Vetteḣaże kavmu mûsâ min ba’dihi min huliyyihim ‘iclen ceseden lehu ḣuvâr(un)(c) elem yerav ennehu lâ yukellimuhum velâ yehdîhim sebîlâ(en)(m) itteḣażûhu vekânû zâlimîn(e)
Musa'nın kavmi, o gittikten sonra ziynet eşyasından bir buzağı yaptılar. O buzağı, böğürüyordu da. O buzağının kendileriyle konuşmayacağını, onlara doğru yolu göstermeyeceğini görüp anlamadılar mı da ona sarıldılar ve kendilerine kıydılar, yazık ettiler.
(Tûr’a gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi (topladıkları altın) süs eşyalarından, (ağzından arkasına kadar açılan borudan girip çıkan havanın çıkardığı sesle) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları (herhangi) bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini akledip) görmediler mi? Onu (altın ve para putunu tanrı) edindiler de, zulmedenlerden olup gittiler.
Ve Musa'nın halkı, onun yokluğunda süs eşyalarından yaptıkları ve ses çıkaran buzağı heykeline tapmaya başladılar. Bunun kendileriyle ne konuşabileceğini ve ne de onlara hiçbir şekilde yol gösteremeyeceğini görmüyorlar mıydı sanki? Öyleyken yine de ona tapmaya devam ettiler ve böylece yaratılış sebebine aykırı davranmış oldular.
Mûsâ'nın arkasından kavmi, süs takılarından yapılmış, böğüren bir buzağı heykelini put haline getirmişlerdi. O buzağının kendileriyle konuşamayacağını, kendilerine bir yol gösteremeyeceğini görmüyorlar mıydı, düşünemiyorlar mıydı? Yine de onu put haline getirdiler, şirke girdiler, zâlim oldular.
Musa'nın kavmi, onun ardından [9] süs eşyalarından yapılmış, buzağı görünümde ve böğürmesi olan bir heykeli (ilah olarak) benimsediler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve kendilerini bir yola iletmediğini görmediler mi? Onu benimsediler ve zalim kimseler oldular.
(Tura gitmesinin) Ardından Musa'nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.
Tûr'a çıkan Mûsa'nın arkasından, geride kalan kavmi, süs eşyalarından bir buzağı heykeli yapıp onu tanrı edindiler, ki onun bir böğürmesi de vardı. Buzağının kendileriyle konuşamayacağını, onlara bir yol gösteremiyeceğini görmediler mi de onu tanrı edindiler? Böylece zâlimlerden oldular.
Musa’nın kavmi ondan sonra, süs eşyalarından cesetli, böğüren bir buzağı edindiler. Görmediler mi?! O, onlarla konuşamıyor ve onlara yol gösteremiyor. (Fakat) onu ilah olarak benimseyip kendilerine zulmettiler.
Mûsâ'nın arkasından kavmi, ziynet takımlarından böğürebilen bir buzağı heykelini tanrı edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor. Onu tanrı olarak benimsediler ve zâlimler oldular.
Musa orda yokken, hemen ulusu süs takımlarından, böğürücü bir buzağı heykelini yaptılar, görmezler mi buzağı onlar ile konuşmaz, doğru yol da göstermez onlara, onu Tanrı edinmekle zalim oldular
(Musa, Tevrat levhalarını almak için Tur'a gittiği zaman) kavmi onun arkasından ziynet/süs eşyalarından (esen rüzgarla) böğürtü sesi çıkaran bir buzağı heykeline tapınmaya başladırlar. Görmemişler miydi ki o heykel onlara hitap edemiyordu ve kendilerine yol da gösteremiyordu. Ama buna rağmen onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular.
Mûsâ kavmi kendisinden sonra bî-rûh bir danaya tapdılar, görmüyorlar mı idi ki o dana ânlara lakırdı söylemez ve ânları tarîk-i müstakîme sevk idemez idi. Âna tapdılar ve zâlim oldılar.
Musa'nın ardından milleti, ziynet takımlarından, canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli yaparak onu tanrı edindiler. O buzağının kendileriyle konuşmadığını ve yol da göstermediğini görmediler mi? Onu tanrı olarak benimseyip kendilerine yazık ettiler.
Mûsâ’nın kavmi onun (Tur’a gitmesinin) ardından, ziynet eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli (yaparak ilâh) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara hiçbir yol göstermediğini görmediler mi? (Böyle iken) onu (ilâh) edindiler de zalim kimseler oldular.
(Tûr’a giden) Mûsâ ayrıldıktan sonra kavmi, ziynet eşyalarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor! Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zulümde karar kıldılar.
(Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular.
Musa'nın halkı kendisinden sonra, süs eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli yapıp putlaştırdılar. Onun, konuşmaktan ve kendilerine yol göstermekten aciz olduğunu görmediler mi? Onu benimseyerek zalimlerden oldular.
Musa'nın arkasından kavmi, tutmuş süs takılarından böğüren bir buzağı heykeli edinmişlerdi. O buzağının kendilerine bir söz söylemediğini ve bir yol gösteremediğini görmemişler miydi? Fakat yine de onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular.
Musânın arkasından ise kavmi tutmuşlar huliyyatlarından bir dana: böğüren bir heykel idinmişlerdi, görmemişler miydi ki o, onlara bir söz de söyliyemezdi, bir yol da gösteremezdi, fakat onu idindiler ve zalim idiler
Mûsâ’nın ardından (Tûr dağına gidişinden, otuz gün sonra) kavmi, (ateşte erittikleri) ziynet eşyalarından (rüzgârın etkisi ile) böğürtü sesi çıkaran bir buzağı heykeli (ni ilâh) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara bir yol gösteremeyeceğini görmediler mi? (Böyle iken kendilerini aldatan, kâfir Sâmirî’nin izinden giderek) onu (buzağı heykelini, ilâh olarak) benimsediler ve böylece zâlimlerden/kâfirlerden oldular.
Musa'nın halkı, onun arkasından, böğürmesi olan, süs eşyalarından yapılmış bir buzağı benimsediler. Onun kendileriyle konuşamadığını ve hidayet yolunu gösteremediğini görmediler mi ki onu benimsediler? Onu benimsemekle zalimlerden oldular.
(«Tuur» a giden) Musânın arkasından kavmi zînet takımlarından bir buzağı heykel (i yapıb onu Tanrı) edindiler ki onun (inek gibi) bir böğürmesi de vardı. Onun kendileriyle konuşmayacağını, onlara bir yol da gösteremeyeceğini görmediler mi ki ona tutundular, kendilerine yazık ediciler oldular?
Ve kendisinin (Tûr dağına gitmesinin) ardından Mûsâ'nın kavmi, ziynet eşyâlarından (yapılmış) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (ilâh) edindiler; görmediler mi ki gerçekten o, ne onlarla konuşuyor, ne de onlara bir yol gösteriyor! Onu (ilâh) edindiler ve zâlimler oldular.
Ve Musa’nın halkı, onun (Tûr’a gitmesinin) ardında zinet (süs) eşyalarından yaptıkları ve (içi boş olduğundan içine giren rüzgârın etkisiyle) ses çıkaran buzağı heykeline tapmaya başladılar. Bunun kendileriyle ne konuşabileceğini ve ne de onlara hiçbir şekilde yol gösteremeyeceğini görmüyorlar mıydı sanki? Öyleyken yine de ona tapmaya devam ettiler ve böylece Onu tanrı olarak benimseyip kendilerine yazık ettiler.*
Musa’dan sonra kavmi, süs eşyalarından yapılmış ve ses çıkaran buzağı heykelini ilah edindiler. Onlar görmüyorlar mı? ki o, ilah edindikleri kendileriyle konuşmuyor ve onlara yol göstermiyor. O (buzağı heykelini) ilah edinmekle kendilerine zulüm ettiler.
Musa’nın ardından ulusu süs takımlarıyla bir buzağı gövdesi yaptılar ki böğürür dururdu. Ancak hiç konuşmazdı, onlara doğru yolu da göstermezdi. Bunu görmüyorlar mıydı? Yine de onu tanrı edindiler. Onun için kıyıcı oldular.
Musa/nın kavmi [³] Musa, Tur/a gittikten sonra ziynet takımlarından bir buzağı heykeli yaptılar ki onun buzağı gibi böğürmesi vardı. Onlar buzağının kendileriyle söylemediğini, kendilerine bir yol da göstermediğini görmediler mi? [⁴] Onlar onu mabut edindiler de, zalim oldular.
Musa’nın kavmi, hemen onun ardından, kendilerinin ziynet takılarından yapılmış, böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tanrı diye) benimsediler⁵¹. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı) edindiler ve zalimlerden oldular.
(Tur'a giden) Musa'nın arkasından, ziynet takımlarından böğüren bir buzağı heykeli yaparak onu ilah edindiler. O buzağının kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola hidayet etmediğini görmediler mi? Onu ilah edindiler ve (böylece de) zalimler oldular.
Mûsâ’nın kavminden birçokları, O’nun vahiy almak üzere Sînâ dağına çıkmasının hemen ardından, süs eşyalarından edindikleri ve rüzgarın etkisiyle böğürtü sesi çıkaran bir buzağı heykeline tapınmaya başladılar.
Peki onlar, taptıkları bu eski Mısır putunun kendileriyle konuşmaktan bile âciz olduğunu, hele onlara asla doğru yolu gösteremeyeceğini göremiyorlar mıydı?Evet, görmesine görüyorlardı, fakat işlerine öyle geldiği için, onu kendilerine tanrı edindiler ve böylece kendilerine zulmetmiş oldular.
Onun ardından Musa’nın kavmi süs eşyalarından, böğürmesi olan bir buzağı heykeli edindi. Görmediler mi o, onlara yol göstermez ve onlarla konuşmaz? Onu edindiler. Zâlim oldular.
Yahudiler, Musa'nın kırk günlük yokluğunda, altın ziynet eşyalarını eritip, böğüren bir buzağı heykeli yaptılar. Sanki onlar, bir heykelin konuşamayacağını, ve öncülük edemeyeceğini göremediler mi ? Ama onu benimsemekle kendilerine yazık ettiler.
Musa aralarından ayrıldıktan sonra altınlarını topladılar. Topladıkları altınlarla böğürerek ses çıkaran bir buzağı heykeli yaptılar. Gerçekten sanatkârane bir iş yapmışlardı. Rüzgâr buzağı heykelinin ağzından geçtikçe heykel böğürüyordu. Yaptıkları işle övünerek büyük bir kibirle "İşte tanrımız budur." dediler. Görmediler mi? Yaptıkları buzağı heykeli onlarla ne konuşuyor ne de yol gösteriyor? Sadece yaptıkları ustalıkla rüzgârımızla ses çıkarıyor. Düşünmüyorlar mı? Rüzgarımız olmaz ise yaptıkları ses çıkarabilecek mi? Onlar buzağı heykelini kendilerinin yaptıklarını bildikleri halde nasıl Tanrımız diye ilan ederler? Buzağıyı Tanrı olarak benimsedikleri için zalimlerden oldular.
Musa’nın kavmi, ondan (Sînâ’ya gidişinden) sonra ziynet (eşya)larından boğuk bir sese sahip bir ceset şeklindeki buzağı heykelini [*] (ilah) edinmişti. O (buzağının) kendilerine konuşamadığı ve onlara yol gösteremediğini görmediler mi? Onu (ilah olarak) benimsemişler ve zalimlerden olmuşlardı.
(Sina Dağına giden) Mûsa’nın ardından toplumu ziynet eşyalarından (yapılmış) böğürme sesi verebilen¹ bir buzağı heykelini,² (ilâh) edindiler. Sanki onlar, onun kendileriyle konuşamadığını ve kendilerine bir yol da gösteremediğini bilmiyorlar mıydı? İşte onlar, bu heykeli ilâh edinerek, zâlimlerden oldular.
VE MUSA’NIN halkı, o’nun yokluğunda, süs eşyalarından (yaptıkları), içinden boğuk bir ses çıkaran ¹¹³ bir buzağı heykeline tapmaya başladılar. Bunun kendileriyle ne konuşabileceğini ne de onlara hiçbir biçimde yol gösteremiyeceğini görmüyorlar mıydı sanki? [Öyleyken yine de] ona tapmaya devam ettiler, çünkü zalim kimselerdi onlar:
Musa’nın halkı, onun (Sina dağına) gidişinden sonra süs eşyalarından böğürebilen bir buzağı yapıp ona taptılar. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara bir yol göstermediğini görmüyorlar mıydı? Ama yine de ona bağlandılar ve zalimlerden oldular. 2/51- 93, 4/153, 20/87,
VE Musa’nın halkı onun peşi sıra, takılardan mamul ses çıkaran bir buzağı heykelini ilâh edindiler.[¹²⁶⁰] Onlar, onun kendileriyle konuşmayacağını, yol da göstermeyeceğini görmüyorlar mıydı sanki! (Yine de onu) ilâh edindiler; çünkü onlar zalim kimselerdi.[¹²⁶¹]
(Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, -zînet eşyasından, canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli yapıp- onu ilah edindiler. Onun konuşmadığını, onlara bir yol gösteremeyeceğini nasıl görmediler (de) ona (kendi yaptıkları puta, o heykele) tapınabildiler ve zalimlerden oldular?
Mûsâ kavmi, kendisinin (Rabbi ile mülâkâta gitmesin) ardından kendilerinin ziynet eşyalarından yapılmış, böğürmesi olan bir buzağı (ilah) edindiler. Görmediler mi ki o, ne kendileriyle konuşuyor ve ne de onlara yol gösteriyor? Onu benimsediler ve zâlimlerden oldular.
Ve Mûsa'nın kavmi, O'ndan sonra ziynet takımlarından bir buzağı böğürmesi olan bir heykel edindiler. Onlar görmediler mi ki, o kendileriyle konuşamaz ve onlara bir yol gösteremezdi. Onu (ilâh) edindiler ve zalimler oluverdiler.
Mûsâ Tevrat'ı almak için ayrıldıktan sonra ümmeti, zinet takımlarından, böğürür gibi ses çıkaran bir buzağı heykeli yapıp tanrı edindiler. Görmemişler miydi ki o heykel onlara hitap edemiyordu, kendilerine yol da gösteremiyordu. Fakat buna rağmen onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular. [20, 85]
Musa kavmi, kendisin(in, Rabbi ile mülakata gitmesin)den sonra kendilerinin zinet takımlarından yapılmış, böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tanrı diye) benimsediler. Görmediler mi ki o, ne kendilerine söz söylüyor, ne de onlara yol gösteriyor? Onu benimsediler ve zalimler(den) oldular.
Mûsâ'dan (münâcât içün Tûr'a gitdikden) sonra kavmi yanlarında bulunan altun ve gümüşden bir buzağı cesedi yapdılar ki onda öküz gibi bir böğürti vardı. Onun kendilerine söz söylemediğini ve kendilerini bir tarîka hidâyet itmediğini görmediler mi? (Öyle iken) Onı ilâh ittihâz iylediler. Onlar nefislerine zulüm idenlerden idiler.
Musa'nın kavmi, onun ardından süs eşyalarından (yapılmış) böğüren bir buzağı heykelini ilah edindiler. onun kendileriyle konuşmadığını ve onların bir yol göstermediğini görmüyorlar mı? ona bağlandılar, tapındılar ve kendilerine yazık ettiler.
Musa'nın arkasından, onun kavmi, ziynet eşyalarından böğüren bir buzağı heykeli yapıp onu tanrı edindi. Görmüyorlar mıydı ki, o heykel ne kendileriyle konuşur, ne de onlara bir yol gösterebilirdi. Onu tanrı edinmekle zalimlerden oldular.
Mûsa'nın kavmi, onun Allah'la konuşmaya gidişinden sonra, süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişti. Görmediler mi ki, o onlarla ne konuşabiliyor ne de kendilerine yol gösterebiliyor? Onu benimsediler ve zalimler haline geldiler.
daħı duttı mūsā ķavmı andan śoñra altun gümiş eyinden anlaruñ buzaġu kim gövdedür ya'nį etden ķandan anuñdur mölemek. görmediler mi bayıķ ol söylemez anlara daħı yol göstermez anlara yol? duttılar anı daħı oldılar žālimler.
Daḫı idindi Mūsā ḳavmi özi mīḳāta varduḳdan ṣoñra özlerinüñaltunlarından gümişlerinden bir buzaġu, āvāzı çıḳardı ṣıġır gibi. Görmezler mikim ol özlerine söylemezdi, daḫı doġru yol göstermezdi özlerine. Anıma‘būd idindiler, ẓālim kāfirler oldılar.
(Tur dağına gedən) Musanın ardınca tayfası öz bəzək-düzək şeylərindən (canlıymış kimi) böyürtüsü olan bir buzov heykəli düzəltdilər. Məgər (buzovun) onlarla danışmadığını, onlara bir yol göstərə bilmədiyini görmədilərmi? (Bununla belə) ona (buzova) tapınıb (özlərinə) zülm eləyən oldular.
And the folk of Moses, after (he had left them), chose a calf (for worship), (made) out of their ornaments, of saffron hue, which gave a lowing sound. Saw they not that it spake not unto them nor guided them to any way? They chose it, and became wrong doers.
The people of Moses made, in his absence, out of their ornaments,(1112) the image of calf, (for worship):(1113) it seemed to low: did they(1114) not see that it could neither speak to them, nor show them the way? They took it for worship and they did wrong.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |