15 Mayıs 2025 - 17 Zi'l-ka'de 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mülk Suresi 15. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Huve-lleżî ce’ale lekumu-l-arda żelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rizkih(i)(s) ve-ileyhi-nnuşûr(u)

O, öyle bir mabuttur ki yeryüzünü, size karşı aşağı gönüllü, münkat ve sakin bir halde yaratmıştır, köşesinde, bucağında dolaşın artık ve yiyin mabudunuzun rızkından ve dönüp gideceğiniz yer, gene onun tapısıdır.

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren (onu ziraate ve madenciliğe uygun hale getiren) O’dur. Şu halde onun (dünyanın) omuzlarında (her tarafında) yürüyüp gezin (ekip biçin ve kazılara girişin) ve O’nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O’nadır. (Buna göre davranın.)

O yeryüzünü rahat yaşayabilmeniz için size sunandır. Artık onun köşe ve bucaklarında gezip dolaşın ve size verdiği her türlü rızıklardan yiyin, ölümden sonra da O'na döneceğinizi bilin.

O, size yeryüzünü boyun eğdirendir. İmkânları müsait, rahat ticarî ilişkiler kura-bileceğiniz, özgür, elverişli bölgelerinde seyahat ederek bilgi ve becerilerinizle yeryüzünde istediğiniz gibi tasarruf edin. Allah'ın ihsan ettiği rızık ve servetten pay alın, yeyin. Ölümden önceki vasıflarla diriltilerek O'nun huzuruna varıp hesaba çekileceksiniz.

Sizin için yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. O halde onun üzerinde yürüyün ve O'nun rızkından yeyin. Son gidiş O'nadır.

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde omuzlarında (arz üzerinde) yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'nadır.

O Allah'dır ki, sizin (istifadeniz) için arzı uysal kıldı. O halde, O arzın sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında) yürüyün de Allah'ın rızkından yeyin. Fakat sonunda dönüş O'nadır. (İhsan ettiği nimetlerin şükründen size sorar).

Yalnız ve yalnız O’dur, yeri sizin için uysal bir hayvan gibi yapmış. Artık o yerin sırtlarında yürüyün, Allah’ın size verdiği rızıkları yiyin. Diriliş, toplanış ve dönüş O’nadır.

Allah, yeryüzünü yaşanmaya elverişli bir yer yapmıştır. Öyleyse onun her tarafını dolaşıp Allah'ın verdiği rızıktan yiyiniz. Dönüşünüzün O'na olacağını unutmayınız.

Yeryüzünü size uygun kılan O'dur, çevresinde geziniz, azığından yiyiniz, yeniden yayılış yine O'na dır!

Yeryüzünü sizin (istifadeniz) için yaşamanıza elverişli kılan O'dur. O halde, arzın sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında) yürüyün de O'nun rızkından yararlanın. (Ve unutmayın ki) sonunda diriliş ve dönüş O'na olacaktır.

Sizin içün arzı düz ve alçak yaradan odur, etrâf ve civârında geziniz Allâh’ın ihsân itdiği erzâkdan müstefîd olunuz, nihâyet âna rücû’ ideceksiniz.

Yeryüzünü, size boyun eğdiren O'dur; öyleyse yerin sırtlarında dolaşın, Allah'ın verdiği rızıktan yiyin; sonunda dönüş O'nadır.

O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.

Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır.

Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.  

 Burada, yeryüzünün insanların faydalanmalarına hazır ve uygun bir durumda yaratıldığını ifade eden bir temsil mevcuttur. Yeryüzü, omuzlarında dolaşıl... Devamı..

O ki yeri emriniz altına verdi. Yeryüzünü dolaşın ve onun besinlerinden yeyin. Son dönüş O'nadır.

O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

O Hâlıktır ki o, size Arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o Arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr

Sizin için yeryüzünü boyun eğdiren (istifadenize veren) O’dur. Yeryüzünü dolaşın ve Allah’ın (sizin için takdir ettiği) rızkın (ız) dan yiyin. Dönüş ancak O’ (nun manevi huzuru) nadır.

Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Artık onun üzerinde dilediğinizce dolaşın ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda dönüş O'nadır.

O, yeri, sizin fâidenize, hor (ve müsahhar) kılandır. O halde onun omuzlarında yürüyün. (Allahın) rızkından yeyin. (Fakat şunu dâima hatırlayın ki) son gidiş ancak Onadır (Allâhadır).

O, yeri sizin için itâatkâr kılandır; artık onun omuzlarında (yeryüzünde) yürüyün ve(Allah'ın) rızkından yiyin! Dönüş ise, ancak O'nadır.

O (Allah’tır) ki, sizin (yaşamanız) için (uzayın derinliklerinde yüzüp gitmekte olan) yerküreyi (tüm yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle emrinize amade kılarak) uysal kıldı (hizmetinize sundu). O hâlde, (rızkınızı temin etmek için) onun (o arzın) sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında huzur ve güven içinde gezip) dolaşın da onun rızkından (yarattığı her türlü gıdadan) yiyin. (Ve unutmayın ki) sonunda dönüş ve diriliş onadır. *

(*) Burada, yerkürenin insanların faydalanmalarına hazır ve yaşam için uygun bir durumda yaratıldığını ifade eden bir temsil mevcuttur. Yerküre, omuzl... Devamı..

O, yeryüzünü sizin kullanmanız için boyun eğdirmiş, sizde yürünecek yerlerinde (rızkınızı elde etmek için) yürüyün. Yeryüzünün rızıklarından yiyin. Yeniden dirilip toplanma O’nun huzurunda olacak.

Yeryüzünü ayaklarınızın altına seren Odur. Öyleyse yerin sırtında dolaşın, Onun azıklarından yiyin. Dönüş ancak Allah’a olacaktır.

Yeri, üzerinde gezilebilecek bir halde yapan O/dur. Artık yerin ötesinde, berisinde gezin, tozun, Allah/ın verdiği rızktan yiyin. Tekrar dönüş O/nadır.

Yeryüzünü sizin için boyun eğdiren [zelûlen] O’dur. Öyleyse onun üzerinde yürüyünüz/dolaşınız ve O’nun rızkından yiyiniz. Dönüş ancak O’nadır.

Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. O halde onun omuzlarında (üzerinde) yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Yeniden diriliş O'nadır.

Uzayın derinliklerinde yüzüp gitmekte olan her türlü konforla donanmış şuyerküreyi, tüm yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle emrinize amade kılaraksize boyun eğdiren O’dur. Öyleyse, onun omuzları üzerinde huzur ve güven içinde gezip dolaşın ve Allah’ın bahşettiği tertemiz nîmetlerden yiyin için! Yeter ki, şu gerçeği aklınızdan çıkarmayın: Gün gelecek bu nîmetleri terk edecek ve eninde sonunda, yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O’nun huzurunda toplanacaksınız!
Hal böyleyken, ne cüretle Rabb’inize başkaldırıyorsunuz?

O’dur ki Yer’i sizin için ayakaltına serdi; sırtlarında yürüyün! O’nun rızkından yiyin! Nüşûr / Yeniden Diriltip Yaymalar O’na doğrudur.

Yeryüzünü tam size göre ayarlamıştır. Dünyayı kıyı bucak dolaşıp Allah'ın nimetlerini görün, çünkü bir gün ona hesap vereceksiniz.

Allah yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi! Onun üzerinde yürüyün! Allah’ın rızkından yiyin! Dönüş ancak onadır.

O, yeri sizin için boyun eğdirmiştir. Her tarafını dolaşıp O’nun (Allah’ın verdiği) rızkından yiyin! Dönüş, yalnızca O’nadır.

O (Allah) yeryüzünü sadece size boyun eğdirdi.¹ Öyleyse haydi onun omuzla rında² yürüyün³ ve Allah’ın rızkından yiyin. (Sonunda) dönüş Onadır.

1 Zelûl: Uysal, istenildiği gibi çekilip götürülmeye müsâit olan şey, demektir. Yani bu uysallık, hakir ve hor anlamına değil, kolaylık ve uygunluk an... Devamı..

O, yeryüzünü yaşanması kolay bir yer yapmıştır: ¹⁴ öyleyse onun her tarafını dolaşın ve Allah’ın verdiği rızıktan pay almaya çalışın: ama [hiçbir an aklınızdan çıkarmayın ki] yine O’na döneceksiniz.

14 Lafzen, “yeryüzünü size boyun eğdiren (zelûlen) O’dur”: yani, insana bahşettiği zekanın yönetimine teslim eden.

Yeryüzünü sizin için yaşamaya elverişli hale getiren ve hizmetinize amade kılan Allah’tır. Öyleyse yeryüzünün dağlarında ovalarında gezin ve rızkından yararlanın ama unutmayın ki sonunda dönüş Allah’adır. 2/29, 7/10

Yeryüzünü sizin için emre âmâde kılan O’dur;[⁵²¹⁶] artık onun her tarafını dolaşın[⁵²¹⁷] ve O’nun rızkından nasiplenin: ama O’na döndürüleceğinizi asla (unutmayın)!

[5216] Yeryüzü zillden türetilmiş olan zelîl değil, zullden türetilmiş olan zelûldür. Mesela at zelûl, katır zelîldir. Köpeklerin bir kısmı zeluldür b... Devamı..

Yeryüzünü (diğer yaratıklara değil) size boyun eğdiren O’dur. O halde onun (yeryüzünün) omuzunda (üzerinde) yürüyün. (*) Ve Allah’ın rızkından yeyin! (**) Dönüş ancak Onadır.

(*) Her tarafını gezin araştırın -toprak taş maden olsun, bitki olsun, hayvan olsun- diğer yaratıklarını tanıyın, onlardan yararlanmaya çalışın. Fakat... Devamı..

O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun omuzları üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır.

O, O'dur ki, sizin için yeri münkat kıldı, artık onun (yeryüzünün) omuzlarında yürüyün ve rızkından yeyin ve dönüş de O'nadır.

Yeryüzünü size hizmete hazır, uysal bir binek gibi kılan da O'dur. Haydi öyleyse siz de onun omuzları üstünde rahatça dolaşın. O'nun takdir ettiği rızıklardan yiyin, istifade edin. Ama ölümden sonra dirilip O'nun huzuruna çıkacağınızı da bilin.

Yer uysal bir binek gibi insana hizmet ediyor. Omuzlar atın en hassas azasıdır. Binicisinin omuzuna basmasına pek razı olmaz. Arzın, omuzları üzerinde... Devamı..

O size yeri boyun eğer yaptı. Haydi onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızkından yeyin. (Sonunda) Dönüş O'nadır (size verdiği ni'metlere karşı şükredip etmediğinizi sizden soracak, sizi hesaba çekecektir).

O Allâh Te'âlâdır ki arzı sizin içün münkâd, yumuşak kıldı. (Onda istediğiniz gibi hareket idersiniz.) Onun her taraf ve civârında gezin ve yürüyün. Ve Allâh'ın rızkından yiyin. Ve nihâyet O'nun 'indine toplanırsınız.

Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. (Yeryüzünün) omuzlarında dolaşın ve rızkından yiyin. Topraktan çıkış[*] O’nun huzuruna olacaktır..

[*] Yeniden yaratılıp topraktan çıkarak Allah'ın huzurunda toplanma, mahşer günü, hesap günü

Yeri sizin için, üzerinde yürüyün ve rızkından yiyin diye alçak kılan O'dur. Dönüş de O'nadır.

Sırtında dolaşın ve rızkından yiyin diye yeryüzünü sizin için O uysallaştırdı. Dönüş de yine Onadır.

O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır.

ol oldur kim ķıldı sizüñ-içün yiri ħor ya'nį muŧį' pes yüriñ ķıranlarında yirüñ yā ŧaġlarında daħı yiñ rūzısinden. daħı andın yaña dur girü dirilmek.

Ol Allāhdur size yirleri muṭī‘ eyleyen. Pes yürüñüz ḳırañlarında veyiñüz anuñ rızḳından. Daḫı ‘āḳıbet varmaḳ anuñ ḥażretinedür.

Yeri (Yer kürəsini) sizə ram edən Odur. Onun qoynunda gəzin, (Allahın) ruzisindən yeyin. Axır dönüş də Onadır!

He it is Who hath made the earth subservient unto you, so walk in the paths thereof and eat of His providence. And unto Him will be the resurrection (of the dead).

It is He Who has made the earth manageable(5571) for you, so traverse ye through its tracts and enjoy of the Sustenance which He furnishes: but unto Him is the Resurrection.(5572)

5571 Dhalul is used in 2:71 for an animal trained and tractable; here it is used to qualify the earth, and I have translated 'manageable'. Man has man... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.