Fe-iżâ câet-humu-lhasenetu kâlû lenâ hâżih(i)(s) ve-in tusibhum seyyi-etun yettayyerû bimûsâ vemen me’ah(u)(k) elâ innemâ tâ-iruhum ‘inda(A)llâhi velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e)
Onlara bir iyilik gelince hakkımızdı bu zaten derler, bir kötülük geldi mi Musa'nın ve onunla beraber bulunanların uğursuzluğuna verirlerdi. İyice bil ki uğradıkları uğursuzluk, Allah'tandı, fakat çoğu bilmezdi bunu.
Onlara (Firavun’a ve adamlarına) bir iyilik geldiği zaman, "Bu bizim içindir (bu nimet ve fazileti hak etmişizdir)" diyorlardı; onlara bir kötülük isabet ettiğinde ise (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı. Haberiniz olsun, Allah katında asıl uğursuz olanlar kendileridir (ve uğradıkları felaketler, kendi fesatlıkları nedeniyledir); ama onların çoğu (bu gerçekleri) bilmezler (ve akıl erdirmezler).
Fakat onlar, kendilerine ne zaman bir iyilik erişse, “Bu davranışlarımızla elde ettiğimiz hakkımızdır” derler. Eğer kendilerine bir kötülük gelirse, bunu Musa ve onun taraftarlarının uğursuzluğuna verirlerdi. Yoo, şüphesiz onların uğursuzlukları Allah tarafından onlara yüklenmiştir; fakat çoğu bu gerçeği bilmez.
Kendilerine bir iyilik, bolluk gelince:
"- Bu bizim hakkımızdır" dediler. Başlarına bir kötülük gelince de, bunu Mûsâ ile beraberindekilerin uğursuzluğundan saydılar. Şunu unutmayın, onların uğurlu ve uğursuz saydıklarının, hayır ve şerden paylarının, rızıklarının kendi iradî tercihleri sonucu olacağı Allah katında yazılıdır. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Onlara bir iyilik geldiğinde: "Bu bizim hakkımızdır" derlerdi. Başlarına bir kötülük geldiğinde de Musa ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındandır [8], ancak çoğu bunu bilmez.
Onlara bir iyilik geldiği zaman 'Bu bizim için' dediler; onlara bir kötülük isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı. Haberiniz olsun, Allah katında asıl uğursuz olanlar kendileridir; ama onların çoğu bilmezler.
Fakat onlara (firavun ailesine) iyilik ve bolluk geldiği zaman: “- Bu bizim hakkımızdır.” dediler. Başlarına bir fenalık geldiği zaman da, beraberindekilerin uğursuzluğuna yoruyorlardı. Dikkat edin! İyilik ve kötülüğü yaratmak ancak Allah'ın kudretiyledir. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
Onlara bir iyilik geldiğinde, “bu bizdendir” derlerdi. Bir kötülük onlara isabet ettiğinde, Musa ve onunla beraber olanların uğursuzluğuna verirlerdi. Hâlbuki kesinlikle başlarına gelecek olan nasibleri, Allah katında(muayyen)dır. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
Onlara bir iyilik, bolluk gelince, “Bu bizim hakkımızdır” derler; eğer kendilerine bir fenâlık gelirse, Mûsâ ve onunla beraber olanların uğursuzluğuna sayarlardı. Bilesiniz ki onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Dediler ki: «Bizi aldatmak için herhangi belgeyi getirsen dahi, sana inan etmeyiz»
Onlara bir iyilik geldiğinde: “Bu, bizim içindir” derlerdi. Ne zaman da başları dara düşse bunu Musa ve onun yandaşlarının uğursuzluğuna verirlerdi. Şüphesiz, onların uğursuzlukları (yaptıkları yüzünden) Allah tarafından öngörülmüştür. Ne var ki, çokları bunu bilmezler.
Bilâhare bolluk ihsân itdiğiniz vakit "İşte bizim nasîbimiz budur" didiler; Bir musîbete dûçâr oldukları zamân Mûsâ ve ma’iyetinin uğursuzlığına ’atf idiyorlar idi. Ânlara musîbet Allâh’dan geliyor lâkin ekserîsi bilmiyorlar.
/.Onlara bir iyilik geldiği zaman; "Bu bizden ötürüdür" derler, bir fenalığa uğrarlarsa da, Musa ve onunla beraber olanların uğursuzluğuna verirlerdi. Bilin ki, kendilerinin uğradığı uğursuzluk Allah katındandır, fakat çoğu bunu bilmezler.
Fakat onlara iyilik geldiği zaman, “Bu bizimdir, (biz çalışıp kazandık)” derler. Eğer başlarına bir kötülük gelirse, Mûsâ ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. İyi bilin ki, onların uğursuzluk sebebi ancak Allah katında (yazılı)dır. Fakat çokları bilmezler.
Onlara bir iyilik (bolluk, bereket) gelince “Bu bizim hakkımızdır” derler, eğer başlarına bir felâket gelirse bunu Mûsâ ve onunla beraber olanların uğursuzluğuna bağlarlardı. Bilesiniz ki başlarına gelenler Allah katındandır; fakat onların çoğu bunu bilmez.
Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, «Bu bizim hakkımızdır» derler; eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı. Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Kendilerine bir iyilik geldiği zaman, "Bunu biz hakkettik," derler, kendilerine bir kötülük dokunduğu zaman ise Musa ve beraberindekileri uğursuzlukla suçlarlardı. Doğrusu, onların uğursuzluğu ALLAH tarafından kararlaştırılır. Ancak çokları bilmezler.
Fakat kendilerine iyilik geldiği zaman, işte bu bizim hakkımızdır, dediler, başlarına bir kötülük gelince de, işte bu Musa ile yanındakilerin uğursuzluğu yüzünden, dediler. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındandır. Lâkin çoğu bunu bilmezler.
Fakat kendilerine iyilik geldiği zaman ha, bu bizim hakkımız dediler, ve başlarına bir kötülük gelirse Musâ ile ma'ıyyetindekilerden teşe'üm ediyorlardı, şum kuşları ise ancak Allah yanındadır ve lâkin ekserîsi bilmezlerdi
Onlara her ne zaman bir iyilik (bolluk/bereket) gelse, “Bu bizimdir, (biz çalışıp kazandık, zaten biz bunu hak etmiştik, layık olduğumuz budur)” derler. Ancak kendilerine bir kötülük (kıtlık gibi bir musibet) geldiği zaman ise (biz bunu hak etmiştik, layık olduğumuz budur, demezler de) Mûsâ ile onun beraberinde olan (müslüman) ları uğursuz sayarlar. Bilesiniz ki, onlara gelen (ve) uğursuzluk (olarak nitelendirdikleri musibetler, inkâr ve isyandaki ısrarları sebebiyle, bir ceza olarak) Allah tarafından kendilerine takdir edilendir, fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Onlara bir iyilik geldiği zaman, “Bu bizdendir.” derler. Bir kötülük isabet ettiği zaman da Musa ve onunla birlikte olanları uğursuz sayarlardı. İyi bilin ki onların uğursuzluğu ancak Allah katındadır.¹ Ancak çokları bunu bilmez.
Fakat onlara iyilik gelince: «Bu, bizim hakkımızdır» dediler. Eğer kendilerine bir fenalık da gelirse Musa ile onun berâberindekilere uğursuzluk yüklerlerdi. Gözünüzü açın ki onların uğursuzluğu ancak Allah tarafındandır. Fakat çokları bilmezler.
İşte onlara iyilik geldiği zaman: “Bu bizim (hakkımız)dır” derler. Ama onlara bir kötülük isâbet ederse, Mûsâ ve onunla berâber olanları uğursuz sayarlardı. Dikkat edin! Onların uğursuzluğu (kendi amellerinden olup) ancak Allah katındandır; fakat onların çoğu bilmezler.
Onlara bir iyilik (bolluk vs.) geldiği zaman: ’’Bu (zaten) bizim hakkımız! (kabiliyet ve çalışmamızın ürünüdür) derlerdi. Bir kötülük (sıkıntı) isabet edince de Musa’nın ve onunla birlikte olanların uğursuzluğuna yoruyorlardı. İyi bilin ki; onların uğursuzlukları (uğursuz saydıkları her şey) ancak (yaptıkları kötülükler nedeni ile) Allah tarafından öngörülmüştür. Fakat onların çoğu, (ilimle alakaları olmadığı için) bunu bilmez.
Onlara bir iyilik gelse “Bu bizim kendimize aittir” derler. Onlara bir kötülük dokunduğunda ise, Musa ve onunla beraber olanlardan dolayı uğursuzluğa uğradıklarını söylerler. Hayır! Onların uğradıkları uğursuzluklar Allah’ın katından gelen cezadır. Ama çoğunluğu bunu bilmiyor.
Onlar iyiliğe kavuşunca: "Tam bize göre" derler, başlarına bir kötülük gelince de onu Musa ile onun yanındakilerin uğursuzluğuna verirlerdi. Bilesiniz ki gerçekten onların uğursuzluğu Allah’ın katından gelmedir. Ancak, onların pek çoğu bunu bilmezler.
Onlara iyilik [¹] gelince «— Bu, bize gerektir» derler. Bilâkis onlara bir kötülük [²] gelirse Musa/yı da, yanındakileri de, uğursuz sayarlar. Haberiniz olsun ki onların uğursuzluğu yalnız Allah yanındadır [³]. Fakat pek çokları bunu bilmezler. [⁴]
Onlara bir iyilik geldiğinde, “Bu zaten bizim hakkımızdı” derler. Kendilerine bir kötülük ulaşınca da, Musa ve onunla beraber olanların uğur(suzluğ)una yorarlardı. İyi bilin ki, onların (duçar olduğu) uğur/uğursuzluk [tâ’irihum] ancak Allah katındandır fakat onların çoğu bilmezler.
Onlara bir iyilik geldiği zaman, “Bu bizim için” derlerdi. Onlara bir kötülük de isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı. Haberiniz olsun, Allah katında asıl uğursuz olanlar kendileridir; ama onların çoğu bilmezler.
Ne zaman kendilerine bir iyilik erişse, “Bu bizim doğru yolda olduğumuzu açıkça gösteren bir delil olup, yalnızca bize aittir ve sırf bizim bilgi ve becerimiz sayesinde gerçekleşmiştir!” derlerdi. Başlarına bir belâ gelince de, Mûsâ ve arkadaşlarının kendilerineuğursuzluk getirdiğini ileri sürerlerdi. Hayır; aslında uğursuzlukları kendi kötülükleri yüzünden Allah tarafından verilmiştir; ne var ki, pek çokları bunu bilmezler.
Onlara İyilik / Güzellik geldiği zaman:
“Bu bizim hakkımızdır” dediler. Bir kötülük dokunduğunda Musa ve onunla birlikte olanların uğursuzluğuna yorarlar. Dikkat edin! Onların uğursuzluğu Allah katındadır; ama onların çoğu bilmez.
Fıravunlar, bir nimete konunca: " Bu, bizden " derler, başlarına bir kötülük gelince de bunu, Musa ve adamlarının uğursuzluğuna yorarlardı. Hiç olur mu! Aslında bütün ipler Allah'ın elinde ama çokları bunu bilemez ki.
Onlara bir iyilik geldiği zaman: "Bu bizdendir." derler. Eğer başlarına bir kötülük gelirse Musa ve yanındakileri uğursuz sayarlardı. İyi bilin ki onlara gelen uğursuzluk kendi yaptıkları yüzündendir. Doğal yasalarımız gereği başlarına gelmiştir. Fakat onların çoğu bilmez.
Onlara bir iyilik geldiğinde “Bu, sadece bizim hakkımızdır.” demişlerdi. Kendilerine bir kötülük geldiğinde onu da Musa ve beraberindekiler nedeniyle (gelen) uğursuzluğa bağlarlar(dı). [*] Dikkat edin! Onların uğursuzluğu Allah katında(n)dır fakat çoğu bilmez.
Fakat onlar, kendilerine bir iyilik geldiği zaman: “Bu bizim hakkımızdır.” dediler, başlarına bir kötülük gelince de bunu, Mûsa ile yanındakilerin uğursuzluğuna¹ yordular. Şunu iyi bilin ki onların bütün uğursuzluğu Allah katındandır, fakat onların çoğu bunu bilmiyorlar.
Fakat onlar, kendilerine ne zaman bir iyilik erişse “Bu (zaten) bizim hakkımızdı!” derler, ne zaman da başları dara düşse bunu Musa ve o’nun yandaşlarının uğursuzluğuna verirlerdi. ⁹⁵ Yoo! Şüphesiz, onların uğur[suzluk]ları Allah tarafından öngörülmüştür; ne var ki, çoğu (bunu) bilmez.
Ama onlar bolluk ve refaha ulaştıklarında ‘Bu bizim en doğal hakkımızdı’ derler, sıkıntı ve darlığa düştüklerinde ise Musa’yı ve onunla birlikte olanları uğursuzlukla suçlarlardı. Oysa onların uğursuzluk saydıkları Allah katından bir yasadır. Fakat bu gerçeği onların çoğu bilmiyorlar. 27/47, 36/18
Oysa ki onlar, kendilerine ne zaman iyilik ulaşsa “Bu (zaten) bizim hakkımızdı” derler; fakat ne zaman da bir kötülük dokunsa, Musa ve onunla birlikte olanların uğursuzluğuna yorarlardı. Yoo! Onların (fal yoluyla) uğursuzluğa yordukları (şey) Allah katındandır; fakat onların çoğu bunun farkında değiller.
Onlara bir bolluk geldiğinde; "Bu bizim hakkımızdır" dediler, kıtlık eriştiğinde ise, Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı, (kendi günah ve kusurlarını hiç hesaba katmazlardı) Haberiniz olsun ki, onların uğursuz saydığı şeyler (kıtlık ve sıkıntılar ancak) Allah katındandır. (Rablerinin takdiridir ve onların kötü amellerinin bir cezasıdır) Fakat onların birçoğu bu gerçeği bilmezler!
Fakat onlara iyilik geldiği zaman, "Bu bizimdir, (biz çalışıp kazandık)" derler. Eğer başlarına bir kötülük gelirse, Mûsâ ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. İyi bilin ki, onların uğursuzluk sebebi ancak Allah katındadır. Fakat çokları bilmezler.
Fakat onlara güzellik gelince, «Bu bizim hakkımızdır» dediler. Onlara bir kötülük isabet ederse Mûsa ile ve O'nunla beraber olanlar ile teşe'ümde bulunurlardı. Haberiniz olsun ki, onların şeameti ancak Allah tarafındandır. Fakat onların pek çokları bilmezler.
Onlara iyilik, bolluk geldiğinde: “Hâ işte bu bizim hakkımız! Kendi becerimizle bunu elde ettik! ” derlerdi. Eğer kendilerine bir kötülük gelirse onu, Mûsa ile beraberindeki müminlerin uğursuzluklarına verirlerdi. Dikkat edin, iyiliği olduğu gibi kötülüğü de yaratmak, ancak Allah'ın kudretiyledir fakat onların çoğu bilmezler.
Onlara bir iyilik geldiği zaman: "Bu, bizimdir (kendi becerimizle bunu elde ettik)" derler; kendilerine bir kötülük ulaşırsa, Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlar(onların yüzünden belaya uğradıklarını sanırlar)dı. İyi bilinki, onların uğursuzluğu Allah katındadır, fakat çokları bilmezler.
(Halbuki onlar bundan mütenebbih olmadılar) Kendilerine bir eyilik gelse: "Bu bizim hakkımızdır, biz buna lâyıkız" didiler ve eğer onlara bir fenâlık isâbet itse "Mûsâ ve berâberindekiler ile teşe'üm iderler (bunlar onların uğursuzlığıdır dirler.) Âgâh olun! Onların (Fir'avn kavminin) kendi uğursuzlukları Allâh tarafından cezâlarıdır. Lâkin ekserîsi bunı bilmezler.
İşleri iyi gidince “Biz bunu hak ettik.” derler, sıkıntı bastırdı mı onu da Musa’nın ve beraberindekilerin uğursuzluğuna bağlarlardı. Bakın, onlar için asıl uğursuzluk Allah katında olandır. Ama çokları bunu bilmez.
Onlara bir iyilik geldiği zaman “bu bizim hakkımızdır” derler, onlara bir kötülük dokunduğu zaman onu Musa ve onun yanındakilerin uğursuzluğuna verirlerdi. Dikkat edin, onların uğursuzluğu sadece Allah katındandır. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
Başlarına bir iyilik gelince “Bu bizim hakkımız” der, kötülük gelince de Musa ile beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. Heyhat! Onların uğursuzluğu Allah katındandı da çoğu bunu bilmiyordu.
Onlara bir iyilik geldiğinde, "Bu bizimdir!" derlerdi. Kendilerine bir kötülük dokunduğunda ise Mûsa ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. Gözünüzü açın! Onların uğursuzluk kuşu, Allah katındadır, fakat çokları bilmiyorlar.
pes ķaçan gele anlara eyü iş bizümdür uşbu.” daħı eger irer-ise anlara yavuz iş şomı dutarlar mūsā’yı daħı anı kim anuñ-iledür. ay bayıķ śoñı anlaruñ Tañrı ķatındadur! velįkin anlaruñ eyregi bilmezler
Ḳaçan gelse özlerine ucuzlıḳ, ni‘metler çoḳ olsa eydürler: Bu bizüm‐çündür,biz aña müsteḥaḳ‐biz ve eger yitişse anlara ḳızlıḳ ve muṣībetler yaman fāl du‐tarlardı Mūsāyı Benī İsrā’īl. Alaruñ şūmluġındandur, dirlerdi. Anlaruñyaman fālları Tañrı Ta‘ālā ḳatında yazılmışdur. Līkin anlaruñ çoġı bilmezler.
Onlara bolluq qismət olduğu zaman: “Bu bizim (haqqımızdır)!” – deyər, bir pislik üz verdikdə isə bunu (bir uğursuzluq, nəhslik kimi) Musadan və yanındakılardan görərdilər. Agah olun ki, onların başına gələn uğursuzluq (nəhslik) Allahdandır, lakin onların əksəriyyəti (bunu) bilməz!
But whenever good befell them, they said : This is ours; and whenever evil smote them they ascribed it to the evil auspices of Moses and those with him. Surely their evil auspice was only with Allah. But most of them knew not.
But when good (times) came, they said, "This is due to us;" When gripped by calamity, they ascribed it to evil omens connected with Moses and those with him! Behold! in truth the omens of evil are theirs(1088) in Allah.s sight, but most of them do not understand!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |