Kul huve-lkâdiru ‘alâ en yeb’aśe ‘aleykum ‘ażâben min fevkikum ev min tahti erculikum ev yelbisekum şiye’an ve yużîka ba’dakum be/se ba’d(in)(k) unzur keyfe nusarrifu-l-âyâti le’allehum yefkahûn(e)
De ki: Üstünüzden, ayaklarınızın altından size azap göndermeye, yahut sizi bölükbölük edip bir kısmınızın azabını bir kısmınıza tattırmaya gücü yeter onun; anlasınlar diye bak, delilleri nasıl çeşitçeşit açıklamadayız.
De ki: "O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından (gökten ve yerden) azap yollamaya, veya (savaş ve anarşi yoluyla) sizi parça parça birbirinize kırdırıp, kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya güç yetirendir." Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayetleri nasıl da çeşitli biçimlerde açıklamaktayız…
De ki: “Yalnız O'dur, sizi tepenizden ve ayaklarınızın altından azapla kuşatma kudretine sahip olan; ve elbette sizi gurup gurup birbirinize düşürüp, birbirinizi kırdırıp geçirmeye de güç yetirendir. Bak iyice anlasınlar diye, mesajları nasıl her yönüyle açıklıyoruz.
“Allah'ın size, üstünüzdeki zâlim idarecilerden, gökten veya ayak takımınızdan, yerden sizi cezalandıracak birilerini göndermeye, ya da sizi birbirinize savaş ilân edecek kadar bölünmüş, baskıcı, zorba, kapalı toplumlar ve taraftarlar haline getirerek birbirinize düşürüp karşılıklı şiddetin iç savaşın acılarını tattırmaya gücü yeter" de. İbret nazarıyla düşünerek bak, incele. Tahlil ederek iyice anlasınlar diye âyetlerimizi, kudretimizi gösteren delilleri nasıl çok yönlü açıklıyoruz.
De ki: "O size üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye veya sizi çeşitli gruplara ayırıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya güç yetirir." Bak, olur ki anlarlar diye ayetlerimizi nasıl etraflıca açıklıyoruz!
De ki: 'O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin şiddetini kiminize taddırmaya güç yetirendir.' Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz?
De ki: “- Allah, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azab göndermeğe, yahut sizi birbirinize katıştırıp bazınıza diğerlerinin acısını taddırmaya da kadirdir.” Bak, onlar anlasınlar diye, âyetleri nasıl açıklıyoruz?...
De ki: “O, Allah’ın, üstünüzden ve ayaklarınızın altından bir azap göndermeye veya sizi gruplar halinde koyup birinizin şiddetini öbürüne tattırmaya gücü yeter.” İşte bak, ayetlerimizi böyle açıklıyoruz ki anlayabilsinler.
De ki: “Allah'ın size üstünüzden/gökten veya ayaklarınızın altından/yerden bir azap göndermeye ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter.” Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
Diyesin ki: «Gücü yeter, sizin üstünüzden, ayaklarınız altından azap gönderebilir, ya da sizi dağıtıp, birbirinizin acısını tattırır, bak ki, biz, âyetleri nice açıklıyoruz, umulur ki anlarlar»
De ki: “Yalnız O'dur size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi gruplar halinde birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yeten.” Bak, iyice anlasınlar diye, mesajları nasıl her yönüyle açıklıyoruz!
63, 64, 65. Ânlara di ki: "Siz gizlice tazarru’ iderek arzın ve denizin zulumâtı içinde bu felâketden bizi kurtarır isen müteşekkir oluruz" didiğiniz zamân sizi kurtaran kimdir? Siz bu felâketden ve her musîbetden kurtaran Allâh’dır, bundan sonra nasıl şerîk koşuyorsınız? Size başınızın üstünden ve ayaklarınızın altından ’azâb virmeğe sizin beyninize nifâk ilkâ itmeğe ve ba’zılarının darbelerini diğerlerine irişdirmeğe kâdir olan odur." Bak anlasunlar diyü âyâtı nasıl tavzîh idiyoruz.
De ki: "Üstünüzden ve altınızdan size azab göndermeğe, sizi fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını tattırmağa Kadir olan O'dur." Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak.
De ki: “O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye, âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz.
De ki: “Allah size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizi muhalif gruplara ayırıp birbirinize güçlerinizin acısını tattırmaya kādirdir.” Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
De ki: «Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
De ki: "Üstünüzden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeğe, yahut sizleri mezheplere bölüp birbirinizin kötülüğünü tattırmağa O'nun gücü yeter." Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl da açıklıyoruz.
De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar.
De ki o size üstünüzden veya altınızdan bir azâb salıvermeğe, yahud birbirinize katıb ba'zınızın ba'zınızdan hıncını tattırmaya da kadirdir, bak âyetleri nasıl tasrîf ediyoruz, gerek ki fıkhiyle anlasınlar
(Resûlüm!) De ki: “O (Allah, müstahak olduğunuz üzere) size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi birbirinize kırdırıp bir kısmınızın şiddetini diğer kısmınıza tattırmaya (elbette) kâdirdir. Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi (değişik misallerle) nasıl açıklıyoruz.
De ki: “Sizin üstünüzden ve ayaklarınızın altından azap göndermeye, sizi topluluklar halinde ayırıp kiminizin hıncını kiminize tattırmaya kadir olan O'dur.” Bak, iyice anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl her yönüyle açıklıyoruz.
De ki: «O, size üstünüzden, yahud ayaklarınızın altından bir azâb göndermiye veya sizi birbirinize katıb kiminizden kiminin hıncını tatdırmıya kaadirdir». Bak, âyetleri, onlar iyice anlasınlar diye, nasıl türlü türlü açıklıyoruz!
De ki: “O, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından azab göndermeye yâhut sizi fırkalar hâlinde (birbirinize) karıştırıp bazınıza bazınızın kinini tattırmaya kadirdir.” Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz. Tâ ki anlasınlar!(2)
Deki “Allah dilediğinde, üzerinizden (yağmur, kar, fırtına, yüksek ses, yangın ile) veya ayaklarınızın altından (deprem, toprak kayması şeklinde) bir azap göndermeye veya bir kısmınıza diğer bir kısmınızın azabını (savaştırmak suretiyle) tattırması için, fırkacılık taassubu (ayrımcılık elbisesi) içine sokmaya gücü yetendir.” Dikkat et! Allah, ayetlerini anlasınlar diye, nasıl da yerli yerince kullanıyor.
De ki: "Size başınızın üstünden olsun, ayaklarınızın altından olsun azap göndermiye, gücü yeten Odur. Ya da sizi parçalara ayırıp kiminizi kiminizin hıncına uğratmıya gücü yeten Odur. Bakın, Biz belgelerimizi nasıl da evire çevire açıklıyoruz, anlasınlar diye."
(Yine onlara) De ki: “Üstünüzden ve ayaklarınızın altından azap göndermeye veya sizi parçalanmış gruplara [şiye’an] ayırarak kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yetecek olan O’dur. Anlasınlar diye ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak!
De ki: “Üstünüzden ve altınızdan size azap göndermeye ve de size fırkalara bölünmeyi elbise gibi giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya kadir olan O'dur.” Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz!
Ey Müslüman! Bu gâfilleri, başlarına gelecek felâketlere karşı uyararak de ki: “Allah, üzerinizden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeye, yâhutahlâkî değerlerin çökmesi sonucunda, toplumsal birlik ve beraberliğinizi paramparça ederek sizi birbirine düşman cephelere ayırmaya ve böylece, bir kısmınızın hıncını diğerlerine tattırmaya elbette kâdirdir!
Bakın; insanların hakîkati tüm berraklığıyla kavramaları için, ayetlerimizi nasıl farklı açılardan ve zengin örneklerle tekrar tekrar açıklıyoruz!Böylece onları uyarıyoruz ki, yarın Hesap Gününde hiçbir mâzeretleri kalmasın. Fakat bütün bu uyarılara rağmen;
De ki: -“Tepenizden veya ayaklarınızın altından üzerinize azap göndermeye veya sizi gruplara ayırarak bir kısmınızın sıkıntısını bir kısmınıza tattırmaya Kadîr / Güç Yetiren O’dur.
Bir bak, Âyetler’i nasıl evire çevire açıklıyoruz?
Umulur ki anlarlar / inceden inceye düşünürler”.
Dek ki: " Allah, alttan üstten hasılı her yerden sizin üzerinize felaketler yağdırabilir. Hatta, sizi içten bölüp parçalayabilir, Hatta size birbirinizi acımasızca vurmanın, o kahreden acısını tattırabilir. " Resulüm! Dikkat ettiysen, yeterince açık konuşuyoruz. Artık herhalde, anlayabilirler.
“Gökyüzünden veya yeryüzünden bir azap göndermeye ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya Allah’ın gücü yeter.” Gördün mü? Onlar kendilerine güvenerek sapmasınlar, gerçeklerimizi anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz?
De ki: “O’nun size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeye ya da birbirinize düşürüp birbirinizin öfkesini tattırmaya da gücü yeter.” Bak, anlasınlar diye ayetleri nasıl açıklıyoruz!
(Bir de onlara): “O (Allah’ın) size üstünüzden veya ayaklarınızın altından¹ azap göndermeye yahut sizi, gruplara ayırarak kiminizin acısını kiminize tattırmaya da gücü yeter.” de. Bak! Biz, âyetlerimizi onlar iyice anlasınlar diye nasıl da açıklıyoruz?
De ki: “Yalnız O’dur sizi tepenizden ve ayaklarınızın altından ⁵⁵ azapla kuşatma kudretinde olan; sizi birbirine muhalif topluluklar haline getirip birbirinizin üzerine salan”. ⁵⁶ Bak, iyice anlasınlar diye, mesajları nasıl her yönüyle açıklıyoruz!
De ki: “Size üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizi gruplara ayırarak birbirinize düşürmeye kadir olan O’dur. İyice kavrasınlar diye ayetleri nasıl açık ve anlaşılır kıldığımıza bir bak!” 6/46-105-126, 3/103, 46/27
De ki: “Size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azap gönderme ya da sizi birbirinize düşürüp paramparça bir toplum hâline getirme gücü yalnızca O’nundur.”[¹⁰⁶⁴] Bak, iyice kavrasınlar diye mesajlarımızı nasıl çok boyutlu dile getiriyoruz?
De ki: Allah, sizin üstünüzden (gökten, fırtına, şimşek, tufan) veya ayaklarınızın altından (yerden kuraklık ve zelzele gibi) bir azap göndermeğe, ya da aranıza ayrılık katarak (aşırı gidenlere zorba kavim göndererek) birbirinizi kırdırmaya elbette ki, kâdirdir! (Ey Muhammed) Bak, anlayıp ta ibret alsınlar diye, ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz.
De ki: "O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir. " Bak, anlasınlar diye, âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz.
De ki: «O, sizin üzerinize üstünüzden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeğe ve sizi fırkalar halinde karıştırmaya ve bazınıza bazınızın hıncını tattırmaya kâdirdir.» Bak âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz! Gerek ki, onlar anlayabilsinler.
De ki: “O size tepenizden, yahut ayaklarınızın altından azap göndermeye, yahut sizi gruplar halinde birbirinize katıp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya kadirdir. ”Bak, âyetleri nasıl tekrarlıyor, türlü türlü ifade ediyoruz ki onları anlasınlar. [17, 68-69; 67, 16-17]
De ki: "O, sizin üzerinize üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azab göndermeğe, ya da sizi parti parti birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını taddırmağa kadirdir." Bak, anlasınlar diye ayetleri nasıl açıklıyoruz?!
Di ki: Allâh Te'âlâ size, üstünüzden ve ayaklarınızın altından belâ ve 'azâb göndermeğe veyâhud aranızda fırka fırka yaparak birbirinizi katl itdirmeğe kâdirdir. Bak biz, belki onlar fehm iderler diye âyetlerimizi nasıl tasrif iyleriz.
De ki “Üstünüzde veya altınızda olanlardan dolayı başınızı sıkıntılara sokmanın veya sizi bölükler halinde birbirinize düşürüp birinizin baskısını diğerinize tattırmanın ölçüsünü koyan O’dur.” Baksana âyetlerimizi evire çevire nasıl açıklıyoruz. Belki anlarlar.
De ki:-Üzerinizden veya ayaklarınızın altından bir azap göndermeye ya da sizi gruplara ayırarak birbirinizle denemeye kadîr olan O'dur. Belki anlayış gösterirler diye ayetleri nasıl açıkladığımıza bir bak!
De ki: O size üstünüzden veya ayaklarınızın altından azap göndermeye yahut sizi topluluklar halinde birbirinize düşürüp birinizin zorbalığını diğerine tattırmaya da kadirdir. İşte bak, iyice anlasınlar diye âyetleri nasıl çeşitli şekillerde açıklıyoruz.
De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.
eyit: “oldur güci yiter aña kim viribiye sizüñ üzere 'aźābı üstüñüzden yā ayaķlaruñuz altından yā ķarıştura sizi bölükler ile ya'nį bölük bölük olup ŧartışasız daħı ŧadura bir niceñüze bir nice çalışını baķ nite döndürürüz ya'nį beyān eylerüz āyetleri anuñ-içün kim anlar anlayalar.
Eyit yā Muḥammed: Ol Tañrı ḳādirdür göndermege size ‘aẕāb üstüñüzdenyā ayaġuñuz altından, yā sizi bölük bölük çeri eyleye, daḫı dadduraba‘żıñuza ba‘żıñuzuñ ṣavaşını. Gör yā Muḥammed nice beyān ider‐biz āyetleri.
De: “Allah başınızın üstündən və ayaqlarınızın altından (göydən və yerdən) sizə əzab göndərməyə, sizi dəstələr halında qarışdırmağa və birinizə digərinizin zorunu daddırmağa qadirdir!” Gör ayələrimizi onlara nə cür izah edirik ki, bəlkə, başa düşsünlər!
Say: He is able to send punishment upon you from above you or from beneath your feet, or to bewilder you with dissension and make you taste the tyranny one of another. See how We display the revelations so that they may understand
Say: "He hath power to send calamities(888) on you, from above and below, or to cover you with confusion in party strife, giving you a taste of mutual vengeance - each from the other." See how We explain the signs by various (symbols);(889) that they may understand.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |