8 Aralık 2024 - 7 Cemaziye'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 5. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fekad keżżebû bilhakki lemmâ câehum(s) fesevfe ye/tîhim enbâu mâ kânû bihi yestehzi-ûn(e)

Kendilerine, gerçek olan Kur'an gelince onu yalanlarlar, fakat yakında gelecek onlara, alay ettikleri şeye ait haberler.

(Bu yüzden) Kendilerine Hakk (Kur’an) gelince, Onu yalanlamışlardır; fakat alaya aldıklarının (Kur’an’ın ve Resulüllah’ın bildirdiği) haberleri onlara gelecek (ve yakında gerçeği anlayacaklardır).

Ve böylece şimdi kendilerine gelen bu Kur'ân gerçeğini yalanlayanlar; ama zaman içinde kendisiyle alay ettikleri mesajın haber verdiği şeyler başlarına gelecektir.

Onlar kendilerine gerekçeli, hikmete dayalı, toplumlarında hakça düzeni gerçekleştirecek Hak kitap Kur'ân geldiğinde, Kur'ân'ı, Hakkı yalanladılar. Fakat, yakında onlara alay etmeye devam ettikleri şeyin gücünün yankıları, başlarından eksik olmayacak felâketlerin haberleri gelecektir.

Hakk kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeylerin haberleri onlara gelecektir.

Kendilerine hak gelince, onu yalanladılar; fakat alaya aldıklarının haberleri onlara gelecektir.

En büyük mûcize olan KUR'AN onlara geldiği zaman dahi; onu yalanlamışlardı. Fakat yakında, ne ile alay etmiş bulunduklarının haberleri (dünya ve ahirette çekecekleri azab) onlara gelecektir.

Gerçekten hakikat onlara geldiği zaman yalanladılar. Kendisiyle alay ettikleri mesajın (gerçekleşmesinin) haberleri onlara gelecektir.

Gerçekten onlar, kendilerine hak geldiğinde, onu yalanlamışlardı. Fakat yakında onlara, alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir.

Onlara hak gelende, evet yalanladılar, alay ettikleri bir şeyin haberleri gelecektir onlara

Şimdi ise kendilerine gelmiş olan bu hakikati de böyle yalanlıyorlar. Ama yakında, o alay edip durdukları (cennet ve cehennemle) ilgili haberlerin gerçekliği karşılarına çıkacaktır.

Kendilerine gelen hakîkati tekzîb itdiler, ânlara istihzâ itdikleri şey içün muhakkak cezâ gelecekdir.

Gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberleri kendilerine gelecektir.

Nitekim hak (Kur’an) kendilerine gelince onu yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberleri kendilerine ilerde gelecektir.[168]

Hicretten sonra İslâm’ın devlet olması, Bedir zaferi, İslâm’ın fütuhatı ve yayılması, o gün için hayal bile edilmiyor, İslâm alay konusu oluyordu. Âye... Devamı..

Gerçekten onlar, kendilerine hak geldiğinde onu yalanlamışlardır. Fakat onlara alay ettikleri şeyin haberleri ileride gelecektir!

Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamışlardı. Fakat yakında onlara alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir.  

 Âyette zikredilen «Hak»tan maksat Kur’an ile Peygamber (s.a.)in getirdiği diğer mucizelerdir.

Kendilerine gerçek gelince onu yalanladılar. Alay ettikleri şeyin haberleri yakında kendilerine gelecek

Hak, kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir.

İşte en belli hak geldiği zaman da kendilerine yalan dediler, fakat yakında onlara ne ile istihza etmekte olduklarının haberleri gelecek

Nitekim hak (Kur’ân) kendilerine gelince onu (da) yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberleri kendilerine yakında gelecektir.

Fakat kendilerine gelen hakkı yalanladılar. Onlara, yakında kendisi ile alay ettikleri şeyin haberleri gelecek.

İşte onlar hak (olan Kur'an) ı, kendilerine gelince, yalanlamışlardır. Fakat yakında onlara ne ile alay etmekde olduklarının (müdhiş) haberleri gelecekdir.

İşte (onlar,) kendilerine geldiğinde, o hak olan (Kur'ân')ı gerçekten yalanladılar. Fakat (o) kendisi ile alay etmekte oldukları şeyin haberleri, ileride onlara gelecektir.

İşte (onlar,) kendilerine geldiğinde, o hak olan (Kur’an’)ı gerçekten yalanladılar. Fakat (o) kendisi ile alay etmekte oldukları şeyin haberleri, ileride onlara gelecektir.*

(*) O müşriklere ve inkârcılara, üzerinde düşünüp taşınmaları gereken bir âyet/delil veya mûcize geldiğinde muhakkak surette rablerinden gelen bu türl... Devamı..

Gerçek onlara geldiğinde, mutlaka onu yalanlamışlardır. Alay ettikleri şeylerin (öldükten sonra dirilme, hesaba çekilme vs.) haberleri mutlaka onlara gelecek.

Doğrusu onlar kendilerine gelen doğruyu yalan saymışlardır. Ancak, eğlendiklerinin ne olduğu yarın kendilerine öğretilecektir.

Artık onlara hak [³] geldi mi mutlak onu yalan sayarlar. Fakat onlar maskaralığa aldıkları şeyin haberlerini alacaklardır [⁴].

[3] Kur'an-ı Mübin veya Nebi-i Zişan veya Şer'i Metin veya Mucizat.[4] Maskaralıklarının cezalarını göreceklerdir. Doğru olmadığını görüp anlayacaklar... Devamı..

İşte bu sebeple kendilerine gelen gerçeği yalanladılar. Fakat alay etmiş oldukları şeylerin haberleri yakında kendilerine gelecektir.

Bu yüzden gerçek kendilerine gelince onu kesin bir şekilde yalanladılar. Sürekli alaya aldıkları şeyin haberleri kendilerine gelecektir.

İşte, Kur’an vasıtasıyla kendilerine gelen bu hakîkati de yalanladılar. Fakat alay edip durdukları cennet, cehennem, hesap ile ilgili haberlerin gerçekliği, yakında karşılarına çıkacaktır.
Yoksa bu zâlimler, sahip oldukları sınırlı güce mi güveniyorlar?

Onlara geldiği zaman Hakk’ı yalanlıyorlardı. Alay ediyor oldukları şeylerin uyarıcı haberleri onlara ilerde gelecektir.

Bu seferde ayaklarına kadar gelen nimeti teptiler. Ama alaya aldıkları ilahî haberler, onlara gelmeye devam edecek:

Onlar kendilerine gönderilen gerçekleri yalanlayıp gerçeklerimizle alay etmişlerdir. Yakında alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir.

Elbette onlar, kendilerine gerçek (bilgi) geldiğinde onu yalanlamışlardı. Alay edip durdukları şeylerin haberleri ileride kendilerine gelecektir. [*]

Benzer mesaj: Şu‘arâ 26:6.

Buna rağmen onlar gerçek¹ kendilerine gelince hemen onu yalanladılar. Fakat hafife aldıkları şeylerin haberleri, onlara çok yakında gelecektir.

1 Buradaki hak; Kur’an, İslâm veya Hz. Muhammed (a.s) olabilir.

ve böylece şimdi kendilerine gelmiş olan bu hakikati yalanlarlar. Ama, zaman içinde, o alay ettikleri şeyi anlayacaklardır. ⁴

4 Lafzen, “alaya aldıkları” yahut “küçümsedikleri şey hakkında onlara bilgi gelecektir”. Yani, ölümden sonraki hayatın varlığı ve genel olarak Kur’an ... Devamı..

İşte şimdi onlara Hakkın belgesi olan Kuran geldi, ama ona karşı hemen yalana sarıldılar. Hafife alıp, alay edip durdukları hakikatlerin haberleri kendilerine yakında gelecektir. 11/17, 13/19, 39/2, 47/14

ve kendilerine gelen hakikati yalanlamışlardır. Yakında onlar, alay ettikleri şeyin ne olduğunu öğrenecekler.[¹⁰¹⁶]

[1016] Lafzen: “ne olduğunun haberi kendilerine gelecek”.

Nitekim kendilerine Hak (Kur'an) geldiğinde de onu (alaya aldılar) yalan saydılar, fakat yakında onlara ne ile alay ettiklerinin haberleri muhakkak gelecektir. (Hak ile alay etmenin ne demek olduğunu o zaman anlayacaklar da; dünya ve ahirette cezalarını çekeceklerdir)

Nitekim hak (Kur’an) kendilerine gelince onu yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberleri kendilerine ilerde gelecektir.

İşte onlar hakkı kendilerine geldiği vakit tekzîp ettiler. Fakat onlara ne ile istihzâ eder olduklarının haberleri atiyen gelecektir.

Hakikat kendilerine gelince onu yalan saydılar, alay ettiler; fakat alay ettikleri şeyin haberlerini, onunla alay etmenin ne demek olduğunu yakında öğrenirler!

İşte, kendilerine gelen hakkı da yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberleri, yakında kendilerine gelecek(uyarıldıkları azab onları kuşatacak)tır.

Hak olanı da (Kur'ân'ı da) tekzîb itdiler. Yakında onunla istihzâ iyledikleri şeyin haberi ve cezâsı onlara gelecekdir.

Kendilerine gelen o gerçek karşısında yalan yanlış şeylere sarıldılar. Hafife alıp durdukları şeyin haberleri yakında onlara ulaşacaktır.

Onlara hak geldiği zaman onu hemen yalanlamışlardır. Alaya aldıkları şeyin haberleri yakında onlara gelecektir.

İşte, kendilerine hak geldiğinde onu da yalanladılar. Fakat alay ettikleri şeyin haberi yakında onlara ulaşacaktır.

Böylece hakkı, kendilerine geldiği anda yalanladılar. Fakat yakında onlara, alay etmekte oldukları şeyin haberleri gelecektir.

pes bayıķ yalan ŧuttılar ḥaķķı ol vaķt kim geldi anlara. pes śoñra gele anlara ħabarları anuñ kim oldılar anı yañśularlar.

Taḥḳīḳ yalanladılar ḥaḳḳı özlerine gelicek. Pes gelse gerek anlaraḫaberi ol nesnenüñ ki masḫaralıġa alurlardı.

Onlara haqq olan (Qur’an) gəldiyi zaman onu yalan hesab etdilər. (Müşriklərin) məsxərəyə qoyduqlarının (Qur’anın müsəlmanların qalib gələcəyi, müşriklərin məğlub olacağı və axirətdə şiddətli əzab görəcəkləri barəsindəki) xəbərləri onlara gəlib çatacaq!

And they denied the truth when it came unto them. But there will come unto them the tidings of that which they used to deride.

And now they reject the truth when it reaches them: but soon shall they learn the reality of what they used to mock at.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.