10 Ekim 2024 - 7 Rebiü'l-Ahir 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 143. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velemmâ câe mûsâ limîkâtinâ vekellemehu rabbuhu kâle rabbi erinî enzur ileyk(e)(c) kâle len terânî velâkini-nzur ilâ-lcebeli fe-ini-stekarra mekânehu fesevfe terânî(c) felemmâ tecellâ rabbuhu lilcebeli ce’alehu dekken veḣarra mûsâ sa’ikâ(an)(c) felemmâ efâka kâle subhâneke tubtu ileyke veenâ evvelu-lmu/minîn(e)

Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca Rabbim demişti, bana görün de bakayım sana. Rabbi, beni kesin olarak göremezsin sen demişti, fakat şu dağa bak, eğer yerinde durabilirse görebilirsin beni. Derken Rabbi, dağa tecelli edince dağ, yerle bir oldu ve Musa bayılıp yere yığıldı. Kendisine gelince de seni noksan sıfatlardan tenzih ederim dedi, tövbe ettim sana ve ben, inananların ilkiyim.

İbn-i Abbas, Rabbinin nuru dağa tecelli edince, Hasen de vahyi tecelli edince demişlerdir.

Musa, belirlediğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de Rabbi onunla konuşunca; "Rabbim (ne olur), bana Kendini göster, Sana bakıp (göreyim)" dedi. (Cenab-ı Hakk ise:) "Beni (burada ve dünya gözüyle) asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: "Sen ne Yücesin (Rabbim! Dünya gözüyle Zatını görme isteğimden dolayı) Sana tevbe ettim ve ben (Yüce Zatının asla görülemeyeceği, ancak esma ve sıfatlarının tecellisinin seyredileceği gerçeğine) iman edenlerin ilkiyim" diye (yalvardı).

[Not: Bu ayet, "Allah’ı görmenin imkânsızlığını" değil; bu yüce fazilet ve lezzete ancak çok çetin bir nefsi cihadla varılan manevi olgunluk sonucunda... Devamı..

Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yer olan Sina Dağı'na varınca, Rabbi onunla konuştu. Musa da: “Ey Rabbim! Göster bana kendini de, seni bir göreyim” dedi. Allah: “Beni asla göremezsin; ama yine de istersen, şu dağa bak. O öylece yerinde kalırsa, o zaman beni görebilirsin” dedi. Ve derken Rabbi dağa nuru ile tecelli edince, onu tuzla buz etti. Musa da bayılıp düştü. Uyanıp kendine gelince: “Ne sınırsız bir yücelik seninki, pişmanlık içinde sana sığınıyorum ve bundan böyle daima senden gelen herşeye, inananların ilki olacağım” dedi.

Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte Tûr'a gelip de, Rabbi kendisiyle konuşunca, Mûsâ:
“Rabbim bana kendini göster, seni göreyim" dedi. Allah:
“Beni katiyyen göremezsin. Lâkin şu dağa bak. Eğer o dağ yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin" buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince, dağı paramparça hale getirip, yerle bir etti. Mûsâ da yere baygın düştü. Ayıldığı zaman:
“Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Günah işlemekten vazgeçip sana itaate yöneliyor, tevbemi arzediyorum. Ben mü'minlerin ilkiyim, önderiyim" dedi.

bk. Kur’an-ı Kerim, 4/153; 12/100; 17/107, 109; 19/58; 32/15; 38/24.

Musa belirlediğimiz vakitte gelip Rabbi kendisiyle konuşunca: "Ey Rabbim! Bana kendini göster sana bakayım" dedi. (Rabbi): "Beni göremeyeceksin. Ancak şu dağa bak. Eğer o yerinde durursa beni göreceksin" dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu dümdüz etti ve Musa da baygın düştü. Ayılınca: "Sen pek yücesin. Sana tevbe ettim ve ben mü'minlerin ilkiyim" dedi.

Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: 'Rabbim, bana göster, Seni göreyim' dedi. (Allah:) 'Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni göreceksin.' Rabbi dağa tecelli edince, onu param parça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde: 'Sen yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim' dedi.

Mûsa, kendisiyle konuşacağımızı vâdettiğimiz vakitte gelince, Rabbi ona kelâmını (vasıtasız olarak) söyledi. (Mûsa) şöyle dedi: “- Rabbim! Cemâlini bana göster, sana bakayım.” Allah: “-Beni hiç bir zaman göremezsin, fakat şu dağa bak. Eğer o, yerinde durursa sen de beni görürsün.” buyurdu. Nihayet Rabbi, o dağa tecelli edince, onu yer ile bir etti. Mûsa da bayılarak yere düştü. Sonra ayılınca şöyle dedi: “- Allah'ım! Seni tenzih ederim. (Dünyada seni görmeyi istemekten) tevbe ettim ve ben, mü'minlerin (buna inananların) ilkiyim.”

Musa bizimle buluşmaya gelirken ve onun Rabbi onunla konuşunca “Ey Rabbim! Kendini bana göster, Seni göreyim.” dedi. Rabbi: “Beni göremezsin fakat dağa bak, eğer yerinde durursa işte o zaman Beni görürsün. Onun Rabbi dağa tecelli edince dağı yerle bir etti; Musa da bayılarak yere düştü. Ayılınca, “Ey Rabbim seni (görünmekten) tenzih ederim, sana dönüş yapıyorum ve ben müminlerin ilkiyim” dedi.

Mûsâ, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisine konuşunca, şöyle dedi: “Rabbim! Bana kendini göster, seni göreyim!” Allah, “Beni asla göremezsin; ama şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni göreceksin” dedi. Rabbinin kudreti dağa tecelli edince, onu paramparça etti, Mûsâ baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: “Seni noksan sıfatlardan uzak tutarım, tövbe edip sana yöneldim. Ben iman edenlerin ilkiyim.”[139]

[139] Allah’ın görülemeyeceği ve sübhân oluşu hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VII, 308-310.

Musa adamış olduğumuz vakitte geldi, Tanrı onunla söyleşti, Musa dedi ki: «Tanrım! Tanrım! Kendini göster bana, bakınayım ben sana», Tanrı buyurdu ki: «Hiç görmezsin sen beni, yalnız dağa bakasın, dağ yerinde durursa, sen beni göreceksin», Tanrı dağa tecelli eylediğinde, dağı parça parça kıldı; Musa da baygın düştü, ayıldığında Musa dedi ki: «Kutsalsın; tövbe ettim; ben ilkiyim inan eyliyenlerin»

Ve Musa belirlediğimiz vakitte, tayin ettiğimiz yere (Sina Dağına) varınca, Rabbi ona konuştu. (Musa da:) “Ey Rabbim! Bana (kendini) göster ki sana bakayım!” dedi. (Allah:) “Beni (dünya gözüyle) asla göremezsin. (Çünkü gözlerin dünyadaki varlıkları görmeye programlanmıştır). Ama (illa da Beni görmek istiyorsan) şu dağa bir bak (şimdi ona görüneceğim); eğer o (sapasağlam) yerinde durabilirse o zaman sen de beni görebilirsin (demektir)!” Ve Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti ve (bunu gören) Musa bayılarak yere düştü. Sonra ayrılıp kendine geldiğinde: “Sen ne yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin öncüsüyüm” dedi.

Kırk gice sonra Mûsâ geldiği vakit tekellüm itdik "Yâ rabbi kendini bana göster nazar ideyim" didi. Allâh "Beni göremezsin" buyurdı. Allâh dağ üzerinde tecellî itdiği zamân dağ kül oldı. Mûsâ bayıldı yüzükoyun yere düşdi. Mûsâ kendine geldiği vakit "Subhân(A)llah tevbe idiyorum pişman oldım. Ben mü’minlerin birincisiyim" didi.

Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca, Musa: "Rabbim! Bana Kendini göster, Sana bakayım" dedi. Allah: "Sen Beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de Beni göreceksin" buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince onu yerlebir etti ve Musa da baygın düştü; ayılınca: "Yarabbi, münezzehsin, Sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim" dedi.

Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince[228] onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.

Allah’ın dağa tecellisi, O’nun kudret ve yüceliğinin izlerinin dağ üzerinde açığa çıkması demektir.

Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de rabbi onunla konuştuğunda o, “Rabbim! Bana görün; sana bakayım” dedi. Rabbi, “Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak; eğer o yerinde durabilirse sen de beni görebilirsin” buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılıp düştü. Kendine gelince dedi ki: “Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tövbe ettim; ben inananların ilkiyim.”

Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.  

 Hz. Musa, Yüce Allah’ın dünyada görülemeyeceğini bildiği halde kendisindeki şiddetli iştiyak sebebiyle Allah’a böyle bir niyazda bulundu. Çünkü o, Al... Devamı..

Musa, belirlenen vakitte bize gelince ve Rabbi kendisiyle konuşunca, "Rabbim, bana görün, sana bakayım," dedi. "Beni göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin," dedi. Rabbi, dağa görününce onu paramparça etti ve bunun üzerine Musa kendinden geçti. Ayılınca, "Sen yücesin, sana yöneliyorum. Ben (buna) inananların en önde olanıyım," dedi.

Cennet halkı Tanrı'yı görecek. 39:69; 75:23, 89:22.

Ne zaman ki, Musa, mikatımıza geldi, Rabbi ona kelâmıyla ihsanda bulundu. "Ey Rabbim, göster bana kendini de bakayım sana". dedi. Rabbi ona buyurdu ki; "Beni katiyyen göremezsin ve lâkin dağa bak, eğer o yerinde durabilirse, sonra sen de beni göreceksin". Daha sonra Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir ediverdi, Musa da baygın düştü. Ayılıp kendine gelince, "Sen sübhansın", "tevbe ettim, sana döndüm ve ben inananların ilkiyim," dedi.

Vaktâki Musâ mikatımıza geldi, ve rabbı onu kelâmiyle taltıyf buyurdu, ya rab! dedi: göster bana bakayım sana, buyurdu ki: beni kat'ıyyen göremezsin ve lâkin dağa bak eğer yerinde durursa demek beni göreceksin, derken rabbi dağa bir tecelli buyurunca onu un ufrâ ediverdi, Musâ da baygın düştü, sonra vaktâki ayıldı sübhansın, dedi: sana tevbe ile döndüm ve ben mü'minlerin evveliyim

Ne zaman ki Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona (keyfiyetsiz olan) kelâmıyla ihsanda bulununca (Rabbinin bu ihsanı neticesinde aldığı manevi hazzın etkisiyle) “Rabbim! Bana görün, seni görebileyim” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin” buyurdu. Rabbi, (azameti ile) dağa tecelli edince (tecelli) onu (dağı) darmadağın etti. Mûsâ bayılarak düştü. Ayılınca, “Rabbim, sen çok yücesin. (Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim. Dünyada seni görmeyi isteğimden/*zellemden dolayı) *Sana tövbe ettim. Ben (dünyada câiz olmakla beraber, ru’yetin sadece âhirette olacağına, kavmim içerisinden) îmân edenlerin ilkiyim” dedi.

* “Zelle”; Peygamberlerden bir kasıt olmaksızın, unutarak ya da yanılarak meydana gelen, evlayı terk kabilinden, makamlarına uygun düşmeyen söz veya d... Devamı..

Ve Musa, belirlediğimiz vakitte gelip de Rabb'i onunla konuşunca: “Bana görün de Sana bakayım!”¹ dedi. “Sen Beni göremezsin, fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de Beni göreceksin.” buyurdu. Rabb'i dağa tecelli edince onu darmadağın etti ve Musa baygın düştü. Kendine gelince: “Seni tenzih ederim. Tevbe ettim Sana. Ben inanların ilkiyim.” dedi.

1- 6/En\am Suresi, 103: “Gözler O\nu göremez, O ise gözleri görür…”

Vaktaki Musa (ibâdeti için) ta'yin etdiğimiz vakıtda geldi, Rabbi ona (ilâhî sözünü) söyledi. (Musa) dedi ki: «Rabbim, (cemâlini) göster bana, (ne olur) seni göreyim». Buyurdu: «Beni kat'iyyen göremezsin. Fakat şu dağa bak. Eğer o, yerinde durabilirse sen de beni görürsün». Derken Rabbi o dağa tecellî edince onu param parça ediverdi. Musa da baygın yere düşdü. Ayılınca dedi ki: «Seni tenzih ederim. Tevbe etdim Sana. Ben îman edenlerin ilkiyim».

Mûsâ ta'yîn ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab buyurunca: “Rabbim! Bana (kendini) göster; sana bakayım!” dedi.
(Rabbi) buyurdu ki: “(Sen) beni (bu dünyada) aslâ göremezsin; fakat dağa bak, şayet (o)yerinde durabilirse, o takdirde (sen de) beni görebilirsin!” Derken Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılarak (yere) düştü! Nihâyet ayılınca: “(Rabbim!) Seni her noksanlıktan tenzîh ederim! (Bu talebimden dolayı) sana tevbe ettim ve ben îmân edenlerin ilkiyim!” dedi.(3)

(3)“Şu fıkra (bahis) ile Tûr-i Sinâ’daki münâcât-ı Mûseviyede (Mûsâ Aleyhisselâm’ın duâsında)vukū‘ bulan (meydana gelen) tecelliye-i celâliye (celâl t... Devamı..

Ve Musa belirlediğimiz vakitte gelip Rabbi (Musa’da kendi zatının sözlerini duyabilecek bir idrak yaratıp) kendisiyle konuşunca: ’Ey Rabbim! Bana kendini göster sana bakayım’ dedi. (Rabbi): ’Beni (asla) göremeyeceksin. Ancak şu dağa bak, eğer yerinde durursa beni o zaman göreceksin’’ dedi. Rabbi (Rabbinin emir ve kudreti) dağa tecelli edince, dağa göründüğünde, dağ yerle bir oldu ve Musa hemen o anda bayıldı. Ayılıp kendine geldiğinde ’’Ey Rabbim seni (görünmekten) tenzih ediyorum, sana (seni görmek isteğimden dolayı) tövbe ediyorum ve ben (yaratıklarından hiç kimsenin seni görmesi mümkün olmadığına) inananların ilkiyim!" dedi.*

(*) Allah’ın tecellisi, kudret ve yüceliğinin izlerinin dağ üzerinde açığa çıkmasıdır. İbn Abbas ve Hasan Basri’ye göre de kimse Allah’ı göremez. وال... Devamı..

Musa bizim belirlediğimiz buluşma yerine gelince, Rabbi ona konuştu. Musa “Rabbim bana kendini göster ve bende sana bakayım” dedi. Allah “Senin beni görmen mümkün değil, ancak şu dağa bak, eğer yerinde durursa beni o zaman göreceksin“ dedi. Rabbi o dağa göründüğünde, dağı yerle bir etti ve Musa hemen o anda bayıldı. Ayılıp kendine geldiğinde “Seni bütün eksikliklerden tenzih ediyorum, sana (seni görme isteğimden dolayı) tövbe ediyorum ve sana (senin görülemeyeceğine) inananlarında ilki benim” dedi.

Musa kendisine ayırdığımız vakitte geldi. Çalabı ona söz söyledi. Musa dedi: "Ey çalabım! Bana kendini göster de Seni göreyim." Allah buyurdu: "Nede olsa sen Beni göremezsin. Yalnız şu karşı ki dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse sen de Beni görürsün." Musa’nın çalabı dağa görünür görünmez dağı parça parça etti. Musa da düşüp bayıldı. Ayılınca dedi: "Seni ulularım. Sana tövbe ederim. Ben inananların ilkiyim."

Vaktaki Musa tâyin ettiğimiz vakitte geldi. Rabbi onunla söyleşti. Musa dedi ki: «— Yâ Rab! Bana kendini göster de sana bakayım» Allah: «— Sen beni göremezsin. Fakat bir kere dağa bak, eğer o, yerinde durursa sen de beni görebilirsin» dedi. Vaktaki Rabbi dağa tecelli etti. Dağı parça parça yaptı. Musa da düşüp bayıldı. Musa ayılınca: «— İlâhi! Seni tamamıyle tenzih ederim. Sana tövbe ettim, ben, iman getirenlerin ilkiyim» dedi.

Musa tayin ettiğimiz vakitte geldiğinde Rabbi ona konuşunca o, “Rabbim, bana görün. Sana bakayım!” dedi. Rabbi, “Sen beni göremezsin! Lakin dağa bak! Eğer o yerinde durursa sen de beni göreceksin!” buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince, onu darmadağın etti. Musa da baygın düştü. Ayıldığında, “Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin. Sana tevbe ediyorum. Ben inananların öncüsüyüm/ilkiyim [evvel]” dedi.

Musa, tayin ettiğimiz yere gelip Rabbi onunla konuşunca, “Rabbim! Bana kendini göster, sana bakayım” dedi. Allah, “Sen beni göremezsin, ama dağa bak; eğer o yerinde kalırsa sen de beni görürsün” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa da baygın düştü. Ayılınca, “YaRabbi! Sen münezzehsin, sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim” dedi.

Nihâyet Mûsâ, belirlediğimiz zamanda buluşma yerine geldi. Rabb’i kendisiyle konuşmaya başlayınca, bunun verdiği sonsuz zevk ve heyecanla, “Ey Rabb’im!” diye yalvardı, “Bana kendini göster ki sana doyasıya bir bakayım!” Buna karşılık, Allah şöyle buyurdu: “Sen beni dünya gözüyle asla göremezsin! Çünkü buna dayanamazsın! Fakat mutlaka beni görmek istiyorsan, önce şu dağa bak; şimdi ona görüneceğim, eğer o sapasağlam yerinde kalırsa, o zaman sen de beni görebilirsin demektir.” Ve Rabb’i dağa tecelli edip ona nurunu gösterince, onu paramparça etti ve bu olayın dehşetiyle, Mûsâ bayılıp yere düştü. Sonra ayılıp kendine gelince, “Ey Rabb’im!” dedi, “Sen her türlü noksanlıktan uzaksın, yücesin! Affına sığınarak sana yöneliyorum! Ve ben, Seni dünya gözüyle görmenin imkânsız olduğunu görerek, Sana Senin istediğin gibi inananların ilkiyim!”

Musa, belirlediğimiz vakit için geldiğinde ve rabb’i onunla konuştuğunda:
“Rabbim! Bana göster, sana bakayım!” dedi.
“Beni asla göremeyeceksin; ama Dağ’a bak! Yerinde durursa, beni göreceksin” dedi. Rabb’i, Dağ’a tecelli ettiğinde onu toz duman etti. Musa baygın düştü. Ayıldığında: -“Sübhan’sın! Sana tevbe ettim / yöneldim. İnananlar’ın ilkiyim” dedi.

Musa bizimle buluşmaya geldiğinde Rabb’i ona doğrudan hitabetmişti, bunun üzerine Musa: &1600; " Rabb’im! N'olur bana kendini göster de seni seyredeyim. " Allah: &1600; " Beni asla göremezsin! Ancak şu dağa bak şimdi. Eğer dağ yerinde kalırsa beni de görebilirsin " Rabb’i parlar parlamaz dağı hurdahaş etti. Musa korkudan bayılıp yere yığılıverdi. Musa kendine geldiğinde: &1600; " Büyüksün Allah'ım! Affına sığınıyorum, çünkü, böyle bir olayı ilk gören ben oldum. "

Musa tayin ettiğimiz vakitte yanımıza geldi. Rabbi onunla konuşunca; “Rabbim! Bana kendini göster! Seni göreyim!” dedi. Rabbi ona; “Sen beni asla göremezsin! Fakat şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!” dedi. Rabbi dağa tecelli edince dağ paramparça oldu. Musa gördüğü dehşetten bayıldı. Ayılınca dedi ki; “Bütün eksikliklerden seni tenzih ederim! Yaptığım hatalardan dolayı beni affet! Andolsun ki ben inananların ilkiyim!”

Musa, belirlediğimiz zamanda (Sînâ Dağı’na) gelip Rabbi ona konuşunca “Rabbim! Bana (kendini) göster de seni göreyim!” demişti. (Allah) “Sen beni asla göremeyeceksin. [*] Fakat şu dağa bak; yerinde durabilirse sen de beni görebileceksin!” demişti. Rabbi dağa tecelli edince onu paramparça etmiş, Musa da baygın düşmüştü. Ayılınca şöyle demişti: “Sen yücesin; sana yöneldim ve ben inananların öncüsüyüm.” [*]

Bu cümlede Yüce Allah’ın asla ve asla görülemeyeceği ifade edilmektedir. Yüce Allah’ın görülmesi için O’nun kendini göstereceğini söylemesi gerekirdi.... Devamı..

Mûsa, belirlediğimiz vakitte (belirlediğimiz yere) gelip de Rabbi onunla konuşunca (Mûsa): “Ey Rabbim! Bana görün de sana bir bakayım!” dedi. (Allah): “Sen Beni asla göremeyeceksin.¹ Fakat dağa bak, eğer o, yerinde durabilirse sen de Beni görürsün.” buyurdu. Daha sonra Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsa da bayılıp yere düştü. Sonra ayılıp kendine gelince: “(Ey Rabbim!) Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Sana tevbe ettim ve ben buna² inananların ilkiyim!” dedi.

1 Len Terânî: (لن تراني) Hz. Mûsâ (a.s)’ın Cenâb-ı Hakk’ı görme talebine Allah tarafından; “Sen Beni asla göremeyeceksin” anlamında verilen cevaptır. ... Devamı..

Ve Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yere (Sina Dağı’na) varınca, Rabbi onunla konuştu. [Musa da:] “Ey Rabbim” dedi, “göster bana [Kendini] ki Seni göreyim!” [Allah]: “Beni asla göremezsin. Ama yine de [istersen] şu dağa bir bak; eğer o öylece yerinde kalırsa, o zaman, ancak o zaman, Beni görebilirsin!” ¹⁰⁵ Ve Rabbi şavkını dağa gösterir göstermez, onu toza toprağa çevirdi; ve Musa da bayılıp düştü; uyanıp kendine geldiği zaman: “Ne sınırsız bir yücelik seninki! Pişmanlık içinde sana sığınıyorum; ve [bundan böyle daima] inananların ilki olacağım!” ¹⁰⁶

105 Lafzen, “İşte ondan sonra (sevfe) Beni görürsün”. Bu söz, kuruluşu itibariyle Arapça’da bir imkansızlığı, olamayacak olanı (yani, insanın Allah’ı ... Devamı..

Ve Musa tayin ettiğimiz vakitte belirlediğimiz yere gelince, Rabbi onunla konuştu. Musa dedi ki: – Rabbim, bana kendini göster de sana bakayım! Rabbi: – Beni asla göremeyeceksin fakat şu dağa bak; eğer o dağ yerinde durursa o zaman sen de beni görürsün, dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa bayılarak yere yığıldı, ayıldığında dedi ki: – Seni tenzih ederim/senin şanın çok yücedir, bu isteğimden tövbe ettim ve (senin görülemeyeceğine) iman edip mümin olanların ilki benim. 2/253, 4/164, 19/52, 28/46

Ve Musa tayin ettiğimiz vakitte tesbit ettiğimiz yere gelince[¹²⁵⁶] Rabbi de ona konuştu. (Musa): “Rabbim! Göster bana Zâtını, göreyim Seni!” dedi. (Allah) “Asla göremezsin Beni!” dedi. “Fakat şu dağa bir bak; eğer o yerinde kalırsa, sen Beni ancak o zaman görebilirsin.” Ve Rabbi dağa tecelli eder etmez, onu yerle bir etti; Musa ise baygın düştü. Kendine geldiği zaman dedi ki: “Şanın ne yücedir Senin! Pişmanlık duyarak Sana yöneldim ve ben (bu gerçeğe, yaşayarak) inananların öncüsüyüm.[¹²⁵⁷]

[1256] Mîkâtın hem zaman hem de mekân ismi olmasından hareketle bu anlamı tercih ettik. [1257] Hz. Musa’nın bu itirafı zaten inandığı Allah’ın varl... Devamı..

Ne zaman ki Musa, tayin ettiğimiz vakitte geldi. Rabbi, kelamıyla onu muradına erdirdi, (Meleklerle olduğu gibi aracısız fakat perde arkasından onunla konuştu. Musa'da Rabbini görme arzusu uyandı ve) "Ey Rabbim (ne olur perdeyi kaldır, cemâlini) göster de seni göreyim!" diye yalvardı. Bunun üzerine Rabbi ona "Sen beni asla göremezsin. (Benim tecellîme tahammül edemezsin, nitekim) Şu dağa bak! (O koca dağ tecellîme tâkat getirip) Eğer yerinde durabilirse, sen de beni görebilirsin!" buyurdu. Bunun üzerine Rabbi dağa tecelli edince onu, paramparça etti, Musa da bayılıp yere düştü. Ayılınca da "(Yarabbi) Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim (arındırırım) sana tevbe ettim, (bu yersiz talebimden dolayı beni bağışla) Ben (bu şekilde) iman edenlerin ilkiyim ("Sen beni göremezsin" tecellîsine ilk iman eden benim) diye dua ve niyazda bulundu.

Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, "Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım" dedi. Allah da, "Beni göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin. " dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, "Seni eksikliklerden uzak tutanm Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben iman edenlerin evellerindenim" dedi.

Vaktâ ki, Mûsa bizim tayin ettiğimiz vakte geldi ve O'na Rabbi tekellümde bulundu. Dedi ki: «Ya Rab! Bana zâtını göster, Sana bakayım. (Cenâb-ı Hak da) Buyurdu ki: «Sen Beni katiyyen göremezsin. Fakat dağa bir nazar et, eğer yerinde durabilirse sen de Beni görebilirsin.» Hemen Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Mûsa da baygın bir halde düşüp kaldı. Vaktâ ki ayıldı, dedi ki: «Seni tenzih ederim, Sana tövbe ettim ve ben imân edenlerin ilkiyim.»

Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte gelip de Rabbi ona hitab edince: “Ya Rabbî, dedi, göster bana Zatını, bakayım Sana! ” Allah Teâlâ şöyle cevap verdi: “Sen Beni göremezsin. Ama şimdi şu dağa bak, eğer yerinde durursa sen de Beni görürsün! ”Derken Rabbi dağa tecelli eder etmez onu un ufak ediverdi. Mûsâ da düşüp bayıldı. Kendine gelince dedi ki: “Sübhansın ya Rabbî. Her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi, dünyada Seni görmemizden de münezzehsin. Bu talebimden ötürü tövbe ettim. (Ben ümmetim içinde Seni görmeden) iman edenlerin ilkiyim! ” [4, 153] {KM, Çıkış 33, 18. 20; Tekvin 32, 31. Yuhanna 1, 18; I Korintos. 13, 12}

Hz. Mûsâ (a.s.), Allah’ın kelamını işitip onun şevk ve neşesiyle içinde, Rabbini görme iştiyakı uyandı. Allah Teâlâ dünya gözü ile Zatını göremeyeceği... Devamı..

Musa, tayin ettiğimiz vakitte bizimle buluşmağa gelip de Rabbi ona konuşunca: "Rabbim, bana görün, sana bakayım!" dedi. (Rabbi) buyurdu ki: "Sen beni göremezsin; fakat dağa bak, eğer o yerinde durursa, sen de beni göreceksin!" Rabbi dağa görününce onu darmadağın etti ve Musa da baygın düştü. Ayılınca: "Sen yücesin, sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim!" dedi.

Mûsâ mikatımıza gelüb ona rabbi tekellüm buyurdukda: "Yâ Rabbî! Bana kendini göster, sana nazar ideyim" didi. Allâh Te'âlâ: "Sen beni göremezsin, lâkin şu dağa bak, eğer o yerinde karâr iderse sen de beni görebilirsin" buyurdı. Vaktâ ki rabbi dağa tecellî itdi, onı parça parça iyledi ve Mûsâ da korkusundan düşüb bayıldı. Ayıldığı zamân: "Yâ Rabbî! Seni tesbîh ve takdîs iderim, sana tevbe itdim ve ben îmân idenlerin evvelkisiyim" didi.

Musa belirlenen vakitte gelip de Rabbi onunla konuşunca dedi ki “Rabbim! Bana kendini göster de seni seyredeyim.” Dedi ki “Beni göremezsin, ama şu dağa bak; eğer yerinde kalabilirse daha sonra beni görürsün.” Rabbi dağa görünür görünmez orasını dümdüz etti. Musa düşüp bayıldı. Kendine gelince dedi ki “Sana içten boyun eğerim, sana yöneldim. Ben inanıp güvenenlerin en önde olanıyım.”

Musa belirlediğimiz yere gelince Rabbi onunla konuştu. Musa dedi ki:-Rabbim, bana kendini göster de sana bakayım! Rabbi:-Beni göremeyeceksin fakat dağa bak; dağ yerinde durursa sen de beni göreceksin, dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti. Musa bayılarak yere kapandı. Ayıldığında:-Senin şanın çok yücedir, sana yöneldim. Sana inananların ilkiyim, dedi.

