3 Aralık 2024 - 2 Cemaziye'l-Ahir 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hâkka Suresi 12. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Linec’alehâ lekum teżkiraten vete’iyehâ użunun vâ’iye(tun)

Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye.

Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. ’Gerçeği belleyip kavrayabilen’ kulaklar(ın sahibi olanlar) da onu ‘öğrenip hatırlasın’ (diye bunları belirtiriz).

ki, onu size bir ibret yapalım belleyici kulaklar onu bellesin dinleyip, anlayıp, düşünerek gereğine göre hareket etsin.

Bunları size bir ibret yapalım da, anlayıp değerlendirebilecek kimselerin kulaklarında kalmaya devam etsin istedik.

bk. Kur’an-ı Kerim, 16/14; 35/12; 36/41-42; 43/12-14.

Bunu sizin için bir ibret yapalım ve kavrayan kulaklar bunu kavrasın diye.

Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. 'Gerçeği belleyip kavrayabilen' kullar onu belleyip-kavrasın.'

Onu (müminleri kurtarıp da kâfirleri boğmamızı) size bir ibret yapalım ve onu belleyip saklıyan kulaklar saklasın diye...

Ki onu, size bir hatıra (destan) yapalım. Ve bilgi alan kulaklar o destanı dinlesin.

Onu sizin için öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.

O, sizlere bir öğüt, kulaklara küpe ola!

Taşıdık ki, onu sizin için (nesilden nesile aktarılan) bir ibret vesilesi olsun; can kulağı ile dinleyip ders alanlar onu belleyip kavrasınlar!

Tâ ki size bir ihtâr olsun ve dikkatli kulaklarınızda ’ibret kalsun.

11,12. Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.

11,12. Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.

Bunu sizin için ibretli bir ders olsun ve kulaklardan hiç çıkmasın diye yaptık.

Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.  

 Nuh tufanına ve Nuh (a.s.)un gemisine işaret olunmaktadır. «Sizi taşıdık», «Sizin atalarınızı kurtardık; onları kurtarmasaydık sizler de hayat bulama... Devamı..

Ki o size bir ders olsun ve dinleyen kulaklar anlasın.

Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.

Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye

Bu (kıssa) sizin için (nesilden nesile aktarılan) bir ibret (vesilesi) olsun da (kıssaları can kulağı ile dinleyip, onlardan ders alan) kulaklar (ın sahipleri) onu belleyip kavrasın, diye böyle yaptık.

Onu sizin için bir öğüt yapalım, duyan kulaklar onu duysun diye.

Onu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, onu belleyen kulaklar da bellesin diye.

Tâ ki onu sizin için bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar, onu bellesin!

11,12. Şüphesiz (Nuh zamanında,) sular taştığı vakit, sizi (atalarınızdan inanmış olanları) gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir öğüt (ibret) vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık.

Bu olayı sizin için alınacak bir öğüt ve işiten bir kulak için sağlıklı (doğru haber) yaptık.

Size bir öğüt olsun, kulaklarınızda küpe olsun diye.

11, 12. Su taştığı zaman, bu hâdise size ibret olsun, kulağınızda küpe kalsın diye sizi [¹] gemiye taşıdık.

[1] Tufanda babalarınızı.

Onu sizin için bir ibret/öğüt [tezkire] vesilesi yapalım ve belleyecek kulaklar onu iyice bellesin⁶.

6 Bu bir deyimdir. Türkçede biz buna “Söz dinleyen kulağa küpe olsun” deriz.

Onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulaklar onu bellesin diye (taşıdık).

Ki, insanlık tarihinin dönüm noktası olan bu olayı sizin için bir ibret dersi kılalım ve dinlemesini bilen kulaklar bunu kavrayıp ibretalsın. İbret alsın da, iman edip güzel davranışlar ortaya koyarak, kendisini o Büyük Güne hazırlasın:

Onu size öğütleme kılalım; belleyecek kulaklar onu bellesin!

Bu olayı dillere destan, kulaklara küpe ettik.

Tufanı sizin için bir ibret ve öğüt yapalım! İşiten ve işittiklerini hafızasında tutsunlar diye böyle yaptık! Bak yıllar geçtiği halde haberleri geliyor.

(Gerçeği) hatırlatma (vesilesi) yapalım ve kavrayan kulak(ların sahipleri) onu iyice kavrasın diye onları size (anlattık). [*]

Kıssaların anlatılma gerekçeleriyle ilgili bkz. A‘râf 7:176; Hûd 11:120; Yûsuf 12:111; Tâhâ 20:99; Kâf 50:37; Nâzi‘ât 79:26.

11,12. Sular kabardığı zaman bu (helâk) olayı (ileride) sizlere bir uyarı olsun ve duyduğu şeyden ibret alabilen kulaklar¹ iyice duysun diye, sizi o (Nuh’un) gemisinde Biz taşıdık.²

1 Buradaki, “kulak” kelimesi, “dinlediklerini aklında tutan, âhireti inkârın sonunun ne kadar korkunç olacağını unutmayan dinleyicilerden” kinâyedir.2... Devamı..

ki bütün bunları ⁷ size [kesintisiz] bir uyarı haline getirelim ve her uyanık ve duyarlı kulak onu bilinçle algılayabilsin.

7 Zalimlerin cezalandırılmasını, ama haklıların bu cezanın dışında tutulmasını.

Bunu sizlere bir öğüt/uyarı ve söz dinleyenlerin kulaklarına küpe olsun diye yaptık. 18/54, 39/27

Onu, size bir ibret vesikası kılmak için, dahası işittiğini anlayan her kulak (sahibinin işin özünü) kavraması için (aktardık).

11,12. Şüphe yok ki, su bastığı zaman (Nuh tufanında) sizin -mümin olan- atalarınızı, sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, anlayışlı kulaklar duysun bellesin diye, gemide biz taşıdık.

(Bilmeniz gerekir ki, bu ceza ve mükâfat ile kalınmayacak Rabbinizin ilahi adaleti kıyâmet gününde tecelli edecektir, nitekim)

Ki onu hatırınızda tutacak kulaklarda bir bellek olsun diye..

Onu (o necâtı) sizin için bir ibret kılmamız için ve hıfzeden kulakların onu anlamaları için (öyle yaptık).

11, 12. Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık. [36, 41-42; 43, 12-14; 16, 14; 35, 12]

Ki onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulak(lar) onu bellesin.

11,12. Sular taşub tuğyân idildiği zamân, size mev'iza ve hıfz idici, kulağınıza küpe kılmak üzere sizi (ecdâdınızı) gemiye yükletdik.

Bunu, aklınızdan çıkarmayacağınız bir bilgi ve kulağınıza küpe olsun diye yaptık.

Bunu sizin için bir öğüt/uyarı kılalım ve anlayışlı kulaklar duysun diye...

Bunu size bir ibret yapalım ve işitecek kulaklar onu iyice bellesin diye.

Ki onu size bir hatırlatıcı/düşündürücü yapalım ve kavrayabilen kulak kavrasın.

tā ķılavuz anı sizüñ içün ögütlemek daħı śaķlaya anı śaķlayıcı ķulaķ.

Anı size naṣīḥat ḳılmaġ‐ıçun ve anı fehm eylemeg‐içün fehm idici ḳulaḳla‐ra.

Ona görə ki, bunu (mö’minlərə nicat verib kafirləri məhv etməyimizi) sizə bir ibrət dərsi edək və dərk edən (öyüd-nəsihəti cani-dildən dinləyən) qulaq bunu eşidib yadda saxlasın!

That We might make it a memorial for you, and that remembering ears (that heard the story) might remember.

That We might make it a Message(5646) unto you, and that ears (that should hear the tale and) retain its memory should bear its (lessons) in remembrance.(5647)

5646 It was a memorial for all time, to show that evil meets with its punishment, but the good are saved by the mercy of Allah. 5647 Cf. the biblical ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.