19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kalem Suresi 43. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ḣâşi’aten ebsâruhum terhekuhum żille(tun)(s) ve kad kânû yud’avne ilâ-ssucûdi vehum sâlimûn(e)

Gözleri yere dikilir, üstlerine aşağılık çöker ve gerçekten de sağ esenken de secdeye davet edilmişlerdir de secde etmemişlerdi.

Gözleri korkudan ve dehşetten düşüp şaşkınlaşmış, kendilerini de zillet sarıp-kuşatmıştır. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye (ve Kur’an’a itaat ve teslimiyete) davet edilirlerdi (de tenezzül edip buna yanaşmazlardı).

Evet secdeye çağrılacaklar gözleri düşük kendilerini bir zillet sarmış olarak. Halbuki onlar bu secdeye dünyada herşeyden salim ve sapasağlam iken çağrılıyorlardı da secde etmiyorlardı.

Onlar, dünyada, rahatları, huzurları yerinde iken, secdelere, imana, İslâm'a, namaza davet edildikleri, teşvik edildikleri halde, davete icabet etmedikleri için, o gün, hakkaniyete riayet duyguları gereği, gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile mecalleri olmayacak durumda, düşkün bir halde, kendilerini bir zillet sararken secdeye güçleri yetmeyecek.

Gözleri düşkün bir halde. Kendilerini de zillet bürür. Oysa onlar sağlamken secdeye çağrılıyorlardı.

Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.

Gözleri düşkün bir halde, kendilerini bir zillet saracaktır. Halbuki, vaktiyle (dünyada) başları selâmette iken, bu secdeye davet olunuyorlardı; (da onu kabul etmiyorlardı).

Gözleri zelil olarak, yüzlerini bir alçaklık bürüyecektir. Hâlbuki onlar sapasağlam iken secdeye (ibadete) çağrılmışlardı.

Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde, kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.

42,43. O gün işler güçleşir; secdeye çağrılırlar, gözleri dönmüş, horluğa uğramış olduklarından, secde edemezler de, bunlar, sağlam iken de secdeye çağrıldılar

Gözleri düşmüş bir durumda, onları aşağılanma kaplar. Oysa onlar (dünyada) sağlam iken secdeye çağrılmışlardı.

Gözleri kapanmış, yüzleri hicâb ile örtülmüş olacakdır. Halbuki sağ ve sâlim oldukları vakit ’ibâdete da’vet olunurlar da gitmezler idi.

42,43. O gün işin dehşetinden baldırlar açılır; gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür; secdeye çağırılırlar ama buna güçleri yetmez. Oysa, kendileri sapasağlam oldukları zaman secdeye çağırılmışlardı.

42,43. Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir hâlde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Hâlbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar (ve buna yanaşmıyorlar)dı.

O sırada gözlerine korku çökmüş, perişan olmuşlardır. Halbuki onlar, yapabilecek durumda iken de secdeye çağrılmışlardı.

Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı).

Gözleri düşmüş bir durumda, onları aşağılanma kaplar. Oysa onlar sağlam iken secdeye çağrılmışlardı

Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı.

Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur, halbuki o secdeye onlar sağ sâlim iken da'vet olunuyorlardı

(O gün kâfirlerin, pişmanlıktan) gözleri öne düşmüş bir hâlde, kendilerini bir zillet kaplar. Hâlbuki onlar (dünyada) sıhhatli (sapasağlam) kimseler iken, secdeye çağırılıyorlardı (fakat onlar emrimize itaat etmiyorlardı).

O gün, gözlerini umutsuzca endişe bürüyecek, yüzlerini aşağılanmışlık duygusu kaplayacaktır. Oysaki onlar, fırsat varken secdeye davet olunmuşlardı.

(Evet, secdeye da'vet edilecekler) gözleri düşük, kendilerini bir zillet sarmış olarak. Halbuki onlar bu secdeye (dünyâda) herşeyden salim ve sapasağlam iken da'vet ediliyorlardı.

(O gün kâfirlerin, pişmanlıktan) gözleri öne düşmüş bir hâlde, kendilerini bir zillet kaplar. Hâlbuki onlar (dünyada) sıhhatli kimseler iken, (okunan ezanlarla) doğrusu secdeye çağrılıyorlardı (fakat namaz kılmıyorlardı).

Onlar aşağılanmış bir halde, gözleri korku içerisindedir. Hâlbuki daha önce dünyada sapasağlam iken secde etmeye çağrılmışlardı.

önlerine bakacaklar, alçalacaklardır. Oysaki onlar bu secdeye sapasağlam iken çağırılmışlardı.

Fakat gözleri kararır, kendilerini zillet bürür bir halde secdeye güçleri yetmeyecek. Halbuki onlar selâmetteyken secdeye dâvet olunmuşlardı [¹].

[1] Dünyada afiyetteyken secde etmemişlerdi, halbuki şimdi etmek isterler ama secdeye güçleri yetmez.

Gözlerini korku bürümüş bir hâlde kendilerini de bir zillet kaplamıştır. Hâlbuki onlar sapasağlam iken de secdeye çağrılmışlardı.

Gözleri yerde, kendilerini de bir zillet sarıp kuşatır. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.

Utanç ve pişmanlıktan gözleri önlerine düşecek ve onları tepeden tırnağa bir zillet bürüyecektir. Oysa onlar, dünyada sağlık ve esenlik içindeyken de Allah’a secdeye çağrılmış, fakat inatla karşı koymuşlardı.

Baş eğilmiş olarak onların bakışları ki bir zillet bürümüştür.
Oysa onlar esenlikteyken, Secdeler’e çağrılıyorlardı.

Gözleri belerecek. Secde edememekten kan ter içinde kalacaklar. Halbuki onlar, hayatta iken secdeye davet edilmişlerdi.

Onların hesap günü gözleri suçluluktan düşmüş, yüzlerini zillet kaplamıştır. Hatırlasınlar! Onlara da herkese olduğu gibi eşit davranılarak nimetlerle donatılmış, sağlık ve afiyet içinde dünyada yaşarlarken onlardan; Allah’ı yüceltmeleri, Allah’ın yasalarına göre yaşamaları istenmişti. Ama onlar isyan ettiler. Dünyada Allah’ın yoluna uymadılar. Allah’ın yasalarına göre yaşamadılar. “Biz çağdışı, akıl dışı, bilim dışı yasalara göre hareket etmeyiz!” dediler. Şeytana uyup kafalarından uydurdukları ideolojilere yasalara göre hayat sürdüler. Allah’tan başkalarına üstünlük, yücelik vererek onların ilkelerini, onların yasalarını baştacı ettiler.

Kendilerini aşağılanma kaplamış olarak gözleri (sıkıntıdan) yıkılmış bir hâlde (olacaktır). [*] (Oysa) onlar, sağlamken secde etmeye davet edilmişlerdi.

Benzer mesaj: Me‘âric 70:44.

(İşte o an) onların bakışları yere saplanır ve kendilerini de bir alçaklık sarar. Hâlbuki onlar, sapasağlam iken de (Allah’a) secdeye davet edilmişlerdi.¹

1 Vaktiyle dünyada iken secde etmeleri kendilerine teklif olunuyordu da onu reddediyorlar, secdeye yanaşmıyorlardı. Böyle davranmakla kendilerini Müsl... Devamı..

(işte o Gün) gözleri zilletin ağırlığıyla ürkekleşip durgunlaşacaktır; çünkü hayatta iken [Allah’ın huzurunda] secde etmeye çağrılmaları [boşa gitmişti].

O gün onların gözlerini korku bürüyecek ve her taraflarını zillet kaplayacak Oysa onlar, dünyada iken secdeye davet edilmişlerdi de secde etmeye yanaşmamışlardı. 6/26.28, 42/45

Bakışları (gerçeğin dehşetinden)[⁵²⁶³] yere düşmüş, kendilerini bir zillet kuşatmıştır; zira onlar, becerebilecekleri bir haldeyken secdeye çağrılmışlardı (da reddetmişlerdi).

[5263] Huşu’, kendisinden üst makamdaki birine içten gelen bir tazim, saygı ve itaati ifade eder. Daha çok öznenin sesinde tezahür eder. Hududa ise, k... Devamı..

(Evet onlar) Boyunlarını bükmüş, kendilerini aşağılık hissi bürümüş bir haldedirler. (Zillet içindeyken -utanırlar da- secdeye güçleri yetmez) Oysa onlar, -dünyada- sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı. (Fakat, kibirlerinden secdeye yanaşmıyorlardı)

Korkulu bakışlarla yüzlerini zillet kaplamıştır. Onlar daha öncede sağlam iken de secdeye da’vet edildiler.

Gözleri kararmış, kendilerini zillet kaplamış (bulunurlar). Halbuki onlar sapasağlam iken bu secdelere dâvet olunuyorlardı.

Gözleri yerde, kendilerini zillet kaplamıştır. Halbuki dünyada bedenleri sağlam, âzaları salim iken de secdeye dâvet edilirler, ama bunu yapmazlardı.

Gözleri düşük olarak yüzlerini bir zillet kaplar. Onlar sağlam iken de secdeye da'vet edilirler(fakat secde etmezler)di.

Havf ve nedâmetden gözleri karârmış oldığı halde onları zillet ve hakâret ihâta ider. Halbuki onlar dünyâda, sıhhatde ve illetden sâlim oldukları halde secdeye da'vet olunmuşlardı. (Buna îcâbet itmemişlerdi).

Saygıyla önlerine bakacaklar, alçaklık her yanlarını saracak. Onlar bu hale gelmeden önce de secdeye çağrılmışlardı.

Gözleri yere yıkılmış, yüzlerini zillet bürümüş/perişan olmuşlardır. Oysa onlar, selamette iken secdeye çağrılmışlardı.

Gözleri baygın düşmüş, kendilerini zillet kaplamıştır. Halbuki sapasağlam iken de onlar secdeye çağrılmışlardı

Gözleri yere eğilmiş, benliklerini zillet kaplamıştır. Onlar, sapasağlam oldukları zaman da secde etmeye çağrılıyorlardı.

aşaġılıķ eyleyici-y-iken gözleri anlaruñ ire anlara ħorlıķ. daħı bayıķ oldılar oķınurlar secde eylemeġe degin anlar śaġlarken.

Gözleri bāhit ḳala, dikile, özlerine ḫorluḳ yitişse. Anlar da‘vet olunurlardısecdeye, anlar sālimler‐iken.

Gözləri zəlilcəsinə yerə dikiləcək, özlərini də zillət bürüyəcəkdir. Halbuki onlar (dünyada) sağlam olduqları ikən səcdəyə də’vət olunurdular.

With eyes downcast, abasement stupefying them. And they had been summoned to prostrate themselves while they were yet unhurt.

Their eyes will be(5623) cast down,- ignominy will cover them; seeing that they had been summoned aforetime to prostate in adoration, while they were in good shape,(5624) (and had refused).

5623 Their past memories, combined with their present position, will then fill them with a sense of the deepest dismay and humiliation. See last note.... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.