Bel nahnu mahrûmûn(e)
(Sonunda gerçeği anlayıp) "Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık" (diye pişman ve perişan vaziyette çöküvermişlerdi).
Hayır dediler, biz mahrum olup gitmişiz.
Sonra yanlış yere gelmediklerini ve Allah'ın bir cezası ve imtihanı olduğunu anladıklarında: “Biz mahrum bırakılmışız” dediler.
“Yok, yok, biz yoksul bırakılmışız.” dediler.
"Hayır. Doğrusu biz mahrum bırakıldık."
'Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.'
(Etrafa bakınıp kendi bahçeleri olduğunu anladıkları zaman da): “-Hayır, (bahçenin bereketinden) biz mahrum edilmişiz.” dediler.
Hayır, doğrusu biz (bahçeden) mahrum bırakıldık” dediler.
25,26,27,28. Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah'ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”
Yok yok eli boş kaldık!»
(Kendi bahçeleri olduğunu anladıklarında ise:) “Olamaz, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) mahrum bırakıldık” (dediler).
26,27. Bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık" dediler.
(Gerçeği anlayınca da), “Hayır, meğer biz mahrum bırakılmışız!” dediler.
Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!
"Yok, doğrusu biz yoksun bırakıldık."
"Yok, biz mahrum edilmişiz." (dediler).
Yok biz mahrum edilmişiz
Hayır! Biz, mahrum bırakılanlarız.
(Sonra hakıykatı anlayınca da) «Hayır, biz mahrum (kalmış) larız».
(Kendi bahçeleri olduğunu kabûllenince de:) “Hayır! (O fakirler değil, asıl) biz (bu ni'metten) mahrum bırakılmış kimseleriz!” (dediler.)
Hayır, “Biz mahrum bırakıldık” dediler.
Öyle değil, mahrum kalmışız» dediler.
“Hayır, biz (her şeyden) yoksun bırakılmış olduk.”
Fakat çok geçmeden gerçeği anladılar: “Hayır hayır; aslında biz, bağımızdan bahçemizden tamamen yoksun bırakıldık!” diye feryat ettiler.
26,27. Ama o (bahçeyi o halde) görünce (önce): “Biz herhalde yanlış gelmişiz” dediler. (Sonra da): “Hayır, biz tam tersine (bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.” dediler.
[ve sonra da] “Hayır, galiba elimizden çıkmış!” (dediler).
– Hayır hayır! Her şeyimiz gitmiş biz mahvolmuşuz! 56/63...67
(Akılları başlarına gelince), “Hayır, biz mahrum edilmişiz” (dediler).[5251]*
Hayır, biz mahrum kimseleriz.»
Çok geçmeden işi anlayınca: “Hayır! dediler, Doğrusu felakete uğramışız! ”
Hayır, doğrusu biz mahrum bırakıldık!
“Hayır hayır, biz yoksun bırakıldık!”
-Hayır, Biz mahrum bırakıldık.
“Yok, yanlış gelmedik; mahrum kaldık.”
"Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz."
“belki biz maḥrumlaruz” ya'nį andan eyittiler.
Xeyr, biz (bağımızın bərəkətindən) məhrum olmuşuq!”
Nay, but we are desolate!
"Indeed we are shut out (of the fruits of our labour)!"(5612)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |