Felevlâ iż câehum be/sunâ tedarra’û velâkin kaset kulûbuhum vezeyyene lehumu-şşeytânu mâ kânû ya’melûn(e)
Onlara azabımız geldiği vakit olsun, yalvarmaları gerekirdi, fakat yalvarmadılar bile, kalpleri katılaştı ve Şeytan, yaptıkları şeyleri süsleyip hoş gösterdi onlara.
Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? (Ne olurdu hiç olmazsa bu tür ikaz ve belalarımız geldiği zaman bari hatalarını bilip, tevbe ederek boyun eğseler ve Bize dönselerdi!..) Amma velâkin onların kalpleri katılaşmış ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterip (azdırmıştı).
Onlara darlık ve sıkıntı geldiği zaman, yalvarıp yakarsaydılar ya. Ama nerede, kalpleri katılaşmış ve yapageldikleri şeyleri, şeytan onlara süsleyip çekici duruma getirmiştir.
Hiç olmazsa, baskımız, azâbımız kendilerine geldiği zaman yalvarsalardı ya! Nerede? Fakat kafaları kalınlaştı, kalpleri katılaştı ve şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler, işlemeye devam ettikleri amelleri kendilerine süsleyip güzel gösterdi.
Hiç olmazsa verdiğimiz darlık başlarına geldiğinde yalvarıp yakarsalardı! Ama kalpleri katılaştı ve şeytan da yaptıklarını kendilerine süslü gösterdi.
Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterdi.
Hiç olmazsa, böyle şiddetimiz onlara geldiği zaman, bâri yalvarsaydılar! Fakat kalbleri katılaşmış, Şeytan da bütün yaptıklarını, kendilerine süslü göstermişti.
Keşke azabımız onlara geldiği zaman yalvarsalardı. Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan yapmakta oldukları şeyleri onlara güzel gösterdi.
Hiç olmazsa kendilerine böyle baskımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını cazip/süslü gösterdi.
Onlara sıkıntı geldiği zaman, yalvarsaydılar, onlarınsa, yürekleri taşlaşmış, şeytan da onlara yaptıklarını hoş gösterdi
Hiç olmazsa başlarına bu sıkıntılar geldiği zaman (tevbe edip) yalvarsalardı. Fakat (aksine iyice azgınlaştılar ve) kalpleri katılaştı, şeytan da bütün yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.
Ânlar gazâbımıza da uğradılar yine tazarru’ itmediler. Kalbleri katılaşdı. Şeytân ânların ef’âlini tanzîm idiyor idi.
Hiç değilse, onlara şiddetimiz geldiği zaman yalvarıp yakarmalı değil miydiler? Lakin kalbleri katılaştı, şeytan da yaptıklarını onlara güzel gösterdi.
Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya.. Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.
Hiç olmazsa kendilerine tarafımızdan bir sıkıntı geldiğinde içten bir niyazda bulunsalardı! Fakat kalpleri iyice katılaştı; şeytan da onlara yaptıklarını şirin gösterdi.
Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi! Fakat kalpleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını câzip gösterdi.
Hiç olmazsa başlarına musibetimiz geldiğinde yalvarsalardı! Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan işlerini kendilerine süslü gösterdi
Hiç olmazsa kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun, yalvarmalı değiller miydi? Fakat kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.
Hiç olmazsa böyle tazyikımız geldiği vakıt bâri yalvarsaydılar ve lâkin kalbleri katılaşmış, Şeytan da her ne yapıyorlar ise kendilerine süslü göstermişti
Hiç olmazsa başlarına bu sıkıntılar geldiği zaman (tövbe edip) yalvarsalardı. Fakat (iyice azgınlaştılar ve) kalpleri katılaştı, şeytan da bütün yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.
Hiç olmazsa onlara sıkıntılarımız dokunduğu vakit tederru¹ etselerdi! Fakat kalpleri katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını çekici gösterdi.
İşte onlar kendilerine (öyle) bir azabımız gelib çatdığı zaman olsun yalvarmalı değil miydiler? Fakat yürekleri katılaşmış, şeytan da yapmakda oldukları (ma'siyetleri) süsleyib püslemişdi.
Hiç olmazsa onlara azâbımız geldiği zaman (îmân edip) yalvarsalardı! Fakatkalbleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını süsledi (câzib gösterdi).
Onlara, zorlu azabımız (darlık ve sıkıntılarımız) geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? (Ne olurdu hiç olmazsa, bu tür ikaz ve belalarımız geldiği zaman bari hatalarını bilip tövbe ederek boyun eğseler ve bize dönselerdi!) Ama (tam aksine, iyice azgınlaştılar; bu yüzden) onların kalbleri (yürek, duygu ve vicdanları) katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterdi. *
Onlara azabımız geldiğinde, boyun eğmeleri gerekmez miydi? Fakat şeytan onlara yaptıkları yanlışları süslü gösterdiği için, kalpleri katılaştı.
Biz onların başlarına bir sıkıntı getirince onlar da yakarmalı değil miydiler? Ancak onların yürekleri katılaşmış, işledikleri suçları Şeytan da onlara güzel göstermiştir.
O halde onlara şiddetimiz (azabımız) geldiği zaman yalvarıp yakarsalardı ya! Lakin kalpleri katılaştı, şeytan da yaptıklarını onlara güzel gösterdi.
Hiç olmazsa, başlarına bu belâlar geldiği zaman tövbe edip boyun eğselerdi ya! Fakat tam aksine, iyice azgınlaştılar; bu yüzden kalpleri kaskatı kesildi ve şeytan, yaptıklarını onlara güzel gösterdi. Kötülüğü alışkanlık hâline getirdikleri için, zamanla bu kötülüklerden etkilenmez oldular ve fenâlığı iyilik, günahı sevap saymaya başladılar; vicdanları dondu, akılları tutuldu, azıttıkça azıttılar.
Hiç olmazsa onlara sıkıntı (bunalım) azabımız geldiği zaman yalvarsalardı ya! Ama kalbleri katılaştı. Şeytan onlara, işliyor oldukları şeyleri süsledi.
Belâlar üşüşünce yalvardılar mı sanki! Ne gezer. Kalpleri daha da katılaştı. Giderek şeytan onlara yaptıklarını alladı pulladı.
Keşke azabımız geldiği zaman yasalarımıza uysalardı. Fakat kalpleri iyice katılaştı! Üstelik şeytan onlara yaptıklarını cazip gösterdi.
Onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi ya! Fakat kalpleri iyice katılaşmış ve şeytan da onlara yaptıklarını süslü göstermişti. [*]
Kendilerine azabımız geldiğinde bari yalvarsalar olmaz mıydı? Fakat onların kalpleri (gittikçe) katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını güzel gösterdi.¹
Ama tarafımızdan takdir edilen bir sıkıntıya uğratıldıkları zaman tevazu göstermediler, tersine kalplerinin katılığı arttı, çünkü Şeytan bütün yaptıklarını onlara güzel gösterdi.
Hiç olmazsa cezalandırmamız, kendilerine gelince acziyetlerini itiraf edip yalvarsalardı ya. Fakat onların kalpleri katılaşmıştı. Zira şeytan, yaptıklarını kendilerine güzel göstermişti. 7/94, 6/122, 16/63, 23/75-76, 27/24, 57/16
Onlara takdir ettiğimiz sıkıntı kendilerine eriştiği zaman acziyetlerini itiraf etmeliydiler, fakat yürekleri katılaştı. Çünkü şeytan yaptıkları her şeyi onlara güzel gösterdi.
Onlar hiç değilse kendilerine azabımız (o sıkıntı ve belalar) geldiği zamanlarda (ondan kurtulmak için. Rablerine) yalvarmalı değiller miydi? Fakat (ne yazık ki bir an olsun "ah” deyip Rablerine dua ve niyazda bulunmadılar, çünkü) Kalpleri katılaşmıştı, şeytan kendilerine, yapmakta oldukları şeyleri (şirk, küfür ve günahları) süslü püslü göstermişti, (yaptıklarını fena değil, iyi yapıyoruz diye yapmaya, şerri hayır, günahı sevap saymaya başladılar)
Hiç olmazsa kendilerine böyle baskınımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi! Fakat kalbleri katılaştı ve şeytân da onlara yaptıklarını onlara süslü gösterdi.
Artık Bizim azabımız onlara geldiği zaman yalvarmalı değil miydiler? Fakat onların gönülleri katılaşmış ve şeytan onlara yapar oldukları şeyleri süslemiş idi.
Bâri, kendilerine şiddetimiz geldiği vakit yalvarsaydılar, tövbe etseydiler! Fakat heyhât! Onların kalpleri kaskatı olmuş, şeytan da yapmakta oldukları mâsiyet ve günahları kendilerine süslemiş, cazip göstermişti.
Hiç olmazsa kendilerine böyle baskınımız geldiği zaman yalvarsalardı! Fakat kalbleri katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını süslü gösterdi.
Eğer onlar, 'azâbımız geldikde tazarru itselerdi ('azâb onlardan mündefi' olurdı) ve lâkin kalbleri katı ve kasvetli oldı ve şeytân 'amellerini tezyîn iyledi (güzel gösterüb onları aldatdı).
Verdiğimiz sıkıntılar başlarına gelince yalvarıp yakarsalardı olmaz mıydı? Ama kalpleri katılaştı ve yapmakta olduklarını şeytan onlara güzel gösterdi.
Hiç olmazsa azabımız kendilerine gelince yalvarmaları gerekmez miydi? Fakat, kalpleri katılaşmış ve şeytan, yaptıklarını kendilerine güzel göstermişti.
Hiç olmazsa onlara azabımız geldiğinde yalvarsaydılar! Fakat kalpleri katılaşmış, şeytan da onlara yaptıklarını hoş göstermişti.
Zorluğumuz kendilerine gelip çattığında bir sığınabilselerdi! Ne yazık ki kalpleri katılaştı; şeytan, yapmakta olduklarını onlara süslü-püslü gösterdi.
pes nişe ol vaķt kim geldi anlara 'aźābumuz boyuñ virmediler? velįkin ķatı oldı (ll)göñülleri daħı bezedi anlara şeyŧān anı kim oldılar işlerler.
Pes niçün bizüm ‘aẕābumuz geldükde tażarru‘ eylemediler? Līkinḳatı oldı yürekleri, daḫı bezedi şeyṭān anlara işledükleri işleri.
Barı, əzabımız onların başlarının üstünü alanda yalvaraydılar. Lakin (inadları üzündən) qəlbləri sərtləşdi və Şeytan da onlara etdikləri əməlləri süslü göstərdi.
If only, when our disaster came on them, they had been humble! But their hearts were hardened and the devil made all that they used to do seem fair unto them!
When the suffering reached them from us, why then did they not learn humility?(861) On the contrary their hearts became hardened, and Satan made their (sinful) acts seem alluring to them.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |