Velekad eḣażnâ âle fir’avne bi-ssinîne venaksin mine-śśemerâti le’allehum yeżżekkerûn(e)
Andolsun ki biz, düşünüp ibret alsınlar diye Firavun'u ve soyunu yıllarca kuraklığa ve kıtlığa uğrattık.
Andolsun, Biz de Firavun ailesini (ve iktidar çevresini) belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Gerçekten de Firavun ve halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyle kıskıvrak yakaladık ki, akıllarını başlarına toplar da, ders alırlar diye.
Andolsun, biz Firavun'un kavmini düşünüp ibret alsınlar diye senelerce kıtlık ve ürün noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık.
Şüphesiz biz Firavun'un ailesini belki öğüt alırlar diye kıtlık ve meyvelerden eksiltme yoluyla sıktık.
Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
And olsun ki, biz, Firavun ailesini, düşünüp ibret alsınlar diye, tuttuk senelerce mahsul kıtlığı ve kuraklıkla kıvrandırdık.
Ve andolsun! Biz Firavun milletini, kıtlık yılları ve kuraklıkla yakaladık, belki ibret alırlar diye…
Andolsun ki, Firavun'a uyanlar ders alsınlar diye, onları yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığı ile cezalandırdık.
Onlara bir iyilik gelecek olsa: «Bu bizim hakkımızdır» demektedirler, kötülük geldiğinde, Musa ile arkadaşların uğursuz sayarlar, iyi bilin ki onların uğursuzluğu, Allah katından, pek çokları bilmezler
Andolsun ki; biz, Firavun hanedanını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklık ve mahsul kıtlığına mahkûm ettik.
Ândan sonra Fir’avn kavmine kuraklık ve mahsûlâtda tenâkıs his itdirdik tâ ki tefekkür itsünler.
And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.
Andolsun ki biz de Firavun’a uyanları, ders alsınlar diye kuraklık yılları ve ürün kıtlığı ile cezalandırdık.
Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.
Firavun tarafını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik.
Gerçekten biz, Firavun sülâlesini, senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık ki, düşünüp ibret alsınlar.
Filhakika ali Fir'avnı tuttuk senelerce kıtlık ve hasılât eksikliğiyle sıktık, gerekti ki düşünüb ıbret alsınlar
Kasem olsun ki biz, ibret alsınlar (akıllarını başlarına alıp, yaptıkları sapkınlıklara tövbe ederek hakka yönelsinler) diye Firavun (ve) halkını, yıllarca kuraklık ve mahsul kıtlığı ile cezalandırdık. (Velâkin, bunca uyarılara rağmen onlar ısrarla azgınlıklarına devam ettiler.)
Ant olsun ki belki ders alırlar diye, Firavuncuları yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığıyla cezalandırdık.
Andolsun ki biz Fir'avn hanedanını, düşünüb ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklıkla, mahsullerin kıtlığıyle tutub sıkdık.
Muhakkak ki (biz,) Fir'avun ehlini, belki ibret alırlar diye (yıllarca) kıtlıklar ve mahsûllerden bir eksiltme ile yakaladık (cezâlandırdık).
Ve (Resulüm!) gerçekten biz (zulüm ve azgınlıkları sebebeyle) Firavun hanedanını düşünüp akıllarını kullanırlar diye, yıllar süren kuraklık ve ürün kıtlığıyla yakaldık (cezalandırdık).*
Firavun ailesini belki düşünürler diye, yıllarca elde ettikleri ürünleri azalttık.
İşte, biz Firavungillere yıllar yılı kuraklık, ürün darlığı çektirdik, öğütlensinler diye.
* Biz Fir/avuncuları, nasihat kabul edebilmeleri için kıtlık ve kuraklık senelerine, meyvaların eksikliğine giriftar ettik.
Andolsun Biz Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kuraklık ve ürün azlığıyla/kıtlıkla cezalandırdık [ehaznâ].
Hiç şüphesiz biz de Firavun ailesini ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Andolsun Biz, Mısır halkına kıtlıklar vererek ve orada yetişen ürünleri azaltarak Firavun ve yandaşlarını defalarca cezalandırdık ki, belki düşünüp ibret alırlar. Fakat ibret alamadılar. Şöyle ki:
And olsun Firavun’un ailesini yıllarca süren Kıtlığa ve Ürün Eksikliği’ne uğrattık! Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.
Zaten biz de, Fravunları yıllardır verimsizlik sebebiyle kıvrandırıyor ve hep zamanla akılları başlarına gelir diyorduk.
Bilin ki; Firavun ailesini yaptıklarından dolayı öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlıkla yoklukla cezalandırdık.
Yemin olsun ki biz de Firavun’un ailesini (destekçilerini gerçeği) hatırlasınlar diye kuraklık ve ürün kıtlığı ile cezalandırmıştık.
Gerçekten Biz Firavun sülâlesini, düşünüp ibret alsınlar diye senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup-kıvran-dırdık.
Gerçekten de Firavun’un halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyla kıskıvrak yakaladık ki akıllarını başlarına toplar da ders alırlar.
Andolsun ki biz Firavun hanedanını, belki akıllanırlar diye yıllarca kıtlık ve kuraklıkla cezalandırdık. 2/155, 7/133, 22/11
Doğrusu Biz Firavun’un halkını, (insanlık tecrübesini) hatırlasınlar diye kuraklık ve ürün kıtlığına mahkûm ettik.
Andolsun ki, Firavun hanedanını da, düşünüp ibret alsınlar diye yıllarca kuraklık ve kıtlıkla sıkınhya uğrattık! (Fakat ibret almadılar, bu kıtlık sıkıntının bir imtihan olduğunun şuuruna varmadılar, nitekim)
Gerçekten de Firavunun ahalisini senelerce sıkarak ve ürün kıtlığıyla yakaladık belki öğüt alırlar diye...
Ve andolsun ki, Fir'avun'un kavmini senelerce kaht ve galaya ve meyvelerin eksikliğine giriftar ettik, düşünüp de mütenessih olsunlar diye.
Biz Firavun hanedanı düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık.
Andolsun biz, Fir'avn ailesini tuttuk, öğüt alsınlar diye yıllarca kıtlıkla ve ürünleri azaltmakla sıktık.
Biz Âl-i Fir'avn'ı (Fir'avn kavmini) kaht, kuraklık ve mahsûlün ve meyvenin noksanlığı ile cezâ ve 'azâb iyledik. Belki (bu cezâ ve 'azâb ile 'akıllarını başlarına alub) tezekkür ve tefekkür iderler.
Firavun hanedanına, belki akıllarını başlarına alırlar diye yıllar yılı kuraklık ve gelir darlığı yaşattık.
Firavun hanedanını belki düşünürler diye kuraklık ve yıllarca ürünlerini eksiltmekle cezalandırdık.
And olsun, Biz Firavun hanedanını, ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklık ve kıtlığa uğrattık.
Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
daħı bayıķ duttuķ fir'avn ķavumını ķızlıġ-ıla daħı eksmeklig-ile yimįşlerden anuñ- içün kim bunlar ögütleneler.
Daḫı dutduḳ Fir‘avn ḳavmini ḳızlıḳ bile, yemişler eksük olmaḳ bile. Olakim anlar fikr ideler didük.
Biz Fir’on əhlini (illərlə) qıtlığa, quraqlığa və məhsul çatışmazlığına mə’ruz qoyduq ki, bəlkə, düşünüb ibrət alsınlar!
And We straitened Pharaoh's folk with famine and the dearth of fruits, that peradventure they might heed.
We punished the people of Pharaoh with years (of droughts) and shortness of crops; that they might receive admonition.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |