Vehuve-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda bilhakk(i)(s) veyevme yekûlu kun feyekûn(u)(c) kavluhu-lhakk(u)(c) velehu-lmulku yevme yunfeḣu fî-ssûr(i)(c) ‘âlimu-lġaybi ve-şşehâde(ti)(c) vehuve-lhakîmu-lḣabîr(u)
Öyle bir Tanrıdır ki gökleri ve yeryüzünü, boş yere değil, hikmetiyle ve gerçek olarak yarattı. Ol dediği gün her şey oluverir. Sözü gerçektir ve surun üfürüldüğü gün saltanat ve tasarruf onundur, odur gizliyi de bilen, açıkta olanı da ve odur hüküm ve hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan.
O (Allah), gökleri ve yeri Hakk ile (ölçü, denge ve kader projesiyle) yaratandır. "OL!" dediği gün (an) her şey (birden) olur (ve hemen vücut bulur). O’nun sözü Hakk’tır, doğrudur. Sur’a üflendiği gün de mülk ve hükümranlık (yalnız) O’nundur. Gizliyi ve açığı Bilendir ve O, Hikmet sahibidir, her şeyden Haberdardır.
O gökleri ve yeri, gerçek bir hesap ve düzende yaratmış olandır. O, ne zaman “ol” dese, emri derhal yerine gelir. En doğru söz, O'nun sözüdür. Mahşer borusu çalındığı günde de, yöneticilik O'nundur. Herşeyi ve akılla bilinemeyen gerçekleri de, bilen sadece O'dur. Herşeyden haberi olan ve yaptığı herşeyi yerli yerince yapan da O'dur.
O gökleri ve yeri gerekçeli, hikmete dayalı, doğru, hesaplı bir düzen içinde yaratandır.
"Ol" buyuracağı gün her şey sünnetullaha uygunluk içinde süratle olur.
O'nun sözü haktır, doğrudur, gerçektir.
Sûra üfürüldüğü gün mülk, devlet ve hükümranlık O’nundur.
Fizik ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini ve görülen âlemi bilendir. O hikmet sahibi ve hükümrandır, gizli-açık her şeyden haberdardır.
Gökleri ve yeri hak üzere yaratan O'dur. "Ol" dediği gün o hemen oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sur'a üflendiği gün hakimiyet O'nundur. Gizli olanı da açık olan da bilir. O, hakimdir, her şeyden haberdardır.
O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun 'ol' dediği gün (her şey) oluverir, O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) le yaratandır. Onun “Ol” diyeceği gün her şey oluverir. Hak, O'nun dediğidir. SÛR, üfürüleceği gün de mülk O'nundur. Görünmiyeni ve görüneni bilen de O'dur. O, yegâne hikmet sahibidir, her şeyden hakkıyla haberdar olandır.”
Gökleri ve yeri gerçekler ile yaratan O’dur. O, “ol!” dediği gün her şey olacaktır. Sözü haktır. Sur’a üfürüldüğü gün, bütün hâkimiyet ve malikiyet yalnızca O’nundur. O, görünen ve görünmeyen âlemleri bilendir. O, her şeyi yerli yerinde yaratan, her şeyden en iyi şekilde haberdar olandır.
O, gökleri ve yeri bir amaç uğruna yaratandır. “Ol” dediği gün her şey oluşmaya başlar. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de hükümrânlık O'nundur. Gizliyi ve âşikâr olanı bilendir. O, tam hikmet sahibidir ve her şeyden haberdardır.
Hak olarak, göklerle yeri yaratan odur, o gün «ol!» deyince hemencek olur, onun sözü haktır, Sûr üfürüldüğü gün, mülk de onundur, hazır olanı, olmayanı o bilir, o bilgedir, o haberli
O'dur gökleri ve yeri (belli bir hikmete göre) Hak ile yaratan. O ne zaman “Ol” dese emri hemen yerine gelir (ve oluş süreci başlar). O'nun sözü hakikatin tâ kendisidir. (Yeniden diriliş için) Sur'a üfürüldüğü gün hükümranlık yine O'nun olacaktır. O, görüleni de görülmeyeni de bilendir. O, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir (ve her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.
Semâvâtı ve arzı bihakkın halk iden odur "Kâinât olsun" didiği gün oldı. Kavli hakdır, sûr nefh olundığı gün mâlik-i kudret odur" gâibi ve zâhirî bilür hakîm ve her şeyden haberdârdır.
Gökleri ve yeri gerçekle yaratan O'dur ki "Ol" dediği gün (an) hemen olur; sözü gerçektir. Sura üfleneceği gün hükümranlık O'nundur. Görülmeyeni de görüleni de bilir. O Hakim'dir, haberdardır.
O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah’ın “ol” deyip de her şeyin oluvereceği günü hatırla. O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün de mülk (hükümranlık) O’nundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. “Ol!” dediği gün her şey oluverir. O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün de hükümranlık O’nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. «Ol!» dediği gün herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.
O'dur gökleri ve yeri yaratan. "Ol," dediği gün hemen oluverir. Sözü mutlak doğrudur. Boruya üfürüldüğü gün egemenlik tümüyle O'nundur. Gizliyi ve açığı Bilendir. Bilgedir, herşeyden Haberdardır.
Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur. Bir şeye "ol" dediği gün hemen oluverir. O'nun sözü haktır. "Sûr"a üfürüldüğü gün de mülk ancak O'nundur. O, gizliyi ve açığı bilendir. O, hikmet sahibi, her şeyden haberdardır.
Ve o Gökleri, Yeri yaradan hakkıyle o, hem ol! diyeceği gün o da oluverir. Hak onun dediği, Sur üfürüleceği gün de mülk onun, hem gaybe âlim hem şehadete, hakîm odur, habîr o
O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. (İlm-i ezelîsinde, olmasını takdir buyurduğu şeyin, takdir buyrulan yaratılma zamanı gelip de) *“Ol!” buyurduğu gün her şey hemen olur. O’nun buyruğu haktır. (Her daim olduğu gibi, İsrâfîl tarafından) sûr’a (ikinci kez) üflendiği gün de mülk (mutlak hükümranlık) O’nundur. (O) gaybı da, görülen âlemi de hakkıyla bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyden hakkıyla haberdardır.
Gökleri ve yeri hakikat¹ ile yaratan O'dur. O gün, “ol” der o da oluverir. O'nun sözü haktır. Sura üfleneceği gün mülk² O'nundur. Gaybı da görüneni de bilendir. O, En İyi Hüküm Veren'dir, Her Şeyden Haberdar'dır.
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) le yaratandır. Onun «ol» diyeceği gün (her şey) oluverir. Sözü hakdır. «Suur» üfürüleceği gün de mülk Onun. Görünmeyeni de, görüneni de bilendir. O, yegâne hikmet saahibi, (her şeyden) hakkıyle haberdâr olandır.
Gökleri ve yeri hak ile (hakkıyla, îcâb ettiği şekilde) yaratan da O'dur. “Ol!” diyeceği gün, (herşey) hemen oluverir. Sözü haktır. Sûr'a üfleneceği gün de mülk O'nundur. Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Çünki O, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Habîr (her şeyden haberdâr olan)dır.
Yine o (Allah) ki, gökleri ve yerküreyi (tüm evreni) hak (bir gaye) ile (gerçeğe dayalı sabit bir sistem üzerine) yaratmıştır. Ve O’nun "Ol! "dediği gün (olmasını dilediği her şey) hemen oluşmaya başlar (var oluş sürecine girer): O’nun sözü (sanal değil) tahakkuk eden bir gerçekliktir. Sûr’a üfleneceği gün de bütün varlık ve mutlak hakimiyet O’nundur. O, gaybı da şehadeti de (duyu ötesini de, duyuların algı sahasına gireni de) bilendir. Ve O, (her zaman) en doğru hüküm verendir, her şeyden (hakkıyla) haberdar olandır.*
“Gökleri ve yeri hak ile (İnsan yaşamına en uygun biçimde) yaratan O dur. O bir şeyin olması için “ol” der o da oluverir. O nun sözü gerçektir. Kıyamet günü sura üfürüldüğünde (işaret verildiğinde) bütün mülk onundur. O bilinmeyenleri de, açıkta olanları da bilir. Her şeyin hükmünü veren de, her şeyden haberdar olan da O dur.”
Yerleri, gökleri gerektiği gibi yaratan Odur. Bir gün "ol "der onlar da oluverir. Onun sözü doğrudur. Boru üfürüleceği gün de hakanlık Onundur. Görüneni, görünmezi bilen Odur. Doğruyu bildirici, bilgili olanda odur.
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan O'dur. O'nun “ol” deyiverdiği gün (her şey) oluverir. O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün hükümranlık O'nundur. Görülmeyeni de görüleni de bilir. O hikmet sahibidir, haberdardır.
Gökleri ve yeri belli bir hikmete göre, yani hak ile yaratan, O’dur. Kainat, anlamsız ve boşyere yaratılmış değildir. Fakat gün gelecek, şu evren de yok olacak ve sonsuz âhiret hayatı başlayacaktır. Ne zaman mı? O “Ol!” dediği Gün, olmasını dilediği şey derhâl oluverir; O’nun sözleri, hakîkatin ta kendisidir. Yeniden diriliş için Sûra üflendiği gün, kulların tercih ve irâdeleri ellerinden alınacak ve hükümranlık, tamamen ve yalnızca O’nun olacaktır. Bugün otorite sahibiymiş gibi görünenlerin, gerçekte ne kadar zayıf ve âciz oldukları anlaşılacak ve hâkimiyetin, yalnızca Allah’a ait olduğu apaçık ortaya çıkacaktır.
O, yaratılmışların algı, idrâk ve tecrübe sınırlarının ötesinde bir âlem olan gayb’ı da, duyularla kavranabilen şehâdet âlemini de bilendir. Evet, sonsuz hikmet sahibi olan ve her şeyi en mükemmel şekilde bilen, yalnızca O’dur.
Şimdi, sana ve tüm insanlara mükemmel bir örnek olacak şu kıssaya kulak verin:
“Yer’i ve Gökler’i Hakk ile yaratmış olan O’dur. ‘Ol!’ diyeceği gün artık olur. O’nun deyişi (sözü) Hakk’tır / Gerçek’tir. Sûr’a üflendiği gün, Mülk / Yönetim / İktidar O’nundur. Şehadet’in ve Gayb’ın bilenidir. Haberli Hakîm de O’dur”.
Allah, yerleri ve gökleri dengede yaratmıştır. Vakit tamam olunca: " ol " diyecek ve olacak. Onun sözü gerçektir... Sura üflendiği gün artık her şey, onun tekelindedir. Allah, hem fizik âlemini, hem fizik ötesini bilir. Engin haber alma gücüyle her şeye egemendir.
"Allah gökleri ve yeri gerçekler üzerine yarattı. Yerde ve gökte hiçbir yalan yoktur. Yalan ancak sizlerin fikrinde, kalbinde, dilindedir. Allah ol dediği an her şey olur. Allah’ın sözü gerçektir. Sûr’a üflendiği gün hükümranlık Allah’ındır. Allah gizliyi açığı bilendir. Allah hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır."
O, gökleri ve yeri bir amaç ile yaratandır. [*] ‘Ol!’ dediği gün (her şey) hemen olmaya başlar. [*] O’nun sözü gerçektir. Sûr’a üflenecek [*] gün de otorite yalnızca O’na aittir. [Gayb]ı (bilinemeyeni, görünmeyeni) de görüneni de bilendir. [*] O, doğru hüküm verendir, haberdardır.”
Gökleri ve yeri asla değişmeyen ölçülerle¹ yaratan, Odur. O bir şeye “ol” dediği zaman o, hemen oluverir ve Onun bu sözü, mutlaka gerçekleşir. Sur’a üfürüldüğü² gün hükümranlık tamamen Ona aittir. O görülmeyeni de görüleni de bilir. Ve O, hüküm (ve hikmet) sahibidir, her şeyden haberi olandır.
O’dur gökleri ve yeri [derunî] bir hakikate ⁶⁴ göre yaratmış olan. O ne zaman “Ol!” dese emri derhal yerine gelir; ve [mahşer] borusu çalındığı Gün hükümranlık yine O’nun olacaktır. O, yaratılmışların idraklerini aşan şeyleri de, onların duyuları veya akılları ile kavrayabileceklerini de ⁶⁵ bilir: yalnızca O’dur gerçek hikmet sahibi, her şeyden haberdar olan.
Zira gökleri ve yeri gerçek bir amaç için yaratan O’dur1 ve O, ol dediği an oluş sürecine girer. O’nun sözü/buyruğu mutlaka gerçekleşir,2 sura üflendiği o günde de hükümranlık sadece O’nundur.3 O, idrak kapsamına giren ve girmeyen her şeyi bilendir. Çünkü her şeyi yerli yerince yapan ve her şeyden haberdar olan O’dur.4 13/190-191, 27/60, 29/19-20, 216/40, 36/82, 40/68, 323/101, 27/87, 39/68, 44/35, 6/103, 39/7
Zira gökleri ve yeri gerçek bir amaca mebni olarak yaratan O’dur. O ne vakit “Var ol!” derse, (varlık) hemen varoluş sürecine girer: O’nun sözü (sanal değil) tahakkuk eden som gerçekliktir.[¹⁰⁷²] Ve Sur çalındığında, otorite yalnızca O’na ait olacaktır. O gerçekliğin algılanamayan kısmını da, algı kapsamına giren kısmını da bilendir: O her hükmünde tam isabet edendir, her şeyden haberdar olandır.
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet ile) yaratandır! (hikmeti icabı, herşeyin sonu olduğu gibi, kıyamet günü o gökler ve yer alt üst olacak, onların yerine ahiret nizamına uygun olarak yepyeni gökler ve yer var edilecektir) O, "Ol" diyeceği gün herşey oluverir. O'nun kelâmı haktır, (mutlaka gerçekleşecektir) Sûr’a üfürüldüğü (kıyamet borusu çaldığı) gün, mülk ve hükümranlık ancak O'nundur, gaybı ve aşikarı bilendir O! Hüküm ve hikmet sahibi, herşeyden hakkıyle haberdar olandır O! (O gün kulları arasında hükmünü verir, amellerine göre, ya mükafatlandırır ya da cezalandırır. Hiç bir kimseye en ufak haksızlık edilmez, çünkü en büyük ve en adil Hakim’dir O!)
(Ey Muhammed, sen kavmini, Rablerine ortak koşmaktan men etmeye çalıştığın gibi, diğer peygamberler de aynı gayreti sarf etmişlerdi, nitekim)
Gökleri ve yeri hak ile yaratan O’dur. "Ol!" dediği gün, oluverir. Sözü haktır. Sûr’a üfleneceği gün de, mülk O’nundur. Gaybı ve görüneni bilendir. O,, herşeyi haber alan hakimdir.
Ve O, o Zât-ı Kibriyâ'dır ki, gökleri ve yeri hakkıyla yaratmıştır. Ve O'nun «Ol!» diyeceği gün (herşey) hemen oluverir, kelâmı haktır ve sûra üfürüleceği gün mülk O'nundur. Gaip olanı da müşahede olanı da bilendir. O hakîmdir, habîrdir.
Gökleri ve yeri hak ve hikmet'le yaratan O'dur. O “ol” dediği zaman her şey oluverir. Sözü haktır. Sûra üfleneceği gün de hakimiyet O'nundur. Görünmeyeni de, görüneni de, olmuşu da, olacağı da O bilir. O, hakîm ve habîrdir (tam hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden hakkıyla haberdardır). [2, 117; 18, 99; 20, 102; 40, 16; 25, 26] {KM, Çıkış 19, 16; Yoel 2, 1; Vahiy 8, 9; 11, 15; I Korintos 15, 52}
Gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratan O'dur. "Ol!" dediği gün, oluverir. Sözü haktır. Sur'a üfleneceği gün de, mülk O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir. O, hükümdardır, herşeyi haber alandır.
Gökleri ve yeri hak olarak halk iden O'dur. Yevm-i kıyâmetde "Ol" diye emr iylediği her şey derhâl olur. Onun kavli, (emri) hakdır (doğrıdır) sûr-u İsrâfîl nefh olundığı günde (kıyâmet gününde) mülk ve tasarruf O'nundur. Gizliyi ve âşikârı bilicidir, hakîm ve habîrdir.
Gökleri ve yeri gerçek varlıklar olarak[*] yaratan O’dur. “Oluş” diyeceği gün, her şey oluşur. O'nun sözü gerçektir. Sura üfleneceği gün yetki yalnız O'nundur. Görülmeyeni de görüleni de bilir. Doğru kararlar veren, her şeyin iç yüzünü bilen O'dur.
Gökleri ve yeri hak ile yaratan O'dur. “Ol!” dediği gün oluverir; sözü haktır; sûra üflendiği gün de hakimiyet O'nundur. Gizliyi de görüneni de bilendir. Hâkim olan haberdar olan O'dur.
Gökleri ve yeri hak ile yaratan Odur. O “Ol” dediği gün herşey olur. Onun sözü haktır. Sûrun üflendiği gün de egemenlik Onundur. O görüneni de, görünmeyeni de bilendir. O her işi hikmetle yapar, herşeyden haberdardır.
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra üfleneceği gün de mülk/yönetim O'nundur. Alîm'dir, görünmeyeni de görüneni de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr.
[68a] daħı ol oldur kim yarattı gökleri daħı yiri ḥaķk-içün daħı ol gün kim eyide «ol!» pes ola. sözi anuñ ŧoġrudur. daħı anuñdur pādişāhlıķ ol gün kim ürile sūr içine. bilicidür ġaybı daħı ḥāżırı daħı ol dürüst işlüdür bilicidür.
Daḫı ol Tañrı oldur kim yaratdı gökleri, yirleri daḫı ḥaḳḳ‐ıla. Olgünde eydür: “Ol” dir, ol daḫı olur, vücūda gelür. Tañrı Ta‘ālānuñ söziḥaḳdur ve pādişāhlıḳ anuñdur ol günde ki ürile ṣūr içine. Bilicidür ġaybı,şehādeti daḫı. Ol ḥikmetler issidür, ġāyetde bilicidür.
Göyləri və yeri haqq olaraq yaradan Odur. Onun: “Ol!” deyəcəyi gün (hər şey) dərhal olar. Onun sözü haqdır. Surun (İsrafilin surunun) çalınacağı gün hökm Onundur. Qeybi və aşkarı bilən də Odur. O, hikmət sahibidir, (hər şeydən) xəbərdardır!
He it is Who created the heavens and the earth in truth. In that day when He saith: Be! it is. His word is the truth, and His will be the Sovereignty on the day when the trumpet is blown. Knower of the invisible and the visible, He is the Wise, the Aware.
It is He who created the heavens and the earth in true (proportions):(896) the day He saith, "Be," behold! it is. His word is the truth. His will be the dominion the day the trumpet will be blown. He knoweth the unseen as well as that which is open. For He is the Wise, well acquainted (with all things).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |