13 Şubat 2025 - 15 Şaban 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mülk Suresi 28. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kul eraeytum in ehlekeniya(A)llâhu vemen me’iye ev rahimenâ femen yucîru-lkâfirîne min ‘ażâbin elîm(in)

De ki: Haber verin bana, Allah beni ve benimle beraber olanları helâk etse, yahut da bize acısa bile kim kurtarabilir kâfirleri elemli azaptan?

(İslam’ın hâkimiyetini ve sadık mü’minlerin müjde ve davetini yalan sayıp alay konusu yapanlara) De ki: "(Gerçekleri) Görme (yeteneğinizi kullanıp biraz düşünerek) söyleyin bakalım: Şayet Allah Beni ve Benimle birlikte (Hakk davada sebatla hizmet) edenleri (ecelimiz dolduğundan, zafer günlerini görmeden öldürüp) helak etse, veya bize merhamet edip esirgese (ve zafere erdirse, ki her halükârda biz kazançlıyız); bu (her iki) durumda da kâfirleri acı ve alçaltıcı azaptan kim kurtaracaktır?"

De ki: “Söyler misiniz, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları sizin isteğiniz üzere yok etse veya bize acıyıp ömrümüzü uzatsa, bizler razıyız ama siz kâfirleri o acıklı azaptan kim kurtaracak?”

“Hiç düşündünüz mü? Beni ve benimle beraber olan mü'minleri Allah başarısız kılıp ortadan da kaldırabilir, bize merhamet edip koruyarak başarılı da kılabilir. Peki, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri can yakıp inleten müthiş azaptan kurtaracak olan kim?” de.

De ki: "Ne dersiniz, eğer Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse yahut bize merhamet ederse inkâr edenleri acıklı bir azaptan kim kurtarabilir?"

De ki: 'Haber verir misiniz; eğer Allah, beni ve benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da bizi esirgerse, (peki) bu durumda kafirleri acı bir azabtan kurtaracak olan kimdir?'

(Ey Rasûlüm, o Mekke müşriklerine) de ki: “- Bana söyleyin: Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse, yahut bize merhamet buyursa, kâfirleri acıklı bir azabdan kurtaracak kimdir? (İster biz ölelim, ister geri kalalım, kâfirleri hiç kimse azabdan kurtarmıyacaktır.)”

De ki: “Görmüyor musunuz? Eğer Allah, beni ve benimle beraber olanları helak etse veya bize merhametiyle baksa, o zaman kâfirleri elim bir azaptan kim kurtaracak?”

De ki: “Hiç düşündünüz mü; Allah, beni ve benimle beraber olanları helâk ederse ya da bize merhamet ederse, inkâr edenleri acıklı bir azaptan kim kurtarabilir?”

Diyesin ki: «Ya, Allah hem beni, hem de, benim yanımda bulunanları yok edecek olursa; ya da bize acırsa; kâfirleri ağrıtıcı azaptan kimdir koruyan?»

De ki: (Söyleyin bana: Farzedin ki) Allah beni ve benimle beraber olan müminlerin canını aldı veya bize lütfedip ömür verdi. Peki, (söyler misiniz bana) ya inkârcıları o acıklı azaptan kim kurtaracak?

Di ki: "Ne zan idiyorsunuz Allâh beni de bana tâbi’ olanları da öldürse ve yâhud bize merhamet itse kâfirleri ’azâb-ı elîmden kim kurtaracakdır?"

De ki: "Allah, beni ve benimle beraber bulunanları isterse yok eder veya isterse merhamet eder; söyleyin, bu takdirde inkarcıları, can yakıcı azabdan kim alıkoyabilir?"

De ki: “Söyleyin bakalım: Diyelim ki Allah beni ve beraberimdekileri helâk etti, yahut bize acıdı. Peki, ya inkârcıları elem dolu bir azaptan kim koruyacak?”

De ki: “Beni ve beraberimdekileri Allah yok eder veya bizi esirgerse (söyler misiniz), inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?”

De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin bakalım) inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak kimdir?

De ki, "Baksanıza, ALLAH yanımdakilerle birlikte beni helak etse de, yahut bize acısa da, inkarcıları acı azaptan kim kurtarabilir?"

De ki: "Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse, yahut bize merhamet etse, kâfirleri acı bir azabdan kim kurtarabilir?

Deki: gördünüz mü? Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse yâhud bize merhamet buyursa iki takdirde de kâfirleri elîm bir azâbdan kurtaracak kimdir?

(Resûlüm, senin bir an evvel ölmeni bekleyen o müşriklere) de ki: “(*Farz-ı muhâl, sizin istediğiniz üzere) Allah, beni ve benimle beraber olanları (hemen) öldürse ya da bize merhamet etse, (haydi,) söyleyin bakalım, kâfirleri elem dolu bir azaptan kim kurtarabilir? (Bizim ölümümüzün size nasıl bir faydası olabilir ki? İster ölelim ister hayatta kalalım. Kâfirler, müstahak oldukları azaptan kaçamayacaklar.)”

* “Farz-ı muhâl”; Gerçekleşmesi asla mümkün olmayan bir konu hakkındaki varsayım, “kesinlikle olamaz ve olmayacak fakat sayalım ki oldu” manasında.... Devamı..

De ki: “Bakın, Allah beni ve benimle birlikte olanları ister yok eder ister merhamet eder; peki, gerçeği yalanlayan nankörleri acıklı azaptan kim koruyacak?”

De ki: «Eğer Allah beni ve benimle beraber olan (mü'min) leri (arzunuz vech ile) helak eder, yahud (bizi) esirgerse ya kâfirleri acıklı azâbdan kurtaracak kimdir?»

De ki: “Söyleyin bana! Eğer Allah, beni ve berâberimde bulunanları (sizin temennî ettiğiniz gibi) helâk etse (hepimizi öldürse) veya bize merhamet buyursa (da ecelimizi ertelese), artık kâfirleri (pek) elemli bir azabdan kim kurtaracak?”

(Resulüm!) De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin bakalım, öteki dünyada) inkârcıları yakıcı azaptan kim koruyacak? *

(*) Müşrikler, Hz. Peygamberin uyarılarının yüce Allah tarafından olduğuna inanmayıp da Peygamber’in dünyadaki hayatına mahsus olduğunu zannettikleri ... Devamı..

Gördünüz mü? Allah beni ve benimle beraber olanları helak etse veya o hesap gününde bizi rahmetiyle kurtarsa, peki doğruları inkâr edenleri acıklı bir azaptan kim koruyabilir ki?

De ki: "Söyleyin bana, Allah beni, benimle birlikte olanları ortandan kaldırabilir de, esirgeyebilir de. Ya tanımazları acıklı azaptan kurtaracak olan kimidir?"

De ki Allah; beni ve benimle olan mü/minleri helâk etse yahut bize merhamet edip ecellerimizi tehir etse siz kâfirleri dertli azaptan kim kurtarabilir? [²] söyleyin bakalım.

[2] Yâni biz ölsek de kalsak da sizi azaptan kurtaracak yoktur. Bizim ölmemizi beklemeniz size hiçbir fayda vermez. Siz yalnız tevhit ile kurtulacaksı... Devamı..

(Ey Peygamber!) De ki: “İdrak edip bir düşünün bakalım [eraeytum]!¹³ Diyelim ki Allah beni ve beraberimdekileri helak etti veya merhamet etti. Bu durumda inkâr edenleri can yakıcı bir azaptan kim koruyabilir?”

13 Görmek anlamında olan Rea fiili, cümlede iki mef’ûl/nesne aldığında “düşünüp anlamak”, “idrak etmek” anlamına gelir. Nitekim burada olduğu gibi.... Devamı..

De ki: “Söyleyin bakayım; eğer Allah, beni ve benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da bizi esirgerse, (peki) bu durumda kâfirleri acıklı bir azaptan kurtaracak olan kimdir?”

Öyleyse, ey Peygamber ve Peygamberin izinde yürüyen Müslüman! Müminleri ortadan kaldırmakla kurtulacaklarını zanneden bu inkârcıları uyararakde ki: “Bakın; eğer Allah beni ve yanımdaki diğer müminleri dâvâmızın zafere ulaştığını bize göstermeden öldürse veya bize merhamet edip uzun ve bereketli bir ömür verse bu neyi değiştirecek? Öyle veya böyle, her hâlükârda ölüp O’nun huzurunda hesaba çekilmeyecek miyiz? İşte o zaman, inkârcıları can yakıcı azaptan kim kurtaracak?”

De ki: -“Gördünüz mü, eğer Allah beni ve benimle birlikte olan kimseleri helâk ettiyse veya bize merhamet ettiyse, kim Kâfirler’i acıveren bir azaptan kurtarır?”.

Resulüm onlara şunu sor: " O gün Allah beni ve arkadaşlarımı imha ya da ihya etti diyelim. Peki, inkarcıları o kıvrandıran acılardan kim kurtaracak o zaman? “

De ki: "Baksanıza; Allah beni ve beraberimdekileri öldürse yahut bize acısa; inkâr edenleri acıklı azaptan kurtaracak kimdir?"

De ki: “Hiç düşündünüz mü? Allah beni ve beraberimdekileri öldürse veya bize merhamet etse, kâfirleri elem verici azaptan kim kurtarabilir!” [*]

Benzer mesajlar: Enbiyâ 21:42; Ahzâb 33:17; Fâtır 35:2; Zümer 39:38; Mülk 67:20-21.

(Ey Muhammed!): “Söyleyin bakalım! Eğer Allah, beni ve benimle birlikte olanları helâk etse¹ ya da bizi esirgerse (sizin için ne fark eder?) Bu durumda kâfirleri acıklı azaptan kim kurtaracak?” de.

1 Mekke müşrikleri, Hz. Peygamberin uyarılarının Allahu Teâlâ tarafından olduğuna inanmayıp da Peygamber’in dünyadaki hayatına mahsus olduğunu zannett... Devamı..

DE Kİ [ey Peygamber]: “Ne sanıyorsunuz? Allah isterse beni ve bana tâbi olanları yok eder, isterse bize şefkatiyle rahmet eder. ²¹ Peki, [siz] hakikat inkarcılarını [öteki dünyada] şiddetli azaptan koruyabilecek kimse var mı?”

21 Yani, “Allah’ın mesajını yaymakta başarılı olalım ya da olmayalım, ey inkarcılar, size ne bundan?”

De ki: -Diyelim ki Allah beni ve benimle beraber olan müminlerin canını aldı veya bize lütfedip ömür verdi. Peki, söyler misiniz kâfirleri o acıklı azaptan kim kurtaracak? 2/119, 39/19

De ki: “Hiç düşündünüz mü? Allah beni ve benimle beraber olanların ölümünü takdir etse ya da bize rahmet edip (yaşatsa: ikisi de hayırdır).[⁵²²⁵] Fakat (söyler misiniz), siz inkârcıları acıklı bir azabın pençesinden kim kurtaracak?”

[5225] Yani: Biz yaşasak da ölsek de bizim için hayırdır. İyi bir insanın ömrünün uzaması, iyiliklerini artıracağı için “rahmet”tir.... Devamı..

(Ey Muhammed müşrikler senin için "Şu helâk oluverse de kurtulsak" derler, onlara) De ki: "Eğer Allah beni ve benimle beraber olan müminleri helak etse, yahut bizi esirgese (siz iman etmedikçe, bizim ölmemiz veya kalmamız size hiç yarar sağlar mı? O zaman) Kâfirleri o çetin azaptan kim kurtarabilir? (Elbette Rahmân’dan -merhametlilerin merhametlisi olan Allah Teâlâ’dan gayrı hiçbir ilah veya kuvvet kurtaramaz)

De ki: " (Diyelim ki ) Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse, yahut bize merhamet etse; peki, ya inkarcıları elem dolu bir azaptan kim koruyacak?"

De ki: «Gördünüz mü, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları helâk etse veya bize rahmet buyursa, ya kâfirleri pek acıklı bir azabtan koruyacak kimdir?»

De ki: “Söyler misiniz bana: Allah eğer beni ve beraberimdeki müminleri, ister helâk eder, ister merhamet eder, ne ederse eder, peki kâfirleri o acı azaptan kim kurtarır? ”

De ki: "Baksanıza, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları öldürse de yahut bize acısa da (fark etmez,) kafirleri acı azabdan kim kurtarabilir?"

Kâfirler mutlaka Allah'ın cezâsına çarpılacaklardır, bizim ölmemizle onlar, azâbdan kurtulamazlar.

(Yâ Muhammed) Di ki: "Eğer Allâh beni ve benimle berâber olanları helâk itse veyâhud bize merhamet buyursa kâfirleri elemli 'azâbdan kim kurtarır?" (Biz ölmüş olsak veyâ hayâtda kalsak kâfirler 'azâbı göreceklerdir.)

De ki “Düşünsenize, Allah beni ve benimle birlikte olanları yok etse veya iyilikte bulunsa, her iki durumda da siz kâfirleri acıklı azaptan kim kurtarabilir?”

De ki:-Eğer Allah, beni ve benimle beraber olanları helak etse ya da bize merhamet etse ne dersiniz? Kafirleri acı bir azaptan kim kurtarabilir?

De ki: Söyleyin bana, beni ve beraberimdekileri Allah helâk de etse, bize merhamet de etse, kâfirleri acı bir azaptan kim kurtaracak?

Söyle onlara: "Diyelim ki, Allah beni ve beraberimdekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?"

eyit “ħaber virüñ eger helāk eyler ise beni Tañrı daħı anı kim benüm iledür yā raḥmet ķılur-ise bize kim ķurtara kāfirleri 'aźābdan aġrıdıcı?”

Eyit: Siz görseñüz, eger beni helāk itse Tañrı Ta‘ālā, benümle olanları daḫı,yā bize raḥmet eylese, kim ḳurtarur kāfirleri ulu ‘aẕābdan?

(Ya Peyğəmbər! Bu müşriklərə) de: “Bir deyin görək, istər Allah məni və mənimlə birlikdə olanları məhv etsin, istərsə də bizə bir mərhəmət əta etsin; siz kafirləri şiddətli əzabdan (Allahın əzabından) kim qurtara bilər?! (Biz ölsək də, qalsaq da, bu sizə heç bir fayda verməz. Allahın əzabından nicat tapmaq üçün ancaq Onun haqq dininə iman gətirmək lazımdır!)

Say (O Muhammad): Have ye thought: Whether Allah causeth me (Muhammad) and those with me to perish or hath mercy on us, still, who will protect the disbelievers from a painful doom?

Say: "See ye?- If Allah were to destroy me, and those with me,(5589) or if He bestows His Mercy on us,- yet who can deliver the Unbelievers from a grievous Penalty?"

5589 The sceptics might say and do say to the righteous: "Ah well! if calamities come, they involve the good with the bad, just as you say that Allah ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.