8 Aralık 2024 - 7 Cemaziye'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 71. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kul ened’û min dûni(A)llâhi mâ lâ yenfe’unâ velâ yedurrunâ venuraddu ‘alâ a’kâbinâ ba’de iż hedâna(A)llâhu kelleżî-stehvet-hu-şşeyâtînu fî-l-ardi hayrâne lehu ashâbun yed’ûnehu ilâ-lhudâ-/tinâ(k) kul inne huda(A)llâhi huve-lhudâ(s) veumirnâ linuslime lirabbi al’âlemîn(e)

De ki: Allah'ı bırakıp da bize ne faydaları dokunan, ne zararları erişen şeylere mi ibadet edelim ve Allah bize doğru yolu gösterdikten sonra tekrar geriye mi dönelim, hani Şeytanların şaşırtıp sersem bir halde çöle düşürmek istedikleri adam gibi, halbuki arkadaşları, bize gel diye onu doğru yola çağırıp durmadadır. De ki: Şüphe yok ki Allah'ın gösterdiği yoldur doğru yol ve bize, alemlerin Rabbine teslim olmamız emredildi.

De ki: "Allah’ın dışında bize yararı ve zararı olmayan başka şeylere mi yalvarıp tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yeryüzünde şaşkınca bıraktıkları, (mü’min ve müstakim) arkadaşlarının da: ’Doğru yola, bize gel’ diye kendisini çağırdığı (ama lafını duyuramadığı) kimse gibi, topuklarımız üzerinde gerisin geri (bâtıla) mı döndürülüp (sapıtalım)?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur. (Gerçek hidayet O’nun hidayetidir.) Ve biz âlemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (Kurtuluş İslam’dadır.)

De ki: Biz Allah'ın yerine, bize ne faydası dokunan, ne de zarar verebilen şeylere mi yalvarıp, ibadet edelim? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, ökçelerimizin üzerinde gerisin geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları: “Bizimle gel” diye seslendikleri halde, şeytanların ayartmasına kapılıp, dünyevi zevkler peşinde, şaşkınca körü körüne koşturan kimse gibi mi olalım? De ki: “Şüphe yok ki, Allah'ın gösterdiği hidayet yolu, doğru yolun ta kendisidir. Ve biz kendimizi bütün alemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk.

“Allah'ı bırakıp, kulları durumundakilerden bize fayda sağlamayacak ve zarar veremeyecek olan şeylere mi kulluk ve ibadet edelim, yalvaralım? Allah bizi doğru yola, Allah'ın kitap ve peygamberle gösterdiği yola kavuşturduktan sonra, gerisin geri, İslâm dışı hayatımıza mı dönelim? O'nun arkadaşları, bize, doğru yola gel diye çağırdıkları, teşvik ettikleri halde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?" de.
“Allah'ın davet ettiği yol, Allah'tan gelen Allah'ın hidayet rehberiyle öğrettiği tek doğru ve hak dindir. Biz, yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden âlemlerin, bütün varlıkların Rabbine teslim olup hükmüne rıza göstermekle, İslâm'ı yaşayan müslüman olmakla emrolunduk" de.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 16/37; 39/37.

De ki: "Allah'tan ayrı olarak bize bir yararları veya zararları olmayacak şeylere mi yalvaralım? Yahut Allah'ın bizi hidayete erdirmesinden sonra arkadaşlarının kendisini "bize gel" diye doğru yola çağırmalarına rağmen şeytanların onu saptırmalarından dolayı yeryüzünde şaşkın bir halde kalmış kimse gibi ökçelerimizin üzerine geri mi dönelim?" De ki: "Gerçek hidayet Allah'ın hidayetidir. Biz de alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk."

De ki: 'Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: 'Doğru yola, bize gel' diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?' De ki: 'Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk.'

De ki: “- Biz, Allah'ı bırakır da, bize ne fayda, ne de zarar yapamıyacak şeylere yalvarıp ibadet edermiyiz ve Allah bizi hidâyete eriştirmişken ardımıza döner miyiz? O kimse gibi ki, arzda şaşkın şaşkın dolaşırken kendini şeytanlar yoldan çıkarıp uçuruma çekmekte, beride ise arkadaşları: “- Var bize gel” diye onu doğru yola çağırıyorlar. (Şeytana uyarsa helâk olur, arkadaşlırının çağrısına uyarsa selâmet bulur.) “ De ki: “- Allah'ın hidayeti, İslâm dinidir, işte doğru yol da budur. Biz, âlemlerin Rabbine öz müslim olalım diye emrolunduk.

De ki: “Allah’tan başka bize ne zarar ne yarar sağlamayan şeylere mi dua edelim? Allah bize doğru yolu gösterdikten sonra, şeytanların yeryüzünde havalandırıp şaşkın bıraktıkları kişi gibi gerisin geriye mi gidelim?” Hâlbuki o kişiye doğru yolu gösteren, “bize doğru gel” diyen arkadaşları vardı. De ki: “Asıl doğru yol, Allah’ın yoludur. Biz, bütün âlemlerin sahibi olan Allah’a teslim olmakla emrolunduk.

De ki: “Allah'ı bırakıp da, bize ne fayda ne de zarar veren şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımızın üzerinde gerisin geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları: ‘Bizimle gel' diye seslendikleri halde şeytanların ayartmasına kapılıp dünyevî zevkler peşinde körü körüne koşturan kimse gibi mi olalım?” De ki: “Allah'ın gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emr olunduk.”

De ki: «Allahtan özge, bize hiçbir faydası, hiçbir zararı dokunmayan bir şeye mi tapacağız? Şeytanların çöllerde, yollarını azıtıp, şaşırttığı arkadaşlarının da ona: «Bize gel!» diye, doğru yola çağırdığı kimseler gibi, Allah bize doğru yolu gösterdikten sonra da, ters yüzüne dönelim mi?», diyesin ki: «Gidilecek yol ancak, Allahın yolu, âlemlerin sahibine boyun eğmektin emrolunmuşuz»

(Ey Mü'min) de ki: “Allah'la beraber, bize fayda veya zarar verme kudretine sahip olmayan o sahte ilâhlara da mı yalvaralım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra tekrar geriye mi dönelim? Tıpkı arkadaşları tarafından ‘bize gel' diye doğru yola çağrıldığı halde, şeytanlar tarafından ayartılıp çöl ortasında şaşkın bırakılan kimse gibi mi olalım?” Yine de ki: “Allah'ın gösterdiği yol (İslam), yegâne doğru yoldur. Biz, âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”

İnsanın heykel, taş, ağaç, yatır, ruh, melek, şeytan ya da insan gibi varlıklara yalvarması, ağaçlara çaput bağlayarak dilek tutması, Allah’a inanmakl... Devamı..

71, 72. Di ki: "Allâh’ı bırakub da bize nâfi’ olamıyanları bize nusret idemiyenleri nasıl yâd idebiliriz. Allâh bizi tarîk-i hidâyete sevk itdiği halde biz arzda şeytâna uyub da arkadaşlarının bize gel nidâsıyla doğrı yola da’vetini isgâ itmeyenler gibi geriye mi gideceğiz? Allâh’ın yolı yegâne yoldır. Biz rabbu’l’ ’âlemîne teslîm olmak içün emir aldık, salâtı edâ idiniz Allâh’dan korkınız, ânın huzûrunda ictimâ’ ideceksiniz."

71,72. De ki: "Arkadaşları bize gel diye doğru yola çağırırken, şeytanların yeryüzünde şaşırttıkları bir kimse gibi geriye mi dönelim. Allah bizi doğru yola eriştirdikten sonra, bize faydası olmayan, zarar da veremeyen Allah'tan başka şeylere mi yalvaralım?" De ki, "Doğru yol ancak Allah'ın yoludur. Alemlerin Rabbine teslim olarak namaz kılın, Allah'tan sakının diye emrolunduk." Kendisine toplanacağınız O'dur.

De ki: “Allah’ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım? Allah, bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisingeri (şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları ‘bize gel!’ diye doğru yola çağırdıkları hâlde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?” De ki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu.”

De ki: “Allah’ı bırakıp, bize fayda da zarar da veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra gerisin geri (küfre) dönelim de, arkadaşları “Bizim tarafa gel” diye çağırırken, şeytanların kendisini nefsî arzularına uymaya davet edip açık arazide şaşkın bıraktığı kimse gibi mi olalım? De ki: “Allah’ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin rabbine teslim olmamız emredilmiştir.”

De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: «Bize gel!» diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir.  

 Bu âyet, tevhidi kabul ettikten sonra şirke dönen, tek bir ilâha kulluk ile çeşitli ilâhlara kulluk arasında tereddüt eden kimsenin şaşkınlığını, hay... Devamı..

De ki: "ALLAH'tan başka, bize yarar ve zarar veremiyenlere mi yalvaralım? ALLAH bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra ökçelerimiz üzerinde gerisin geriye mi dönelim? Şeytanların ayartıp yeryüzünde şaşırttığı ve arkadaşlarının, 'Gel, bizimle birlikte doğru yola gel' diye çağırdıkları şaşkın bir kimse gibi mi olalım?" De ki: "Gerçek yol gösterme ALLAH'ın yol göstermesidir. Evrenlerin Rabbine teslim olmakla emredildik."

De ki: "Biz Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları, bize gel, diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?". De ki: "Allah'ın gösterdiği yol, yegane doğru yoldur. Bize, bütün âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu".

De ki hiç biz Allahı bırakır da bize ne menfaat ne zarar yapamıyacak nesnelere yalvarır mıyız? ve Allah bizi hidayetine kavuşturmuş iken ardımıza döner miyiz? o avanak gibi ki Arzda şaşkın şaşkın dolaşırken kendini şeytanlar ayartıb uçuruma çekmekte, beride ise arkadaşları var bize gel diye onu doğru yola çağırıb duruyorlar, de ki her halde hidâyet Allah hidayeti ve biz şöyle emr edildik: Halıs müslim olalım rabbülâlemîne

(Ey mü’min! Seni bâtıla davet eden o müşriklere) de ki: “Allah’ı ilâh edinmekle birlikte, bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi (putlara mı tapıp) yalvaralım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra *ökçelerimizin üzerinde geriye mi dönelim? Arkadaşları, ‘Bize gel’ diye doğru yola çağırdıkları hâlde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?” De ki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol, Allah’ın (İslâm) yoludur. Ve bize, âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir.”

* “… ökçelerimizin üzerinde geriye mi dönelim?”; İslâm dininden çıkıp, küfre mi dönelim manasındadır. Müşrikler, mü’minlere hitaben, “Bizim yolumuza t... Devamı..

De ki: “Allah'ı bırakıp da bize faydası da zararı da olmayan şeylere mi yalvaralım? Allah, bizi doğru yola ilettikten sonra, ökçelerimiz üzerinde gerisin geri mi dönelim? Arkadaşlarının “Bize gel” diye doğru yola çağırdıkları; şeytanların ise ayartıp şaşırttığı kimse gibi mi olalım? De ki: “Doğru yol ancak Allah'ın gösterdiği yoldur. Ve biz Âlemlerin Rabb'ine teslim olmakla emrolunduk.”

De ki: «Allahı bırakıb da bize ne fâide, ne zarar yapamayacak olan şeylere (putlara) mı tapalım? Allah bizi doğru yola iletdikden sonra — şeytanların sapdırıp şaşkın bir halde çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise «Bize gel» diye yola çağırdıkları kimse gibi — ökçelerimizin üzerine gerisin geri mi (şirke) döndürülelim»? De ki: «Allahın hidâyet yolu şübhesiz ki doğru yolun ta kendisidir ve biz (kendimizi) kâinatın Rabbine teslîm etmemizle emrolunmuşuzdur.

De ki: “Allah'ı bırakıp da, bize ne fayda veren ne de bize zararı dokunan şeylere mi tapalım? Ve Allah bizi hidâyete erdirdikten sonra, ökçelerimiz üzerinde geriye (küfre)mi döndürülelim? O kimse gibi ki, 'Bize gel!' diye kendisini hidâyete da'vet eden arkadaşları varken, şeytanlar onu yeryüzünde şaşkın bir hâle düşürmüştür.” De ki: “Şübhesiz Allah'ın hidâyeti, hidâyetin ta kendisidir. Ve bize, âlemlerin Rabbine teslîm olmamız emredildi.”

(Resulüm!) De ki: “Bize fayda da zarar da verebilecek durumda olmayanları (aciz yaratıkları) Allah’ın yanı sıra ilâhlar edinip, kendilerine duada mı (yalvarıp dilekte mi) bulunalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, ‘Gel bize katıl!’ diye yolun doğrusuna çağıran arkadaşlarına rağmen şeytanların (insanları doğru yoldan saptıran kimselerin kendisini) kandırıp yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaştırdığı kimsenin durumuna düşerek, topuklarımızın üzerinde gerisin geriye (şirke) mi dönelim? (Yine) de ki: “Şüphesiz, Allah’ın hidayeti, doğru yolun ta kendisidir. Ve biz kendimizi âlemlerin (evrenin) Rabbine teslim etmekle emrolunduk“*

(*) İnsanın heykel, taş, ağaç, yatır, ruh, melek ya da insan gibi varlıklara yalvarması, ağaçlara çaput bağlayarak dilek tutması, Allah’a inanmakla be... Devamı..

Deki “Bize ne bir faydası ve nede bir zararı olmayanları mı (zor durumlarımızda) çağıracağız? Allah bize doğru yolu gösterdikten sonra, kendilerini en doğru olan Allah’ın yoluna, “Bize gelin” diye çağıran arkadaşlarını bırakıp ta, şeytanların kendilerine çağırdığı kimse gibi, ökçelerimizin üzerinden gerisin geriye mi dönelim?” Deki “ En doğru olan yol, Allah’ın gösterdiği yoldur. Biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”

De ki: "Allah’ı bırakıp da bize ne yararı, ne de zararı dokunmıyanlara mı tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra izlerimiz üzerinden gerisin geriye mi dönelim? O şaşkın kimseler gibi ki Şeytan yeryüzünde onların aklını almıştır, arkadaşları gel bize diye kendisini doğru yola çağırmaktadırlar. "De ki : "Gerçekten doğru yol Allah’ın yoludur. Biz bütün yaratıkların çalabına bağınma buyruğunu aldık.

Onlara de ki «— Allah/tan başka, bize menfaat vermeyen şeylere mi tapalım, Allah bize hidayet ettikten sonra şeytanların şaşkın bir halde çöle düşürmek istedikleri, kendisinin arkadaşları ise «— Bize gelin» diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi mi geri dönelim?» [⁴] Onlara de ki «— Allah/ın getirdiği yol yok mu? Yol ancak O/dur, biz âlemlerin Rabbine boyun eğmek ile emir olunduk.»

[4] Şirke mi düşelim.

(Ey Peygamber!) De ki: “Biz Allah’ı bırakıp da bize zarar da fayda da vermeyen şeylere mi çağıralım/yalvaralım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, ökçelerimizin üzerinde geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları ‘Bizimle gel!’ diye çağırdıkları hâlde, şeytanların yeryüzünde şaşkın hâlde zevklerle ayarttığı kimse gibi mi olalım? De ki: “Muhakkak ki Allah’ın gösterdiği doğru yol, (gerçek) doğru yoldur. Biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”

De ki: “Bize yararı ve zararı olmayan, Allah'tan başka şeylere mi yalvarıp yakaralım?” Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların uçuruma çekerek yeryüzünde şaşkınca bıraktıkları arkadaşlarının da, “Bize (Doğru yola) gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Allah'ın hidayeti, asıl hidayetin kendisidir ve biz, âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” De ki: “Allah'ın hidayeti, asıl hidayetin kendisidir ve biz, âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”

Ey Müslüman! Onlara de ki: “Allah’tan başka, bize fayda veya zarar verme kudretine sahip olmayan o sahte ilâhlara da mı yalvaralım? Allah bizi doğru yola iletmişken, gerisin geriye cehâlet karanlıklarına yuvarlanarak yeniden önceki kâfir hâlimize mi dönelim? Tıpkı, arkadaşları “Yanımıza gel!” diyerek kendisini doğru yola çağırdığı hâlde, şeytanların ayartmasına kapılarak çöl ortasında şaşkın şaşkın dolaşıp duran akılsız kimsenin durumuna mı düşelim?
De ki: “Allah’ın gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir.Buna göre, bize emredilen şudur: “Bütün varlıkların tek Sahibi ve Efendisi olan Allah’ın hükümlerine gönülden boyun eğerek teslim olun!”

De ki: -“Allah’ı bırakıp bize yarar sağlamaz, zarar da vermez şeylere yalvarır mıyız? Tıpkı, Yeryüzü’nde şaşkın şaşkın dolaşırken, Şeytanlar’ın ayarttığı sapkın kimse gibi, Allah bizi hidayete eriştirdikten sonra ardımıza döner miyiz?”.
Bir yandan onun için, ‘bize gel!’ diye onu Hidayet’e(!) çağıran arkadaşlar var”. De ki: -“Şüphesiz Allah’ın hidayeti, gerçek Hidayet’tir. Âlemler’in rabbine teslim olmamız için emredildik”.

De ki: " Allah'ı bırakarak, bize faydası ve zararı olmayan şeylere yalvaralım? Allah, tam bizleri düze çıkarmış iken, gerisin geriye dönüş yapıp, şeytanın baştan çıkardığı kimseler gibi mi olalım? Hem de kendisini n’apıyorsun buraya gel ' diye selâmete çağıran dostlarına rağmen. " Resulüm bu gibilere: " Gerçek yol, Allah'ın yoludur. Biz kainatı çekip çevirene teslim olmak için emir aldık " de.

De ki: "Allah’ı bırakıp bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah doğru yola ilettikten sonra şeytanların saptırdığı insanların: "Bize gel. Bizim yolumuz doğru yol." diye çağırdıkları yola girerek tekrar inkâra mı dönelim? Allah’ın hidayeti dosdoğru yoldur. Bize; âlemlerin Rabbine teslim olup, yasalarına uyarak yaşamamız emredildi."

De ki: “Allah’ı bırakıp da bize yarar da zarar da veremeyecek olan şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra, halkının ‘Bize gel!’ diye doğru yola çağırdıkları hâlde, şeytanların ayartıp şaşkın şaşkın yeryüzünde dolaştırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz?” De ki: “Şüphesiz ki Allah’ın rehberliği, gerçek rehberliktir. [*] Bize ‘âlemlerin Rabbine teslim olmamız’ emredilmiştir.

Bu ayet Bakara 2:120 ve Âl-i İmrân 3:73. ayetlerle birlikte okunmalıdır.

Onlara: “Yani şimdi biz, Allah’ı bırakıp bize fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvaralım da Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, tekrar geriye mi dönelim? Tıpkı arkadaşları, ‘bize gel’, diye (doğru yola) çağırdıkları halde, şeytanlar tarafından ayartılıp yeryüzünde şaşkın bir şekilde dolaşan avanak gibi mi olalım?” de.¹ Bir de onlara: “Allah’ın gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir ve biz sadece âlemlerin Rabbi’ne teslim olmakla emrolunduk.” de.

1 Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman’ın imanından evvelki hali olduğu hakkında bir rivayet vardır ki Rasulullah, babası ve diğer ashab kendini İslam’a ... Devamı..

DE Kİ: “Biz, Allah’ın yerine bize ne faydası dokunan ne de zarar verebilen şeylere mi yalvaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımızın üzerinde gerisin geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları [uzaktan] “Bizimle gel!” diye seslendikleri halde şeytanların ayartmasına kapılıp dünyevî zevkler peşinde körü körüne koşturan kimse ⁶³ gibi (mi olalım?)” De ki: “Şüphe yok ki Allah’ın rehberliği, yegâne rehberliktir; ve biz, kendimizi bütün âlemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk,

63 Lafzen, “kendisini doğru yola çağıracak arkadaşları olduğu [halde] şeytanların yeryüzünde şaşkın [halde] zevklerle ayarttığı kimse”. Bkz. bu bağlam... Devamı..

De ki: “Allah, bize doğru yolu gösterdikten sonra,1 Allah’tan başka bize yararı da zararı da dokunmayanlara mı yalvaralım.2 Tıpkı yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşırken, bize gel diyerek doğru yola davet eden arkadaşlarını bırakıp;3 şeytanın ayartmalarına kanarak, uçuruma yuvarlanan kimse gibi mi olalım?4, De ki: “Tek doğru yol Allah’ın gösterdiği yoldur, biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.”5, 12/120, 16/9, 4/115, 210/18, 22/12-13, 36/23, 312/108, 41/33, 42/15, 414/22, 34/20-21, 36/60/...64, 52/130-131, 10/72, 27/91

DE Kİ: “Biz, Allah’ı bırakıp da bize ne faydası dokunan ne de zarar veren şeylere mi yalvaralım? Ve tıpkı “bizimle gel!” diye kendisini doğru yola çağıran arkadaşları dururken şeytanların ayartmalarına kapılıp dünyevî zevklerin peşine tutkulu bir biçimde takılan kimse gibi, Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımız üzerinde gerisingeri mi dönelim?” De ki: “Hiç şüphe yok ki yegâne rehberlik Allah’ın rehberliğidir[¹⁰⁷⁰] ve biz Âlemlerin Rabbine kayıtsız-şartsız teslim olmakla emrolunduk;

[1070] Nahivcilere göre bu ibaredeki el-hudâ haber, hudallah ise mübtedadır. Bu yaklaşım bir ifadenin gramerini mânasına önceleyen bir yaklaşımdır. He... Devamı..

(Ey Muhammed, müslümanları atalarının batıl dinine davet eden o kafirlere) De ki: "Allah'ı bırakıp da, bize ne fayda ne de zarar veremeyecek olan nesnelere (putlara mı) tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra - Rehberlerinin "Bize gel” çağrısına uymayarak- şeytanların doğru yoldan saptırıp, şaşkın bir halde çöle düşürmek istediği kimseler gibi gerisin geri (inkarcılığa) mı dönelim? De ki: Allah’ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir ve bize alemlerin Rabbine teslim olmamız emrolundu."

De ki: "Allah’tan başka, bize ne yarar, ne zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Ve Allâh bizi doğru yola ilettikten sonra, ökçelerimiz üzerinde (eski durumumuza) döndürülüp; şeytânların ayartarak şaşkın bir halde çölde bıraktıkları; arkadaşlarının ise "Bize gel!" diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi (şaşkın bir duruma) mı düşelim?" De ki: "Yol gösterme, ancak Allâh’ın yol göstermesidir. Bize, âlemlerin Rabbine teslim olmamız emre dilmiştir."

De ki: «Biz Allah Teâlâ'dan başka bize ne faide ve ne de zarar veremiyecek şeylere tapar mıyız? Ve bize Allah Teâlâ hidâyet etmişken ardımıza döndürülur müyüz? O kimse gibi ki, yerde şaşkınca dolaşırken kendisini şeytanlar dalâlete düşürmüştür. Halbuki, onun için birtakım arkadaşlar vardır ki, «Gel bize,» diyerek onu doğru yola çağırır dururlardı.» De ki: «Muhakkak Allah Teâlâ'nın hidâyetidir hidâyet olan, ve bize emrolunmuştur ki, âlemlerin Rabbine halisâne ibadette bulunalım.»

De ki: “Allah'tan başka, bize, yalvarıp ibadet ettiğimiz takdirde fayda, terkettiğimiz takdirde zarar veremeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola koyduktan sonra şeytanların kandırıp şaşkın bir halde çöle düşürdükleri, arkadaşlarının ise “Bize gel! ” diye doğru yola çağırıp durdukları ahmak gibi, gerisin geriye İslâm'dan şirke mi dönelim? De ki: “Allah'ın gösterdiği yol, tek doğru yoldur ve bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emrolundu. ” [39, 37; 16, 37]

De ki: "Allah'tan başka, bize ne yarar, ne zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, ökçelerimiz üzerinde (eski durumumuza) döndürülüp; şeytanların ayartarak şaşkın bir halde çölde bıraktıkları; arkadaşlarının ise "Bize gel!" diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi (şaşkın bir duruma) mı düşelim?" De ki: "Yol gösterme, ancak Allah'ın yol göstermesidir. Bize, alemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir."

(Yâ Muhammed) Di ki: Biz Allâh'dan gayrı bize fâidesi ve zararı olmayan şeylere 'ibâdet ider miyiz? Ve bizi Allâh hidâyet buyurdukdan sonra şeytânın sahrâda şaşırtdığı gibi ve dostları tarafından "Gelin doğrı yol budur" diye da'vet idildikleri halde hayran kalanlar gibi geriye ve arkamıza döner miyiz? Di ki: Hidâyet Allâh'ın hidâyetidir. Biz 'âlemlerin rabbine teslîm-i mevcûdiyet ile emr olunduk.

De ki “Allah ile aranıza koyduklarınızdan bize ne yarar sağlayacak, ne de zarar verebilecek olanı yardıma çağırıp da Allah bizi yola getirmişken izlerimiz üzerine gerisin geriye mi çevrilelim?" Ahalisi: “Bize gel” diye doğru yola çağırdığı halde şeytanların bir yerde arzusuna uydurup şaşkına çevirdiği kimse gibi mi olalım?” De ki “Doğru yol Allah'ın yoludur. Biz, varlıkların Rabbine[1] teslim[2] olma emri aldık.”

[1] Sahibine [2] Arapça'da teslim olana müslüm, Türkçe'de müslüman denir.

71,72. -De ki:-Allah, bize hidayet verdikten sonra, şeytanların yeryüzünde ayartıp, şaşkın bir vaziyette bıraktıkları, dostlarının ise “bize gel” diyerek doğru yola davet ettikleri kimse gibi, topuklarımız üzerinde geri dönelim de bize faydası da zararı da dokunmayan Allah'tan başka şeylere mi yalvaralım? Yine de ki:-Allah'ın hidayeti, işte asıl hidayet odur. Biz, alemlerin Rabbine teslim olmakla, namaz kılmak ve Allah'tan korkmakla emrolunduk. Huzurunda toplanacağınız O'dur.

De ki: Allah bizi doğru yola eriştirdikten sonra, bize ne yararı, ne zararı dokunmayan, Allah'tan başka şeylere yalvarıp da gerisin geri mi dönelim? Şeytanların kandırdığı şu kimsenin hali gibi ki, arkadaşları “Bize gel” diye onu doğru yola çağırırken, o yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşmaktadır. De ki: Doğru yol Allah'ın hidayetidir. Biz ise Âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.

De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz üstüne geri mi döndürelim? O kişi gibi, şeytanlar kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki onun, "Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz."

eyit: “ŧapalum mı Tañrı’dan ayruġa aña kim aśśı degürmez bize daħı ziyān degürmez bize? daħı döndürinelüm mi ökçelerümüz üzere andan śoñra kim ŧoġru yol gösterdi bize Tañrı ancılayın kim azdurdı. anı şeyŧānlar yirde ya'nį yanlarda ħayrān-iken anuñdur yāranlar oķırlar anı ŧoġru yol “gel bize?” eyit “bayıķ Tañrı’nuñ ŧoġru yolı oldur ŧoġru yol. daħı buyrılduķ biz tā boyun virevüz 'ālemler çalabı’sına.”

Eyit yā Muḥammed: Ṭapalıḳ mı Tañrı Ta‘ālādan özge kimseye ki bize aṣṣısıdegmez, ziyānı daḫı degmez. Daḫı dönelik mi ardumuza bize hidāyetvirdükden ṣoñra Tañrı Ta‘ālā? Ol kişi gibi ki azdurdı anı şeyṭānlar yir yüzin‐de, ḥayrān oldı, anuñ dostları vardur, ḳıġırurlar anı doġru yola. Bize geldirler. Eyit yā Muḥammed: Tañrı Ta‘ālānuñ hidāyetidür doġru yol. Daḫıbiz buyrulduḳ ki Müselmān olavuz ‘ālemler Tañrısına.

De: “Biz Allahı qoyub bizə nə bir xeyir, nə də bir zərər verə bilməyən bütlərəmi tapınacaq və Allah bizi düzgün yola yönəltdikdən sonra yer üzündə şaşqın dolaşarkən şeytanların azdırdığı adam kimi geriyəmi (küfrə) döndəriləcəyik? Halbuki dostları onu: “Bizə tərəf gəl!” – deyərək haqq yola çağırırdılar! De: “Allahın hidayəti (islam dini) doğru yoldur. Bizə aləmlərin Rəbbinə təslim olmaq əmr edilmiş,

Say: Shall we cry, instead of unto Allah, unto that which neither profiteth us nor hurteth us, and shall we turn back after Allah hath guided us, like one bewildered whom the devils have infatuated in the earth, who hath companions who invite him to the guidance (saying): Come unto us? Say: Lo! the guidance of Allah is Guidance, and we are ordered to surrender to the Lord of the Worlds,

Say:(895) "Shall we indeed call on others besides Allah,- things that can do us neither good nor harm,- and turn on our heels after receiving guidance from Allah. - like one whom the evil ones have made into a fool, wandering bewildered through the earth, his friends calling, come to us´, (vainly) guiding him to the path." Say: "(Allah)´s guidance is the (only) guidance, and we have been directed to submit ourselves to the Lord of the worlds;-

895 In continuation of the seven heads of argument referred to in nn. 876 and 885, we have here the final two heads: (8) who would, after receiving gu... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.