Kul men yuneccîkum min zulumâti-lberri velbahri ted’ûnehu tedarru’an ve ḣufyeten le-in encânâ min hâżihi lenekûnenne mine-şşâkirîn(e)
De ki: Sızlanıp yalvararak gizlice, bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden oluruz diye dua ettiğiniz zaman sizi karanın ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir?
De ki: "(Ey insanlar!) Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır? (Ve kim Güneş’le aydınlığa çıkarıp huzurla yaşatmaktadır) Ki, (her felaket ve tehlike durumunda) siz (açıktan ve) gizliden gizliye O’na yalvararak dua ve niyazda bulunmaktasınız. Andolsun bizi bundan (tehlike ve felaket ortamından) kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden olacağız" (diye O’na sığınmaktasınız.)
De ki: Siz boynunuzu bükerek ve içinizden; “Eğer O, bizi bu sıkıntıdan kurtarırsa, kesinlikle şükredenlerden olacağız, diye Allah'a yalvardığınızda, karanın ve denizin kapkara tehlikelerinden, sizi koruyacak olan kimdir?”
De ki: "'Eğer bizi şu durumdan kurtarırsa mutlaka şükredenlerden olacağız' diyerek kendisine açıktan ve gizlice yakarışta bulunduğunuz Allah'tan başka sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır?"
De ki: 'Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz.'
(Ey Rasûlüm Mekke'lilere) de ki: “- Karada ve denizde olan karanlıklardan (tehlikelerden) sizi kim kurtarır? O halde iken, gizli ve aşikâr Allah'a şöyle dua edersiniz; “- Andolsun, eğer bizi bu tehkileden kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız.”
De ki: “Yalvararak ve gizli olarak O’na dua ederken, sizi kara ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir? Hani siz, ‘Bu sefer de bizi kurtarırsa, şükredenlerden oluruz’ dediğinizde…”
De ki: “Karanın ve denizin karanlıklarından, tehlikelerinden sizi kim kurtarabilir ki? O zaman Allah'a gizli gizli yalvararak: ‘Eğer bizi bundan kurtarırsan and olsun şükredenlerden olacağız' diye dua edersiniz.”
De ki: «Karaların, denizlerin karanlıklarından sizi kurtaran kim?», Gizlice siz ona yalvarırsınız: «Bizi bundan kurtarırsan şükrederiz» dersiniz
De ki: “Bizi bu durumdan kurtarırsa Andolsun şükredenlerden olacağız, diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından/tehlikelerinden sizi kim kurtarıyor?”
63, 64, 65. Ânlara di ki: "Siz gizlice tazarru’ iderek arzın ve denizin zulumâtı içinde bu felâketden bizi kurtarır isen müteşekkir oluruz" didiğiniz zamân sizi kurtaran kimdir? Siz bu felâketden ve her musîbetden kurtaran Allâh’dır, bundan sonra nasıl şerîk koşuyorsınız? Size başınızın üstünden ve ayaklarınızın altından ’azâb virmeğe sizin beyninize nifâk ilkâ itmeğe ve ba’zılarının darbelerini diğerlerine irişdirmeğe kâdir olan odur." Bak anlasunlar diyü âyâtı nasıl tavzîh idiyoruz.
De ki: "Kara ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır? Bundan bizi kurtarırsan şükredenlerden olacağız diye O'na gizli gizli yalvarır yakarırsınız."
De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na ‘Eğer bizi bundan kurtarırsa, elbette şükredenlerden olacağız’ diye dua ederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) kim kurtarır?”
De ki: “Karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?” O’na açık gizli yalvararak, “Eğer bizi bundan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız” diye dua edersiniz.
De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak «Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız» diye dua edersiniz.
De ki: "Gizli ve açık olarak 'Bizi bundan kurtarsan şükredenlerden olacağız.' diye O'na yalvardığınızda sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarabilir?"
De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız" diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?
De ki kim kurtarır sizi o karanın, denizin zulmetlerinden, gizliden gizliye yalvara yalvara dualar ederek dediğiniz demler: Ahdimiz olsun eğer bizi bundan kurtarırsan şeksiz şüphesiz şakirînden oluruz
(Resûlüm!) De ki: “Bizi bundan kurtarırsa, muhakkak şükredenlerden olacağız diye gizli ve açık bir şekilde O’na yalvardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kurtaran kimdir?”
De ki: “Yerin ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?” “Eğer bundan bizi kurtarırsa kuşkusuz şükredenlerden oluruz.” diye O'na açık ve tezarruan¹ yakarırsınız.
De ki: «Karanın ve denizin karanlıkları içinden sizi kim kurtarıyor ki ona (aşikâr ve) gizli yalvararak (şöyle) düâ edersiniz: Eğer bizi bundan selâmete erdirirsen andolsun şükredenlerden olacağız».
De ki: “Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır?”(O zaman, sıkıntıdan kıvranarak) açıkça ve gizlice O'na duâ edersiniz: “Yemîn olsun ki, eğer (Allah) bizi bundan kurtarırsa, mutlaka (kendimizi düzelterek) şükredenlerden olacağız”(dersiniz).(1)
De ki: “(Ey insanlar!) Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, ’Eğer O bizi bundan (bu sıkıntıdan) kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allah’a yalvardığınızda karanın ve denizin kapkara tehlikelerinden sizi koruyacak olan kimdir?"
Deki “Saygı ve korku içinde O’na yalvarıp ta “Eğer bizi bu durumdan kurtarırsan sana şükredenlerden olacağız” dediğinizde, sizi karanın ve denizlerin karanlıklarından kurtaran kimdir?”
De ki: "Sizi denizin, karanın karanlıklarından kurtaran kimdir?" "Bizi bundan kurtaracak olursan biz de Sana şükrederiz" diye kendisine gizlice yalvardığınız işte Odur.
Onlara de ki «kara, deniz karanlıklarından sizi kim kurtarabilir? Siz ona ağlaya sızlaya, gizlice niyaz edersiniz; * bizi bundan kurtaracak olursan herhalde şakirlerden oluruz» dersiniz.
(Ey Peygamber!) De ki: “Siz kendisine boyun bükerek ve gizlice, ‘Eğer bizi buradan kurtarırsan elbette Sana şükredenlerden olacağız!’ diye O’na yalvarıp yakardığınızda karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?”
De ki: “Kara ve denizin karanlıklarından (doğal afetlerden) sizi kim kurtarır?” (Oysaki) “Bundan bizi kurtarırsan şükredenlerden olacağız” diye O'na gizli gizli yalvarır yakarırsınız.”
Ey Müslüman! Allah’ın mutlak egemenliğini tamamen veya kısmen reddeden nankörlere seslenerek de ki: “Başınıza bir belâ geldiği ve ‘Eğer Allah bizi bu felâketten kurtaracak olursa, kesinlikle O’na gerçek anlamda kulluk ederekşükredenlerden olacağız!’ diye gizli gizli O’na yalvardığınız zaman, karanın ve denizin zifiri karanlıklarından ve tehlikelerinden sizi kurtaran kimdir?”
De ki: -"Kara’nın ve Deniz’in karanlıklarından sizi kim kurtarıyor? ‘And olsun bizi bundan kurtardığında, elbette Şükredenler’den oluruz’ diye Boyun eğerek ve gizlice O’na yalvarıyorsunuz’ ".
Şunu söyle: " Sizi karaların ve denizlerin karanlıklarından kim selâmete çıkarabilir? " Hani bazen için için yalvarır ya: " eğer bizi bu dertten kurtarırsa çok kadir bilir kullar olacağız söz. " diye diye.
De ki: “Karanın ve denizin tehlikelerinden sizi kim kurtarıyor? Tehlikelerle karşılaşınca O’na gizli gizli yalvararak “Eğer bizi kurtarırsan andolsun emirlerini dinleyen, yasalarına uyanlardan olacağız.” diye dua edersiniz.”
(Ey Muhammed!) Onlara: “Siz ‘bizi bu sıkıntıdan kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız’ diye gönülden ve gizlice yalvardığınızda, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (Allah’tan başka) kim kurtarabilir ki?” de.
De ki: “Eğer bizi kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız” diye içten bir yakarışla dua ettiğinizde, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kurtaran kimdir? 3/126-160, 17/56-57, 27/62, 39/38
De ki: “Siz, ta yüreğinizden ‘eğer O bizi bu (musibet)ten kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız’ diye dua ettiğinizde, karanın ve denizin görünmez tehlikelerinden sizi kurtaracak olan biri var mı?”
(Ey Muhammed) De ki: Karanın ve denizin karanlıkları içinde kıvranırken, Rabbinize: "Eğer bizi bundan kurtarırsan and olsun ki, şükredenlerden olacağız" diye -gizli veya aşikar- yalvarıp yakardığınız zaman, o belalardan sizi kim kurtarıyor? (taptığınız putlar mı, yoksa yüce Rabbiniz mi?)
De ki: "Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, ’Eğer O bizi bu (sıkıntı)dan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allaha yalvardığınızda karanın ve denizin karanlığından sizi kurtaracak olan kimdir?"
De ki: «Sizleri karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır? O'na alaniyeten ve sırren dua eder de, 'Eğer bizi bundan kurtarırsan elbette bizler şükredenlerden oluruz.' (diye yalvardığınız zaman).»
De ki: “Siz yalvara yakara, ağlaya sızlaya ve gizlice dualar ederek şöyle dediğiniz demler sizi karanın ve denizin karanlıklarından, tehlikelerinden kim kurtarır? ”“Eğer bizi bundan kurtarırsa, ahdimiz olsun, kesinlikle şükredenlerden olacağız. ” [17, 67; 27, 63; 10, 22]
De ki: "Gizli ve açık olarak: 'Bizi bundan kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız!' diye O'na yalvarıp yakardığınız zaman, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"
Di ki: "Karanın ve denizin zulümatından sizi kim kurtarır? Gizli ve âşikâr du'â iylediğiniz ve Yâ Rabbî! Eğer bizi bu belâdan kurtarır isen sana şükür idenlerden oluruz didiğiniz kimdir?"
De ki “Gizlice yalvarıp:'Bizi bundan kurtarırsan elbette sana karşı görevlerini yerine getirenlerden oluruz' diye yakardığınız bir sırada, sizi karanın ve denizin karanlıklarından kurtaran kimdir?”
De ki:-Karanın ve denizin karanlıklarından bizi kurtarırsan, elbette şükredenlerden olacağız, diye yalvararak ve gizlice dua ettiğinizde, sizi bundan kim kurtarır?
De ki: Karanın ve denizin tehlikelerinden sizi kurtaran kimdir? Siz yalvarır, yakarır, gizlice Ona dua eder ve “Bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden olacağız” dersiniz.
Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız" diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"
eyit: “kim ķurtarur sizi yazı ķararlılıķlarından daħı deñizüñ? oķırsız anı yavzaġırmaġ-ıla ya'nį eşıkere daħı gizlü eger ķurtarasañ bizi uşbundan olavuz biz şükr eyleyicilerden.”
Eyit yā Muḥammed: Kim ḳurtarur sizi ḳarañuluḳlarından yirüñ, daḫıdeñizlerüñ? Du‘ā dilersiz Tañrı Ta‘ālādan ḳorḳmaġ‐ıla gizleyüp. Eger biziḳurtarsañ bu muṣībetlerden, oluruz biz şükr idicilerden.
(Ya Rəsulum!) De: “Gizlində (Allaha) dua edib:” Əgər bizi suyun və qurunun zülmətindən qurtarsan, əlbəttə, şükür edənlərdən olarıq”, - deyə yalvardığınız zaman sizləri bunlardan xilas edən kimdir?”
Say: Who delivereth you from the darkness of the land and the sea? Ye call upon Him humbly and in secret, (saying): If we are delivered from this (fear) we truly will be of the thankful.
Say:(885) "Who is it that delivereth you from the dark recesses(886) of land and sea, when ye call upon Him in humility and silent terror:(887) ´If He only delivers us from these (dangers), (we vow) we shall truly show our gratitude´.?"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |