13 Şubat 2025 - 15 Şaban 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mülk Suresi 27. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ raevhu zulfeten sî-et vucûhu-lleżîne keferû ve kîle hâżâ-lleżî kuntum bihi tedde’ûn(e)

Azabın yaklaştığını gördüler mi kafir olanların yüzleri kararır ve işte denir, bu, isteyip durduğunuz şey.

Derken (o şüphe ettikleri ve hiç beklemedikleri; Hakkın ve mazlumların galibiyetini, inkârcıların ve münafıkların ise acı akıbetini) çok yakından gördüklerinde, o (inkâr ve nankörlükle) küfre düşen (hain ve zalim kimse)lerin yüzleri kötüleşip (pişmanlık ve perişanlık içinde) karardı (ve kararacaktır) ve onlara: "İşte bu, sizlerin (hiç olmayacak diye savunduğunuz) ve davet edilip durduğunuz şeydir" denildi (ve denilecek. Böylece, akılsızlık, haksızlık ve ahlâksızlıkları yüzlerine vurulacaktır).

Azabın yaklaştığını gördüler mi, Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin yüzleri bir tuhaf olup çirkinleşir ve o zaman onlara denecek ki: “Sizin aradığınız ve istediğiniz bu idi.”

Azâbı yakından gördükleri zaman, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin yüzleri fenalaşacak. Kendilerine:
“İşte, inkârlarınız ve alaylarınızla isteyip durduğunuz azap budur.” denecek.

Nihayet onu yakında gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve: "İşte bu, (gerçekleşmeyeceğini) ileri sürüp durduğunuz şeydir" denir.

Nihayet onu pek yakında gördüklerinde, o inkâr edenlerin yüzleri kötüleşip-karardı. Ve: 'İşte bu, sizin (gerçekleşmeyecek diye) öne sürüp durduğunuz şeydir' denildi.

Nihayet vakti gelip de o (vaad olunan) azabı yakından gördüklerinde o kâfir olanların yüzleri kötüleşivermiştir ve onlara şöyle denilmiş olacaktır: “- İşte sizin istediğiniz (ve vuku bulmaz dediğiniz) azap budur!...

O vaad yakınlaştığında o kâfirlerin yüzü çirkinleşecektir. Onlara: “İşte gerçekleşmesini istediğiniz şey budur!” denilecektir.

Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin suratları asılır ve kendilerine, “İşte durmadan istediğiniz azap budur!” denilir.

Onun yaklaştığın gördüklerinde, kâfirlerin yüzleri ekşiyecek, onlara denilecek ki: «İşte, aradığınız!»

Fakat azabı gördükleri zaman, inkârcıların yüzleri simsiyah kesilecek ve (kendilerine): “İşte sizin arayıp durduğunuz (azap) budur” denilecektir.

Lâkin kıyâmeti yakından gördükleri vakit yüzleri ekşiyecekdir, ânlara "İşte taleb itdiğiniz" dinilecekdir.

Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir.

Onu (azabı) yakından gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve onlara, “İşte bu, (alaylı bir biçimde) isteyip durduğunuz şeydir” denir.

Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve (kendilerine), “İşte sizin isteyip durduğunuz budur!” denilecektir.

Ama onu (azabı) yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): İşte sizin isteyip durduğunuz budur! denecektir.

Onu yaklaşırken gördükleri zaman inkarcıların suratı asılır, ve onlara "İşte isteyip durduğunuz şey budur," denir.

Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.

Derken vaktı gelip de onu yakından gördüklerinde o küfredenlerin yüzleri kötüleşiverdi. Ve denildi ki işte, o sizin kendilerine da'vet edip durduğunuz budur

Onu, (azabı) yakından gördükleri zaman, kâfirlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine), “İşte (alaylı bir biçimde) isteyip durduğunuz şey budur!” buyurulacak.

Onu yakından gördükleri zaman, gerçeği yalanlayan nankörlerin yüzleri kötüleşti. Onlara: “İşte bu, sizin isteyip durduğunuz şey!”¹ denildi.

1- “Ne zaman olacakmış, gelsin de görelim.” diye alaya aldığınız gün.

Artık onu yakında gördükleri zaman o küfredenlerin yüzleri kötü bir haale getirilmiş ve (onlara) «İşte bu, sizin (çarçabuk istediğiniz ve aksini) iddia etdiğiniz şeydir» denilmişdir (denilecek).

Nihâyet onu (o kıyâmeti) yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve (kendilerine): “İşte kendisini (acele ederek) isteyip durduğunuz (azab) budur!” denilir.

Nihayet (vakti gelip) onu yakında gördüklerinde inkâr etmiş olanların yüzleri kötüleşir ve: ’İşte bu, (gerçekleşmeyeceğini) ileri sürüp durduğunuz şeydir’ denir. *

(*) Bu âyette de inkârcıların âhirette azabı gördüklerindeki halleri anlatılmakta, inanmadıkları âhiret azabını ve kıyametin korkunç olaylarını yakınd... Devamı..

Yakın olduğu vaat edilen gün ile karşılaştıklarında, o günü inkâr edenlerin yüzleri çok çirkinleşir ve onlara “İşte bu çağırıp durduğunuz gün” denir.

Artık günün yaklaştığını görünce tanımazların yüzleri ekşiyecek. Onlara denilecek: "İşte sizin çarçabuk kavuşmak istediğiniz budur."

Kâfirler azabın yaklaşmakta olduğunu görecekleri zaman, çehreleri kararacak [¹] onlara «— İşte istediğiniz azap budur, neye tasalanıyorsunuz?» denecek.

[1] Veya suratları ekşiyecek.

Nihayet (azabı) yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kapkara kesilir ve onlara, “İşte isteyip durduğunuz şey budur” denilir.

Nihayet onu (azabı) pek yakında gördüklerinde, o kâfirlerin yüzleri kötüleşip kararır ve “İşte bu, sizin (gerçekleşmeyecek diye) öne sürüp durduğunuz şeydir” denilir.

Kur’an’dan gâfil yaşayanlar, ölüm gerçeğini göz ardı ederek bir ömür sürecekler fakat sonunda, onun iyice yaklaştığını gördükleri anda, duydukları korku ve pişmanlık yüzünden inkârcıların suratları simsiyah kesilecek ve o zaman onlara, “İşte, küstahça alay ederek isteyip durduğunuz azap budur!” denilecek.

Onu yakın olarak gördüklerinde inkâr etmiş olanların yüzleri kötüleşti. Onlara denildi ki: -“İstiyor olduğunuz budur!”.

Felaketi yakından gördüklerinde inkarcıların yüzü kapkara kesilecek. " işte merak edip durduğunuz an " denecek.

Yalanladıkları azabı gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir. Onlara: "İşte bu alay ederek isteyip durduğunuz cezadır." denilir.

Onu yakın(ların)da gördüklerinde, kâfir olanların yüzleri asılmış olacaktır ve kendilerine “İşte aceleyle istediğiniz (gün) budur!” denecektir. [*]

Benzer mesajlar: Rûm 30:56; Yâsîn 36:63; Sâffât 37:21; Duhân 44:50; Kâf 50:20; Zâriyât 51:14; Tûr 52:14; Rahmân 55:43; Me‘âric 70:44; Mutaffifîn 83:17... Devamı..

Sonunda o (azabı) yakından gördükleri zaman, kâfirlerin yüzleri kapkara kesilir ve (onlara): “Sizin isteyip durduğunuz işte budur!” denilir.

Ama sonunda, bu [gerçekleşme]nin yakın olduğunu gördükleri zaman, hakikati inkar edenlerin yüzleri acı ile buruşacak ve onlara: “İşte [o kadar küçümseyerek] çağırıp durduğunuz şey budur!” denilecek.

O (azapla) karşı karşıya geldiklerinde o nankör kâfirlerin yüzü kapkara kesilecek ve kendilerine; “Alay ederek ‘gelsin de görelim’ dediğiniz azap işte budur” denilecek. 10/27, 80/40-41

Fakat onun çok yakın olduğunu gördükleri zaman, inkâra şartlanmış olanların suratları asılacak; dahası kendilerine denilecek ki: “İşte (gelmeyeceğini) iddia edip durduğunuz (gün) budur!”

(Onlar şimdi inkâr ederler) Ama o azabı yakinen gördükleri zaman, o kâfirlerin yüzleri dehşetten kapkara kesilecek ve onlara: "İşte sizin, ne zaman ne zaman?” diye alay ettiğiniz azap budur" denilecek.

Onu (va’ad edileni) yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.

Vaktâ ki, onu (o azabı) yakın bir halde görüverdiler. Kâfir olmuş olanların yüzleri çirkinleşmiş oldu ve denildi ki: «İşte bu odur ki, siz bunu talep ettiniz.»

Onu yanıbaşlarında buldukları zaman inkâr edenlerin kederden yüzleri mosmor kesilir. Kendilerine: “İşte sizin isteyip durduğunuz şey! ” denilir.

Onu yakın görünce inkar edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.

Yakında kıyâmeti gördüklerinde kâfirlerin yüzleri buruşur ve çirkin olur. Onlara: "İşte bu, sizin dünyâda iken da'vet idüb 'acele itdiğiniz 'azâbdır" denilür.

O tehdidi yakından görünce ayetleri görmezlikten gelenlerin (kafirlerin) yüzleri fenalaşır ve onlara “Öğrenmek istediğiniz şey budur” denir.

O'nu yakından gördükleri zaman, inkarcıların yüzleri simsiyah kesilir. Onlara denir ki:-İşte, isteyip durduğunuz şey!

Onu yakınlarında gördükleri an, o kâfirlerin yüzleri simsiyah kesilir. Onlara “İstediğiniz şey işte bu” denir.

Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: "O habire çağırıp durduğunuz şey budur."

pes ol vaķt kim gördiler anı yaķın oldı zişt oldı yüzleri anlaruñ kim kāfir oldılar. daħı eyidildi “uşbu oldur kim olduñuz-idi anı dilersiz.”

Ol vaḳt ki ḳıyāmeti yaḳın görseler, ḳarara yüzleri kāfirlerüñ. Daḫıeyidile anlara: Bu siz va‘de olunduġuñuzdur.

Kafirlər əzabın yaxınlaşdığını gördükləri zaman üzləri eybəcər kökə düşəcək (qaralacaq) və onlara: “Sizin (dünyada) istədiyiniz (və həmişə istehza edib inanmadığınız) əzab budur!” – deyiləcəkdir.

But when they see it nigh, the faces of those who disbelieve will be awry, and it will be said (unto them): This is that for which ye used to call.

At length, when they see it close at hand,(5587) grieved will be the faces of the Unbelievers, and it will be said (to them): "This is (the promise fulfilled),(5588) which ye were calling for!"

5587 "It", i.e., the fulfilment of the promise, the Day of Judgement. When it is actually in sight, then the Unbelievers realise that those whom they ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.