16 Ekim 2024 - 13 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 70. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veżeri-lleżîne-tteḣażû dînehum la’iben velehven veġarrat-humu-lhayâtu-ddunyâ(c) veżekkir bihi en tubsele nefsun bimâ kesebet leyse lehâ min dûni(A)llâhi veliyyun velâ şefî’un ve-in ta’dil kulle ‘adlin lâ yu/ḣaż minhâ(k) ulâ-ike-lleżîne ubsilû bimâ kesebû(s) lehum şerâbun min hamîmin ve’ażâbun elîmun bimâ kânû yekfurûn(e)

Dinlerini bir oyundan, bir eğlenceden ibaret sayan ve dünya yaşayışına aldanan kişileri bırak kendi hallerine. Sen, ancak Kur'an'la öğüt ver de hiç kimse, kazandığı suçlar yüzünden helak olmasın. Ona, Allah'tan başka ne bir dost vardır, ne bir şefaatçi. Suçlu, varınıyoğunu, kurtuluşu için feda etse kabul edilmez. Kazançları yüzünden helak olanlar, inkarlarından dolayı kaynar su içeceklerdir ve pek acı bir azap vardır onlara.

(Ey Resulüm! İslamiyet’in gereklerini ve gerçeklerini kendi basit zevklerine alet edip hafife alarak; yarı çıplak TV çekimleri, Ramazan festivalleri, Bayram tatilleri gibi) Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) yapanları, (İslam’ı; yaşam imtihanının motoru ve esası değil, bir aksesuarı gibi kullanan) ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılıp aldatanları (uyardığın halde Kur’an’a uymadıkları için, kapıldıkları gaflet içerisinde) bırak (oyalansınlar…) Onunla (bu Kur’an’la) hatırlat ki, bir kimse kendi kazandıklarıyla (işledikleri kötülük, zulüm ve günahları yüzünden şeytani bir gaflet ve cesaretle) helake düşmesin; (veya herkes çalışıp çabalayarak elde ettiği konuma erişsin. Artık böylesinin) Allah’tan başka (umut bağladığı ve kendisine yardımcı olacağını sandığı) ne bir velisi, ne de bir şefaatçisi bulunacaktır; (kurtulmak için) her türlü fidyeyi (rüşveti ve suç bedelini) verse de kabul olunmayacaktır. İşte bunlar kazandıkları (haksızlık ve hayâsızlıkları)nın eline teslim edilmiş (kendi kazdıkları tuzağa itilmiş) durumdadırlar. (Bunlar) İnkârcı olduklarından dolayı onlar için kaynar (irinli) bir içecek ve acı bir azap vardır.

Bu dünya hayatının rahatına dalarak, eğlenceyi ve geçici zevkleri din haline getiren kimseleri, kendi hallerine bırak; ama bu durumda onlara hatırlat ki, ahirette her insan yaptığı yanlışlardan ve haksızlıklardan dolayı, mutlaka rehin tutulacak ve kendisini ne Allah'a karşı koruyacak, ne de kayırıp kollayacak bir kimse bulacaktır. Kendisi için bütün fidyeleri vermeye gayret etse bile, bu kendisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte yaptıkları yanlışlardan dolayı, rehin tutulacak olanlar bu gibi insanlardır. Onlar için Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmelerine karşılık, kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.

Dînî sorumlulukları yerine ömürlerini oyunla, eğlenceyle, bayram-seyranla, dünyanın zevk ü sefasıyla geçirenleri; oyunlarını, eğlencelerini, bayramlarını-seyranlarını, dünyanın zevk ü sefasını dînî sorumlulukları yerine ikame edenleri ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bir tarafa bırak.
Kur'ân'ı onlara tebliğ et, Kur'an ile onlara öğüt ver:
Hiçbir kimse, işlediği ameller sebebiyle felâkete dûçar olmasın; Allah'ın dışında, kulları durumundakilerden bir veli, bir koruyucu, bir otorite, bir dost ve şefaatçinin olmadığını herkes bilsin.
O azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, fidye karşılığı azaptan kurtulamaz. Onlar işledikleri ameller, yüklendikleri günahlar yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda devam etmeleri, küfre saplanmaları sebebiyle kaynar bir içecek ve can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 3/91; 10/3; 32/4; 74/38-39; Hak Dini Kur’an Dili, 3/444.

Dinlerini oyun ve eğlenceye alan ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Ancak onunla (Kur'an'la) uyar ki, bir kimse kazandığından dolayı helake gitmesin. Aksi halde Allah'tan başka ne bir dostu ne de bir şefaatçisi olur. Her türlü fidyeyi verse de kabul edilmez. İşte bu duruma düşenler kazandıklarından dolayı helake sürüklenenlerdir. Onlara inkar etmelerine karşılık kızgın bir içecek ve acıklı bir azap vardır.

Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır.

(Ey Rasûlüm), bırak o dinlerini bir oyuncak ve eğlence edinip de dünya hayatı kendilerini aldatmış bulunan kimseleri!... Kur'an'la hatırlat ki, bir nefis yaptığı günah yüzünden bir defa helâke düşmesin. O vakit Allah'dan başka, ona, ne bir dost, ne de bir şefaatçi yoktur. Azabı kaldırmak için ne kadar fidye verse alınmaz. Onlar, dünyada kazandıkları günahlar yüzünden helâke düşürülmüşlerdir. Yaptıkları küfür sebebiyle onlara kaynar su ve acıklı bir azab vardır.

Dinlerini oyun ve eğlence haline getirip dünya hayatı ile aldananları terk et. Bu Kur’an ile hatırlat ki; kişi yaptıklarından dolayı yakalandığı zaman, Allah’tan başka ne bir sahibi ne de şefaatçisi olacaktır. Her şeyi fidye verse de ondan alınmayacaktır. İşte bu yaptıklarından dolayı tutuklananlar, kâfirliklerinden dolayı onlara kaynar sular ve elem verici bir azap vardır.

Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'ân ile öğüt ver! O kimse için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçi. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları günahlar yüzünden helâke sürüklenmişlerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Dinlerini eğlence ile, oyuncak yapanları sen bırak, bu dünyanın dirliği, onları aldatmıştır, Kur'an ile öğüt ver ki, yaptığı iş yüzünden kimseye azap edilmeye, ona Allahtan özge, ne bir dost var, ne şefaatçi, elinde bulunanı büsbütün verse dahi, ondan bir şey alınmaz, yaptıkları iş yüzünden, işte bunlar yok olurlar, küfürleri yüzünden de, onlar için ağrıtıcı azapla, kaynar içecek vardır

Dünya hayatının rahatına dalarak eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getiren kimseleri (kendi hallerine) bırak! O Kur'an ile şunu hatırlat ki; bir kimse kazandığı (günah)tan dolayı felakete düşmeye görsün; artık onun için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır. O, (kurtulmak için) bütün varlığını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden felakete sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı da onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Bkz.2/123, 255, 6/51, 10/3, 20/109, 24/23 ve dipnotu 53/26

Dinlerini bir oyun, bir istihzâ gibi telâkkî idenlerden uzaklaş hayât-ı dünyeviye ânları kör itmişdir. Ânlara ihtâr it ki her nefîs kendi a’mâlinden dolayı mahv olur. Ânlar içün Allâh’dan gayrı velî ve şefî’ yokdur. Bunların idecekleri fedâkârlıklar red olunacakdır, a’mâlinin cezâsı olarak ’azâb-ı ebdîye dûçâr olacaklar, kaynar sudan başka içecek şey bulamıyacaklardır. Küfürlerinin cezâsı ’azâb-ı elîmdir.

Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Kuran ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helake düşmeye görsün, o takdirde Allah'dan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir kurtarıcı bulunur; her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz. Kazandıklarından ötürü yok olanlar işte bunlardır. İnkar etmelerinden dolayı kızgın içecek ve can yakıcı azab onlaradır.*

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır.

Dünya hayatının aldattığı, dinlerini bir oyuncak ve eğlence edinen kimseleri bir tarafa bırak. Yaptıkları sebebiyle hiç kimsenin bir felâket yaşamaması için Kur’an ile nasihat et. O kimse için, Allah’tan başka ne koruyucu vardır ne de şefaatçi! O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar, yapıp ettikleri yüzünden felâkete sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Dinlerini oyun eğlenceye alanları ve dünya hayatına aldananları bırak. Sen bununla (Kuran'la) hatırlat ki, bir kişi kazandığının felaketli sonucunu çekmesin. Onun ALLAH'tan başka bir Sahibi ve Şefaatçisi yoktur. Her türlü fidyeyi verse bile kendisinden kabul edilmez. Bunlar, kazandıklarından dolayı felaketli sonuca uğrayanlarlardır; inkarları yüzünden kaynar sudan bir içkiyi ve acı verici bir azabı hakketmişlerdir

Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır.

Bırak o dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayat kendilerini aldatmış bulunan kimseleri de bu vesiyle ile şunu ıhtar et ki bir nefis kendi kesbiyle besalet kabzasına düşmeye görsün o vakıt Allahın huzurı celâlinde ona başka ne bir sahabet eden bulunur ne bir şefaat, her dürlü fidyeyi denkleştirse bile kabul edilmez, onlar azâbın kabzai besaletine teslim olunmuş kimselerdir, nankörlük ettiklerinden dolayı onlara sâde hamîmden bir şerab ve elîm bir azâb vardır

(Resulüm! İslâm) din (ini inkâr ederek, Allah’ın emir) lerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak (onlara aldırış etme). Ve (insanları) onunla, (Kur’ân’la) uyar (maya devam et. İnsanlara de ki:) Kişi (dünya hayatında iken) kazandığı/işlediği günahlar yüzünden (hesap gününde büyük bir) felâkete (azaba) düçar olacak. (O kimseyi, azaptan kurtaracak) Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. (O kişi, azaptan kurtulmak için) her türlü fidyeyi verse bile, ondan kabul edilmeyecektir. İşte onlar (dünya hayatında iken) kazandıkları/işledikleri (günahlar) yüzünden (büyük bir) felakete (azaba) düçar olmuş kimselerdir. (Hakkı) inkâr ettikleri için, onlara kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Hiç kimsenin kazandığı şeyle bir felaket yaşamaması için onunla¹ uyar. O kimse için Allah'tan başka ne bir veli ne de bir şefaatçi vardır. O, bütün varlığını fidye olarak verse de ondan kabul edilmez. Onlar, kazandıklarından dolayı mahvolan kimselerdir. Onlar için kaynar sudan bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır.

1- Kur\an.

Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen, kendilerini dünyâ hayaatı aldatmış bulunan kimseleri (öylece haaline) bırak. Sen yalınız onunla (Kur'an ile) va'z et ki hiç bir kimse kazandığı (günâh) yüzünden helake sürüklenib atılmasın. Ona Allahdan ne bir yâr, ne de bir şefaatçi yokdur. O, bütün varını fidye olarak verse yine ondan alın (ıb kabul olun) maz. Onlar (dünyâda) kazandıkları (günâhlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfr-ü inkâr etmekde oldukları (hakıykatler) den dolayı kaynar su ve acıklı azâb onlar içindir.

O hâlde dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve dünya hayâtı kendilerini aldatan kimseleri bırak;(1) hem (sen) onunla (o Kur'ân ile) nasîhat et ki, bir kimse kazandığı(günahlar) yüzünden helâke düşürülmesin! Ona Allah'dan başka ne bir dost, ne de bir şefâatçi vardır. (Azâbı kendinden men' etmek için) her türlü fidyeyi fedâ edecek de olsa, ondan alınmaz. İşte onlar, kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke düşürülmüş kimselerdir. İnkâr etmekde olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içecek ve (çok) elemli bir azab vardır.

(1)“Nihâyet derecede alçaklığa düşmüş bir vicdan ki, bilerek dînini dünyaya satar ve bilerek hakīkat elmaslarını pis, muzır (zararlı) şişe parçalarına... Devamı..

Dinlerini bir oyuncak ve eğlence haline getirip dünya yaşayışına aldanmış olan kimseleri kendi hallerine bırak! Ve sen onunla (Kur’an’la), kişinin, kendi işlediği (suçlar, günahlar) yüzünden, Allah’ın yanı sıra bir veli (sahip, koruyucu) ve şefaatçinin (arka çıkanın, yardım edebilenin) bulunmadığı (herkesin yaptıklarından dolayı hesaba çekileceği günde) tehlikeye düşmemesi için öğüt ver. Şayet (elinde ise, dünyadaki) bütün varını yoğunu (kurtuluşu için ahirette) fidye olarak verse yine ondan kabul edilmez. İşte onlar, kendi işledikleri (suçlar, günahlar ve kötü işler) yüzünden tehlikeye girmiş kimselerdir. (Hakkı) inkâr etmekte olmaları sebebiyle (o gün) onlar için kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.

Dinlerini bir oyun ve eğlence haline getirenleri (kendi hallerine) bırak. Dünya hayatı onları aldattı. Bir nefsin kendi kazandığı yüzünden karşılaşacağı zorlukları, Allah’ın ayetleri ile hatırlat ki, hesap gününde onlar için Allah’dan başka ne bir koruyucu ve nede bir aracı (şefaat edenin) olmadığını bilsinler. Eğer bir kimse yaptıkları tüm yanlışların karşılığını ödemek istese, ondan kabul edilmez. Onlar için yaptıklarının karşılığı olarak, kaynar içecekler ve inkâr etmelerinden dolayı da can yakıcı bir azap vardır. .

Dinlerini oyun, eğlence yerine koyanları, kendilerini dünya dirliği aldatmış olan kimseleri bırak. Sen yalnız onlara hatırlat ki kişi ettiğini bulur, ona Allah’tan başka koruyucu, kayırıcı yoktur, elinde olan bütün ödekleri ödese bile alınmaz. Onlar ettiklerini bulan kimselerdir. Onlar için kaynar bir su, acıklı bir azap vardır, tanımazlıklarından ötürü.

Dinlerini oyuncak, eğlence edinen, dünya diriliğine mağrur olan kimseleri bırakıver [²], hiçbir kimsenin, kendi kazancıyle helâke atılmaması için [³] onlara Kur/an ile vaiz et, onun için Allah/tan başka ne bir yâr, ne bir şefaatçi yoktur; O, elinden gelen fidyeyi verse yine alınmaz. Onlar öyle kimselerdir ki kazançlarından dolayı helâke atılmışlardır, onlar için küfürlerinden dolayı kaynar su, acıklı bir azap vardır.

[2] Onlara karşı muaşereti terk et, enzârı değil.[3] Veya rüsvay olmamaları için.

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri/oyun ve eğlenceyi dinleri yapanları ve dünya hayatının aldatıcı zevklerine dalan kimseleri bırak. Kur’an’la öğüt vermeye devam et ki hiçbir kimse kazandığı ile helaka düşmesin. Yoksa Allah’tan başka onun ne bir dostu ve ne bir şefaatçisi vardır. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul olunmaz. Kazandıklarına karşı rehin tutulacak/helake atılacak olanlar işte onlardır. Onlar için kaynar sudan bir içecek ve inkâr etmiş olmalarından dolayı da can yakıcı bir azap vardır.

Dinlerini oyun ve oyalanmaya alanları ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Kur'an ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helake düşmeye görsün! O takdirde Allah'tan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir şefaatçi bulunur ve her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz. Kazandıklarından ötürü (rahmetten) mahrum kalmış kimseler işte bunlardır. Küfre sapmalarından dolayı kızgın içecek ve can yakıcı azap onlaradır.

Ey Müslüman! Dünya hayatının servet, şöhret, makam, itibar gibi gelip geçici güzelliklerine, süs ve şâşaasına aldanarak, Kur’an’ın hükümlerini hafife alan, söz ve davranışlarıyla onlarla alay eden, böylece, dinlerini oyun ve eğlence hâline getirenleri, yaptıklarıyla baş başa bırak ve bu Kur’anile onları uyar ki, ilâhî buyruklara başkaldıran insan, işlediği günahlar yüzünden Hesap Günü büyük bir felâkete sürüklenecektir ve o zaman, Allah’tan başka ne bir dost bulabilecektir kendine, ne de bir şefaatçi! Azaptan kurtulmak için yeryüzündeki her şeyi kurtuluş fidyesi olarak verse bile, bu asla ondan kabul edilmeyecektir!
İşte onlar, işledikleri günahlardan dolayı felâkete mahkûm edilen kimselerdir! Şöyle ki, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri sebebiyle, onlar için boğazı yakıp parçalayan kızgın bir içecek ve iliklere kadar işleyen can yakıcı bir azap vardır! Şu hâlde;

Dinlerini oyun ve eğlence edinmiş kimseleri bırak! Onları Dünya Hayatı aldattı. Şunu da hatırlat / öğüt ver ki bir nefis, kazandıkları sebebiyle azabın pençesine düşmeye görsün (kazandıklarına terk edilmeye görsün); onun için Allah’tan başka ne bir veliyy bulunur, ne bir şefaatçı! Her bir denkleştirme sonuçsuz kalır. İşte onlar kazandıkları sebebiyle azabın pençesine düşmüşlerdir (kazandıklarına terk edilmişlerdir). İnkâr etmeleri sebebiyle onlar için acıveren bir azap ve kaynar sıcak bir içecek vardır.

Bırak şu dinlerini oyun ve eğlence konusu yapanları! Anlaşılan dünya hayatı onların gözünü bürümüş. Resulüm! Onlara Kuran’la şunu hatırlat: insan, yaptığı bir hata sebebiyle bir kere düştü mü, artık düşene Allah'tan başka kimse yâr ve yardımcı olamaz. Hatta kurtuluş fidyelerini yığsa da işe yaramaz. Bunlar, kendi yaptıklarının kurbanı olmuşlardır. Bunlara yaptıkları nankörlükleri sebebiyle içecek olarak, çok acı veren, kaynar su cezası verilecektir.

Dinlerini oyuncak ve eğlence edinen, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Yaptıkları nedeniyle cezalandırılacaklara Kur’an ile nasihat et! Belki öğüt alır, tövbe eder, cezadan kurtulurlar. Bilseler ceza ile karşılaştıkları gün Allah’tan başka dostları yoktur! Hiçbir varlık onları cezadan kurtarmak için lehine şahitlik edemez! Cezayı hak edenler; bütün varlıklarını rüşvet olarak verseler yine de kabul edilmez. Çünkü hiçbir suç Allah katında rüşvet verilerek aklanamaz. Onlar kendi yaptıkları yüzünden cezayı hak eden kimselerdir. İnkârlarından dolayı onlara kaynar sudan bir içecek, elem verici bir azap ikram edilir.

Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kişileri terk et! [*] (Yine de) kazandıkları sebebiyle hiçbir [nefs]in (mahşerde) alıkonmaması için onunla (Kur’an’la) gerçeği hatırlat! [*] O (inkârcı her nefis) için Allah’tan başka hiçbir dost ve şefaatçı yoktur. (Her nefis), bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. [*] Onlar, kazandıkları (günahlar) yüzünden (mahşerde) alıkonulmuş olacaklardır. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.

Bu ayet Necm 53:29. ayetle birlikte okunmalıdır. Verilmek istenen mesajda dikkat çeken nokta, dinlerini oyun ve eğlence edinmeleri sebebiyle bunun bir... Devamı..

(Ey Muhammed!) Dinlerini bir oyalanma ve eğlence edinen ve dünya hayatı kendilerini aldatanları bırak! Ve (onlara); “hiç kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helâke atmamasını, kendisinin Allah’tan başka bir dostu ve bir şefâatçisinin bulunmadığını, bütün varını-yoğunu feda etse de o azaptan kurtulamayacağını,” Kur’ân ile hatırlat. İşte onlar, kazandıkları yüzünden helâke uğratılan kimselerdir. Ve onlar için, inkârlarından dolayı kaynar sudan bir içecek ve acıklı bir azap vardır.

Bu dünya hayatının rahatına dalarak eğlenceyi ve geçici zevkleri din haline getiren kimseleri kendi haline bırak; ⁶⁰ ama bu durumda [onlara] hatırlat ki [ahirette] her insan yaptığı yanlışlardan (ve haksızlıklardan) dolayı rehin tutulacak ve kendisini ne Allah’a karşı koruyacak, ne de kayırıp kollayacak bir kimse bulamayacaktır. Ve düşünülebilecek her türlü fidyeyi vermek istese bile ⁶¹ bu kendisinden kabul edilmeyecektir. İşte yaptıkları yanlışlardan dolayı rehin tutulacak olanlar bu [gibi insan]lardır; onlar için [ahirette] yakıcı bir ümitsizlik iksiri vardır ⁶² ve onları, hakikati inatla inkar ettikleri için şiddetli bir azap beklemektedir.

60 İttehazû dînehum le‘iben ve lehven ibaresi, şu iki şekilde de anlaşılabilir: (1) “onlar dinlerini bir oyun ve eğlence [nesnesi] yaptılar”, yahut (2... Devamı..

Dünya hayatının aldattığı,1 böylece dinlerini oyun ve eğlence haline getirenleri kendi haline bırak2 ve onlara Kuran’la şu gerçeği hatırlat:3 “Her insan, kazandıkları ile rehin alınacak.4 Onun için Allah ile aralarına koyacakları herhangi bir veli/koruyucu ve şefaatçi olmayacak,5 verilebilecek her fidyeyi verse bile ondan asla alınmayacak.6 İşte bunlar işledikleri yüzünden helake sürüklenmiş olacaklar, onlar ayetlerime inanmadıkları için içlerini yakıp kavuran bir su ve acıklı bir azap vardır.”7 1 31/33, 35/5, 45/35, 53/29, 27/51, 57/20, 36/19, 21/45, 42/7, 50/45, 4 52/21, 53/39, 74/38, 52/107, 10/18, 32/4, 42/9, 610/54, 13/18, 70/11...15, 723/105, 27/84, 40/63, 41/15

Dünya hayatına dalarak eğlenceyi ve geçici zevklerini din hâline getiren kimseleri kendi hâline bırak.[¹⁰⁶⁷] Fakat şunu da onlara hatırlat ki, her insan işlediklerine karşılık ipotek altına alınacak,[¹⁰⁶⁸] ve ne kendisini Allah’a karşı koruyacak ne de kayıracak kimsesi olacaktır. Ve kendisi için en yüksek fidyeyi verse bile, bu ondan asla kabul edilmeyecektir. İşte bunlardır işlediklerine karşılık ipotek edilecekler; ısrarlı inkârları sebebiyle onların istihkakı, (gelecek için) yakıp kavuran zehir gibi bir (umutsuzluk), (geçmiş için) şiddetli bir azaptır.[¹⁰⁶⁹]

[1067] Bu ibarenin iki anlamı vardır: “Dinlerini oyun ve eğlence hâline getiren kimseler” veya “Oyun ve eğlenceyi din hâline getiren kimseler.” Râzî, ... Devamı..

(Ey Muhammed) Dünya hayatının aldattığı, dinlerini bir oyun ve eğlence edinen (ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşan) kimseleri kendi hallerine terket! (Onlarla birlik olma onlara karışma, ama, onlara) Hiç kimsenin, kazandığı kötü amel yüzünden kendisini helake atmaması gerektiğini, (aksi takdirde) kendisi için Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'an ile hatırlat! (Öğüt vererek uyar) O kimseler (bilmeli) ki, kazanmış oldukları şeyler (meşru olmayan ameller ve sapık inançlar) yüzünden (ahiretle) helake sürüklenmiş olacaklardır! (cehenneme atılacaklardır) Onlar için (içlerini dağlayacak) kaynar sudan bir içecek ve çok çetin bir azap vardır.

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir çecek ve elem dolu bir azap vardır.

Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence ittihaz eden ve kendilerini dünya hayatı mağrur etmiş bulunan kimseleri bırak. Ve onunla öğüt ver ki, hiçbir kimse kazandığı şey sebebiyle helâke düşmesin, onun için Allah Teâlâ'dan başka ne bir dost ve ne de bir şefaatcı yoktur. Ve o bütün fidyeyi feda edecek olsa ondan alınmaz. Onlar o kimselerdir ki, kazanmış oldukları şeyler sebebiyle azaba maruz kalmışlardır. Onlar için küfrettikleri şey sebebiyle pek sıcak sudan bir içki ve pek incitici bir azap vardır.

Dinlerini bir oyuncak ve eğlence haline getiren, kendilerini dünya hayatı aldatmış olan kimseleri kendi hallerine bırak! Sen yalnız Kur'ân ile va'z et ki, Allah'tan başka yardımcısı ve şefaatçisi bulunmayan hiçbir nefis, işlediği günahlar yüzünden helâke teslim edilmesin. O, her türlü fidyeyi denkleştirse bile, yine ondan kabul edilmez. İşledikleri günahları yüzünden helâke sürüklenenler, mahvolanlar, işte bunlardır. İnkârlarından dolayı onlara kaynar sudan bir içecek ve acı veren bir azap vardır. [74, 38-39; 3, 91; 10, 3; 32, 4]

Bırak o dinlerini oyun, eğlence yerine koyan ve dünya hayatının aldattığı kimseleri de, sen o (Kur'an) ile (şunu) hatırlat ki, bir kişi, yaptığı işin eline teslim edilmeye görsün, (yoksa) Allah'tan başka onun ne bir dostu, ne de bir yardımcısı olmaz. (Amelinin elinden kurtulmak için) her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte onlar, kazandıklarının eline teslim edilmişlerdir. Onlar için kaynar sudan bir içki ve inkarlarından dolayı da acı bir azab vardır!

Dînlerini oyuncak yapanları ve dünyânın hayâtına mağrûr olanları terk it. Ve onlara Kur'ân'la va'az iyle ki günâhı sebebiyle helâke teslîm olunan bir nefs içün Allâh'dan başka dost ve şefâ'atçi yokdur ve bütün fidyeleri virse ondan kabûl idilmez. İşte onlardır ki kazandıkları günâhlarından dolayı 'azâb ve helâke teslîm idilmişlerdir. Onlara, küfürleri dolayısıyla kaynar şarâb ve elemli 'azâb vardır.

Dünya hayatına aldanıp oyun ve eğlenceyi kendine din edinenleri bırak[*] ve onlara Kur'an'dan şunu bildir: Kimsenin yapıp ettiği yakasını bırakmayacak, Allah ile arasına girecek dostu da şefaatçisi de olmayacak, bedel olarak ne verse kabul edilmeyecektir. Ayetleri görmezlikte direnmelerine karşılık bunların kurtulamayacakları şey, kaynar sudan bir içecek ve acıklı bir cezadır.

[*] "Dünya hayatına aldanıp dinlerini oyun ve eğlence haline getirenleri bırak" şeklinde de anlam verilebilir. Bkz: Maturidi Tevilat

Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak; sen Kur'an ile, kişinin, kendi kazancı yüzünden, Allah'tan başka bir dost ve şefaatçinin bulunmadığı ahirette tehlikeye düşmemesi için öğüt ver. Zira o kişi, bütün varlığını fidye olarak verse bile, kendisinden alınıp kabul edilmez. işte bunlar, kendi kazandıkları yüzünden tehlikeye girmiş kimselerdir. Kafir olmaları dolayısıyla onlar için kaynar bir içecek ve acı bir azap vardır.

Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatına aldanmış kimseleri bırak. Fakat sen Kur'ân ile öğüt ver ki, kimse kazandığı günahlarla helâke sürüklenmesin.(10) O zaman kişinin Allah'tan başka ne bir dostu olur, ne bir şefaatçisi. Her türlü fidyeyi verse de yine kabul edilmez. İşte onlar, kazandıkları günahlarla helâke düşmüş olanlardır. İnkâr edip durmaları yüzünden onlara kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.

(10) “Onları bırak” şeklindeki emirden, onlarla beraber olmamak, onlarla düşüp kalkmamak anlaşılmalıdır ki, önceki iki âyet de bu istikamettedir. Yoks... Devamı..

Dinlerini oyun ve eğlence haline getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap vardır.

daħı ķo anları kim duttılar dįnlerini oyun daħı lehv daħı aldadı anları yaķın dirlik. daħı añdur anuñ-ile kim helāk olmaġa ķonıla nefs andan ötürü kim ķazandı yoķdur anuñ Tañrı’dan ayruķ arķa virici ne daħı şafā'at ķılıcı. daħı eger yolu eyler-ise dükeli yola alınmaya andan. şunlar anlardur kim helāk olmaġa ķonıldılar andan ötürü kim ķazandılar. anlaruñdur içesi nesene issi śudan daħı 'aźāb aġrıdıcı andan ötürü kim oldılar küfr eylerler.

Terk eyle ol kişileri ki dīnleri oynamaḳ idindiler, masḫaralıġa aldılar, ġāfiloldılar, daḫı ġarre oldılar dünyā dirligine. Daḫı añdur anlara buḲur’ānı ki her nefs dutulsa gerek kesb sebebi‐y‐ile, yoḳdur aña Tañrıdan özgemu‘īn ve nāṣır, ne daḫı şefā‘atci. Eger fidā virse daḫı her nesneyi fidā vir‐mek, alınmaz anlardan anlar. Ol kişilerdür kim helāk oldılar günāhları se‐bebi‐y‐ile. Anlar içmekleri cehennemde ḳaynamış ziftdendür, daḫı vardur an‐lara yürekler acıdıcı ‘aẕāb küfrleri sebebi‐y‐ile.

Dinlərini oyun və əyləncə sayanları, dünya həyatının məğrur etdiyi (və ya aldatdığı) şəxsləri boşla getsinlər. (Onlara Qur’anı) xatırlat ki, heç kəs qazandığı əmələ görə özünü həlaka düçar etməsin. Allahdan başqa onun nə bir dostu var, nə də bir şəfaətçisi (havadarı). O, hər hansı bir fidyəni versə belə, qəbul olunmaz. Onlar edikləri əməllərə görə əzaba düçar olanlardır. Onları küfr etdiklərinə görə qaynar su (cəhənnəm içkisi həmim) və şiddətli əzab gözləyir!

And forsake those who take their religion for a pastime and a jest, and whom the life of the world beguileth. Remind (mankind) hereby lest a soul be destroyed by what it earneth. It hath beside Allah no friend nor intercessor, and though it offer every compensation it will not be accepted from It. Those are they who perish by their own deserts. For them is drink of boiling water and a painful doom, because they disbelieved.

Leave alone those who take their religion to be mere play and amusement,(893) and are deceived by the life of this world. But proclaim (to them) this (truth): that every soul delivers itself to ruin by its own acts:(894) it will find for itself no protector or intercessor except Allah. if it offered every ransom, (or reparation), none will be accepted: such is (the end of) those who deliver themselves to ruin by their own acts: they will have for drink (only) boiling water, and for punishment, one most grievous: for they persisted in rejecting Allah.

893 Cf. 6:32 , where we are told that the life of this world is mere play and amusement, and Religion and the Hereafter are the serious things that re... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.