8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
A’râf Suresi 123. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâle fir’avnu âmentum bihi kable en âżene lekum(s) inne hâżâ lemekrun mekertumûhu fî-lmedîneti lituḣricû minhâ ehlehâ(s) fesevfe ta’lemûn(e)

Firavun, ben size izin vermeden önce ona inanıyor musunuz dedi, bu, şüphe yok ki halkını oradan çıkarmak için şehirde kurup düzdüğünüz bir düzen; yakında ne yapacağımı öğrenirsiniz.

Firavun (iman eden sihirbazlara dönüp): "Ben size izin vermeden (ve aramızda özel bir fitne projesi üretmeden) önce ona (Hz. Musa’ya) iman ettiniz öyle mi? Bu tavrınız, muhakkak halkı buradan sürüp-çıkarmak amacıyla (Musa ile birlikte herhalde gizlice) şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı yakında görüp) bileceksiniz" (diye homurdanmıştı).

Firavun sihirbazlara: “Ben size izin vermeden, O'na inandınız öyle mi?” dedi. “Bakın, bu yaptığınız, şehrin halkını oradan çekip götürmek için yaptığınız sinsice hazırlanmış bir tuzaktır. Ama yakında başınıza ne geleceğini bilirsiniz siz.

Firavun:
“Ben size izin vermeden Allah'a, Mûsâ'nın peygamberliğine iman edersiniz ha! Bu bir hiledir. Bu şehrin ahalisini buradan çıkarmak için, şehirde sinsice hazırladığınız bir tuzaktır. Yakında başınıza gelecekleri göreceksiniz." dedi.

Firavun şöyle dedi: "Ben size izin vermeden önce ona iman mı ettiniz? Bu, halkını içinden çıkarmak amacıyla şehirde kurmuş olduğunuz bir tuzaktır. Yakında bileceksiniz.

Firavun: 'Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz.'

Firavun, onlara şöyle dedi: “- Ben, size izin vermeden, siz ona iman ettiniz ha! Şüphesiz bu bir hiledir ki, siz onu, şehirde (Mısır'da) anlaşıp kurmuşsunuz; yerli halkı bu şehirden çıkarmak (ve kendiniz yerleşmek) istiyorsunuz. O halde (başınıza ne geleceğini) yakında bilirsiniz.

Firavun. “Ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz bu, ahalisini ondan çıkarmak için şehirde düzenlediğiniz bir hiledir. İlerde (ne yapacağımı) bileceksiniz.

Firavun dedi ki: “Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgâhladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlayacaksınız.”

Ellerinizi, ayaklarınızı verevine keseceğim, sonra sizin hepinizi asacağım da!»

Firavun: “Ben size izin vermeden iman ettiniz ha!” dedi. “Şüphesiz bu bir hiledir, siz bunu yerli halkı oradan çıkarmak amacıyla şehirde planladınız. (Size ne yapacağımı) sonra anlayacaksınız!”

123, 124. Fir’avn ânlara didi ki: "Nasıl, ben size müsâ’ade itmezden evvel îmân mı idiyorsunuz? Siz şehirden ahâlîyi çıkarmak içün bir tedbir mi tertîb iylediniz, yakında görirsiniz bir tarafdaki elinizi diğer tarafdaki ayağınızı kesdireceğim sonra hepinizi asacağım."

123,124. Firavun: "Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz bir hiledir, fakat siz göreceksiniz. And olsun ki, ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım" dedi.

Firavun, “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!” dedi. “Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. Göreceksiniz!”

Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz öyle mi? Şüphe yok ki bu, halkını şehirden çıkarmak için orada kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!”

Firavun dedi ki: «Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!

Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!," dedi,

Firavun: "Ben size izin vermeden iman ettiniz ha!" dedi. "Şüphesiz bu bir hiledir, siz bunu şehirde kurmuşsunuz, yerli halkı oradan çıkarmak istiyorsunuz, sonra anlayacaksınız!"

Fir'avn, siz, dedi: Ona ben izin vermeden iyman ettiniz ha, bu her halde bir hud'a siz bu hud'ayı şehirde kurmuşsunuz, yerli ehaliyi ondan çıkarmak istiyorsunuz, o halde yakında anlarsınız

Firavun (îmân eden sihirbazlara dönüp) dedi ki: “Ben size izin vermeden ona (Mûsâ’nın peygamber olduğuna) îmân mı ettiniz? Şüphesiz bu, (Mısır) halkını (Kıptileri) oradan (Mısır’dan) çıkarmak ve (İsrâiloğullarını oraya yerleştirmek) için şehirde (Mûsâ ile aranızda anlaşarak) kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!

Firavun: “Ben size izin vermeden mi ona inandınız?” dedi. “Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır.” Ama yakında göreceksiniz!”

Fir'avn «Ben size izin vermeden, dedi, Ona îman mı etdiniz? Bu, hiç şübhesiz ki şehirde — onun halkını içinden çıkarmanız için — kurduğunuz bir hıylekârlıkdır. Yakında (başınıza ne geleceğini) bilirsiniz siz».

Fir'avun: “(Ben) size izin vermeden önce mi ona îmân ettiniz?” dedi. “Şübhesiz ki bu, (buraya gelmeden önce aranızda kararlaştırarak) ahâlisini oradan çıkarmanız için şehirde kurduğunuz apaçık bir hîledir. Fakat ileride, bileceksiniz!”

(Bu manzara karşısında çılgına dönen) Firavun dedi ki:“Ben size izin (onay) vermeden mi ona inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz bir hiledir; ama yakında (başınıza neler geleceğini) bileceksiniz!”

Firavun “Ben size izin vermeden önce, iman ettiniz. Bu, şehrin yerlilerini dışarı atmak için, şehirlerde gizlice planladığınız bir komplo. (Benim ne kadar güçlü olduğumu) Öğreneceksiniz/ bileceksiniz.

Firavun dedi: "sizler benim uygunum olmadan Ona inandınız öyle mi? Besbelli ki bu, sizin kentte kurduğunuz düzendir. Kentin insanlarını dışarı çıkarmak için. Yakında ben size gösteririm.

Fir/avun onlara dedi: «— Ben size izin vermeden evvel ona iman mı getirdiniz? Bu, şüphe yok ki ahalisini çıkarmak için [¹] şehirde [²] kurduğunuz gizli bir hiledir. Size yapacağımı yakında göreceksiniz.

[1] Kıptileri çıkarıp Mısır'ı ele geçirmek için.[2] Çöle çıkmadan evvel.

(Firavun) “Ben size izin vermeden önce ona inandınız ha? Bu muhakkak bir tuzaktır. Şehirde bu tuzağı kurdunuz ki halkı oradan çıkarasınız⁴³ ama yakında bileceksiniz/göreceksiniz!” dedi.

43 Mısır’ın yerli halkını çıkarıp yerine İsrailoğullarını yerleştirmek istediklerini düşünüyor. Firavun, sihirbazların böyle bir tuzak peşinde olduğu ... Devamı..

Firavun dedi ki: “Ben size izin vermeden mi O'na iman ettiniz? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz bir hiledir; ama yakında (başınıza neler geleceğini) bileceksiniz!”

Bu manzara karşısında çılgına dönen Firavun, “Ben size izin vermeden ona inandınız, öyle mi?” diye haykırdı, “Demek siz, ta başından beri Mûsâ adına çalışan birer ajan idiniz! Nasıl da akıl edemedim? Aslında bütün buolup bitenler, bu ülkenin halkını buralardan sürüp çıkarmak ve böylece tahtımıza, tacımıza konmak için daha siz şehirde iken bana karşı hazırlamış olduğunuz sinsi bir tuzaktan ibaret! Fakat şimdi görürsünüz siz:”

Firavun dedi ki: -“Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Bu, ahâlisini çıkarmak için Şehir’de kurduğunuz bir tuzaktır. İlerde bileceksiniz”.

Firavun: - Ben izin vermeden ona nasıl inanırsınız? Herhalde bu, şehirde oynadığınız bir oyun. Sanıyorum şehir halkını ürkütüp kaçırmak için yaptınız, ama yakında gününüzü görürsünüz.

Firavun, "Ben size izin vermeden O’na iman ettiniz ha! Şüphesiz bu yaptığınız halkımı yaşadığı şehirden çıkarmak için kurduğunuz tuzaktır. Göreceksiniz size neler yapacağım!" Dedi. Firavun kendisine karşı tuzak kurulduğunu, düzenine yapılan büyük bir başkaldırı olduğunu düşündü. Zaten Musa sarayda büyümüştü. Saraydan kovulmasaydı, Risalet göreviyle görevlendirilmeseydi, belki Firavun olacaktı. Firavunun kafasında oluşan şey iktidarına karşı yapılan bir ayaklanmaydı. Ona göre Musa ile sihirbazlar önceden anlaşıp tuzak kurmuşlardı. Musa’nın Firavunlukta gözü vardı. Böyle bir oyuna başvurmuştu.

Firavun onlara şöyle demişti: “Ben size izin vermeden ona iman ettiniz (öyle mi)? Şüphesiz ki bu, halkını oradan çıkarasınız diye şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. İleride (gerçeği) bileceksiniz.

(Firavun büyücülere): “Ben size izin vermeden siz, o (Mûsa’ya) inandınız ha?¹ Kesinlikle bu, halkı buradan (Mûsa ile birlikte) çıkarmak amacıyla, şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse (size yapacağımı yakında) anlayacaksınız.” dedi.

1 Firavun’un bu ifâdesinden; Firavunlar ve benzerlerinin, insanların nelere inanacaklarını belirlemeye kadar onlara zulmettikleri ve bunun, onların ge... Devamı..

Firavun: “Ben size izin vermeden ona ⁹¹ inandınız, öyle mi?” dedi, “Bakın, bu sizin yaptığınız sinsice hazırlanmış bir tuzak; hem de bu [benim kendi] şehrimde, böylelikle ahalisini çekip götürmek için… Ama (bekleyin) yakında göreceksiniz:

91 Bu kişi zamiri Allah’a da Hz. Musa’ya da ilişkin olabilir; fakat 20:71 ve 26:49’daki benzer bir ifade, bunun daha çok Hz. Musa’ya ilişkin olduğunu ... Devamı..

Firavun: - Demek siz benden izin almadan O’na iman ettiniz öyle mi? Şüphesiz ki bu, halkı buradan sürüp çıkarmak için kurguladığınız bir tuzaktır. Yakında bunun cezasını göreceksiniz. 20/71, 26/49

Firavun: “Demek siz ben izin vermeden ona inandınız ha?” dedi; “İyi dinleyin: Bu sizin kurduğunuz haince bir tuzaktır! (Üstelik bana ait) şehirde… Hem de şehrin ahalisini oradan çıkarmak için… Fakat yakında gününüzü göreceksiniz!

(Bunun üzerine) Firavun: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Şüphe yok ki, yaptığınız bu şey, (kıptileri Mısır'dan çıkarmak için) şehirde (Musa ile bana karşı) kurduğunuz bir tuzaktır. (Sizler istiyorsunuz ki Mısır sırf sihirbazlar ile İsrailoğullarının olsun) Ama başınıza gelecekleri yakında göreceksiniz!

Firavun, "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz " dedi. "Şüphesiz bu şehir halkını yerinden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır öyle ise yakında bileceksiniz. "

Fir'avun dedi ki: «Ben size izin vermeden evvel O'na imân etmişsiniz. Şüphe yok bu bir hud'adır. Siz bu hud'ayı şehirde yaptınız ki, ahalisini ondan çıkarıveresiniz. Artık yakında bileceksiniz.»

123, 124. Firavun dedi ki: “Demek siz, benden izin almadan ona iman ettiniz hâ! Şüphe yok ki bu, yerli olan kıbtî ahaliyi yurtlarından sürmek için, sizin şehirde beraberce planladığınız gizli bir oyundur. Ama yakında bileceksiniz başınıza gelecekleri! Evet, ellerinizi ve ayaklarınızı, değişik taraflardan olarak keseceğim, sonra da hepinizi toptan asacağım! ” [20, 71]

Fir'avn: "Ben size izin vermeden ona inandınız mı?" dedi. "Bu, bir tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama yakında (başınıza gelecekleri) bileceksiniz!"

(O zamân) Fir'avn: "Ben size izin virmeden evvel ona îmân mı itdiniz? Halkını memleketden çıkarmak içün bu sizin uydurdığınız bir hîledir. Şimdi size yapacağımı görürsünüz."

Firavun dedi ki “Ben izin vermeden ona inandınız ha? Besbelli ki bu gizli bir düzendir. Ülkede bu düzeni kurdunuz ki halkını buradan çıkarasınız. Ben size göstereceğim.

-Ben size izin vermeden önce, ona iman mı ettiniz? Bu kesin bir tuzaktır. Halkı şehirden çıkarmak için, bu tuzağı kurdunuz. Bu yüzden siz görürsünüz.

Firavun “Fakat ben size izin vermeden iman ettiniz,” dedi. “Bu sizin şehirde iken kurduğunuz bir tuzaktır. Böylelikle şehir halkını oradan çıkarmak istiyorsunuz. Ama göreceksiniz.

Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgâhladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız."

eyitti fir'avn “įmān getürdüñüz mi aña andan ilerü kim destūr virem size? bayıķ uşbu yavuz śanmaķdur kim yavuz śanduñuz anı şar içinde tā çıķarasız andan ķavumını pes śoñra bilesiz”

Fir‘avn eyitdi: Īmān mı getürdi‐siz aña, size ben destūrumdan bu‐run? Taḥḳīḳ bu ḥīledür, siz ḥīle idüp ṭanışduñuz anı Mūsā‐y‐ıla mī‘āda çıḳma‐ dan burun. Mıṣr şehrinde[n] çıḳarmaġ‐ıçun şehr ehlini ki Ḳıbṭdur, siz sākinolmaġ‐ıçun. Siz göresiz ne işler‐men sizüñ bile.

Fir’on (onlara) dedi: “Mən sizə izin vermədən əvvəl siz ona iman gətirdiniz?” Bu (sizin Musa ilə birlikdə gördüyünüz işlər), şübhəsiz ki, əhalisini çıxartmaq (qibtiləri qovub Misiri ələ keçirmək) məqsədilə şəhərdə qurduğunuz (gizli) bir hiylədir. (Gördüyünüz işlərə görə başınıza nə oyun açacağımı) biləcəksiniz!

Pharaoh said: Ye believe in Him before I give you leave! Lo! this is the plot that ye have plotted in the city that ye may drive its people hence. But ye shall come to know!

Said Pharaoh: "Believe ye in Him before I give you permission? Surely this is a trick which ye have planned in the city to drive out its people: but soon shall ye know (The consequences).(1082)

1082 Pharaoh and his Court were doubly angry: first because they were made to look small when confronted by the power of Allah, and secondly, because ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.