Kâle ne’am ve-innekum lemine-lmukarrabîn(e)
Evet dedi Firavun ve siz, mutlaka yakınlarımdan olacaksınız.
(Firavun ise) "Evet" dedi. "(O takdirde) Siz (bana) en yakın kılınanlardan (saygın ve varlıklı kimseler) olacaksınız."
Firavun: “Elbette” diye karşılık verdi. “Üstelik o zaman benim en yakınlarımdan olacaksınız.”
O da: "Evet. Hem o zaman siz, bana yakın kimselerden olacaksınız" dedi.
'Evet' dedi. '(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan olacaksınız.'
Firavun: “- Evet, şüphesiz ki, siz yakınlarımdan olacaksınız.” dedi.
Firavun: “Evet, ücret olacaktır. Ve siz, yakınlarımdan olacaksınız.” dedi.
Firavun, “Evet, hem de siz bana yakınlardan olacaksınız” dedi.
Büyücüler dediler ki: «Ey Musa ! Değneğini sen mi atacaksın; biz mi atalım?»
Firavun: “Evet, yakın adamlarım arasına gireceksiniz” dedi.
Fir’avn: "Evet, benim mukarrabînimden olursunuz" didi.
Firavun, "Evet, yenerseniz gözdelerden olacaksınız" dedi.
Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi.
O da “Tamam; ayrıca sizler mutlaka yakınlarımdan olacaksınız” dedi.
(Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.
"Evet," dedi, "Siz benim yakın çevreme de girersiniz."
"Evet" dedi (Firavun), "Üstelik o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız."
Evet, dedi: Hem o vakit siz elbette gözdelerdensiniz
(Firavun,) “Evet, üstelik siz (alacağınız mükâfatlarla da kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan (hürmet gören, saygın kimseler) olacaksınız” dedi.
(Fir'avn): «Var ya, dedi, hem siz (benim) en yakınlar (ım) dan da olacaksınız muhakkak».
(Fir'avun:) “Evet, hem elbette siz, kesinlikle (bana) yakın kılınanlardan olacaksınız” dedi.
Firavun “Elbette bunun karşılığında, bana yakın kimseler olacaksınız” dedi.
Firavun dedi: "evet, hem de şüphesiz sizler benim yakınlarım olacaksınız."
Firavun: «— Evet mükâfat vardır. Bir de siz herhalde benim yakınlarımdan olursunuz.» dedi.
O da “Evet, hem de benim yakınımda olacaksınız” dedi.
Dedi ki: “Evet, (O zaman) siz yakın kılınanlardan olursunuz.”
Firavun,“Elbette!” diye cevapladı, “Üstelik o zaman, en yakın ve en seçkin adamlarımdan olacaksınız.”
Derken Mûsâ ile sihirbazlar, bir bayram sabahı, şehrin büyük meydanında toplanan halkın karşısına çıktılar:
-“Evet! Siz, Yakın Gözdeler’densiniz” dedi.
Fıravun: - Tamam hepinizi yanıma alacağım.
Firavun: “Evet! Siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız,” dedi.
(Firavun) “Tamam; siz gözdeler(im)den olacaksınız!” demişti.
Firavun: “Evet, siz kesinlikle benim en yakınlarımdan olacaksınız.” dedi.
[Firavun]: “Elbette” diye karşılık verdi, “üstelik, o zaman gözdelerimizin arasına katılmış olacaksınız.”
– Evet, elbette siz benim yanımda yüksek bir mevkide olacaksınız, dedi. 26/42
(Firavun): “Kesinlikle!” dedi, “üstelik siz (protokolde) maiyetimiz arasındaki yerinizi de alacaksınız.”
Firavun da: Elbet var, hem de sizler muhakkak benim yakınlarımdan (danışmanlarımdan) olacaksınız" dedi, (onları pohpohladı.)
(Fir’avn): "Evet, dedi, hem de siz benim yakınlardan olacaksınız!"
Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınızdır.»
Firavun: “Elbette! Üstelik siz benim gözdelerimden olacaksınız! ” dedi. [3, 45; 4, 172]
(Fir'avn): "Evet, dedi, hem de siz (benim) yakınlar(ım)dan(olacak)sınız!"
Fir'avn: "Evet. Ve siz mukarreblerimden olursunuz" didi.
“Evet” dedi, “Üstelik benim yakınlarımdan da olacaksınız.”
-Evet, elbette siz benim yakınlarım olacaksınız, dedi.
Firavun “Evet,” dedi. “Üstelik yakınlarımdan olursunuz.”
"Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız."
eyitti: “evet, daħı bayıķ siz yaķın olmışlardansız.”
Fir‘avn eyitdi: Evet, daḫı siz muḳarreblerden olursız, didi.
(Fir’on: )”Bəli şübhəsiz ki, siz (mənə) ən yaxın adamlardan olacaqsınız!” – deyə cavab verdi.
He answered: Yea, and surely ye shall be of those brought near (to me).
He said: "Yea, (and more),- for ye shall in that case be (raised to posts) nearest (to my person)."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |