8 Aralık 2024 - 7 Cemaziye'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 91. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemâ kaderû(A)llâhe hakka kadrihi iżkâlû mâ enzela(A)llâhu ‘alâ beşerin min şey-/(in)(k) kul men enzele-lkitâbe-lleżî câe bihi mûsâ nûran vehuden linnâs(i)(s) tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ vetuḣfûne keśîrâ(an)(s) ve’ullimtum mâ lem ta’lemû entum velâ âbâukum(s) kuli(A)llâh(u)(s) śümme żerhum fî ḣavdihim yel’abûn(e)

Allah, hiçbir kimseye hiçbir şey indirmedi dedikleri zaman Allah'ı layıkıyla tanımadılar, ululamadılar. De ki: Musa'nın, insanlara bir ışık ve onları doğru yola sevk eden bir vasıta olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Hanisiz onu kağıtlara yazdınız da yayıp açıklarsınız, hükümlerinden çoğunu da gizlersiniz, hani siz de, atalarınız da, bilmediğiniz şeyleri onun sayesinde bildiniz, öğrendiniz. De ki: Allah indirdi, sonra da bırak onları, düştükleri boş iddialarla oyalanıp dursunlar.

O vakit (Yahudilerin sapkınları ve her dönemin inkârcıları:) "Allah, beşere (herhangi bir insana ayet ve melek gibi) hiçbir şey indirmemiştir (sadece akıl vermiştir ve bu yeterlidir)" demekle; Allah’ı, kadrinin hakkını vererek (gereği gibi tanıyıp) takdir edemediler. (Peygamber ve kitap göndermesinin hikmetini ve kıymetini bilemediler.) De ki: "Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gizleyip (göz ardı ederek sakladığınız) kitabı (Tevrat’ı) kim indirdi? (Ki onunla) Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir." (Ey Resulüm, cevaben:) "Allah" de, sonra onları bırak, "içine daldıkları bataklıkta ve saçma uğraşılarında" oyalanıp dursunlar (bakalım).

Nitekim Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmeye çalışanların hepsi, Allah hiçbir insana hiçbir vahiy ve kitap indirmemiştir, derken Allah'ı gereği gibi tanımadıklarını göstermişlerdir. De ki: “Kim indirdi, Musa'nın insanlara bir ışık ve rehber olarak getirdiği ve sizin de parça parça kağıtlar haline koyup, işinize geleni gösterip açıkladığınız, fakat çoğunu gizlediğiniz kitap ki, o kitapla size ve atalarınıza bilmediğiniz şeyler öğretilmiştir.” Ey peygamber! O ilâhî kelâmı Allah vahyetmiştir diye haykır ve sonra da bırak, onlar boş laflarla oyalanıp dursunlar.

Onlar, Allah'ın, yüceliğini, kudretini, kadrini, zâtını vasfının, sıfatlarının tecellisinin ifade ettiği şekilde künhüyle kavrayamadılar, Allah'ı hakkıyla tanıyıp saygıyla hafsalalarına yerleştiremediler.
“Allah insanların iyiliği, kurtuluşu için hiçbir dînî-şer'i kural indirmedi” deme cehaletinde bulundular.
“Öyleyse, Mûsâ'nın, insanların iyiliği, kurtuluşu için bir nur ve hidâyet rehberi olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz onları kâğıt parçaları olarak görüyor, çoğunu gizlediğiniz halde, bir kısım ilâhî kelâmı da gösteri aracı haline getiriyorsunuz. Sizin de, atalarınızın da, bilmediği şeyler Kur'ân'da size öğretilmiştir" de.
“Allah" de. Sonra onları bırak. Daldıkları bataklıkta, dünya hayatında oynamaya devam etsinler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 10/2; 17/94, 95.

Onlar: "Allah bir insana herhangi bir şey indirmemiştir" derken Allah'ı hakkıyla değerlendiremediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet rehberi olarak getirdiği, sizin de parça parça kağıtlar haline getirip gösterdiğiniz, çoğunu da gizlediğiniz Kitab'ı kim indirdi? Size (bu kitapla) sizin de babalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." Sen: "Allah (indirdi)" de. Sonra bırak onları daldıkları şeyde oynayadursunlar.

91.İbnu Ebi Hatim`in Said bin Cubeyr`den rivayet ettiğine göre yahudilerden Malik bin es-Sayf adında bir adam gelip Resulullah (a.s.) ile tartışmaya g... Devamı..

Onlar: 'Allah, beşere hiç bir şey indirmemiştir' demekle Allah'ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki: 'Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir.' De ki: 'Allah.' Sonra Onları bırak, içine 'daldıkları saçma uğraşılarında' oyalanıp-dursunlar.

Yahudî'ler, Allah'ın kadrini gereği gibi tanıyamadılar. Çünkü: “- Allah, hiç bir insana bir şey indirmedi”, dediler. (Vahy ve kitabları inkâr ettiler.) Onlara de ki: “- Mûsâ'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de parça parça kağıtlar haline koyup hesabınıza geleni açıkladığınız, fakat çoğunu gizlediğiniz o kitabı kim indirdi? Sizin bilmediğiniz ve atalarınızın da bilmediği şeyler, size, (Peygamber diliyle Kur'an'da) öğretilmiştir. Ey Rasûlüm, sen, Allah (o kitabı indirdi) de. Sonra onları bırak, batıl dedikodularında oynaya dursunlar.

Allah’ı gereği gibi tanımadılar. Hani, dediler ki; “Allah, insanlığa hiçbir vahiy indirmemiştir.” De ki: “Musa’nın getirdiği, insanlara yol gösterici ve aydınlık verici olan kitabı kim indirdi? (O kitap ki) onu yapraklar şekline sokup açıklar, çoğunu da gizlersiniz. (O kitaptan) öyle şeyler size öğretildi ki; ne sizler ne de ecdadınız onu bilmezdiniz. Sen (cevap olarak) Allah de, sonra onları (içinde) oynadıkları bataklıklarında terk et.

Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü, “Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi” dediler. De ki: “Öyle ise Mûsâ'nın insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz onu kâğıtlara yazıp açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler, size öğretilmiştir.” Sen, “Allah” de, sonra onları bırak, daldıkları bataklıkta debelenip dursunlar!

«Bir kimseye Allah bir şey indirmedi» demekle onlar, Allaha karşı, yaraşan saygıyı hakkiyle göstermediler, diyesin ki: «insanlara hem aydınlığa, hem de doğru yola bir kılavuz olmak üzere, Musa'nın getirdiği kâğıtlara yazdığınız, kimini göstererek, kimini gizlediğiniz, sizin de atalarınızın da bilmediğiniz şeyleri öğrendiğiniz kitabı kimdir indiren?», «Allah!» de de, bırak, oyalansınlar daldıkları nesnede

(Yahudiler:) “Allah insana hiçbir şey indirmemiştir” diyerek Allah'ın azamet ve kudretini bilip anlayamadı(klarını ortaya koydu)lar. (Resulüm onlara) de ki: “(Madem Allah hiçbir şey indirmedi o halde) Musa'nın insanlara bir nur, bir hidayet olarak getirdiği (ve sonradan adı Tevrat olan) Kitab'ı kim indirdi? (Gerçi) siz onu (ciddiye almadınız), parçalara ayırarak ve kâğıtlarda yazıya dökerek işinize geleni açıkladınız ve çoğunu da (işinize gelmediği için) gizlediniz. Hâlbuki sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler (Kur'an'la) size öğretilmiştir. (İşte o Kitab'ı indiren de) Allah'tır.” de ve sonra bırak onları, boş laflarla oyalanıp dursunlar.

Bkz. 10/2, 17/94, 95

"Beşere, Allâh tarafından hiç bir şey nâzil olmamışdır." diyenler Allâh’ı hakkıyla takdîr itmiyorlar, ânlara di ki: "İnsanları nûra ve hidâyete sevk içün Musâ’nın getirdiği kitâbı kim inzâl itdi o kitâb ki evrâk üzerine yazıyorsunuz büyük bir kısmını saklayarak gösteriyorsunuz sâyesinde âbâ ve ecdâdınızın bilmediğini öğrendiğiniz o kitâb Allâh tarafından inzâl olunmuşdır" Sonra bırak bâtıl i’tikâdlarıyla oyalansunlar.

"Allah hiçbir insana bir şey indirmemiştir" demekle Allah'ı gereği gibi değerlendiremediler. De ki: "Musa'nın insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Ki siz onu kağıtlara yazıp bir kısmını gösterip çoğunu gizlersiniz, atalarınızın ve sizin bilmediğiniz size onunla öğretilmiştir." "Allah" de, sonra da onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynasınlar.

Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler.[183] Çünkü, “Allah, hiç kimseye hiçbir şey indirmedi” dediler.[184] De ki: “Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği, parça parça kâğıtlar hâline koyup ortaya çıkardığınız, pek çoğunu ise gizlediğiniz; (kendisiyle) sizin de, babalarınızın da bilmediği şeylerin size öğretildiği Kitab’ı kim indirdi?” (Ey Muhammed!) “Allah” (indirdi) de, sonra bırak onları, içine daldıkları batakta oynayadursunlar.

183. Yani Allah’ı, şanına yaraşır şekilde tanımadılar, bilemediler.184. Yahudiler, Peygamberi ve ona indirilen Kur’an’ı inkâr etmek uğruna, kendi peyg... Devamı..

Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Nitekim “Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmedi” dediler. De ki: “Öyleyse Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi?” Siz onu kâğıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de, atalarınızın da bilemediğiniz şeyler (Kur’an’da) size öğretilmiştir. (Resulüm!) Sen “Allah” de, sonra onları bırak, daldıkları bataklıkta oyalanadursunlar!

(Yahudiler) Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü «Allah hiçbir beşere bir şey indirmedi» dediler. De ki: Öyle ise Musa'nın insanlara bir nûr ve hidayet olarak getirdiği Kitab'ı kim indirdi? Siz onu kâğıtlara yazıp (istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz. Sizin de atalarınızın da bilemediği şeyler (Kur'an'da) size öğretilmiştir. (Resûlüm) sen «Allah» de, sonra onları bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar!

"ALLAH hiç bir insana bir şey indirmez," demekle ALLAH'ı gereği gibi değerlendirmediler. De ki: "Halka bir hidayet ve ışık olarak Musa'nın getirdiği kitabı kim indirdi -ki göstermek için onu kağıtlara yazdığınız halde çoğunu gizliyordunuz. Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri onun yoluyla öğrendiniz-?" "ALLAH" de ve onları daldıkları sapıklıkta bırak, oynayadursunlar.

Onlar: "Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "Allah" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar.

Allahı gereği gibi tanıyamadılar, çünkü bir Allah beşere bir şey indirmedi dediler, de ki kim indirdi o, Musânın insanlara bir nûr, bir hidayet olarak getirdiği kitabı? ki siz onu parça parça kâğıtlar yapıyorsunuz, bunları ortaya atıyorsunuz da bir çoğunu gizliyorsunuz, bununla beraber şimdi size ne sizin ne atalarınızın bilemediğiniz hakıkatlar öğretilmekte, Allâh, de: Sonra bırak onları daldıkları batakta oynaya dursunlar

(Yahûdîler, hakkı inkâr etmek sûretiyle) Allah’ın kadrini gereği gibi takdir (tazim) edemediler. (Kendi peygamberlerini ve kitaplarını inkâr etme pahasına, Resûlümüz Muhammed’i ve ona vahyedilen Kur’ân’ı inkâr etmek için,) “Allah, hiçbir insana bir şey vahyetmedi” dediler. (Resulüm! O yahûdîlere) De ki: (Iddiâ ettiğiniz üzere, mademki Allah, hiçbir insana bir şey vahyetmedi, o takdirde) “Mûsâ’nın insanlara bir nur ve hidâyet (rehberi) olarak getirdiği, sizin de (parça parça) yazılı sayfalar haline getirip (bir kısmını) açıkladığınız, pek çoğunu ise gizlediğiniz Kitab’ı (Tevrât’ı) kim vahyetti?” (Ki onunla) Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir.” (Resûlüm!) Sen, “Allah (vahyetti)” de, sonra bırak onları, içine daldıkları bataklıkta (bâtılda) oyalanıp dursunlar.

Allah'ı gereği gibi takdir etmediler. “Allah, beşere¹ hiçbir şey indirmedi.” dediler. De ki: “Musa'nın insanlar için bir nur² ve hidayet olarak getirdiği; sizin yazılı sayfalar haline getirip bir kısmını açıklayıp ama çoğunu da gizlediğiniz; sizin de atalarınızın da bilmediğiniz şeyler, kendisiyle size öğretilen Kitap'ı kim indirdi?” Sen, “Allah de.” Ve sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynaya dursunlar!

1- İlahi hiçbir özelliği olmayan, sıradan bir varlık olan insana. 2- Aydınlık.

Yahudiler de) Allahın kadrini, ona lâyık olacak bir suretde, hakkıyle takdir etmediler. Çünkü «Allah hiç bir beşere hiç bir şey indirmedi» dediler. Söyle (onlara) ki: «Musânın insanlara bir nur ve hidâyet olmak üzere getirdiği ve sizin de parça parça kâğıdlar haaline koyub (işinize geleni gösterib) açıkladığınız, (fakat) çoğunu gizlediğiniz o' kitabı kim indirdi? Sizin de, atalarınızın da bilmediğiniz şeyler (Kuranda) size öğretilmişdir». (Habîbim) sen «Allah» de (geç) ve sonra onları bırak ki daldıkları batakda oynaya dursunlar!

Hâlbuki (yahudiler:) “Allah hiçbir insana birşey indirmedi” dediklerinde, Allah'ı O'nun şânına lâyık bir sûrette (hakkıyla) takdîr edemediler.
De ki: “Mûsâ'nın insanlara bir nûr ve bir hidâyet olarak getirdiği Kitâb'ı kim indirdi? (Siz)onu (Tevrât'ı) parça parça kâğıtlar yapıp, onları(n bir kısmını) açıklıyorsunuz;(Muhammed'in sıfatları gibi) birçoğunu da gizliyorsunuz!” Bununla berâber ne sizin, ne de atalarınızın bilmediğiniz şeyler size (Kur'ân'da) öğretilmiştir. (Ey Resûlüm! Sen Tevrât'ı da, Kur'ân'ı da) “Allah (indirdi)!” de; sonra onları bırak, daldıkları (bâtıl) içinde oynasınlar!(1)

(1)Yahudi âlimlerinden pek şişman bir adam olan Mâlik bin Sayf, bir kısım yahudilerle birlikte Resûl-i Ekrem (asm)’ın yanına gelerek, Kur’ân hakkında ... Devamı..

Ve (bazı Yahudiler;) “Allah hiçbir beşere bir şey indirmemiştir”diyerek Allah’ı(n azamet ve kudretini) gereği gibi bilip anlayamadılar. (Resulüm, onlara) de ki: “Musa’nın insanlara bir nur, bir hidayet olarak getirdiği Kitab’ı kim indirdi? Siz onu parçalara ayırarak kâğıtlar hâline getirip işinize geleni açıklıyor, çoğunu da gizliyordunuz. Hâlbuki sizin de, atalarınızın da bilmediği şeyler (kendisiyle) size öğretilmiştir. (İşte o kitab’ı indiren de) Allah’tır. ”de: Sonra da (tebliğ görevini ihmal etmemekle birlikte) bırak onları, boş laflarla oyalanıp dursunlar.

Allah’ı gereği gibi anlayamayanlar/ kavrayamayanlar “Allah herhangi bir insana hiçbir şey indirmiş değildir” demişlerdi. Onlara deki “Musa’nın getirdiği insanların yollarını aydınlatan ve doğruluk rehberi olduğu halde, sizin işe yaramaz kâğıt parçaları haline getirdiğiniz ve bir kısmını insanlara açıklayıp ve pek çoğunu da gizlediğiniz, sizin ve atalarınızın bilmediği şeylerin öğretildiği kitabı kim indirdi?” Onlara deki “(Tevrat’ı) Allah indirdi.” Sonra sen onları bulundukları durumda bırak da, oyalanıp dursunlar.

Onlar Allah’ı değerince değerlendirmediler. Şöyle diyerek ki: "Allah insanlara hiçbir nesne bildirmiş değildir." De ki: "Öyleyse Musa’nın insanlara getirdiği Kitap’ı kim bildirdi? O Kitap ki insanlar için ışıktır, doğru yoldur. Siz onu yapraklar üzerine döküp gösteriyorsunuz. Çoğunu da gizliyorsunuz. Ne sizin ne de atalarınızın bilmedikleri size bildirilmiştir." "Onu bildiren Allah’dır" de. Sonra bırak onları oyunlarına dalsınlar.

Yahudiler Allah/ı hakkıyle takdir edemediler [¹]; çünkü «— Allah beşere hiçbir şey indirmemiştir» dediler. Onlara de ki «— Musa/nın nâs/a nur, hidayet olmak üzere getirdiği Kitabı kim indirmiştir? Siz onu perakende kâğıtlara kor, ondan dilediğinizi aşikâr kılar, çoğunu da saklarsınız. Sizin de babalarınızın da bilmedikleri şeyler Kur/an/da öğretilmiştir. «— Kitap indiren Allah/tır» de. Sonra onları daldıkları şeye bırakıver de [²] oynasınlar, dursunlar.

[1] Hakkıyle tanımadılar da hukukuna riayet etmediler, hakkıyle tâzim edemediler, hakkıyle Allah'ı tavsif edemediler.[2] Tehdit makamındadır.

Allah’ı gereği gibi takdir edemediler/şanına yakışır şekilde tanıyamadılar. Zira “Allah beşere/insana hiçbir şey indirmemiştir” dediler. De ki: “Öyleyse Musa’nın, insanlara ışık/nur ve yol gösterici olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Ki siz onu kâğıt parçalarına yazıp gösteriyorsunuz ve çoğunu da gizliyorsunuz! Sizlere, kendinizin de, atalarınızın da bilmediği şeyler (o kitapla) öğretildi.” (Ey Peygamber!) Sen “Allah” de ve sonra da onları bırak ki, daldıkları bataklıkta oyalanıp dursunlar!

“Allah hiç bir insana bir şey indirmemiştir” dedikleri zaman Allah'ı gereği gibi takdir etmediler. De ki: “ Peki, Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olmak üzere getirdiği ve sizin de parça parça kâğıtlar haline koyup işinize geleni gösterdiğiniz, fakat çoğunu gizlediğiniz ve sizin de babalarınızın da bilmediğiniz birçok şeyleri sayesinde öğrendiğiniz o kitabı kim indirdi?” De ki: “Allah (indirdi).” Sonra da onları bırak, içine daldıkları şeylerde oyalanıp dursunlar!

Onlar, sözleri ve davranışlarıyla “Allah hiçbir insana vahiy nâmına bir şey göndermemiştir!” diyerek, Allah’ı yücelik ve şânına yaraşır biçimde tanıyamadıklarını, O’nun adâlet, kudret, ilim, hikmet gibi vasıflarıyla gereği gibi kavrayamadıklarını ortaya koydular. Onlara de ki: “Peki, madem Allah hiçbir şey indirmedi de, Mûsâ’nın insanlara yol gösterici bir ışık olarak getirdiği ve sonradan Tevrat adını alan ilâhî kitabı kim indirdi? Gerçi siz onu da pek ciddiye almıyorsunuz, Kutsal kitabın özü ve manasıyla ilgileneceğiniz yerde, onu gösterişli, yaldızlı kitaplar hâline getirerek suya sabuna dokunmayan bölümlerini açıklıyor, fakat bir çoğunu da işinize gelmediği için gizliyorsunuz. Hâlbuki sizin ve atalarınızın bilmediği bir çok şey, size bu kitap sayesinde öğretilmişti. Söyleyin, bunca bilgileri size öğreten kimdir? Ve itiraf edecekleri cevabı kendin ver:Elbette ki Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an’ı göndererek insanlığı eğiten, Allah’tır!” de, sonra bırak onları, içine daldıkları cehâlet bataklığında çırpınıp dursunlar!
Evet, Allah her devirde insanlığı eğitecek vahiyler göndermiştir:

“Allah bir beşere hiçbir şey indirmedi” dediklerinde Allah’ı gerçek gücüyle takdir etmediler. De ki: -“Babalarınızın ve sizin bilmediğiniz şeyler öğretilmiş iken, onu, açığa vuruyorsunuz ve çoğunlukla gizliyorsunuz; kırtasî / yazılı yapraklar yapıyorsunuz, İnsanlar için bir aydınlatıcı ve yol gösterici olarak Musa’nın getirdiği Kitab’ı kim indirdi?”. De ki: -“Allah”. Sonra bırak onları; bataklıklarında oynayıp dursunlar!

Allah'ın gücünü yeterince değerlendirmeden " Allah bir beşere herhangi bir şey indirmez " diyorlar. De ki: " Musa'nın insanlara bir ışık ve kılavuz olarak getirmiş olduğu Kitabı kim indirmiş o zaman? yani formalar haline getirdiğiniz, kâh gösterip kâh sakladığınız, sayesinde sizin de atalarınızın da bilmediği şeyleri öğrendiğiniz Tevrat’ı kim indirdi? " De ki: " Allah tabiki. " Resulüm! bırak onları kendi çöplüklerinde ötsünler.

Allah’ı ve onun gücünü hakkıyla tanıyamadılar. Dediler ki: "Allah beşere hiçbir şey indirmedi!" De ki: "Öyleyse karanlığı aydınlatan ışık olsun, onlara doğru yolu göstersin diye kitabı Musa’ya kim indirdi? Siz o kitabı insanlara parçalar halinde yazıp gösteriyorsunuz. Size öğretilen şeylerin çoğunu da gizliyorsunuz? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri kim öğretiyor?" "Allah!" de, sonra onları bırak! Daldıkları bataklıkta oyalanadursunlar.

(İnkârcılar) Allah’ı gerektiği gibi tanımadılar; çünkü “Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmemiştir!” [*] demişlerdi. De ki: “Musa’nın insanlara bir [nûr] (ışık) ve rehber olarak getirdiği, kâğıtlara yazıp (istediğinizi) açıkladığınız, çoğunu gizlediğiniz ve sizin de atalarınızın da bilemediği şeylerin size öğretildiği Kitabı kim indirdi?” De ki: “(Kitabı da indiren) Allah’tır; sonra onları bırak, daldıkları [batıl]da oyalanadursunlar!”

Benzer mesajlar: Yâsîn 36:15; Mülk 67:9.

O (Yahûdî kâfirler): “Allah, insanlara hiçbir şey göndermemiştir.”¹ demekle Allah’ı tam olarak tanıyamadılar.² (Ey Muhammed!) onlara: “Mûsa’nın insanlara bir nur ve hidâyet kaynağı olarak getirdiği, sizin işinize gelen tarafını açıklayıp çoğunu gizli tutarak (basit) kâğıt parçalarına dönüştürdüğünüz,³ aslında sizin ve babalarınızın, bilmediğiniz birçok şeyi kendisinden öğrendiğiniz Kitab’ı size kim gönderdi?” diye sor ve: “Allah’tır” de. Sonra da bırak onları, daldıkları saçmalıklarla oyalansın dursunlar.

1 Malik b. Sayf, şişman bir adam idi. Rasûlullah’ın yanında konuşurken Rasûlullah kendisine: “Mûsa’ya Tevrât’ı indiren Allah’a yemin vererek soruyorum... Devamı..

Nitekim onlar, “Allah insana hiçbir şey vahyetmemiştir!” derken Allah’ı gereği gibi kavramadıklarını göstermişlerdir. De ki: “Kim indirdi Musa’nın insanlara bir ışık ve rehber olarak getirdiği ve sizin [sırf] kağıt parçaları olarak gördüğünüzü, ⁷² [o kadar] çok gizlediğiniz halde bir gösteri aracı yaptığınız o ilahî kelâmı? Halbuki [onunla] size ne sizin ne de atalarınızın bilmediği şeyler öğretilmişti.” ⁷³ “Allah [o ilahî kelâmı vahyetmiştir]!” de; ve sonra da bırak, onlar boş laflarla oyalanıp dursunlar.

72 Lafzen, “... haline getirdiğiniz”: Ancak unutulmamalıdır ki ce‘alehû fiili, aynı zamanda, “onu ... olarak gördü” yahut “... olarak nitelendirdi” ve... Devamı..

Onlar, “Allah, hiçbir beşere hiçbir şey indirmemiştir” diyerek Allah’ı gereği gibi takdir edip tanıyamadılar.1 Sor onlara “Musa’ya gelen, insanlık için bir rehber ve nur olan, kâğıtlara yazdığınız, böylece bir kısmını açıklayıp2 (İşinize gelmediği için) çoğunu gizlediğiniz,3 sizin ve atalarınızın bilmediği şeyleri kendisiyle öğretildiğiniz o kitabı kim indirdi?” “Allah!” de! Sonra bırak onları, boş laflarıyla oyalanıp dursunlar.4, 122/74, 39/67, 24/115, 23/49, 47/25, 33/187, 5/15-44, 415/3, 43/89, 67/29

Onlar “Allah’ın kimseye bir şey indirdiği yok” derken, Allah’ı hakkıyla takdir edemediler.[¹⁰⁸⁷] De ki: “Kim indirdi Musa’nın insanlara bir ışık ve rehber olarak getirdiği ve sizin papirüs parçalarına dönüştürdüğünüz, çok gizlediğiniz hâlde sadece gösteriye açtığınız, sizin ve atalarınızın bilmediği birçok şeyi kendisi sayesinde öğrendiğiniz kitabı?” “Allah’tır!” diye cevap ver! Sonra da bırak, daldıkları boş laflarla oyalanıp dursunlar.

[1087] “Allah’ı hakkıyla takdir etmek”, Allah’ın hakkını bilmekle olur. Allah’ın hakkını bilen, Allah’a hakkını teslim eder. Bunun bir tek yöntemi var... Devamı..

Onlar (Yahudiler) Allah'ı gereği gibi takdir etmediler de, "Allah, hiçbir beşere bir şey (kitap) indirmedi” dediler, (böyle demekle insanlara Allah’ın en büyük rahmet ve nimeti olan vahyi, peygamber göndermesini inkar etmiş oldular, ey Muhammed) Onlara de ki "O halde Musa'nın insanlar için bir nur ve hidayet olarak getirdiği kitabı (Tevrat’ı) kim indirdi! (Ki siz onunla amel edecek yerde) parça parça kağıtlara koyuyorsunuz, (kuru bir evrak haline getiriyorsunuz, istediğinizi) açıklıyor, çoğunu da gizliyorsunuz! (Oysa, gizlemiş olduklarınız içinde bulunan ve Tevrat’tan farklı olarak ayet ayet indiği için kitap olarak kabul etmemekte direndiğiniz Kur'an'da) Hem sizin hem de atalarınızın bilmediği şeyler (hükümler ve ilimler) öğretilmiştir. (Ey Muhammed) Sen onlara: "(Kur'an'ı) Allah indirdi" demekle yetin, sonra da onları bırak, daldıkları bâtıl içinde (sapıklık batağında) oynaya dursunlar!

Allâh’ı şânına yaraşır biçimde tanıyamadılar, ’Allah, insana bir şey indirmedi" dedikleri zamn de ki: "Öyleyse Mûsâ’nın, insanlara bir nur ve yol gösterici olarak getirdiği, ki siz onu parça parça kâğıtlar üzerinde açığa çıkarıyorsunuz ve çoğunu da gizliyorsunuzve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği şeylerin size öğretildiği Kitabı kim indirdi?" "Alah" de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.

Ve (Yahudiler) Allah Teâlâ'nın kadrini O'nun şan-ı ulûhiyetine layık olacak bir surette takdir edemediler. Çünkü, «Allah insanlara birşey indirmiş değildir,» dediler. De ki: «Musa'nın bir nûr ve nâs için bir hüda olarak getirmiş olduğu kitabı kim indirmiştir? Siz onu parça parça kağıtlara yazıyor, meydana koyuyorsunuz ve birçoğunu da gizliyorsunuz ve sizin babalarınızın bilmediklerini öğretilmiş oluyorsunuz». Sen «Allah» de, sonra onları bırak, daldıkları batakta oynayıp dursunlar.

Bazı Yahudiler de Allah'ı gereği gibi tanımadılar. Çünkü “Allah hiçbir insana hiçbir şey indirmemiştir. ” dediler. Sen onlara de ki: “Peki, Mûsâ'nın insanlara bir nûr ve rehber olmak üzere getirdiği ve sizin de parça parça kâğıtlar haline koyup işinize geleni gösterdiğiniz, fakat çoğunu gizlediğiniz ve sizin de babalarınızın da bilmediğiniz birçok şeyleri sayesinde öğrendiğiniz o kitabı kim indirdi? ”Ey Resulüm sen: “Allah indirdi. ” de! sonra bırak daldıkları batıllarında oynaya dursunlar. [10, 2; 17, 94-95]

Allah'ı şanına yaraşır biçimde tanıyamadılar, zira "Allah, insana bir şey indirmedi" dediler. De ki: "Öyleyse Musa'nın, insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği, ki siz onu parça parça kağıtlar haline getirip gösteriyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz- ve ne sizin, ne de babalarınızın bilmediği şeylerin size öğretildiği Kitabı kim indirdi?" "Allah" de, sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar.

Yahûdîler, "Allâh bir beşere bir şey indirmedi" didiklerinde Allâh Te'âlâ'yı hakkıyla takdîr itmediler.[¹] Di ki: İnsânlar içün nûr ve hidâyet olarak Mûsâ'nın getirdiği kitâbı kim inzâl itdi? Siz onı (Tevrât'ı) kağıd parçalarına yazub bir kısmını âşikâr ider ve bir kısmını da gizlersiniz. Sizin babalarınızın bilmediği şeyler size (Muhammed lisânıyla) ta'lîm olundı. (Bu suâline cevâb virmezler ise sen cevâb virerek) di ki:: "O kitâbı indiren Allâh'dır." Sonra onları dedikodılarında ve bâtıl sözlerinde bırak ki oynasunlar.

[1] Yehûd'un büyük 'âlimlerinden Mâlik bin Lefîf Rasûl-ü Ekrem efendimizle mübâhase itmek üzere Mekke'ye geldi. Risâletmeâb ona: Tevrat'ı Mûsâ'ya indi... Devamı..

(Yahudiler[1]) Allah'a hak ettiği ölçüde değer vermediler. Çünkü “Allah hiçbir insana bir şey indirmiş değildir." dediler. De ki "Öyleyse Musa'nın insanlar için bir ışık (nur)[2] ve bir yol gösterici olarak getirdiği o Kitabı kim indirdi? Siz onu yapraklar üzerine döküp gösteriyor birçoğunu da gizliyorsunuz. Size de atalarınıza da bilmedikleri şeyler öğretilmiştir. Sen, "Onu indiren Allah’tır” de sonra onları daldıkları yerde bırak da oynamaya devam etsinler.

[*] Ayetin devamından bunların Yahudiler olduğu anlaşıldığı için bu ifade kullanılmıştır. [2] Nur, ışık kaynağının sebep olduğu aydınlıktır. Bkz: Rahm... Devamı..

Allah'ın hiç bir beşere, hiç bir şey indirmediğini söylemekle, Allah'ı hakkıyla tanıyamadılar. De ki:-Öyleyse Musa'nın insanlar için aydınlatıcı ve yol gösterici olarak getirdiği, sizin de yapraklar haline getirip açıkladığınız, çoğunu da gizlediğiniz, siz ve babalarınız hiç bir şey bilmezken öğretildiğiniz o kitabı kim indirdi? “Allah” de sonra onları bataklıklarında oynamaya bırak.

Onlar, “Allah beşere birşey indirmemiştir” derken, Allah'ı lâyıkıyla takdir edemediler. De ki: Öyleyse, Musa'nın insanlara nur ve hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz o kitabı kâğıtlara yazar, bir kısmını açıklar, birçoğunu da gizlersiniz. Sizin ve atalarınızın bilmediği pek çok şey de size onunla öğretildi. Sen Allah de, sonra bırak onları, daldıkları batakta oynayadursunlar.

Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki: "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz o kitabı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah!" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.

daħı ululamadılar Tañrı’yı ululamaġı ḥaķķınca yā bilmeġi ḥaķķınca ol vaķt kim eyittiler: “indürmedi Tañrı ādem üzere hįç nesene.” eyit: “kim indürdi kitāb’ı ol kim getürdi anı mūsā aydınlıķ iken daħı ŧoġrı yol-iken ādemįler için eylersiz anı kāġıdlar gösterürsiz anı daħı gizleriz çoķı? daħı ögredinildüñüz anı kim bilmedüñüz-idi siz ne daħı atalaruñuz.” eyit: “Tañrı” andan ķo anları girmekler içinde ya'nį bāŧıl içine oynarlar-iken.

Tañrı Ta‘ālā ḥaḳḳında girçek söylemediler. Ol vaḳt eyitdiler: Tañrı Ta‘ālāindürmedi ādem oġlına hīç nesne kitābdan. Eyit yā Muḥammed: Kim in‐dürdi ol kitābı ki Mūsā getürdi nūr olduġı ḥālde hidāyet olduġı ḥālde ḫalḳa? Ḳılurlar anı kāġıdlar, āşikāre iderler ve çoġını gizlerler. Ögretdi siz[e] sizbilmegen nesneleri atalaruñuz bilmegen nesneleri daḫı. Allāh di yāMuḥammed, daḫı ḳo anları bāṭıl işlerinde oynasunlar.

Onlar (yəhudilər): “Allah heç bir bəşərə bir şey (Qur’an) nazil etməmişdir”, - deməklə Allahı layiqincə qiymətləndirmədilər. De: “Musanın insanlara bir nur və hidayət olaraq gətirdiyi kitabı (Tövratı) kim nazil etmişdir? Siz onu vərəqlərə yazıb göstərir, bir çoxunu da gizlədirsiniz. (Əslində) siz (Qur’an vasitəsilə) özünüzün və atalarınızın bilmədiklərini öyrənmiş olursunuz. (Ya Rəsulum!) Sən: “Allah!” deyib çağır, sonra da onları burax ki, düşdükləri bataqlıqda oynaya-oynaya qalsınlar. (Özlərinin dedi-qodularında, pis işlərində və yaramaz əqidələrində davam etsinlər).

And they measure not the power of Allah its true measure when they say: Allah hath naught revealed unto a human being. Say (unto the Jews who speak thus): Who revealed the Book which Moses brought, a light and guidance for mankind, which ye have put on parchments which ye show, but ye hide much (thereof), and by which ye were taught that which ye knew not yourselves nor (did) your fathers (know it)? Say: Allah. Then leave them to their play of cavilling.

No just estimate of Allah(909) do they make when they say: "Nothing doth Allah send down to man (by way of revelation)" Say: "Who then sent down the Book which Moses brought?- a light and guidance to man:(910) But ye make it into (separate) sheets for show,(911) while ye conceal much (of its contents): therein were ye taught that which ye knew notneither ye nor your fathers." Say: "(Allah) (sent it down)": Then leave them to plunge in vain discourse and trifling.

909 Qadara: to weigh, judge, or estimate the value of capacity of anything; to have power so to do. Cf. Qadir in 4:149 and n. 655. The Jews who denied... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.