9 Ekim 2024 - 6 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
En’âm Suresi 34. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velekad kużżibet rusulun min kablike fesaberû ‘alâ mâ kużżibû veûżû hattâ etâhum nasrunâ(c) velâ mubeddile likelimâti(A)llâh(i)(c) velekad câeke min nebe-i-lmurselîn(e)

Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlandı da onlar, kendilerine yardımımız erişinceye dek sözlerinin yalan sayılmasına ve uğradıkları eziyetlere katlandılar ve Allah'ın sözlerini değiştirecek yoktur ve sana da o peygamberlerin haberleri gelmiştir.

Andolsun Senden önce de elçiler yalanlanmıştı; ama onlara yardımımız (ve zafer va’adimiz) gelinceye kadar, yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabredip dayanmışlardı. Allah’ın sözlerini (va’adlerini) değiştirebilecek (hiçbir kuvvet) yoktur. Andolsun, gönderilen peygamberlerin haberlerinden bir bölümü Sana da (vahiyle) gelip ulaşmıştır.

Gerçek şu ki, senden önce de peygamberler yalanlanmıştır; ama onlar, bizden yardım gelinceye kadar bütün düzmece ithamlara ve kendilerine yapılan bütün eziyetlere sabırla katlandılar. Çünkü hiç bir güç, Allah'ın vaadettiği sözlerini değiştiremez. Hem, andolsun ki o peygamberlerin haberlerinden bazı bölümler de sana gelmiştir.

Andolsun ki, senden önce de Rasuller yalanlanmıştı. Onlar, kendilerine yardımımız gelinceye kadar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrederek mücadeleye devam ettiler, Allah'ın sözlerini, kanunlarını kimse değiştiremez, onların yerini tutacak kanunları da koyacak yoktur. Andolsun ki, sana, Rasullerin karşılaştıkları sıkıntılardan bir kısmı anlatılmıştır.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 37/171-173; 58/21; et-Tefsîru’l-Kebîr, 17/129.

Senden önce de peygamberler yalanlandı da yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. Sonunda yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur. Peygamberlerin haberlerinden bazıları sana da geldi.

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini (va'dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.

Andolsun, senden önce gönderilen peygamberler yalanlandı da, eziyet edilip yalanlanmalarına karşı sabrettiler. Nihayet kendilerine zaferimiz geldi. Allah'ın kelimelerini (vaadini) değiştirebilecek hiç bir kuvvet yoktur. Andolsun, gönderilen peygamberlere (yapılan muamelelere) ait haberlerin bir kısmı da sana geldi.

Andolsun! Senden önce nice peygamberler yalanlandılar. Yalanlanmalarına karşı sabrettiler, eziyet gördüler. Ta ki yardımımız onlara geldi. Hiç şüphesiz Allah’ın yasalarında bir değişiklik olmaz. Nitekim peygamberlerin olaylarından bir kısmı sana geldi (vahyedildi.)

Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler, nihayet onlara yardımımız yetişti. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. Sana da peygamberlerin haberinden bir parça gelmiştir.

Senden önce, nice nice peygamberler yalanlandı, sabırlı oldular, yardımımız gelene dek, yalancıdır denmeye katlandılar sıkıntılar çekmeye, Allahın sözlerin kimse değiştiremez, peygamberlerin haberleri sana bildirilmişti

Andolsun ki, senden önce nice resuller yalanlandı ve bizden yardım gelinceye kadar bütün düzmece ithamlara ve kendilerine yapılan eziyetlere sabırla katlandılar. Çünkü hiçbir güç Allah'ın kelimelerini (yardım vaadini) değiştiremez. Andolsun ki gönderilen (o resul)lerin kıssalarından bazıları sana ulaşmıştır.

Bkz. 37/171-173

Senden evvel rasûlleri de yalancılıkla ithâm itdiler. Ânlar ise bu ithâmâta ve haksızlığa sabır ile tahammül iylediler nihâyet bizim nusretimiz ânlara yetişdi. Çünki Allâh’ın kelimelerini kim değiştirebilir? Zâten sana rasûllerin kıssaları bildirildi.

Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlanmalarına ve sıkıştırılmaya katlandılar. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur; and olsun ki peygamberlerin haberi sana da geldi.

Andolsun ki, senden önce de birçok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç de yoktur.[174] Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor.

Konu ile ilgili olarak bakınız: Sâffât sûresi, âyet, 171-173.

Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Fakat onlar, yalancılıkla itham edilmelerine ve eziyete uğramalarına rağmen sabrettiler; sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah’ın sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazıları sana da geldi.

Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.

Senden önceki elçileri de yalancılıkla suçladılar. Yalanlanmalara karşı direndiler. Zaferimiz ulaşıncaya dek sıkıntı çektiler. ALLAH'ın sistemi değişmeyecek. Nitekim elçilerin tarihi sana ulaşmış bulunuyor.

Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.

Celâlîm hakkıyçin senden önce gönderilen Peygamberler tekzib olundu da tekzib ve ezâ edilmelerine karşı sabrettiler, nihayet kendilerine nusratımız geldi, öyle ya Allahın kelimâtı va'dini değiştirebilecek hiç bir kuvvet yoktur, alimallah sana mürselîn kıssalarından haber de geldi

Kasem olsun ki, senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah’ın kelimelerini (peygamberlerine yardım edeceği vaadini) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. (Resûlüm!) Muhakkak ki peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı, sana gelmiş bulunuyor (tarafımızdan sana vahyediliyor).

Ant olsun, senden önce de resuller yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı Bizim yardımımız ulaşıncaya kadar sabrettiler. Allah'ın kelimelerini¹ değiştirebilecek bir güç yoktur. Nitekim senden önce gönderilmiş elçilerin bir kısım haberleri sana gelmiştir.

1- Takdir edilmiş hüküm.

Andolsun, senden evvelki peygamberler (in kendileri) yalanlanmışdı da tekzîb edildikleri ve ezaya uğratıldıkları şeylere karşı sabr etmişlerdi. Nihayet onlara yardımımız gelib yetişdi. Allahın kelimelerini (katlananlar hakkındaki nusret va'dini) değişdirebilecek (hiç bir ferd ve kuvvet) yokdur. Andolsun, (tarafımdan) gönderilen (o peygamber) lerin haberinden bir kısmı sana da geldi.

And olsun ki, senden önce nice peygamberler de yalanlanmıştı; fakat yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabrettiler; nihâyet onlara yardımımız geldi. Çünki Allah'ın kelimelerini (yardım va'dini) değiştirebilecek kimse yoktur. And olsun ki, o peygamberlerin haber(ler)inden bir kısmı sana da geldi.

(Resulüm!) Muhakkak ki, senden önce de nice elçiler yalanlandı ve bizden yardım gelinceye kadar bütün düzmece ithamlara ve kendilerine yapılan eziyetlere sabırla katlandılar. Ve hiçbir güç Allah’ın kelimelerini (yardım vaadini) değiştiremez. Doğrusu gönderilen (elçi)lere dair bir kısım bilgiler daha önce sana ulaşmıştı.*

(*) Hz. Muhammed’e, daha önceki peygamberlerin de yalancılıkla itham edildikleri, fakat onların, Allah’ın yardımıyla zafere ulaşıncaya kadar bu yalanl... Devamı..

Senden önceki elçilerde yalanlanmış olmalarına rağmen, yalanlanmalara ve eziyetlere, bizim yardımımız gelinceye kadar sabır gösterdiler ve Allah’ın sözlerini değiştirmediler. Zaten önceki gönderilen elçilerin haberleri sana gelmişti.

Doğrusu, senden önceki elçilerde yalancı yerine konulmuşlardı. Onlar ise kendilerine yardımınız erişinceye kadar yalancı sayılmıya, üzülmeye katlandılar. Allah’ın sözlerini kimse değiştiremez.doğrusu bu elçiler üzerine sana bilgi verildi.

* Senden evvel ne peygamberler yalancı sayılmışlardı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalancı sayılmalarına, zahmet çekmelerine katlanmışlardı. Allah/ın verdiği sözlerini [⁷] tebdil edecek hiçbir fert yoktur. Sen, gönderilen peygamberlerin haberini aldın [⁸].

[7] Katlananlara karşı yardım vaadi.[8] Veya bâzı haberi yani uğradıkları müşkülât ve cefaya dair malûmatı.

Senden önce nice elçiler yalanlanmıştı. Sonunda onlara yardımımız yetişene kadar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabrettiler/direndiler. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur. Andolsun ki elçilerin haberleri sana da gelmiştir.

Senden önce nice peygamberler yalanlandı ve kendilerine yardımımız gelene kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur ve hiç şüphesiz sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.

Andolsun ki, senden önceki Peygamberler de aynen senin gibi yalanlandı fakat her türlü yalanlama ve işkence karşısında yılmadan direndiler ve sonunda yardımımız onlara yetişti. “Acaba bu yasa benim için geçerli midir?” deme. Öyle ya, hiç kimse ve hiçbir güç, Allah’ın kanunlarını değiştiremez! Ve bu Peygamberlerin başından geçen bir kısım olaylar, Kur’an’da yer yer sana da anlatıldı. O hâlde, onları kendine örnek al. Kâfirleri inandıracağım diye mûcizeler, kerâmetler peşinde koşma:

And olsun senden önce de rasûller yalanlandı! Sonunda onlara bizim yardımımız gelinceye kadar, eziyet edilmeye ve yalanlanmaya karşı sabrettiler. Allah’ın sözlerini değiştirecek yoktur. And olsun Gönderilen (Rasûl)ler’in uyarıcı haberlerinden sana da geldi!

Senden evvel nice Tanrı elçisi yalanlandı. Ama,iftira ve eziyetlere katlandılar. Sonunda Allah’ın izniyle başardılar. Yani hiç kimse Allah’ın sözlerini değiştiremez. Sana gelen bilgiler de, bu elçi haberlerinden sadece bir demet.

Senden önceki elçiler de yalanlanmıştı. Onlar yalanlanmalarına, eziyet edilmelerine rağmen görevlerinden vazgeçmediler. Azimle kararlılıkla görevlerini yaptılar. Karşılaştıkları zorluklar da onlara yardım ettik. Elbet sana da yardım ederiz. Onlar ne yaparsa yapsın gerçekleri değiştiremezler. Çünkü yasamızda değişiklik yoktur. Kim uymak zorunda olduğu yasamızı değiştirebilir? Yoksa onlar yasalarımızı uydurdukları yasalara mı benzetiyorlar? Yasayı kendileri uydurur. Uydurdukları yasaya keyiflerince uyarlar! İşlerine gelmediği anda yasayı değiştirirler. Yasalarımızı böyle mi zannediyorlar? Hayır! Bizim yasamız uydurulmuş yasa değil. Yaratılırken varlıklara konulan yasadır. Yasamız değiştiğinde varlıklar ortadan kalkar. Onun için hiçbir varlık yasamızı değiştiremez. Bu nedenle önceki elçilerimizden örnekler verdik.

Yemin olsun ki senden önceki elçiler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabretmişler, sonunda yardımımız onlara yetişmişti. [*] Allah’ın sözlerini (kanunlarını) değiştirebilecek kimse yoktur. Şüphesiz ki elçilerin haberlerinden bazısı sana da gelmiştir. [*]

Benzer mesajlar: Bakara 2:214; Yûsuf 12:110; Hacc 22:40; Sâffât 37:171-173; Mü’min 40:51; Muhammed 47:7.,Bu cümlede yer alan [min] edatı, eski peygamb... Devamı..

Senden önceki Peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, kendilerine yardımımız gelene kadar, yalanlanmalarına ve eziyet olunmalarına sabrettiler. Allah’ın sözlerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Şüphesiz bu Peygamberlerle ilgili bir kısım haberler, sana gelmişti.

Gerçek şu ki, senden önce [de] peygamberler yalanlanmıştır; ama onlar, Bizden yardım gelinceye kadar bütün düzmece ithamlara ve kendilerine yapılan bütün eziyetlere sabırla katlandılar: Çünkü hiçbir güç Allah’ın vaadlerini[n sonucunu] değiştiremez. Ve o peygamberlerin tarihleri hakkında şu anda sen de bilgi sahibisin. ²³

23 Lafzen, “peygamberleri ilgilendiren bazı bilgiler sana daha önce gelmişti”: ilk peygamberlerin ve onların tarihlerinin yalnızca çok az bir kısmının... Devamı..

Unutma ki senden önceki elçiler de yalancılıkla suçlanmışlardı. Onlar bizim yardımımız gelene kadar sabrettiler. Zira Allah’ın yardım edeceğim diye yazdığı kelimelerini değiştirecek güç yoktur, elbette bu elçilerin haberlerinden bir kısmı sana geldi. 3/184, 6/114-115, 11/120, 12/110, 18/27

Doğrusu senden önce de elçiler yalanlanmıştı. Ama yalanlandıkları hakikat üzerinde direndiler ve bu yüzden eziyete uğradılar; nihayet kendilerine yardımımız yetişti: Zira hiçbir güç Allah’ın kesin ve keskin vaadini[¹⁰³⁶] değiştiremez. Doğrusu rasullere dair bir kısım bilgiler daha önce de sana ulaşmıştı.

[1036] Kelimâtın “sıradan” değil, “etkili, iz bırakan, kesin ve keskin sözler” anlamı için bkz: 2:124, not 229.

Andolsun ki, senden önceki peygamberler de (kavimleri tarafından tekzib edilmişlerdi) yalancı sayılmışlardı. Fakat böyle bir harekete ve türlü eziyetlere sabretmişlerdi. (Rablerinin kaderine rıza göstermişler, peygamberlik görevlerine devam etmişlerdi de) Sonunda yardımımız onlara erişti, (onlar üstün geldiler, o kafirler ise helak olup gittiler) Allah’ın kelimelerini (bu yardım va'dini) kimse değiştiremez! (Ey Muhammed ) Andolsun ki; (katımdan) peygamberlerin (zafer) haberlerinden bir kısmı sana geldi! (Sen de kavminin hakaret ve eziyetlerine karşı sabret, sana da yardımımız erişecek ve sen üstün geleceksin. Buna kimse mani olamaz.)

Nitekim Saffat suresinin 171-173. ayetlerinde: "Gönderilen peygamber kullarımıza verilmiş sözümüz vardır." buyurulmuştur.

Senden önce de elçiler yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler, nihâyet onlara yardımımız yetişti. Allâh’ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. Sana da elçilerin haberinden bir parça gelmiştir.

Ve andolsun ki, senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardır. Fakat tekzîp olundukları ve eziyete uğradıkları şeylere karşı sabretmişlerdir. Nihâyet onlara Bizim yardımımız gelip yetişti. Ve Allah Teâlâ'nın kelimelerini tebdîl edecek yoktur. Ve andolsun ki, sana peygamberlerin haberlerinden gelivermiştir.

Senden önce nice peygamberler yalancı sayıldılar da tekzib olunmaya ve her türlü eziyete uğratılmaya karşı sabrettiler. Nihayet kendilerine yardımımız gelip yetişti. Öyle ya, Allah'ın sabredenlere yardım vâdini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur. Nitekim o resullerin kıssalarından bazı bölümler sana ulaşmıştır. [37, 171-173; 58, 21]

Senden önce de elçiler yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler, nihayet onlara yardımımız yetişti. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. Sana da elçilerin haberinden bir parça gelmiştir.

(Yâ Muhammed) Senden evvel de peygamberler tekzîb olundı. Onlar bu tekzîblere ve ezâya sabır itdiklerinden nihâyet onlara nusretimiz irişdi. Allâh'ın kelimâtını (irâdesini ve emrini) tebdîl iden yokdur. (Kimse tebdîl ve tahvîl idemez) Sana rasûllerin kıssaları haber virilmişdir.

Senden önce nice elçiler yalancı yerine kondu. Yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler. Nihayet yardımımız ulaştı. Allah'ın sözlerini kimse değiştirebilecek değildir. İşte o elçilerin haberinden bir kısmı sana da gelmiş oldu.

Senden önceki Resuller de yalanlanmışlardı da yardımımız gelene dek yalanlandıkları ve eziyet olundukları şeylere sabretmişlerdi. Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur. Daha önce gönderilenlerin haberleri sana geldi.

Senden önce de nice peygamberler yalanlandı. Yalanlanmalarına ve eziyete uğramalarına karşılık, onlar Bizim yardımımız kendilerine erişinceye kadar sabrettiler. Allah'ın vaadini değiştirebilecek kimse yoktur. Nitekim sana peygamberlerin haberlerinden bir kısmı ulaşmış bulunuyor.

Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir.

daħı bayıķ yalan dutınıldı yalavaçlar senden ilerü pes śabr eylediler anuñ üzere kim yalan dutınıldılar daħı incidinildiler tā geldi anlara arķa virmegümüz. daħı degşürici yoķdur Tañrı kelimelerine daħı bayıķ geldi saña mürsel peyġamber ħaberinden.

Taḥḳīḳ yalanladı niçe peyġamberleri senden burun. Pes ṣabr eyledi‐ler yalanladuḳları sebebi bile, daḫı inçitdiler ḥattā gelince özlerine naṣrumuzbizüm. Tebdīl olmaḳ yoḳdur Tañrı Ta‘ālā kelimelerine. Taḥḳīḳ saña geldipeyġamberler ḫaberinden.

Səndən əvvəl də peyğəmbərlər təkzibə mə’ruz qalmışdılar. Lakin onlar təkzib olunduqları və əziyyət verildikləri şeylərə dözdülər. Nəhayət, Bizim köməyimiz onlara yetdi. Allahın sözlərini (peyğəmbərlərə verdiyi və’dləri) dəyişə biləcək heç bir kimsə yoxdur! Doğrudan da, peyğəmbərlərə aid xəbərlərin bə’zisi sənə gəlib çatdı.

Messengers indeed have been denied before thee, and they were patient under the denial and the persecution till Our succour reached them. There is none to alter the decisions of Allah. Already there hath reached thee (somewhat) of the tidings of the messengers (We sent before).

Rejected were the messengers before thee: with patience and constancy they bore their rejection and their wrongs, until Our aid did reach them: there is none that can alter the words (and decrees) of Allah. Already hast thou received some account of those messengers.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.