5 Aralık 2024 - 4 Cemaziye'l-Ahir 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 155. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vaḣtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen limîkâtinâ(s) felemmâ eḣażet-humu-rracfetu kâle rabbi lev şi/te ehlektehum min kablu ve-iyyây(e)(s) etuhlikunâ bimâ fe’ale-ssufehâu minnâ(s) in hiye illâ fitnetuke tudillu bihâ men teşâu vetehdî men teşâ/(u)(s) ente veliyyunâ faġfir lenâ verhamnâ(s) veente ḣayru-lġâfirîn(e)

Ve Musa, kendisine vade verdiğimiz yere götürmek üzere kavminden yetmiş kişi seçti. Derken bulundukları yerde şiddetli bir deprem başlayınca ya Rabbi dedi, dileseydin onları da daha önce helak ederdin, beni de. İçimizdeki akılsızların işledikleri suç yüzünden bizi de mi helak edeceksin? Bu, ancak senin bir sınamandan başka bir şey değil. Onunla dilediğini doğru yoldan çıkarırsın, dilediğini doğru yola sevk edersin. Sensin yardımcımız ve sahibimiz, ört bizim suçlarımızı ve acı bize, sensin suçları örtenlerin en hayırlısı.

Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam ayırıp seçti. (Ardından) Bunları da ’(korkudan) dayanılmaz bir sarsıntı’ (deprem şaşkınlığı ve panik havası) tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından (ve yapmaları gerektiği halde yapmadıklarından) dolayı bizi helak mı edeceksin? (Gerçi) O da Senin deneme (fitne)nden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin (Allah’ım)."

Sonra bizim belirlediğimiz bir vakit ve yere gelmek ve bağışlanma için dua etmek üzere, halkı içinden yetmiş kişi seçti. Ve işte o zaman onları bir sarsıntı yakaladığında, “Ey Rabbim!” diye duada bulundu. “Eğer dileseydin, daha önce onları da, beni de yok ederdin. İçimizden bir takım dar kafalıların yaptıklarından dolayı, bizi yok edecek misin şimdi? Bütün bunlar, senin sınamandan başka birşey değil; ki o sınaman vasıtasıyla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola sokarsın. Bizim velimiz, yakınımız, dostumuz sensin. Öyleyse bizi bağışla, bize acı, çünkü bağışlayanların en hayırlısı sensin.

Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte kavminden ehil ve güvenilir yetmiş erkeği, en hayırlılarını temsilci seçti. Onları şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı yakalayınca Mûsâ:
“Ey Rabbim, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradenin tecellisine uygun olsaydı, onları da, beni de, daha önce helâk ederdin. İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günahlar yüzünden hepimizi mi helâk edeceksin? Bu yalnızca, senin imtihanındır. Bununla sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp dalâleti tercihlerine özgürlük tanırsın. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri hidayete de erdirirsin. Sen bizim velîmizsin, emrinde olduğumuz otorite, işlerimizi havale ettiğimiz hâmimizsin. Bizi koruma kalkanına al, bağışla. Bize merhamet et, sen koruma kalkanına alanların, bağışlayanların en hayırlısısın." dedi.

bk. Kur’an-ı Kerim, 2/55; 4/153.

Musa belirlediğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli bir sarsıntı alınca (Musa) şöyle dedi: "Ey Rabbim! İsteseydin onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki düşüncesizler yüzünden bizleri helak eder misin? O ancak senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de doğru yola eriştirirsin. Sen bizim dostumuzsun. Şu halde bizi bağışla ve bize merhamet eyle. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı. Bunları da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutuverince, dedi ki: 'Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın.'

Mûsa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı (zelzele) yakalayınca, Mûsa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı (günahlar) yüzünden bizi helâk mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

Musa, Bizimle buluşmak için kavminden yetmiş adamı seçti. (Daha önce buzağıyı put edindikleri için) onları bir titreme tutunca, Musa: “Rabbim! Dileseydin, daha önce onları da beni de helak ederdin. Bizden olan bazı beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak eder misin? O olan şeyler senin imtihan etmenden başka bir şey değildi. Sen o imtihanınla istediğini saptırır, istediğini doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla bize acı, çünkü Sen bağışlayanların en iyisisin.”

Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte huzurumuzda bulunmak üzere kavminden yetmiş kişi seçti. Onları dehşetli bir gürültü yakalayınca, Mûsâ dedi ki: “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletirsin. Bizim velîmiz sensin, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bağışlayanların en üstünüsün.”

Göstermiş olduğumuz vakit için, Musa ulusundan yetmiş kişi ayırdı, imdi bunlar sarsılmaya tutulunca, Musa dedi ki: «Ey Tanrım! Eğer sen isteseydin daha önce bunları da, beni de yok ederdin, içimizden bir takımının, beyinsiz kimselerin yaptığı iş yüzünden bizi yok mu kılarsın? Bu senin yalnız bir sınavındır, sen onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğin kimseyi de, doğru yola götürürsün, sen bizim dostumuzsun, bizi bağışlayasın, bize acıyasın, sensin hayırlısı bağışlıyanların

Musa, belirlediğimiz (ikinci bir) buluşma için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı (ve onlarla Tur Dağına çıktılar. Bazıları Allah'ı doğrudan görmek istedi). Bunları da dayanılmaz bir sarsıntı tutuverince (Musa) dedi ki: “Rabbim, eğer dileseydin, onları da beni de daha önceden helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi de mi helak edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla sen dilediğini (kötü niyetlerinden dolayı) sapıklıkta bırakırsın, dilediğini de (samimiyetinden dolayı) hidayete eriştirirsin. Sen bizim dostumuzsun. Öyleyse bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bağışlayanların en hayırlısısın.”

Bkz. 2/55, 4/153 Hz. Musa seçtiği yetmiş kişiyle tevbe etmek için Sina dağına çıkar. Hepsi orada secdeye kapanarak Allah’tan af dileğinde bulunur. All... Devamı..

Mûsâ bizim huzûrumuza getirmek içün kavminden yetmiş kişi ayırdı. Ânlar büyük bir ra’şeye uğradılar. Mûsâ: "Yâ rabbi sen beni de ânları da başka bir gün mahv idebilür idin. Bir kaç sefîhin ef’âli içün bizim hepimizi mahv mı ideceksin? Sen istediğini hidâyete istediğini dalâlete sevk idersin. Sen bizim hâmîmizsin bize merhamet it günâhlarımızı ’afv it, sen ’afv idenlerin en hayırlısısın."

Musa, tayin ettiğimiz müddette milletinden yetmiş kişi seçti; onları sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin."

Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarsıntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” dedi.

Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.

Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden birtakım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini saptırırsın, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!  

 Hz. Musa’nın, kavmini temsilen seçip Allah’ın huzuruna getirdiği kimseler, Allah ile kendi arasındaki konuşmayı işitince, onunla yetinmediler ve: «Ey... Devamı..

Bizimle randevu için, Musa, halkı arasından yetmiş kişi seçti. Kendilerini sarsıntı tutunca: "Rabbim, dileseydin beni ve onları daha önce yok ederdin. İçimizde ki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok mu edeceksin? Bu, Senin düzenlediğin bir sınav olmalı. Dilediğini onunla saptırır, dilediğini de onunla doğru yola iletirsin. Sahibimiz sensin; bizi bağışla bize acı. Sen en iyi Bağışlayansın," dedi,

Bir de Musa, mîkatımız için (tayin ettiğimiz vakitte tevbe için) kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa: "Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdekio beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın."

Bir de Musâ kavminden mikatımız için yetmiş er seçmişti, vaktâ ki bunları o sarsıntı yakaladı, rabbım, dedi: dilese idin bunları ve beni daha evvel helâk ederdin, şimdi bizi içimizden o süfehanın ettikleriyle helâk mi edeceksin? O sırf senin fitnen, sen bununla dilediğini dalâlete bırakır, dilediğine hidayet kılarsın, sen bizim velimizsin, artık bize mağfiret buyur, merhamet buyur, sen ki hayrülgafirînsin

Ve Mûsâ, tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli bir sarsıntı yakalayınca (Mûsâ) şöyle dedi: “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helâk ederdin. (Şimdi) içimizdeki bazı akılsızların yaptıklarından dolayı, bizi helâk edecek misin? Bu, senin imtihânından başka bir şey değildir. Bu imtihân neticesinde, ısrarla bâtılı tercih edeni, tercih ettiği sapkınlık üzere bırakırsın, gayretini hidâyet üzere sarf edeni de (lütfunla) doğru yola iletirsin. Sen bizim mevlamızsın, bizi bağışla ve bize merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın.”

Musa, belirlediğimiz buluşma için adamlarından yetmiş kişi seçti. Kendilerini sarsıntı tutunca: “Ey Rabb'im! Dileseydin bunları da beni de daha önce yok ederdin. İçimizdeki birtakım beyinsizler yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, ancak senin bir fitnendir.¹ Onunla dileyeni² sapkınlıkta bırakırsın dileyene de hidayet³ edersin. Sen bizim velimizsin.⁴ Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.” dedi

1- Sınav. 2- Kim hidayete iletilme koşullarına uygunsa. Hak edeni, dileyeni; doğru yolu bulma çabasında olanı. Allah, insanın yaptığı seçime göre uy... Devamı..

Musa, ta'yin etdiğimiz vakıtda (tevbe için beraberinde götürmek üzere) kavminden yetmiş adam ayırdı. Vaktaki onları müdhiş bir sarsıntı tuttu, dedi ki: «Yâ Rab, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel helak ederdin, içimizden bir takım beyinsizlerin işlediği (günâh) yüzünden hepimizi helak mı edeceksin? Zâten o da Senin imtihaanından başka (bir şey) değildi. Sen onunla kimi dilersen sapıklığa götürür, yine onunla kimi dilersen (bunu da) doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. O halde bizi yarlığa, bizi esirge. Sen yarlığayıcıların en hayırlısısın».

Ve Mûsâ, ta'yîn ettiğimiz vakit(te ta'yîn ettiğimiz yere gelip mağfiret dilemeleri)için kavminden (buzağıya tapmayan) yetmiş adam seçti.(2) Onları da o şiddetli sarsıntı yakalayınca (Mûsâ) dedi ki: “Rabbim! Eğer dileseydin (buzağıya tapanlara engel olmadıkları ve onları terk etmedikleri için) onları da (ve dileseydin) beni de daha önce helâk ederdin.
İçimizden bazı beyinsizlerin yaptığı şeyler yüzünden bizi helâk mı edeceksin? (Helâk etme yâ Rabbî!) Bu, senin imtihânından başka bir şey değildir. Onunla kimi dilersen(küfürlerindeki ısrarları sebebiyle) dalâlete atar, kimi de dilersen (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirirsin. Sen bizim velîmizsin; artık bize mağfiret eyle; ve bize merhamet buyur; çünki sen bağışlayanların en hayırlısısın!”

(2)Bu kişiler Mûsâ (as) ile Tûr-i Sinâ’ya çıktıklarında hep birlikte secde hâlinde iken, Cenâb-ı Hakk’ın Mûsâ (as)’a, olan hitâbını işittiler. Kendile... Devamı..

Ve Musa, belirlediğimiz (ikinci bir) buluşma için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı (ve onlarla Tur Dağına çıkınca, daha önce şahit oldukları nice alâmetlere rağmen bazıları Allah’ı doğrudan görmek istedi). Bunları da dayanılmaz bir sarsıntı tutuverince (Musa) dedi ki: “Rabbim, eğer dileseydin, onları da beni de daha önceden helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi de mi helâk edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla sen dilediğini (inkâr edip sapıklığı tercih edeni) sapıklıkta bırakırsın, dilediğini de (iman edip hidayeti tercih edeni de) hidayete eriştirirsin. Sen bizim velimiz (koruyucumuz, yardımcımız ve sahibimiz)sin. Öyleyse bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

Musa kavminin içinden, o’nunla sözleştiğimiz yer için kırk kişi seçmişti. Onları bir sarsıntı yakaladığında Musa “Rabbim sen dileseydin onları ve beni önceden yok edebilirdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi de helak eder misin? Bu yalnızca senin imtihanındır. Bu imtihanınla dilediğini saptırır ve dilediğini de doğru yola iletirsin. Bizim sahibimiz/ koruyanımız ancak ve ancak sensin. Bizi bağışla, bize merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın” dedi.

Musa buluşacağımız gün için ulusundan yetmiş kişi ayırdı. Bunlar bir depremle sarsılınca Musa dedi: "Ey çalabım! Eğer Sen dileseydin, onları da beni de daha önce yok ederdin. Aramızdaki alıkların ettiklerinden dolayı bizi de mi yok edeceksin? Doğrusu bu, olsa olsa Senin bir sınaman olacak. Sen bununla dilediklerini saptırıyorsun, dilediklerini de doğru yola iletiyorsun. Bizim koruyucumuz ancak Sensin. Sen bizi yarlıga, Sen bize acı artık. Sen ki yarlıgayıcıların yey olanısın.

Musa tâyin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş kişi ayırdı. Onlar şiddetli bir sarsılmaya [⁴] tutulunca dedi ki: «— Yâ Rab! dileseydin bundan evvel [⁵] onları da, beni de helâk ederdin. İçimizden birtakım avanakların işledikleri işlerden dolayı bizi helâk mi edeceksin? [⁶] Buzağıya tapma hususu senin bir imtihanından ibarettir. Sen dilediğini yoldan çıkarırsın, dilediğine de yolu buldurursun. Sen bizim yârımızsın, artık bizi yarlığa, bizi bağışla, sen bağışlayanların hayırlısısın.

[4] Yerin sarsılması ve saika.[5] Onlar ile beraber çıkmadan evvel beni öldürmüş olsaydın onlar beni katil ile itham etmezlerdi.[6] «Başkaların günahl... Devamı..

Musa, tayin ettiğimiz yere gitmek için, kavminden yetmiş adamı seçti. Onları da o şiddetli sarsıntı tutunca Musa, “Rabbim, eğer dileseydin bunları da ve daha önce beni de helak ederdin! İçimizdeki bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak mi edeceksin? Bu Sen’in imtihanından başka bir şey değildir. Sen onunla dilediğini saptırır ve dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim dostumuzsun [veliyyunâ]! Bizi bağışla ve bize merhamet et. Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın!” dedi.

Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş kişi seçti. Derken onları sarsıntı tutunca dedi ki: “Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir; bununla dilediğini saptırır ve dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin.”

DerkenMûsâ, hep birlikte Allah’a yalvarıp bağışlanma dilemek üzere, belirlediğimiz ikinci bir buluşma için, halkı arasından onları temsil edebilecek yetmiş kişi seçti. Sonra beraberce Sînâ dağına çıkıp Rabb’in kelâmını işittiler. Fakat yine bazıları azgınlaşarak, “Ey Mûsâ, biz Allah’ı açıkça görmedikçe, sana asla inanmayacağız!” dediler. Üstelik bunu, tövbe etmek için geldikleri bir yerde söylüyorlardı. Bunun üzerine, onları o müthiş sarsıntı yakalayınca, Mûsâ “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Dileseydin, onları da beni de daha önce helâk edebilirdin. Bundan çok daha büyük günah işledikleri zaman bile onları affetmiştin; işte bu engin şefkat ve merhametine sığınarak sana yalvarıyorum, affet bizi Allah’ım! Aramızdaki bazı kendini bilmezlerin işlediği günahlar yüzünden hepimizi helâk mı edeceksin? Anlıyorum ki, bütün bunlar, aramızdaki ikiyüzlüleri ayıklamak üzere, herkese hak ettiği karşılığı vererek dilediğini saptırdığın, dilediğini de doğru yola ilettiğin çetin bir imtihânından başka bir şey değildir. Bizim biricik yardımcımız ve koruyucumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet eyle yâ Rab! Sen ki, bağışlayanların en hayırlısısın!”

Musa, belirlediğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları Recfe / “Şiddetli Sarsıntı” tuttuğunda dedi ki:
“Rabbim! Dileseydin, beni de, onları da önceden helâk ederdin. Bizden olan Sefihler’in / Beyinsizler’in / Kendini Bilmezler’in yaptıkları şeyler sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak senin deneme sınavındır. Onunla, dileyeceğin kimseleri şaşırtırsın, dileyeceğin kimseleri doğru yola iletirsin. Sen bizim veliyymizsin. Bizi bağışla! Bize acı! Sen Bağışlayanlar’ın en hayırlısısın”.

Musa gece oturumlarımıza davet için halkı arasından yetmiş adam belirlemişti. [2] Tam o sıralarda bir yer sarsıntısı oldu. Musa: &1600; " Ya Rab! Eğer isteseydin onları da beni de daha önceleri yok edebilirdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden şimdi hepimizi, cezalandıracak mısın? Çünkü bu sarsıntılar, bazılarını bırakmak, bazılarını da geçirmek için, senin ayarladığın ara sınavdır. Kolumuz kanadımız sensin, engin hoşgörünle sev bizi, çünkü hoşgörünün başı sensin. "

Musa tayin ettiğimiz vakitte kavminden yetmiş adam seçti. Huzurumuza geldiler. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce yok ederdin! İçimizden birtakım beyinsizlerin yaptıkları yüzünden hepimizi yok mu edeceksin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Bununla dileyene sapıklık, dileyene hidayet yolunu gösterirsin! Sen bizim sahibimizsin! Bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!"

Musa, belirlediğimiz zaman için kavminden yetmiş adam seçmişti. Kendilerini o müthiş deprem yakalamış ve (Musa) şöyle demişti: “Rabbim! Dileseydin onları da beni de daha önce helak edebilirdin. İçimizden bazı beyinsizlerin işlediği şeyler yüzünden hepimizi mi helak edeceksin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini (layık olanı) sapkınlıkta bırakır; dilediğini (layık olanı) doğru yola ulaştırırsın. [*] Sen bizim dostumuzsun (sahibimizsin); bizi bağışla ve bize merhamet et! Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

Benzer mesaj: En‘âm 6:39. Bu ayetteki saptırma ve hidayet fiilleriyle ilgili ifadeler, sonuçta Yüce Allah’ın yarattığı şeyler olarak görülmelidir. Anc... Devamı..

Mûsa, toplumundan yetmiş erkek seçerek belirlediğimiz vakitte belirlediğimiz yere¹ gelince bunları bir sarsıntı yakaladı.² İşte o zaman Mûsa: “Ey Rabbim! Dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? (Etme ya Rabbi!)³ Bu sadece Senin kendisiyle dilediğini şaşırttığın dilediğine de yol gösterdiğin bir imtihanındır. Bizim tek sahibimiz Sensin. Bizi affet ve bize merhamet et. Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın.” dedi.

1 Bu ifâde, (مِيقَاتٌ) kelimesinin hem zaman, hem de mekân ismi olmasından dolayıdır.2 Bu miykat, İsrâil oğullarının buzağı heykeli yapıp ona tapınmal... Devamı..

Sonra Bizim belirlediğimiz bir vakit (ve yere) gelmek [ve bağışlanma için dua etmek üzere] halkı içinden yetmiş kişi seçti. Ve işte o zaman onları bir sarsıntı ¹²² yakaladığında, “Ey Rabbim!” diye duada bulundu, “Eğer dileseydin, daha önce de onları yok ederdin ve [onlarla beraber] beni de. İçimizden birtakım dar kafalıların yaptıklarından ötürü bizi yok edecek misin [şimdi]? [Bütün] bunlar Senin bir sınamandan başka birşey değil; ki onunla dilediğinin sapmasına fırsat verir, dilediğini de doğru yola sokarsın. Bizim velîmiz/yakınımız sensin: öyleyse bizi bağışla, bize acı, çünkü bağışlayanların en hayırlısı sensin!

122 Müfessirlerin çoğu, racfeh sözcüğüne, burada da, Kur’an’ın başka yerlerinde (mesela, bu surenin 78 ve 91. ayetlerinde) zaten tartışmasız olan anla... Devamı..

Ve Musa bizim belirlediğimiz yer ve zamanda halkından yetmiş kişiyi seçip getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tutunca: – Rabbim, eğer dileseydin beni ve onları daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen, onunla dileyeni sapıklıkta bırakır ve dileyene de doğru yolunu gösterirsin. Sen bizim velimizsin/koruyucumuzsun. Bizi bağışla, bize merhamet et! Zira sen bağışlayanların en hayırlısısın! 10/108- 109, 16/64- 89, 17/9

Ve Musa, belirlediğimiz bir zaman ve mekânda hazır olmak üzere toplumu arasından yetmiş kişi seçti. O zaman onları derin bir sarsıntı tutunca, “Rabbim!” dedi, “İsteseydin bunları ve beni daha evvel helâk ederdin. Şimdi içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu Senin sınamandan başka bir şey değil onunla tercih ettiğini sapıklığa terk eder, tercih ettiğini de doğru yola yöneltirsin! Sensin bizim velimiz: O hâlde bizi bağışla, bize merhamet et! Çünkü Sen bağışlayanların en hayırlısısın.[¹²⁶⁷]

[1267] Çünkü ey Rabbimiz! Bağışlar ve başa kakmazsın, bağışlar ve ezmezsin, bin kez bağışlar ve bir kez olsun “Yine mi sen?” demezsin!... Devamı..

Musa, tayin ettiğimiz vakitte (tevbe için beraberinde Tûr'a getirmek üzere) kavminden yetmiş kişi seçti. (Tûr'a vardıklarında Hz. Musa'nın bir bulut içinde kalarak cephesinde bir nurun parladığını ve Rabbinin, ona karşı ilahi kelâmının tecellî ettiğini gördüler, işittiler. Bulut zâil olunca da, Musa'ya "Biz Rabbini âşikâre görmedikçe sana iman etmeyiz" dediler) Vaktâ ki, (ceza olarak) onları, müthiş bir deprem yakaladı, (ölü gibi yere yıkıldılar, bunu gören) Musa "Ey Rabbim, eğer dileseydin onları da beni de daha önce helak ederdin, içimizden bir takım ahmakların işlediği günah yüzünden hepimizi helak mi edeceksin? Bu, ancak senin bir imtihanındır, (bir hikmete dayanır) Dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete kavuşturursun. Sen bizim velîmizsin (koruyucumuz, yardımcımızsın,) bizleri bağışla, bize merhamet eyle. Şüphe yok ki Sen bağışlayanların en hayırlısının.

Mûsâ, bizimle buluşma vakti için kavminden yetmiş adam seçti (huzûra getirdi). Ne zaman ki onları sarsıntı yakalayınca (Mûsâ) dedi ki: "Rabbim, dileseydin bunları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helâk eder misin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtırsın, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!"

Ve Mûsa, kavminden yetmiş erkeği tayin ettiğimiz vakit için seçmişti. Vaktâ ki, onları saika yakaladı, dedi ki: «Yarabbi! Eğer dilese idin onları ve beni daha evvel helâk ederdin. Bizden birtakım sefihlerin yaptıkları şey sebebiyle bizi helâk eder misin? Bu ancak Senin bir imtihanındır, bununla dilediğini saptırırsın ve Sen dilediğini hidâyete kavuşturursun. Sen bizim velîmizsin, artık bize mağfiret buyur ve bize rahmet et ve Sen mağfiret edenlerin en hayırlısısın.»

Mûsâ ümmetinden yetmiş kişi seçti, onları alıp huzura getirdi. Gelenlerin bu kabul şerefiyle yetinmeyip Allah'ı açıkça görmek istemeleri üzerine, onları şiddetli bir deprem yakaladı. Mûsâ: “Ya Rabbî! dedi, dileseydin beni de bunları da daha önce imha ederdin. Şimdi bizi aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı helâk mi edeceksin? Bu sırf Senin bir imtihanından ibarettir. Dilediğini bu imtihanla şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sensin bizim Mevla'mız! Affet bizi, merhamet eyle! Sen affedenlerin en hayırlısısın! ” [2, 55; 4, 153] {KM, Çıkış 24, 100; Sayılar 11, 16}

(Allah, Musa'ya kırk gece ibadetten sonra buluşma va'detmiş ve kavminden yetmiş kişiyi de seçip o huzura getirmesini emretmişti). Musa, bizimle buluşma vakti için kavminden yetmiş adam seçti (huzura getirdi. Gelenler, Musa ile Allah arasındaki o yüce konuşmayı işitmekle yetinmeyip Allah'ı açıkça görmedikçe inanmayacaklarını söylediler. Bunun üzerine) onları sarsıntı yakalayınca (Musa) dedi ki: "Rabbim, dileseydin bunları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizden bazı beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helak mı edeceksin? Bu (iş), senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtırsın, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin!"

Mûsâ, mîkâtımız içün kavminden yetmiş kişi ayırdı. (berâber Tûr'a götürdi. Oraya vâsıl olub hitâb-ı 'izzeti işitdiklerinde) onları şiddetli bir titreme aldı. O zamân Mûsâ (bunların helâk olmalarından endîşe iderek) "Yâ Rabbî! Eğer dileye idin onları ve beni bundan evvel helâk iderdin. Birtakım câhillerimizin günâhları sebebiyle bizi helâk mi idersin? Bütün bunlar senin imtihânındır. Dilediğini bununla dalâlete düşürir ve dilediğini hidâyet iylersin. Sen bizim dostumuz ve sâhibimizsin. Bize rahmet it ve suçumuzı bağışla, sen mağfiret idicilerin hayırlısısın."

Musa belirlediğimiz gün için halkından yetmiş adam seçti. Bunlar bir depremle sarsılınca dedi ki “Rabbim! Tercihi sen yapsaydın onları da beni de daha önce etkisiz hale getirirdin. Aramızdaki akılsızların yaptıkları yüzünden bizi yok mu edeceksin? Bu, sadece senin imtihanındır. Sapık saydığını bu yolla belirlersin, yola gelmiş saydığını da bu yolla belirlersin. Bizim velimiz sensin. Bizi bağışla, bize ikramda bulun. En güzel bağışlamayı yapan Sensin

-Rabbim, eğer dileseydin onları ve beni daha önce helak ederdin. İçimizdeki alçakların yaptıkları şeylerden dolayı bizi helak mı edeceksin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen, onunla dilediğini sapıklıkta bırakır ve dilediğine de doğru yolu gösterirsin. Sen bizim velimizsin. Bizi affet, bize acı! Sen bağışlayanların en hayırlısısın!

Musa kavminden yetmiş adam seçerek belirlediğimiz yere getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tuttuğunda, Musa dedi ki: “Yâ Rabbi, eğer dileseydin onları da, beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk eder misin? Bu senin bir sınamandır; Sen dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Bizim dostumuz ve yardımcımız da Sensin. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

Mûsa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. O şiddetli sarsıntı/korkunç titreşim onları yakalayınca Mûsa şöyle dedi: "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helâk mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Velî'mizsin! O halde affet bizi, acı bize! Sen affedenlerin en hayırlısısın!"

daħı üyürdi mūsā ķavmından yitmiş er vaķtumuz içün pes ol vaķt kim duttı anları ditremek eyitti ya'nį mūsā “iy çalabum! eger dilemiş misseñ helāk eyleyedük anları ilerü daħı bizi helāk eylersin bizi andan ötürü kim işledi yiyni ūslūlar bizden? degül ol illā śınamaġuñ azdurursañ anun-ile anı kim dilersen daħı ŧoġru yol gösterürseñ aña kim dilersen. sen arķa viricümüzsen pes yarlıġa bizi daħı raḥmet ķıl bize. daħı sen yarlıġayıcılaruñ yigregisen.”

Mūsā iḫtiyār eyledi ḳavminden yitmiş kişi bizüm mīḳātumuza, ol vaḳt kiṣā‘iḳa oldı anlara eyitdi: İy beni yaradan Allāh, eger sen dilese‐y‐düñ helākiderdüñ anları, andan burun beni. Daḫı bizi helāk mi eylersin günāhları‐y‐labizüm sefīhlerümüzüñ? Bu degüldür illā senüñ fitneñ, azdurursınanuñla kimi dileseñ ve hidāyet virürsin kime dileseñ. Sen bizüm ḫoca‐ muzsın buyruḳ senüñdür, baġışla yazuḳlarumuzı. Daḫı raḥmet eyle bize, sen‘afv eyleyicilerüñ yigregisin.

Musa Bizim (Sina dağında) tə’yin etdiyimiz vaxt üçün öz tayfasından yetmiş (mö’təbər) adam seçmişdi. Onları sarsıntı yaxalayanda (ildırım vuranda Musa) dedi: “Ey Rəbbim! Əgər istəsəydin, bundan qabaq onları da, məni də məhv edərdin. Aramızdakı səfehlərin törətdiyi günahlar üzündən bizi məhvmi edəcəksən? Bu (baş verən işlər) Sənin sınağından başqa bir şey deyildir. Sən onunla (bu sınaqla) istədiyini zəlalətə düçar edər, istədiyini doğra yola salarsan. Sən bizim hamimizsən (ixtiyar sahibimizsən). Bizi bağışla və rəhm et. Axı sən bağışlayanların ən yaxşısısan!

And Moses chose of his people seventy men for Our appointed tryst and, when the trembling came on them, he said: My Lord! If thou hadst willed Thou hadst destroyed them long before, and me with them. Wilt thou destroy us for that which the ignorant among us did? It is but Thy trial (of us). Thou sendest whom Thou wilt astray and guidest whom Thou wilt. Thou art our Protecting Friend, therefore forgive us and have mercy on us, Thou, the Best of all who show forgiveness.

And Moses chose seventy(1121) of his people for Our place of meeting: when they were seized with violent quaking,(1122) he prayed: "O my Lord! if it had been Thy will Thou couldst have destroyed, long before, both them and me: wouldst Thou destroy us for the deeds of the foolish ones among us? This is no more than(1123) Thy trial: by it Thou causest whom Thou wilt to stray,(1124) and Thou leadest whom Thou wilt into the right path. Thou art our Protector: so forgive us and give us Thy mercy; for Thou art the best of those who forgive.

1121 Seventy of the elders were taken up to the Mount, but left at some distance from the place where Allah spoke to Moses. They were to be silent wit... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.