıdan giriniz ki, sizin günahlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları kat kat ödüllendireceğiz.”

Onlara: «Bu şehirde oturasınız, yiyin ne ki dilerseniz, yarlıganmak istiyoruz deyiniz, kapıdan da secde ederek girin, bağışlarız sizin günahlarınızı, iyilik edenleri artıracağız» denildiğinde

Hani (halkı zalim olan bir şehre yerleşecekleri zaman) onlara denmişti ki: “Bu şehre (Kudüs ya da Eriha'ya) yerleşin ve nimetlerinden de dilediğiniz gibi yiyiniz! (Fakat şehrin) kapısından girerken, başlarınızı eğerek (hürmet ve tevazu ile) girin ve ‘Rabbimiz! Bağışla bizi' deyiniz ki, günahlarınızı bağışlayalım ve iyilik edenlerin mükâfatını artıralım.”

Bkz. 2/58, 4/154

Ânlara "Bu karyede iskân idiniz hâsılâtını ne kadar ister iseniz ekl idiniz hatâlarınızdan dolayı istiğfâr iyleyiniz ve şehrin kapusından girdiğiniz vakit secde idiniz o halde sizin hatâlarınızı ’afv ideriz ve hasenâtda bulunanların zenginliklerini tezyîd iyleriz." dinildi.

Onlara: "Şu şehirde oturun, dilediğiniz gibi yiyip için, "affet!" deyin ve secde ederek kapısından girin; Biz de yanılmalarınızı bağışlarız. İyi davrananlara daha da artıracağız" denmişti.

O zaman onlara denilmişti ki: “Şu memlekete[231] yerleşin. Orada dilediğiniz gibi yiyin ve ‘Hıtta (Ya Rabbi, bizi affet)’ deyin. Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz.”

Adı geçen memleketin Kudüs veya Erîha olduğu rivayet edilmiştir.

Onlara, “Şu şehre yerleşin; orada dilediğiniz gibi yiyip için ve af dileyin; kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanlarımızı daha da arttıracağız” denildi.

Onlara denildi ki: Şu şehirde (Kudüs'te) yerleşin, ondan (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yeyin, «bağışlanmak istiyoruz» deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara ileride ihsanımızı daha da artıracağız.

Hatırla ki kendilerine, "Bu şehirde oturun, oradan dilediğiniz gibi yiyin, dostça konuşun ve kapıdan alçak gönüllü olarak girin ki hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara fazlasını vereceğiz," denildiğinde,

Ve o vakit onlara denilmişti ki; Şu şehre yerleşin ve orada dilediğiniz şeylerden yiyin, "hitta" (günahlarımızı bağışla.) deyin ve secde ederek kapısından girin ki, suçlarınızı bağışlayalım. İyilere nimetlerimizi daha da arttıracağız.

Ve o vakit onlara denilmişti ki şu şehre sakin olun ve ondan dilediğiniz yerde yeyin ve «hıtta» deyin ve secde ederek kapıya girin ki size suçlarınızı bağışlayalım, muhsinlere ilerde ziyadesini vereceğiz

O vakit onlara (İsrâiloğullarına) şöyle buyrulmuştu: “Şu şehirde (Kudüs’te) yerleşin ve onun mahsullerinden dilediğinizi gibi yiyin, ‘Bizi bağışla’ diye dua edin. O şehrin kapısından, Allah’a şükür için, secde ederek girin ki, suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ihsanımızı daha da arttıracağız.”

Onlara, “Şu beldeye yerleşin ve orada dilediğiniz şeylerden yiyin. Af dilediğinizi söyleyin ve teslim olmuş/kabullenmiş olarak kapısından girin” denilmişti. Biz, “Hatalarınızı bağışlayalım ve iyilik edenlere fazlasıyla verelim.”

O zaman onlara: «Şu şehirde yerleşin. Onun dilediğiniz yerinden yeyin. «Hıtta» deyin. Kapısından hepiniz secde edici olarak girin ki suçlarınızı yarlığayalım. İyi hareket edenlere ileride daha fazlasıyle vereceğiz» denilmişdi.

Bir zaman onlara şöyle denilmişti: “Şu şehre (Kudüs'e) yerleşin; ondan dilediğiniz yerde yiyin; ' حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi affet!)' deyin ve kapıdan secde eden (hürmetle eğilen)kimseler olarak girin ki sizin hatâlarınızı bağışlayalım. (Bu bağışlamadan sonra) yakında iyilik edenlere (mükâfâtlarını) daha da artıracağız.”

Ve o zaman onlara (tarafımızdan) denilmişti ki: “Şu kente yerleşin. Ondan (oranın nimetlerinden) dilediğiniz gibi yiyin (oranın ürünlerinden yararlanın) ve bizden günahlarımızın yükünü kaldır, (Ya Rabbi, bizi bağışla)’ deyin. Ve kentin kapısından eğilerek tevazu ile (alçak gönüllü olarak) girin ki biz sizin hatalarınızı bağışlayalım. (Bu bağışlamadan sonra) iyilik edenlere (erdemli davrananlara mükâfatlarını) daha da artıracağız.”*

(*) Adı geçen kentin Kudüs veya Erîha olduğu rivayet edilmiştir. Ayrıca ayette geçen (سُجَّدًا)’’sücceden’’ eğilerek tavazu ile, alçak gönüllü olarak ... Devamı..

Onlara şu kasabaya yerleşip oturun, orada dilediğiniz şeylerden yiyin, “Rabbimiz! Bize yardım indir” deyin ve şehrin kapısından Rabbinize secde ederek girin. O zaman bizde sizin hatalarınızı bağışlarız. Biz iyilik yapanların karşılıklarını artırırız.

O gün onlara denilmişti: "Bu kente yerleşin. Onun neresinden isterseniz orasından yiyin. "Bağışla bizi" deyin. Kapısından da secde ederek girin ki yanıltılarınızı yarlıgayalım. Biz iyilik edenlere karşı iyiliğimizi artırırız."

Hani onlara denmişti ki şu kasabada sakin olun, dilediğiniz yerde meyvalarından yiyin. «Hıtta» deyin. Kapıdan eğilerek girin ki sizin suçlarınızı yarlıgayalım. Hatta iyilik edenlerin mükâfatını artıracağız.

Hani onlara, “Şu beldede oturunuz ve orada dilediğiniz yerden yiyiniz ve günah yükünü sırtımızdan al [hıtta] deyiniz ve saygıyla eğilerek [succeden] kapıdan giriniz ki Biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. Biz iyilik edenlere [muhsinîn] daha fazlasını veririz” demiştik.

Hani onlara denilmişti ki: “Şu şehirde (Beyt'ul Mukaddes'te) oturun ve dilediğiniz gibi yiyin. “Günahlarımızı dök” deyin ve kapısından secde ederek girin. Biz de böylece hatalarınızı bağışlayalım. İhsan edenlere elbette daha da arttıracağız.”

(Mecme’uz Zevaid c.9 s.153’te Hafız Heysemi’nin (Safii) nakline göre Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: “Ehl-i Beyt’imin sizin aranızdaki misali, İsrai... Devamı..

Hani, halkı zâlim olan bir şehri fethedecekleri zaman onlara demiştik ki:
“Şu şehre yerleşin ve nîmetlerinden dilediğiniz gibi serbestçe yiyin, için; ama kapısından kibir ve çalımla değil, Günahlarımızı bağışla ey Rabb’imiz!” diyerek alçakgönüllülükle ve saygıyla eğilerek girin ki, Biz de günahlarınızı bağışlayalım. İşte böyle doğru ve yararlı davranış gösterenleri, fazlasıyla ödüllendireceğiz.”

Hani, onlara denildi ki:
“Bu Şehir’de yerleşin! Oradan dilediğiniz şekilde yiyin!
‘Hıtta (Bağışla, Affet)!’ deyin! Secde ederek Kapı’dan girin! Sizin için hatalarınızı / günahlarınızı bağışlayalım. Muhsinler / İyilik-Güzellik Edenler için daha da artıracağız”.

Halbuki kendilerine denen şu idi: " şu kente yerleşin, yöre ürünlerinden istediğiniz kadar yiyin, ama bereket okuyun. Kentin kapısından girerken saygı ve sevginizi belli edin ki kusurlarınızı hoş görelim. Çünkü biz gönül yapanlara verdikçe veririz. "

Onlara denildi ki Kudüs denilen şehre yerleşin! Şehrin çevresindeki haram kılmadığımız şeylerden yiyin için! Eğer hata yaparak yoldan çıkar, yasalarıma aykırı davranırsanız pişmanlıkla “Bağışlanmak istiyoruz!” diyerek af kapısından samimiyetinizle girin! Böyle yaparsanız Rabbiniz sizi bağışlar. Hiç şüphesiz iyilik yapanlara kat kat vereceğimize söz verdik.

Hani onlara şöyle denmişti: “Şu şehirde yerleşin; onun (nimetlerinden) dilediğiniz gibi yararlanın; ‘[Hıttah]!’ (bizi bağışla) deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım.” [*] Güzel davrananların (ödülünü) ileride daha da artıracağız.

Yüce Allah İsrailoğulları’na hitabına devam etmekte, [hıttatün] yani “af diliyoruz” demelerini ve kapıdan boyun eğerek girmelerini emretmektedir. Kapı... Devamı..

Ve onlara: “Şu şehre¹ yerleşin ve dilediğiniz yerinden yiyin, günâhlarımızı bağışla! deyin ve kapıdan da secde ederek girin ki, günâhlarınızı affedelim. Sonra Biz, iyilik edenlere nîmetlerimizi daha da arttıracağız.” dedik.²

1 Tefsirlerde bu şehrin: Beyt’ül Makdis, Eriha, Şam, Remle, Ürdün ve Filistin olduğu rivâyetleri vardır.2 Konu ile ilgili olarak Bk. (Bakara: 58, Nisâ... Devamı..

Hani, size şöyle dendiği zaman[ı hatırlayın]: “Bu ülkede yerleşin ve oranın ürünlerinden dilediğiniz gibi yararlanın; ve (bunu yaparken) “Bizden günahlarımızın yükünü kaldır!” diye niyaz edin. Ve alçak gönüllülükle (şehrin) kapı(sın)dan girin; [ki, böylece] sizin günahlarınızı bağışlayalım [ve] iyilik yapanları kat kat ödüllendirelim!”

Hani bir zamanlar onlara: – Şu beldeye yerleşin ve oradaki nimetlerden istediğiniz gibi istifade edin ve ‘Bizi bağışla’ diye tevazu ile kapıdan girin ki biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım, iyi davrananları daha fazla ödüllendiririz denilmişti. 2/61

Hani, bir zaman da onlara denilmişti ki: “Yerleşin şu ülkeye, oranın ürünlerinden istediğiniz gibi yararlanın! Bir yandan da ‘Bağışla!’ diye yalvarın ve mahviyet içerisinde (kentin) kapısından girin;[¹²⁷⁵] Biz de sizin hatalarınızı[¹²⁷⁶] bağışlayalım. İyilik yapanları, yakında ödüllendireceğiz!”

[1275] Râğıb, buradaki succeden ile alçak gönüllülük ve itaat kastedildiği görüşündedir (Krş: 2:58; 4:154). [1276] Hatîâtın (t: hatîe) fiil formu o... Devamı..

O vakit onlara; "Şu (mukaddes) beldede yerleşin ve onun nimetlerinden dilediğiniz gibi yiyin ve "Hıtta" (Yarabbi, yaptığımız hataların bağışlanmasını, dileriz) deyin. Ayrıca o beldeye, (Tih sahrasında kurtulduğunuzu nimet bilip) Kapısından saygı ile eğilerek girin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım, muhsin olanlara (emrimizi dinleyip güzel amel yapanlara) elbette ileride ihsanımızı artıracağız" denildi.

Onlara: "Şu kentte oturun. Orada dilediğiniz yerden yeyin, (Allah’a niyaz edip bizi) hatalarımızı affet deyin ve secde ederek kapıdan girin ki hatâlarınızı bağışlayalım; biz de güzel davrananlara daha fazlasını da vereceğiz. " denildi

Ve o vakti ki onlara denilmişti: «Şu beldede oturunuz. Ve ondan dilediğiniz yerde yeyiniz ve 'Hıtta' deyiniz ve secde eder olduğunuz halde kapıya giriniz ki, size hatalarınızı bağışlayalım, muhsin olanlara (mükâfaatlarını) elbette arttıracağızdır.»

O vakit onlara denildi ki: “Şu şehre (Kudüs'e) yerleşin, oranın ürünlerinden dilediğiniz şekilde yiyin, yararlanın, “Affet bizi ya Rebbenâ! (hıtta)” deyin ve şehrin kapısından tevazû ile eğilerek girin ki suçlarınızı bağışlayalım. İyi ve güzel davrananlara, ayrıca daha fazla mükâfatlar vereceğiz. ”

Onlara: "Şu kentte oturun. Orada dilediğiniz yerden yeyin, (Allah'a niyaz edip bizi) affet deyin ve secde ederek kapıdan girin ki hatalarınızı bağışlayalım; biz iyilik edenlere daha fazlasını da vereceğiz." denildi.

Ve onlara "Bu şehirde (Eriha'da) sâkin olun ve onun meyve mahsûlünden istediğiniz gibi yiyin, "Yâ Rabbî! günâhlarımızı bağışla" didiğiniz ve kapudan secde ider oldığınız halde (yere eğilerek) girin. Günâhlarınızı mağfiret ideyim. Biz eyilik idenlere ihsânımızı artırırız" didik.

Bir gün onlara şöyle denmişti: “Bu kente yerleşin. Orada beğendiğiniz[*] yerden yiyin. “Bağışla bizi” deyin. Kapısından baş eğerek girin ki hatalarınızı örtelim. Güzel davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz .

Onlara: -Bu ülkede oturun ve orada dilediğiniz yerden yiyin, “bağışla” diyerek kapıdan secde edip girin ki biz de sizi bağışlayalım. İyiler için daha fazlasını vereceğiz, denilmişti.

Bir de “Şu beldede yerleşin ve orada dilediğiniz yerde yiyip için,” dedik. “Yalnız, 'Hıtta' deyip kapıdan secde ederek girin ki hatâlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları ise, ziyadesiyle ödüllendireceğiz.”

Onlara şöyle denildi: Şu kentte oturun, orada istediğiniz yerden yiyin. "Affet!" diye yalvarın; kapıdan da secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Güzel düşünüp güzel iş yapanlara daha fazlasını da vereceğiz.

daħı ol vaķt kim eyidildi anlara “dölenüñ uşbu köyde daħı yiñ andan ķanda kim dündüñüz daħı eyidüñ bıraķmaķduķ daħı girün ķapuya egilmişler iken yarlıġayavuz size yazuķlaruñuz. arturavuz eyü işleyicilere”

Daḫı ol vaḳtda eyidildi anlara: Sākin oluñuz Ḳudüs iḳlīminde, daḫı yiñüz an‐dan her ne ki isteseñüz. Daḫı ḥıṭṭatün, diñüz; daḫı girüñüz ḳapudan secdeeyleyüp, baġışlar‐biz size günāhlaruñuzı, daḫı arturur‐biz muḥsinler müz‐dini.

(Ya Rəsulum!) Yadına sal ki, o zaman onlara (yəhudilərə) belə deyilmişdi: “Bu şəhərdə (Qüdsdə) sakin olun, ondan (onun meyvələrindən) istədiyiniz yerdə yeyin, “hittə” (“bizi bağışla”) deyin və qapıdan (Beytülmüqəddəsin qapısından) səcdə edərək daxil olun ki, günahlarınızı bağışlayaq. Biz yaxşı işlər görənlərin mükafatını artıracağıq!”

And when it was said unto them: Dwell in this township and eat therefrom whence ye will, and say "Repentance, and enter the gate prostrate; We shall forgive you your sins; We shall increase (reward) for the right doers.

And remember it was said to them: "Dwell in this town and eat(1135) therein as ye wish, but say the word of humility and enter the gate in a posture of humility: We shall forgive you your faults; We shall increase (the portion of) those who do good."

1135 As in 7:19 , we may construe "eat" here to mean not only eating literally, but enjoying the good things of life.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.