Belirlediğimiz vakitte Musa gelip de Rabbi ona hitap buyurunca, o, “Rabbim, bana kendini göster de Sana bakayım” dedi. Allah “Sen Beni göremezsin,” buyurdu. “Ama şu dağa bak; eğer o yerinde durursa o zaman görürsün.” Rabbi dağa tecellî edince onu paramparça etti, Musa da bayılıp kaldı. Ayıldığında, “Sen her türlü kusurdan yücesin,” dedi. “Ben sana tevbe ettim. İman edenlerin de ilki benim.”(18)

(18) Duyu ve yeteneklerimizin belirli bir kapasitesi vardır. Gözlerimiz de elektromanyetik tayftan belirli bir bölgeye ait ışımayı, yani gün ışığı ded... Devamı..

Mûsa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle yakardı: "Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni!" Dedi: "Asla göremezsin beni! Ama şu dağa bak! Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni göreceksin!" Rabbi, dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Mûsa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim seni. Tövbe edip sana yöneldim! İman edenlerin ilkiyim ben."

daħı ol vaķt kim geldi mūsā vaķtumuz içün daħı söyledi aña çalabısı eyitti “iy çalabum! göster baña gendüzüñi baķayın saña.” eyitti “hergiz görmeyesen velįkin bayıķ ŧaġ pes eger döleñe yirinde śoñra göreseñ benį.” pes ol vaķt kim göründi çalabısı ŧaġa ķıldı anı uvatmaķ ya'nį uvatmaķ. daħı düşdi mūsā aśśı gitmiş pes ol vaķt kim aśśı dirildi eyitti “arulıġuñ senüñ döndüm sendin yaña daħı ben öñdinden inanıcılaruñ.”

Ol vaḳt ki Mūsā geldi bizüm mīḳātumuza, söyledi özine Tañrı Ta‘ālāvāsıṭasuz. Mūsā eyitdi: İy beni yaradan Allāh, göster baña göreyin seni didi.Tañrı Ta‘ālā eyitdi: Sen beni görmek bilmezsin didi. Līkin naẓar eyle ṭaġa,eger ḳarār dutsa yirinde sen beni görmek bilürsin. Pes ol vaḳt ki tecellī eylediTañrı Ta‘ālānuñ ‘aẓameti ṭaġ üstine. Ol ṭaġı pāre pāre ḳıldı. Düşdi Mūsā,çaġırup uṣṣı gitdi. Ol vaḳt ki ‘aḳlı geldi, eyitdi: Rabbī sen münezzehsin, tevbe eyledüm su’āl eylemekde. Daḫı men evveli‐men mü’minlerüñ ki sendünyāda görülmezsin.

Musa tə’yin etdiyimiz vaxtda (Tur-i Sinaya) gəldikdə Rəbbi onunla (arada heç bir vasitə olmadan) danışdı. (Musa: ) “Ey Rəbbim! Özünü (camalını) mənə göstər. Sənə baxım!” – dedi. Allah: “Sən Məni əsla görə bilməzsən. Lakin (bu) dağa bax. Əgər o yerində dura bilsə, sən də Məni görə bilərsən”, - buyurdu. Rəbbi dağa təcəlli etdikdə (Allahın nuru dağa saçıldıqda) onu parça-parça etdi. Musa da bayılıb düşdü. Ayılandan sonra isə: “Sən paksan, müqəddəssən! (Bütün eyib və nöqsanlardan uzaqsan!) Sənə (bu işimdən ötrü) tövbə etdim. Mən (İsrail oğullarından Səni görməyin mümkün olmadığına) iman gətirənlərin birincisiyəm!” – dedi.

And when Moses came to Our appointed tryst and his Lord had spoken unto him, he said: My Lord! Show me (Thy self), that I may gaze upon Thee. He said: Thou wilt not see Me, but gaze upon the mountain! If it stand still in its place, then thou wilt see Me. And when his Lord revealed (His) glory to the mountain He sent it crashing down. And Moses fell down senseless. And when he woke he said: Glory unto Thee! I turn unto Thee repentant, and I am the first of (true) believers.

When Moses came to the place appointed by Us, and his Lord addressed him, He said: "O my Lord! show (Thyself) to me, that I may look upon Thee."(1102) Allah said: "By no means canst thou see Me (direct); But look upon the mount; if it abide in its place, then shalt thou see Me."(1103) When his Lord manifested His glory on the Mount, He made it as dust. And Moses fell down in a swoon. When he recovered his senses he said: "Glory be to Thee! to Thee I turn in repentance, and I am the first to believe."(1104)

1102 Even the best of us may be betrayed into overweening confidence or spiritual ambition not yet justified by the stage we have reached. Moses had a... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.