Keżżebet śemûdu ve ’âdun bilkâri’a(ti)
Yalanladı Semud ve Âd, insanların başına kopan, akıllarını dağıtan kıyameti.
(Bunların kavranması için hatırlat ki:) Semud ve Ad (toplumları), Karia’yı (yürekleri kavuracak ve kapılarını çalacak olayı) yalan sayıvermişlerdi.
Semud ve Ad kavimleri patlak verecek kıyameti yalan saydılar.
Semûd ve Âd, gülle gibi başlarına düşüp beyinlerini parçalayacak felâketi, âlemdeki düzenin bozularak yıldızların ve gezegenlerin çarpışacağı gündeki felâketi, Kıyamet'i yalanladılar.
Semud ve Ad (kavimleri) o başa çarpacak (kıyamet)i yalanladılar.
Semud ve Ad (toplulukları), kâria'yı yalan saydılar.
(Salih'in kavmi) Semûd ve (Hûd'un kavmi) Âd, o kıyamete inanmadı.
Semud ve Ad kavimleri, herkesin kapısını çalacak olan kıyameti yalanladılar.
Semûd ve ‘Âd kavimleri kıyameti yalanladı.
Semud ile Âd ulusu, başlarına geleceği yalanladılar!
Vaktiyle Semûd ve Âd (kavimleri), yüreklerini hoplatacak olan o büyük felaketi yalanladılar.
Semûd ve ’Âd kavmi kıyâmet günini inkâr itdiler.
Semud ve Ad milletleri tepelerine inecek bu gerçeği yalanladılar.
Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (Kıyameti) yalanladılar.
Semûd ve Âd, kapılarını çalacak felâketi asılsız saymışlardı.
Semûd ve Âd kavimleri, kapılarını çalacak felâketi (kıyameti) yalan saymışlardı.
Semud ve Ad (halkı) sarsıcı olayı yalanladı.
Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı.
İnanmadı Semud-ü Âd o karıaya
Semûd ve Âd kavimleri, (muhakkak gerçekleşecek olan) o dehşet verici, büyük felaketi (kıyameti) yalanladılar.
Semuud ile Aad (kavmleri ta yüreklerinde) patlayacak olan o kıyameti tekzîb etdi (ler).
Semûd ve Âd (kavimleri), çarpacak olan o felâketi (kıyâmeti) yalanlamıştı.
Semud ve Ad toplulukları, başlarına gelecek olan o kıyameti yalanladılar.
Semud ile Ad üzerlerine çökeni yalan saymışlardı.
Semud ve Âd, inanmayıp sonra başlarına gelen felâketi yalan saymışlardı.
Semud ve Ad, hırpalayıcı olanı (kıyameti) yalan saydılar.
Semud ve Ad kavimleri, her şeyi yok edecek olan bu müthiş Felaketin gerçekleşeceğini inkâr etmiş ve korkunç bir ahlâksızlık ve sefahatin pençesine düşmüşlerdi. İşte bu yüzden:
Semûd ve Âd, Kâria’yı (Büyük Felaket’i) yalanladı.
Semûd ve âd kavimleri kıyameti yalanladı.
Semud ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi yalanladılar. Onların kıyameti koptu.
Semûd ve Âd (kavimleri) de o çarpan felaketi yalanlamıştı.
Semûd ve Âd (toplumları) işte o kıyamet gününü yalanladılar.
Vakti zamanında Semud ve Âd halkı bu tehditlerimi yalanlamışlardı. 7/73...79
SEMUD ve ‘Âd[⁵²⁷⁴] (insanın aklını başına devşiren) o malum fâciayı[⁵²⁷⁵] yalanladılar.
Semud ve Ad kavimleri, kapılarını çalacak olan felaketi (kıyâmeti) yalan saydılar. (Yalan savmalarının cezasını da çektiler şöyle ki)
Semûd ve Âd (kavimleri), Kariayı ( Dağların pamuk gibi atıldığı insanların yaşayacağı o dehşet kıyamet öncesi olayı) yalanladılar.
Semûd ve Âd kavimleri. O korkunç vak'ayı (yani Kıyameti) yalan saymıştı.
İşte Semûd ve Âd milletleri de o kafalara çarpan kıyamet dehşetini yalan saymışlardı.
Semud ve 'Ad (kavimleri), başa çarpan olayı yalanladılar.
Semûd ve 'Âd kavimleri kıyâmeti tekzîb itdiler.
Semud ile Ad (kavimleri), gümbür gümbür gelen o felaket için “Yalan!” demişlerdi.
Semud ve Âd halkı (tepelerine) ansızın inecek olanı yalanlamışlardı.
Semud ve Âd kavimleri de o çarpacak felâketi yalanlamıştı.
Semûd ve Âd kâriayı/başa çarpan olayı yalanlamıştı.
yalan duttı ŝemūd daħı 'äd dögiciyi ya'nį ādemįler göñüllerine dögici ķorķularıla ya'nį ķıyāmet.
Yalanladı ẞemūd ve ‘Ād ḳavmi yürekler ḳoparıcı ḳıyāmeti.
Səmud da, Ad da (ürəkləri dəhşətə salan) o qiyaməti yalan saymışdılar!
(The tribes of) Thamud and Aad disbelieved in the judgment to come.
The Thamud(5636) and the ´Ad People (branded) as false the Stunning Calamity!(5637)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |